Konu: Olması gereken ne, ne yapıyoruz!?

[(Gizli Üye)]

  Selam herkese,
 Trafikte olması gereken, uzun yılların birikimi sonucu oluşan kurallar ne diyor ve bizler ne yapıyoruz? Burada yapılan doğrular da, yanlışlar da ortaya konacaktır.

 Örneğin: Bir sokağa girerken, sokaktan çıkarken, sağa dönüş yaparken, eğer trafik ışığı yoksa, o sokak başından geçiş yapan yayaya yol vermek gerekmektedir.

 Yaya geçidinden geçen yaya var ise(yaya geçidinin başında olması yeterlidir) o yayanın geçiş hakkına uyarak ona yol vermek gerekmektedir. Bu konuda Antalya ilimizin belli bölümlerinde oldukça fazla uyarı tabelası da görebilirsiniz. Diğer yandan yaya geçidinde geçeni görüp, daha da fazla gaza basan sürücü sayısı da hiç az değil bazı toplumlarda. Bu tarz davranışta bulunanlar için eminim uzman psikolog ya da psikiyatrist arkadaşlar daha derinlemesine bilgi verecektir. Oysa örneğin toplumumuzda ''zorlaştırmayın, kolaylaştırın'' kültürü mevcuttur fiiliyatta bunu her daim göremesek de. Yani belki sadece gaz pedalından ayağın çekilmesi ile bile yaya geçidi yayalar için olması gerektiği gibi güvenli hale gelebilir.

 Eminim etrafı izleyen gözlemci arkadaşlar da değişik tecrübe ve tespitlerini aktaracaktır.

[(Gizli Üye)]

Otomobil sahibi olduktan sonra yürüyüş yapmaya daha fazla önem vermeli ve zaman ayırmalıyız.

1- Daha az yürüdüğümüz için spor olacaktır.
2- Diğer sürücülerin, yaya olan bize nasıl davrandığını gördüğümüzde o sürücüyü kendimiz ile karşılaştırırken aynı zamanda yayaların neler hissettiğinide hatırlamış oluruz.

[(Gizli Üye)]

HErhangi bi avrupa ülkesine gittiğimizde görebilceğimiz tabla gerçekten utandırıyo ben yayalara saygılıyımdır yol veririm ama genede avrupalıların yarısı kadar bile değilim araba kaçla gidiyo olsun yaya geçidi olsun olmasın yaya kaldırımdan yola ayağını attığın an araç anında fren yapar ve durur bunu görünce gerçekten şok olmuştum yaya geçitlerinden bahsetmiyorum bile..

[(Gizli Üye)]

Misal ülkedeki hız sınırları bellidir.
Ona göre radar uygulaması yapılır ve ceza yazılır.
Ama biz uyarı tabelası yok diye sitem eder itiraz ederiz.

[(Gizli Üye)]

Kıbrısa geldiğimden beri burdaki alışkanlıklar benide değiştirdi. Bende sürü psikolojisine girdim.

Yayalara her zaman yol veriliyor. Kornayı hiç kullanmış değilim. Makas atılmıyor. Herkes yolda huzurlu ve güvenli bir şekilde seyahat ediyor.

[(Gizli Üye)]

Benim bildiğim sağa dönüşlerde  yaya varsa yol verilir. yolda yaya gördüğümde arkayı kontrol ediyorum eğer ki arkadaki aracı  zora sokmayacaksam durup yol veriyorum özellikle de çoluk çocuklu ailelere.
Bir keresinde durdum bir bayana yol verdim. nazikce elimle işaret ettim geçin diye. Bayan annem yaşında bana ne dese beğenirsiniz yuksek sesle gerizekalı yoluna devam et. ne durdun yolun ortasında senin gibi terbiyesizler yüzünden sokağa çıkamıyoruz. Anaaaaa ben oldum şokella. öyle utandım ki ne diyeceğimi şaşırdım. Dedim ki teyze sana insanlık yaramıyor hata bende diyip bastım gaza devam ettim. Birde böyle tiplerde var ondan sonra mecbur kalmadıkça özellikle de tek bayanlara yol vermemeye dikkat ediyorum

[(Gizli Üye)]

Yayaların da şoförlerin de kurallara pek önem verdiğini söyleyemeyeceğim.Park edilmez yere park eden şoförler,yolun ortasında yürüyen yayalar,yayalara yol hakkı vermeyen şoförler dolu etrafta.Saygı,sevgi,anlayış ve empatinin olmadığı bir toplumda buraya olması gerekenleri ve olanları yazmaya kalksam ansiklopedi olur.Ayrıca yaya,şoför ve trafik polislerimiz(bilhassa küçük ilçelerde çok pasif davranıyorlar,kural ihlallerini hoş görüyorlar) her açıdan uyum içerisinde.Maalesef.

