Konu: Medya'dan Güncel

[(Gizli Üye)]

Haberi sunum da çok önemli.

"Orduevlerine günlük sakal tıraşı olmamış ütüsüz ve kirli elbiseli kişilere yeşil ışık" gibi.

yakında ordunun adı da değişecek; "yeni çeri ocağı" olacak
yeniçeri evlerine sakal traşlı değil, tam aksine sakalsız girmek yasak olacak

[(Gizli Üye)]

Allah kahretmesin.. Hayalime aşık olduğum mesleğe de dolaylı yönden el atıyorlar ilk duyduğumda deli döndüm resmen.. Koşarak bağırarak sınırdan dışarı çıkasım var hiç durmadan 

USA NAVY e katıl hayatını kurtar memleket batıyor

[(Gizli Üye)]

yakında ordunun adı da değişecek; "yeni çeri ocağı" olacak
yeniçeri evlerine sakal traşlı değil, tam aksine sakalsız girmek yasak olacak

Vatanı dış düşmanlara karşı korusunda isim, cisim önemi yok.

[(Gizli Üye)]

USA NAVY e katıl hayatını kurtar memleket batıyor

Valla aklımdan geçmiyor değil en azında 85 model f-4ler yok direk f16 olacak ama tabi sonuçta biraz daha yeniler

[(Gizli Üye)]

  Aslında orduevlerinin düğün salonlarındaki yaşanan bu sıkıntı ,genelde düğün sahibini zor durumda bırakmaktaydı...Ben şahsen çocuğumun sünnet merasimini bu sebepten dolayı başka bir mekanda yapmayı tercih ettim...Toplum içinde yaşamaktayız neticede insanlara davetiyede şu şu şartlara uyacaksan gel düğünüme diye yazamayız ki.....Gel gelelim eş dost tanıdık kim varsa nizamiye kapısındaki bu sürtüşmelerde kırılıyordu, seni sayıp seven ve davetine icabet etmek için km lerce uzaktan gelen insanlar, sadece türbanı kastetmiyorum keçi sakalı , kot pantolonu sebebiyle bile madur olabiliyordu...
  Bence isabetli bir karar ama eksik...Neticede Sarık cübbe ve belli boydaki sakal konusunda düzeltme yapılması gerekirdi...
 
Son olarak yaşasın özgürlük...Gazi orduevinde Kutlu doğum haftasında zikir gecesi düzenleriz artık...

[(Gizli Üye)]

Kadıköy Belediyesi zabıta ekipleri sabah saatlerinde başlattığı uygulama ile Merdivenköy civarındaki bütün otomobil galerilerini mühürlüyor. Zabıta ekipleri eşliğinde yapılan uygulamalarda ufak çapta tartışmaların yaşandığı görüldü.


Uploaded with ImageShack.us
Olayların başlangıcı 2008’de İç İşleri Bakanlığının yayınladığı genelgeye dayanır. Genelgeye göre otomotiv sektöründe galeri işiyle uğraşan tüm yerlerin şehir dışına taşınması hedefleniyor. Belediyelere verilen görev ile bu sorunun 2009’un Mayıs ayına kadar çözülmesi hedefleniyordu. 22 ilde başlayan bu uygulamaya 17 ilde devam edildiği biliniyor. Ancak Anadolu yakasında çalışmaların yavaş ilerlemesi sonucunda bu günkü olaylar patlak verdi.

Galericiler Mağdur Durumda
Sadece Kadıköy sınırlarında 269 tane galeri esnafının olduğu biliniyor. Tüm galericiler çağresiz şekilde kapatılmayı bekliyor. Sabah saatlerinde yaşanan irili ufaklı olaylar, zabıta ekipleri ve İstanbul Anadolu Yakası Galericiler Derneği Başkanı Erdoğan BAYRAK tarafından yatıştırılmaya çalışıldı. Erdoğan bey ile yaptığımız konuşmada sorunun boyutlarının büyük olduğu görüldü. Erdoğan bey yaptığı açıklamada şöyle konuştu: “ 2008 yılında yayınlana genelge ile bu sorun ortaya çıktı. İç işleri bakanlığının yayınladığı genelgeye göre 22 ilde çalışmalar başlatıldı. 17 ilde de devam etmekte.