[(Gizli Üye)]

O kadar kanıksamışız ki, yaya geçidinde millet taşıtlardan öcü görmüş gibi kaçıyor. [emoji4] Yaya geçidinin olduğu bir yerde ve geçiş üstünlüğümün olduğu bir durumda iki cihan bir araya gelse araçlara yol vermem. Kornaya asılanlara da tepkim bana yanan yeşil ışığı işaret etmek oluyor, mal gibi bakakalıyorlar. [emoji4]

[(Gizli Üye)]

 

Otomobil sahibi olduktan sonra yürüyüş yapmaya daha fazla önem vermeli ve zaman ayırmalıyız.

1- Daha az yürüdüğümüz için spor olacaktır.
2- Diğer sürücülerin, yaya olan bize nasıl davrandığını gördüğümüzde o sürücüyü kendimiz ile karşılaştırırken aynı zamanda yayaların neler hissettiğinide hatırlamış oluruz.

Bu kültür haline gelmeli. Bakkala otomobil ile gitmeyi alışkanlık haline getirenler gerçekten var.

 

HErhangi bi avrupa ülkesine gittiğimizde görebilceğimiz tabla gerçekten utandırıyo ben yayalara saygılıyımdır yol veririm ama genede avrupalıların yarısı kadar bile değilim araba kaçla gidiyo olsun yaya geçidi olsun olmasın yaya kaldırımdan yola ayağını attığın an araç anında fren yapar ve durur bunu görünce gerçekten şok olmuştum yaya geçitlerinden bahsetmiyorum bile..

Bu, o sürücü için de bir güvence aslında. O ve sevdikleri de yaya olacaklar sonuçta.

 

Misal ülkedeki hız sınırları bellidir.
Ona göre radar uygulaması yapılır ve ceza yazılır.
Ama biz uyarı tabelası yok diye sitem eder itiraz ederiz.

Bu konu tartışılabilir Mehmet. Sadece denetleme yönünden değil, denetlenenler yönünden de. Örneğin şehir girişlerinde olan sabit radarlar çok güzel uygulamalar. Yalnız orayı bilmeyen yabancı sürücüler için radara girme riski büyükken, o bölgeyi tanıyan için daha düşük. Ayrıca aynı yeri geçince, o bölgeyi bilenler genelde tekrar izin verilen hızların üstüne çıkıyor(bu zaten tez çalışmalarımdan birisi idi). Yani amaç hızı güvenli sınırlar içinde tutmak. O zaman uygulamaya pratik anlamda farklı yaklaşımlar getirmek gerekiyor.
 Tartışılabilecek bir öneri; Seyrüsefer programlarına, özellikle şehir içi emniyet radar noktaları verilebilir ve bunu emniyet bu program üreticilerine belli ücret karşılığı satar. O yasal programda ise hız ve radar uyarısı belli nokta için değil, o hızın uygulanmasının gerektiği her nokta için verilir. Yani emniyet kemeri uyarısı gibi. O zaman hız kontrolü gerçek anlamında hedefine yaklaşır.
 Diğer bir ekleme ise; radar vb uygulamalarda kural ihlali yapanların bu kural ihlali yapma geçmişlerine bakılır. Yani 10 senede bir defa ihlal yapan ile bu ihlali alışkanlık haline getiren ayrılmalı. Bu ceza-ödül uygulamalarında çok önemli bir ayrıntı aslında. İstenirse daha detaylı girebiliriz bu konuya hep beraber. Yeter ki herkes için faydalı ve sağlıklı bir şey ortaya çıksın.

Kıbrısa geldiğimden beri burdaki alışkanlıklar benide değiştirdi. Bende sürü psikolojisine girdim.

Yayalara her zaman yol veriliyor. Kornayı hiç kullanmış değilim. Makas atılmıyor. Herkes yolda huzurlu ve güvenli bir şekilde seyahat ediyor.

Daha 80 lerde bile önemli ve teknolojinin kullanıldığı kontroller vardı orada. Bir de belli kültür daha çocukluk çağlarında verilince yaygınlaşması normal İlke. Bunun dışında olan insanlar da belli oranın altında ise zaten genelin doğrusuna uyuyor. Burada ise yanlışı yapan ve kendi kuralını yazmaya çalışan o kadar çok ki, kurala uyan da bazen tehlike unsuru oluyor, ayrı strese giriyor.

 

Benim bildiğim sağa dönüşlerde  yaya varsa yol verilir. yolda yaya gördüğümde arkayı kontrol ediyorum eğer ki arkadaki aracı  zora sokmayacaksam durup yol veriyorum özellikle de çoluk çocuklu ailelere.
Bir keresinde durdum bir bayana yol verdim. nazikce elimle işaret ettim geçin diye. Bayan annem yaşında bana ne dese beğenirsiniz yuksek sesle gerizekalı yoluna devam et. ne durdun yolun ortasında senin gibi terbiyesizler yüzünden sokağa çıkamıyoruz. Anaaaaa ben oldum şokella. öyle utandım ki ne diyeceğimi şaşırdım. Dedim ki teyze sana insanlık yaramıyor hata bende diyip bastım gaza devam ettim. Birde böyle tiplerde var ondan sonra mecbur kalmadıkça özellikle de tek bayanlara yol vermemeye dikkat ediyorum

Tam fıkra gibi olmuş, kimden ne tepki alınacağı gerçekten belli olmuyor insan iyi niyetli olsa da. Olsun, hata ya da yanlış anlama başkasında olsun, iyi niyetliler bunu koruduğu sürece bunda sorun yok. Demek o kadına yol veren hiç olmamış ki yadırgamış bu insanlığı görünce.

 

Yayaların da şoförlerin de kurallara pek önem verdiğini söyleyemeyeceğim.Park edilmez yere park eden şoförler,yolun ortasında yürüyen yayalar,yayalara yol hakkı vermeyen şoförler dolu etrafta.Saygı,sevgi,anlayış ve empatinin olmadığı bir toplumda buraya olması gerekenleri ve olanları yazmaya kalksam ansiklopedi olur.Ayrıca yaya,şoför ve trafik polislerimiz(bilhassa küçük ilçelerde çok pasif davranıyorlar,kural ihlallerini hoş görüyorlar) her açıdan uyum içerisinde.Maalesef.

Bunlara da katılıyorum maalesef. Caddede, park etmiş araçların yanına ikinci sıra park edip gidiliyorsa, bu direk müdahale edilmesi gereken bir durum, yani bu durumlara aktif olarak müdahale edilmemesi genelde bu tarz davranışları yaygınlaştırıyor maalesef. Sonra işine tam ve doğru yapana denk gelince de yadırganıyor maalesef, sanırım Mehmet arkadaşımızın vurgulamak istediği de bu, yanlış mıyım?

O kadar kanıksamışız ki, yaya geçidinde millet taşıtlardan öcü görmüş gibi kaçıyor. [emoji4] Yaya geçidinin olduğu bir yerde ve geçiş üstünlüğümün olduğu bir durumda iki cihan bir araya gelse araçlara yol vermem. Kornaya asılanlara da tepkim bana yanan yeşil ışığı işaret etmek oluyor, mal gibi bakakalıyorlar. [emoji4]

Üzülerek söylüyorum ki, bir kaç ay içinde, bir yaşlı amcayı(yayaya yeşil yanan geçitte) ve bir yaşlı teyzeyi(caddeden, sokağa kontrolsüz şekilde dalan sürücü) çok kötü olabilecek durumdan kurtardım. Yaşlı amcanın kolundan tutmamla araç önünden geçti, yaşlı teyze karşı taraftan sokağa adımını attı, bağırdım ''dur!'' diye ve kadıncağız korktu ve sokağa o sürücü hiç fren bile yapmadan daldı. Ya o yayalar durmasa idi.