Kadıköy Belediyesi Buna Yanaşmıyor
İstanbul Anadolu Yakasında özellikle Kadıköy bölgesinde böyle bir uygulama şu an için yok. Valimizle yaptığımız görüşmelerde böyle bir uygulamanın gündemde olmadığı kesin. Şu anki yapılan uygulamalar tamamen keyfi. Herhangi bir plan yapılmadan esnaf dükkanları bir bir kapatılıyor.

Konuya Çözüm Önerilerimiz Var
Çözüm için iki tane çalışmamız bulunuyor. Biri Toki ile diğeri ise özel sektörle. Çözümleri belediyemizle ve İstanbul millet vekillerimiz ile paylaştık. Projelerimizi hazırladık ve Ar-Ge evresinin bitmesini bekliyoruz. Dernek olarak bu konuda çok yol kat ettik. Mantıklı bir süreç ile bu konunun çözüleceğinden eminim.


Çözüm İstiyoruz !
Yapılacak hiçbir uygulamaya karşı değiliz. Bütün esnaf kardeşlerimizle birlikte her türlü yapılacak uygulamaya katkı sağlamak isteriz. Biz bu işi çözebilecek güçteyiz. 15 günlük süre zarfında bu sorunu çözebilecek durumda değiliz. Önemli bir sektörüz, Türkiye’nin bacasız sanayisiyiz. Greğinin yapılmasını rica ediyoruz.
KAynak:http://www.otomobilgazetesi.com/istanbul-anadolu-yakasi-otomobil-galerilerine-buyuk-darbe-11124.html

[(Gizli Üye)]

Esnaf, yer gösterilmediğinden şikayetçi ama ne derece doğru bilmiyorum.

[(Gizli Üye)]

  Aslında orduevlerinin düğün salonlarındaki yaşanan bu sıkıntı ,genelde düğün sahibini zor durumda bırakmaktaydı...Ben şahsen çocuğumun sünnet merasimini bu sebepten dolayı başka bir mekanda yapmayı tercih ettim...Toplum içinde yaşamaktayız neticede insanlara davetiyede şu şu şartlara uyacaksan gel düğünüme diye yazamayız ki.....Gel gelelim eş dost tanıdık kim varsa nizamiye kapısındaki bu sürtüşmelerde kırılıyordu, seni sayıp seven ve davetine icabet etmek için km lerce uzaktan gelen insanlar, sadece türbanı kastetmiyorum keçi sakalı , kot pantolonu sebebiyle bile madur olabiliyordu...
  Bence isabetli bir karar ama eksik...Neticede Sarık cübbe ve belli boydaki sakal konusunda düzeltme yapılması gerekirdi...
 
Son olarak yaşasın özgürlük...Gazi orduevinde Kutlu doğum haftasında zikir gecesi düzenleriz artık...

yahu  öyle deme ibo, o kurallar sayesinde istenmeyen nice konu komşudan kurtuluyorduk

[(Gizli Üye)]

yahu öyle deme ibo, o kurallar sayesinde istenmeyen nice konu komşudan kurtuluyorduk

  Kemal aga senin yatacak yerin yok valla....Çok alem adamsın vesselam...
 
 

[(Gizli Üye)]

şimdii Türbanlı bir anne ordu mensubu oğlunun düğün törenine katılınca Türk ordusu yerle bir olur hay aksiii. napıyor bu adamlar )))

çok güzel bir noktaya değinmişsiniz, hep bu şekilde vicdani savunmalar yaparak, değişen yasa ve kanunları iyi gibi göstermek çabasınlar, bu niyetlede maalesef ülkenin büyük çoğunluğunu kandırabiliyorlar.. Günahların en büyüğü Allah ile aldatmaktır.

[(Gizli Üye)]

Çıkma parçacıları, tamir dükkanlarını zaten belediyeler büyük ölçüde taşıdı. Ama konu galerileriler olunca, ben bunları şehir dışına taşımanın çok ciddi bir mantığını bulamıyorum açıkcası, en azından belli standart limitleri getirilebilir bunun yerine. Caddebostan da öyle galeriler varki, değil istanbula bence tüm dünyaya güzellik katıyor.

[(Gizli Üye)]

Türkiyenin yetiştirdiği gerçek sanatçılardan biri olan sevgili  İlhan İREM' den güzel bir hikaye

-odatv.com-

YOLU ORMANDAN GEÇEN SANATÇI İLE SAĞIR AYININ HİKAYESİ

İlk ışıklarla uyudu.

Yeni bestelerin kanatlarında ağır bir gece geçirmişti.

Uyandığında şehir günü yarılamıştı çoktan.

Ayaküstü atıştırdı, sokağa çıktı.

Kapının önünde etrafına bakındı…

İtiş-kakış insan seli…

Taş merdivenlerden bir çırpıda tekrar beşinci kata tırmandı, unuttuğu kemanını aldı.

Saat üç… Uçarcasına stüdyoya gitmeli!

Ne taksi, ne metro, zaman yok! Koşmalı, kestirmeden…

Elinde keman kutusu, kalabalığın arasında deli gibi koşmaya başladı.

Koştu… Koştu… Koştu…

Ne kadar zaman geçti ki, kendi nefesinden başka kimseleri duymaz oldu…

Otomobiller, otobüsler, caddeler, evler bitmişti.

Durdu… Çıt yok!

Gözlerini açtı…

Ormandaydı.

Sessizlik… Uğultular… Ürperdi.

Ağaçların arasında belirsiz kıpırtılar…

Ormanda baykuşlar, çakallar, yarasalar, ayılar…

Hızlı adımlarla yürüyordu sanatçı.

Ormanın içi giderek kararıyordu… Tekrar koşmaya başladı.

Tam ‘az kaldı’ diye düşündüğü sırada, çalıların ardından üçü-beşi çıkıverdi.

Etrafını sardılar… Kilitlendi.

Homurtularla yaklaşıyorlardı.

Gözlerini kapattı…

Ayağa kalkmış ayıların soluğunu yüzünde hissettiğinde, sıkıca kavradığı kemanı geldi aklına.

Ani bir hareketle kutuyu açtı… Ayılar şaşırıp duraksadılar.

Sağ eliyle kemanı ve arşeyi alırken, diğeriyle kutuyu yavaşça yere bıraktı.

Kemanı çenesinin altına yerleştirdi, arşeyi kaldırdı usulca…

Karanlık ormanda Şostakoviç’in 1 Numaralı Keman Konçertosunun ilk notaları yankılandı.

Ayılar yavaş yavaş gerilerken, o zarif adımlarla dairesini büyüterek salınmaya… Dönmeye başladı.

Hepsi mayhoş… Sevgililer gibi birer-ikişer oturarak geniş bir halka oldular.

Sanatçı ortada derin bir haz ile çalıyor… Diğerleri sessiz dinliyordu.

Kuytular aydınlandı… Aydınlandı.

Ardından Sol Minör Canzonetta, Çaykovski’den…

Durmadan çalıyordu… Duramazdı!

Huşu içinde kapanmış gözlerin mavilerinde melekler uçuşuyordu.

Ne olduysa o anda oldu!

Reisleri olduğu anlaşılan, iriyarı bir boz ayı fırladı çalıların arasından.

Pat! Küt! Bir sağ-bir sol tokat!

Müzik sustu, keman parçalandı, kemanist öldü.

Romantik nağmelerle kendilerinden geçmiş ayılar şokta!

İçlerinden en kıdemli görüneni sanat katili boz ayıya seslendi;

“Ne güzel dinleyip hayaller kuruyorduk, niye öldürdün ki sanatçıyı?”