 İki şeritli yolda sağ şeritten, sınırlar dahilindeki hızlarda giderken, yandan yola araç çıkıyor. Ne seri şekilde hızlanıp engellemeden gidiyor, ne de yolda kinin geçişinin bitmesini bekliyor ve öylece emniyet şeridi ya da yarı sağ şerit, yarı emniyet şeridinden gidiyor. Sağdaki araç da doğal olarak sol şeride geçmesi gerekiyor her ihtimal karşı. Hatta yanda giden bir bisikletli bile olsa onun tam dibinden geçmemek, 1-1,5 metre uzağından geçmek gerekiyor. Peki hangi mantık ya da psikoloji ile, en az 100m arkadan, üstelik sol şeritten gelen araç sürücüsü, önündeki araca selektör korna vs yapar, amaç nedir? Sonuçta ayağını gazdan çekse bile öndeki geçiş sağlıklı şekilde noktalanacaktır. Neden inatla daha gaza basar kimileri?
 Eminim bunun benzeri durumlar ile de karşılaşıyorsunuzdur. O arkadan gelen, bırakın tehlikeli durumu, olası tehlikeli durumu bile önceden sezdiğinde, bırakın daha gaz vermeyi, en azından ayağını fren pedalının üzerine getirmesi gerekir.

[(Gizli Üye)]

Misal ülkedeki hız sınırları bellidir.
Ona göre radar uygulaması yapılır ve ceza yazılır.
Ama biz uyarı tabelası yok diye sitem eder itiraz ederiz.

Bu konuda katılmıyorum sana abi. Ülkemizdeki uygulamalar tamamıyla sürücülerden para koparmak amaçlı, bir dahaki yıl ne kadar trafik cezası geliri olur diye para öngören bir ülkeyiz

Çift şeritli kavşakları olmayan yollarda yapılan uygulamalar gereksizken, yavaşlanılması gereken şehir, köy, kasaba girişlerinde, şehiriçlerinde bu uygulama yapılmalı. Şehiriçindeki hız düşürülmedikten sonra hiç bir şekilde kazaların önüne geçilemez. Koy kırmızı ışıklara radar, şehiriçi hız sınırının üstünde geçildiğinde alsın aracın görüntüsünü, gelişmiş ülkelerdeki gibi. Ya da araç kamerası zorunlu hale getirilsin ve bu videolarla ceza kesilsin, böyle bir uygulama başlatılsın. Misal abdde sokaklarda 20 km hızdan yüksekte gitmek ceza sebebi. Dönüşlerde tekerlerin durması gerekli, öyle araç ilerlerken sağa sola bakıp git olayı yok. Görülürse çok büyük cezaları var. Bisikleti yayayı arada 2m bırakarak solluyorlar. Yine aksi takdirde cezası büyük. Bisikletlilerin üstüne üstüne değil, onu araba gibi varsayıp sollarlar.

Polisler üstlerinin para koparma görevlerini yapmaları yerine, şehiriçindeki trafiği düzene koysa, hem daha çok para kazanır, hem de şehiriçi trafik adam olur.

İlke ye katılıyorum. Bu ülkede insan sanki bir yere geç kalıyormuşcasına bir psikolojiye giriyor, ama kurallara uyulan yerde öyle olmuyor, sürü psikolojisi gibi çok sakin oluyorsun.

[(Gizli Üye)]

Güzel bir başlık olmuş herkes faydalı yorumlarda bulunmuş. Öncelikle avrupa ülkelerini ele alalım yurt dışında ceza ve yaptırımlar yüksek. Mecbur uyuluyor kurallara ülkemizdeki gibi esneklik pek yok yurtdışındaki akraba ve şöförlörden biliyorum.2.olay küçük yerlerde trafik görev yapmıyor demiş Hakan Kıroğlu şu bi acı gerçekki  torpil işin içine girince emniyetin eli kolu bağlanıyor. Bizim ilçe ülkemizin 4 tarafını birbirine bağlayan yol üzerinde denetimler sıkı bölge trafikte. Şehir içinde biraz esneklik var. İlçeee vatandaşa ceza yazıldı oda hemen meclis eski baskanını aradı polisin tayıni çıktı ee yazık değilmi bu adama. Emniyet müdürü geldi disiplinliydi çarşıda nara atan sarhoş kalmadı senesı dolmadan tayini çıktı.Ben hangi aracı kullansamda sakinimdir dünya yıkılsa umrumda olmaz. Kurallara riayet ederim ülkemizde özellimjle küçük yerlerde ışık ihlali fazla. Büyük yerlerf sürekli sağ şeridi takip edip seyredenler önüne aniden belediye otobüsünün arkasında aniden durmak zorunda kalıyor ve sağa sola sataşıyor. Bi söz vardı ya Avrupalı kafası ile araç yaptınızda Türk kafası ile benzin koymayı unuttunuz. Bizimki o hesap görüntü ve ses birbirini tutmuyor.