Beriki boş gözlerle yerdeki keman parçalarına bakıyordu.

“hey! Sana söylüyorum… Durup duruken neden vurdun adama? Öldürdün.”

Boz ayı sinirle kendisine bakan dinleyicileri süzdü…

Sol elini kulağının arkasına götürdü, kafasını uzattı öne doğru…

Yanıtladı:

-“HÖ!”


-odatv.com-

[(Gizli Üye)]

27 Mayıs Devriminin anısına !
--------------------------------------------------------------
“27 MAYIS” BİR DEVRİMDİR

27 Mayıs, Kurucu felsefenin temelini oluşturan ve Anayasa’da da yerini alan, ancak 1950-1960 arası yönelişlerle yok edilmek istenen Kemalist ideolojinin, Aydınlanma Devrimi’nin yeniden canlanmasını ve 2003 yılına kadar sürmesini sağlayan bir devrimdir.

27 Mayıs, Cumhuriyet tarihinin modernleşme yönelişinde, özgürleşmenin ve demokratikleşmenin önünü açan bir devrimdir. 27 Mayıs’tan sonra özgür ve demokratik bir siyasal ve toplumsal ortam yaratılmıştır.

Bir hareketin devrim olup olmadığını anlayabilmek için onu yapandan çok, yapılma amacına, onu yaratan nedenlere ve sonucunda ne sürede ve nasıl bir düzen getirildiğine bakmak gerekir.

Darbe, mevcut düzene karşı fiili durum yaratmaktır. Mevcut düzene karşı fiili durum yaratanın apoletli ya da apoletsiz olmasına göre “askeri” ya da “sivil” darbeden söz edilir. Türkiye’de, demokrasiye karşı ilk sivil darbeyi Demokrat Parti (DP) iktidarı yapmıştır. DP’nin Meclis’te kendi milletvekillerinden oluşan 15 üyeli bir “Tahkikat Komisyonu” kurması[1] bir sivil darbe örneğidir.[2] Komisyon’un kuruluş amacı, çağdaş demokrasinin “onsuz olmaz koşulu” olan muhalefeti yok etmek, iktidar karşıtı siyasal etkinlikleri yasaklamaktır.

Bu amacı, 7 Nisan 1960 günlü DP Grup toplantısında konuşan Başbakan Menderes şöyle açıklamıştır: “…her şeyi hükümetin sırtına bırakmayın, kanun yapın kanun, açın bir Meclis tahkikatı tespit edin bunları, biz Amerikalılara kızlarımızı peşkeş çekmişiz, bunları söylemişler mi? Bu namussuzca, hayasızca söylenenleri tespit edin, bunları getirin Meclis’e. Düşünelim, konuşalım. Ahlaksızlar, namussuzlar sizi kapatıyoruz diye BMM kararı ile kapatalım.”[3]

Komisyon, Ceza Muhakemeleri Usulü Yasası, Askeri Muhakeme Usulü Yasası, Basın Yasası’nın ve diğer yasaların Cumhuriyet savcısına, sorgu ve sulh yargıcına ve askeri adli amirlere tanımış olduğu tüm yetkilerle donatılmıştır. Komisyon, aynı zamanda yargılama ve tutuklama yetkisi verilerek mahkeme konumuna sokulmuştur.

Yani Komisyon, hem soruşturacak hem yargılayacak; hem iddia makamı, hem yargılayıp karar verecek merci olarak kurulmuştur. Üstelik kararlarına karşı temyiz yolu da kapatılmıştır.

Böylece yasama, yürütme ve yargı yetkisi DP iktidarında toplanmış; DP diktatörlüğü “yasa yoluyla” ilan edilmiştir.

Bu yasa üzerine, İstanbul Hukuk Fakültesi öğrencisi “Castro Nuri” arkadaşlarına, “Artık burada oturup hukuk eğitimi yapmamızın bir anlamı kalmamıştır. Tahkikat Komisyonu’nun yeni aldığı kararlar hukukçuların şeref ve haysiyetine indirilen ağır bir darbedir. Hepimizi dışarıda bir mücadele bekliyor, bu hürriyet mücadelesidir”[4] diye seslenmiştir.

Bunun üzerine 28-29 Nisan 1960 öğrenci hareketleri başlamıştır. DP iktidarı buna karşılık sıkıyönetim ilan etmiş; Genelkurmay Başkanlığı, gerekiyorsa silah bile kullanılarak öğrenci hareketlerinin bastırılması talimatı vermiştir. Turan Emeksiz, hükümete karşı İstanbul Üniversitesi'nde düzenlenen bir protesto mitinginde polisin açtığı ateş sonucu öldürülmüş; Hüseyin Onur ancak bacağı kesilerek kurtarılabilmiştir.

Milli Birlik Komitesi üyesi Suphi Gürsoytrak’ın deyişiyle, Türk Ordusu, “ya kendi halkına ateş edecek, ya da artık gayrimeşru ve kanunsuz olan iktidara karşı tavır alacaktı.”[5] DP iktidarının yaptığı yalnızca bundan ibaret değildir. İki önemli olumsuz gelişmeyi de not etmek gerekir. Hukuk'un üstünlüğünü savunan Yargıtay Başkanı Bedri Köker, Yargıtay Başsavcısı Rifat Alabay, Yargıtay 2. Başkanlarından Haydar Yücekök, Yargıtay Üyeleri Melehat Ruacan, Kamil Çoşkunoğlu, Faik Uras ve İlhan Dizdaroğlu “görülen lüzum üzerine” emekliye sevk edilmişlerdir.

1954-1958 yılları arasında 238 gazeteci iktidara karşı yazılar yazmak suçundan mahkûm ettirilmiştir.

O günlerin Çetin Altan’ının dediği gibi, “Anayasa’yı çiğnediler, hürriyetleri kestiler, hukuk dışı komisyonlar kurdular… Atatürk’ün Gençliğe Hitabe’si Nutuk’u tefrika halinde yayınlamak dahi suç olmuştur… Atatürk’ten bahsedilmesini istemiyorlardı. Onun kurduğu inkılap Türkiye’sinin Cumhuriyet’ine bir beyefendiler saltanatı halinde çöreklenmek ve memleketi basınsız, üniversitesiz, hatta Meclis’siz idare etmek niyetine kapılmışlardı.”[6]

Özetle, 27 Mayıs Devrimi, 1961 Anayasası’nın başlangıç bölümünde de ifade edildiği gibi, “Anayasa ve hukuk dışı tutum ve davranışlarıyla meşruluğunu kaybetmiş bir iktidara karşı direnme hakkının” kullanılmasından başka bir şey değildir. Menderes’in sivil darbesine karşı yapılmış bir harekettir.[7]

27 Mayıs sonrasına bakıldığında da özgürleşme ve demokratikleşme yolunda çok önemli adımlar atıldığı görülmektedir. Bu dönemin eseri 1961 Anayasası’nın yapılış yöntemi ile içeriği ve kendi içlerindeki muhalefeti tasfiye etme pahasına çok kısa sürede seçimle sivil yönetimin kurulması bunun kanıtlarıdır.

 

Kurucu Meclis’çe hazırlanıp, halkoyuyla kabul edilen 1961 Anayasası’yla yasaklar kaldırılmış, demokratikleşme sağlanmış, hak ve özgürlükler saygın yerine oturtulmuştur. Sendikalaşma ve sendikal haklar getirilmiş, sosyalist partilerin, gençlik örgütlerinin kurulması olanaklı kılınmıştır. Üniversite özerkliği, parlamenter hükümet sistemi, erkler ayrılığı ilkesi, yargı bağımsızlığı kabul edilmiştir. Ekonomide planlı kalkınma dönemine geçilmiştir.