[(Gizli Üye)]

- Olması gereken;
Motorlu araçları belirli psikolojik ve fiziksel yeterlilikteki İNSAN kullanır.
- Bizde olan;
18 yıl 1 gün nefes alıp veren her türlü mahlûkat.

[(Gizli Üye)]

- sarı ışık yanınca güvenli bir şekilde durmamız gerekirken genel çoğunluğun yaptığı bas gaza kırmızı yanmadan geçeriz oluyor
- emniyet kemeri kullanımında da kemeri takmak yerine oraya bişeyler takarak emniyet kemeri ikazını iptal ediyor çoğu kullanıcı

[(Gizli Üye)]

Ben okula gidip gelmek dışında pek araba kullanan birisi değilim genelde yürüyerek işlerimi yapmayı severim.
Trafikteyken yayalara olduğunca yol vermeye çalışırım yol verirken de bir yandan tırsarımda, sonuçta arkadan gelen hızlı olabilir iyilik yapalım derken daha kötü olaylara yol açabilir.
Aslında sürücülerin yayalara saygısı yaşadığın bölgenin kültür seviyesine göre değiştiğine inan birisiyim(belki de yanlış düşünüyorumdur)

[(Gizli Üye)]

Bu son yıllarda geldiğimiz noktayı özetliyoq.

[(Gizli Üye)]

Geçmişte yaşadığım bir olayda kırmızı ışıkta durduğum için arkadaki vatandaşın küfür etmesi, sonrasını sormayın!

Daha dün akşam yine bir kırmızı ışık olayı yaşıyordum ki Allah korudu. Kırmızıda durdum ve arkadan gelen araç neredeyse çarpıyordu ve o hızla sağa kırdı. Adama bakıyorum yüzüme dahi bakamıyor. Düşünün trafikte seyrediyorsunuz ve hem ışığı kontrol ediyoruz hem de arkadan gelen aracı. Ülkemizdeki bilinçli bir sürücü dünyanın her yerinde otomobil kullanabilir diye düşünüyorum.

Bunlar teknik bilgiden ziyade toplumsal açıdan irdelenmesi gereken konular. En basiti kırmızı ışıkta durulacağını ehliyeti olan ve yola çıkan herkes bilir. Bu bilgiyi bir iki yaşındaki kimi bebekler dahi biliyor. Buna rağmen bazı insanlar buradan geçilir bas gaza mantığında.

[(Gizli Üye)]

Kırmızıda durdu diye küfür yemek sadece bizde olur.

[(Gizli Üye)]

Kırmızıda durdu diye küfür yemek sadece bizde olur.

Arkasında aldığım emniyet kemeri cezası da çok güzel olmuştu.   Ne alakası var diye sormayın ama sonrasında 300mt kadar ileride her zaman kemerimi takmama rağmen cezai işlem uygulanmıştı. Resmen komedi.