1961 Anayasası’nın iki önemli eseri Anayasa Mahkemesi ve Cumhuriyet Senatosu olmuştur.

Öncesine, amacına ve sonra yaşananlara bakıldığında “27 Mayıs”a devrim denilmemesi ancak önyargılı yaklaşımla olanaklıdır. Günümüz gelişmelerini görmezden gelerek 27 Mayıs’a “darbe” denilmesi tam bir yanıltmacadır, kafa karıştırmacılığıdır.

Bülent Serim
Odatv.com

[(Gizli Üye)]

Verso'ya veto hayal kırıklığı yarattı



Toyota'nın Türkiye'yi hafif ticari araç üssü yapma projesi bürokrasiye takıldı.

Ankara, yeni teşvik sistemiyle otomotiv yatırımlarını Türkiye'ye çekmeye çalışırken, bazı bürokratik kararlar yakın zamanda dev yatırımların kaçmasına neden olmuştu. Bunun son örneği otomotiv devi Japon Toyota... Adapazarı'nda 150 milyon euroluk yatırımla yeni C sedan modelinin üretimi için düğmeye basan Toyota, bir başka büyük projeden ise vazgeçmiş. Türkiye distribütörü ALJ Grubu'nun da baskılarıyla hafif ticari araç için ekip kuran ve çalışmalara başlayan Toyota, Maliye'nin aldığı iki karar sonrasında projeyi rafa kaldırmış. Böylece Türkiye, 250 milyon euroluk bir yatırımdan, hem de milyar dolarlık ihracat gelirinden oldu.

PROJE EKİBİ DAĞITILDI
Türkiye'yi hafif ticari üretim üssü yapacak dev projenin kaderini engelleyen nedenlerin ilki Sanayi Bakanlığı'ndan onay alınarak Adapazarı'nda üretilen Verso'nun ticari versiyonun satışına son anda Maliye'nin izin vermemesi. İkinci neden ise ticarilerin ÖTV'sini yüzde 10'dan 15'e yükseltmesi. Bu iki gelişme sonrasında hayal kırıklığına uğrayan Japonlar, hem iç pazar için hem de yurtdışına ihracatı planlanan ticari araç projesini durdurdu. Toyota Pazarlama ve Satış CEO'su Ali Haydar Bozkurt, Japonları hafif ticari araç için zor ikna ettiklerini belirterek, "Zoru başardık. Karar aldırdık. Ama fırsatı kaçırdık" dedi. Bozkurt, yaşananları şöyle anlattı: "Geçen yıl Sanayi Bakanlığı'ndan tip onay belgeleri alındıktan sonra, Verso'nun ticari araç versiyonunun Adapazarı'nda üretimine başlandı. Ancak, Maliye, 'Ticariye benzemiyor' diyerek, satışa izin vermedi. Bu Toyota'nın üst yönetiminde büyük hayal kırıklığı yarattı. Japonlara alınan kararları izah etmekte zorlandık. Sonrasında ise ÖTV artışı geldi. Verso'nun hemen ardından hafif ticarilerin ÖTV'sinin artırılması, Toyota yönetiminde tereddütlerin doğmasına neden oldu. Toyota, ticari için oluşturulan özel proje ekibini dağıttı. Adapazarı'nda üretilmesi planlanan ticari araç projesi askıya alındı."

TİCARİ ÜSSÜ OLACAKTI
Toyota 'nın hafif ticari araç üretimiyle ilgili planlarını ilk olarak eski Toyota Avrupa Başkanı Tadashi Arashima açıklamıştı. Arashima, ticari araç üretimi için Türkiye'nin de aday olduğunu söylemişti. İkinci önemli açıklama ise eski Toyota Başkanı Katsumi Watanabe'den gelmişti. Watanabe, 2008'de ki Tokyo Fuarı'nda, "Ticari araç pazarı hem Türkiye'de hem de Avrupa'da büyüyor. Bu pazarda yer almak istiyoruz. Tticari araçla ilgili çalışmalarımız sürüyor" şeklinde konuşmuştu.

Hibrid ve çevreci araçlarla 140 milyon TL cepte kalır
Türkiye İthal ettiği petrolün 25 milyar dolarlık kısmını ulaşım için tüketiyor. Artan maliyetlerden dolayı bu yıl bu faturanın 30 milyar doları bulacağı tahmin ediliyor. Ali Haydar Bozkurt, Türkiye'nin petrol faturasının azaltılmasının yolunun yakıt tasarrufu sağlayan araçlarda olduğunu söyledi. Yalnızca İstanbul trafiğinde 10 bin hibrid araç olduğu taktirde yılda 36.5 milyon TL yakıt tasarruf edileceğini ifade eden Bozkurt, yakıt tüketimi düşük diğer araçların teşvik edilmesiyle toplam yıllık cari kazancın 140 milyon TL'ye ulaşacağını, bununla birlikte vergi gelirinin de 73 milyon TL arttığını anlattı.

YERLİ COROLLA CARİ AÇIĞI DÜŞÜRÜR
Bozkurt ,Adapazarı'nda Haziran 2013'te üretimine başlanacak C sedan modelinin Türkiye'nin cari açığının düşmesin ve ihracatının artmasına olumlu katkı yapacağını söyledi. C sedan modelinin Japonya'dan ithal edildiğini hatırlatan Bozkurt, "Adapazarı'nda üretilecek olması bize de hem maliyet hem de vergi avantajı yaratacak. Yeni modelle birlikte daha önce 22 bin olan Corolla sedan satışlarının 30 bin adete çıkacağını öngörüyoruz" dedi.

[(Gizli Üye)]

NİHAT GENÇ: GÜN OLDU DEVRAN DÖNDÜ

Başbakanımız bugün parti grup toplantısında Uludere hadisesi üzerine konuşurken, benzer yanlışlık ve hataların tarihte olmuş bir çok talihsiz örneğini vererek savaşlarda 'olur böyle şeyler' demeye getirdi, istediği yere getirsin.

Konuşmasında en dikkat çekici yer, Dağlıca ve Aktütün baskınlarından da söz etmesi.

Hatırlayacaksınız, zaten bu kısa yazıyı hatırlayın diye yazıyoruz, Dağlıca ve Aktütün baskınları olduğunda, hükümet medyası topluca Türk Ordusu Hükümeti Düşürmek İçin Kendi Askerlerini Öldürüyor yorumları yapmaya başladı. Ve yandaş yazarlar ben diyeyim beş bin siz deyin on bin defa Türk Ordusu Hükümeti Düşürmek için kendi askerlerini öldürdü yazıları yazdılar. Yetmedi ben diyeyim elli siz deyin yüz defa yandaş basının manşetlerinde aynı yorumlar çarpıcı şekilde verildi ve işte Dağlıca ve Aktütün baskınlarıyla Türk Ordusunu yok etme itibarsızlaştırma ve sonra topluca mahküm edip içeri tıkma sürecinin kara propagandasının hücum borusunu çaldılar.

Hatırlayın Dağlıca ve Aktütün saldırıları olduğunda başbakanımız gece yarılarına kadar ısrarlara rağmen kasıtlı bir şekilde hiç bir açıklama yapmamış ve ekrana çıkan hükümet sözcüleri yandaş basın ve sözcüleriyle aynı görüşü ekranlarda ben diyeyim binbir gece siz deyin üçbin gece sabahlara kadar orduyu kendi askerlerini öldürmekle suçladılar.

Gün Oldu Devran Döndü ve Başbakanımız ağız değiştirdi, tıpkı Dağlıca ve Aktütün baskınları olduğunda o gün kendini müdafaa eden Genelkurmay gibi cevap verdi. Yani Dağlıca ve Aktütün baskınlarını ne yapalım böyle hatalar oldu gibisinden ifadeler gibi sahiplenerek sözlerini sürdürdü.