[(Gizli Üye)]

çıkan kurallar ve uygulamalar sürekli kontrol edilip güncellenmediğindden vatandaşların bencilliğinden yayaların AŞIRI derecede saygısızlığından birçok sorun ortaya çıkıyor.
    şehir içinde gidiyorsunuz yaya karşıya geçiyor  yol vereceksiniz. 6-7 mt sonra bir yaya daha karşyıya geçiyor, 10-12 mt sonra bir yaya daha karşıya geçiyor, 15 mt sonra biri daha, 6-7 mt sonra biri daha .....   bunlar 50 mt yürüyüp yaya geçitine gitmiyorsa ben onlara yol ra vermem saygı da duymam.   aracın her dur kalkında baskı balata yakıt fren fren balata  bunların hepsi ülke ekonomisi demek bilinçli bir yaya her cananı çeken yerden karşıya geçmez.
     ışık kontrollü düzensiz kavşakları düşünün, sola dönüş 18 sn düz gidiş 70 sn soldan gelen 52 sn karşıdan gelen 70 sn  siz sola döneceksiniz......     5 yıl önce sola dönüş fazla değilmiş 18 sn verilmiş 3-4 araç için yetiyor,  5 yıl geçince soldaki kuyruk düz gidenden faza, karşıdan gelenden fazla solda bir sıra varki hak getire. 18 sn içinde döneceksin ve bir yaya gelip önünde dikiliyor ? ? ?
     araç kullanırkenki magandalığa çözüm yok- burda bile bir çok üye hala çakma zenon peşinde- en büyük magandalık- trafik magandalarının çözümü tedavi peki yaya magandaların çözümünü nasıl yapacağız ? ben yayayım istediğimi yaparım.

[(Gizli Üye)]

selam arkadaşlar..

bir şey paylaşmıyorum sadece trafikte aşırı ama aşırı sinirimi bozan, beni çileden çıkartan bir hususta ufak da olsa sizlere söylemek istediğimm bir  durum var..

lütfen açık havada ön sis farı ve arka sis lambalarınızı açmayın..

 böyle yapınca çok havalı olmuyorsunuz, arabanız daha hızlı gitmiyor, daha az yakmıyor, yol tutuş düzelmiyor... kimse size hayranlıkla deli divane olmuyor.. kaldı ki siz kendiniz bile görmüyorsunuz nasıl gözüktüğünüzü.. bu kadar değersiz ve önemsiz bir şey... hele geceleri sadece parklarla ve sislerle giden gün görmemiş arkadaşlarımız var. lütfen yapmayın. size çok büyük küfürler ediliyor, insanları taciz ediyorsunuz bir yerde.

sis farı şekil amaçlı değil, sisli havada karşıdan gelen sizi fark edebilsin diye var.. çünkü benim de başıma bir kaç kez geldi gerçekten yoğun sisli zamanlarda normal farlarınızı karşıdan gelen göremeyebiliyor..  sis farı siz iyi görebilin diye de değil. başkaları sizi görebilsin diye icad edilmiş bir şey. o yüzden tamponun altında, sis çökmeyecek kadar aşağılarda yer alıyor.. gerçekten sisli bir havada ne yakarsanız yakın olduğu gibi size geri yansır hiçbir şey göremezsiniz.. sis farının sizin görüşünüze belki şerit çizgilerini takip etmek için faydası olabilir sadece...

bilhassa yağmurlu havada yerden de yansıma yapınca karşıdan geleni krize sokuyorsunuz. biz sizin karşınızdan/arkanızdan uzunları sabitleyip gelsek arabadan inip bizimle kavgaya tutuşursunuz... sizin yaptığınız da farklı değil... yüzbinlerce epilepsi hastası var bu gibi ani ışık hüzmeleri karşısında krize girebilecek...  bir o kadar da bu gibi şeylerde tepkimeye giren ama hastalığının farkında olmayan insan var...

lütfen kendinizi değilse bile başkalarını düşünün. arkanızda yanıp duran gerizekalı bir lambanın size hiçbir faydası yokken arkanızdan gelene kendinizi küfrettiyorsunuz.  karşınızdan gelenin gözlerini tahrik ediyorsunuz. lütfen rica ederim biraz medeniyet kırıntısından nasibinizi alın..

şu üç kuruşluk dünya'da bunun gibi gereksiz çıkıntılıklarla insanları üzmeyin. kızdırmayın. trafik medeniyettir. bu ülkede çok zor ama siz bari onlardan biri olmayın.

bu yazı ile bir kişi bile sis yakmaktan vazgeçse benim için büyük bir adımdır..
gerçi sis/park gezen adam bu kadar uzun yazı okuyabilecek, idrak edebilecek kapasitede bir adam da değildir ama neyse...

anlayışınız için teşekkürler.
saygılar...