Açın o günlerin gazetelerini açın o günlerin yazılmış onbinlerce yazısını, ve bakın o günlerin AKP'nin orduya karşı açtığı kara propagandaya, bir daha bakın.

Bir de bugün grup toplantısında Başbakanımızın yaptığı konuşmayı bakın.

Gün oldu devran döndü, de, niye döndü, niye olacak, orduya karşı açılmış kara propaganda işlevini görmüş, ordunun yüzlerce subayı tutuklanmış, ordu hakkında şüpheler oluşturulmuş, suçlamalar, iftiralar, itibarsızlaştırmalar işini görmüş, yani görev sona ermiş.

Bizler de dünya gözlerimizle dün Dağlıca ve Aktütün baskınları Türk Ordusu Hükümeti Düşürmek için Kendi Askerlerini öldürüyor diyenlerin bir kaç yıl gibi kısa sürede o kadar suçlama o kadar iftira o kadar itibarsızlaştırma kendileri tarafından hiç atılmamış SANKİ HİÇ OLMAMIŞ gibi nutuklar attığına bugün şahit olduk.

Ne yapalım, biz de, Dağlıca ve Aktütün saldırıları fırsat bilinip Türk Ordusu Kendi Askerlerini Öldürüyor suçlamalarını SANKİ HİÇ KENDİ YANDAŞLARI ve SÖZCÜLERİ TARAFINDAN HİÇ DİLE GETİRİLMEMİŞ gibi unutalım gitsin anasını satiyim.

Ve başbakanımız ezcümle bu saldırılardan KİM ÇIKAR sağlıyor diye milletine sorarak bitiriyor konuşmasını.

Sayın başbakanım, dün Dağlıca ve Aktütün saldırılarını öyle, bugün böyle, kim değerlendiriyorsa, saldırılardan çıkarı onlar sağlıyor, deyip, beş para etmez postamızı koyalım gitsin, anasini satayim.

Nihat Genç

Odatv.com

[(Gizli Üye)]

Dikkat! Havada grev var!
100'ün üzerinde sefer iptal edildi, THY'nin kaybı milyonlarca dolar!
 



Türk Hava Yolları çalışanlarınında üyesi olduğu Türkiye Sivil Havacılık Sendikası (Hava-İş), AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk'ün TBMM Başkanlığı'na sunduğu havacılık sektöründe grev ve lokavt yapılmamasını öngören kanun teklifinin Meclis'te gündeme alınacağından dolayı bugün grev kararı aldı.
An itibariyle 10'den fazla sefer iptal edildi. İptallerin daha da artması bekleniyor. Atatürk Havalimanı'nda yolcular mağdur durumda.

Bugün (Salı günü) gece saat 03.00 ile 24.00 saatleri arasında seferlerini yapamama tehlikesiyle karşıya kalan THY, personeline greve katılmama çağrısında bulundu. Geçtiğimiz günlerde de İstanbul Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali'nde toplanan binden fazla THY personeli düdükler ve taşıdıkları afişlerle THY Genel Müdürlüğü önünde kanun teklifini ve işverenlerini protesto etmişti.

"İŞTEN ÇIKARMALAR BAŞLADI"
Telefonla görüştüğümüz THY Basın Müşaviri Ali Genç işten çıkarma uygulamasına başladıklarını belirterek haberturk.com editörü Selin Kunt Zengin'e şu açıklamayı yaptı: Uyarılara rağmen eyleme devam eden 150 kişinin iş akdini feshettik. İşten çıkarılanlar işe gelmeyen kabin memurlarıdır. Kendilerini de bu konuda bilgilendirdik.

HAVA-İŞ BAŞKANI AYÇİN: İŞTEN ÇIKARMA TEHDİDİNDE BULUNUYORLAR
Hava-İş Sendikası Başkanı Atilay Ayçin, haberturk.com editörü Selin Kunt Zengin'e yaptığı açıklamada eylem sebeplerinin "Dünyada eşi olmayan" yasa tasarısı olduğunu söyledi. Ayçin " Verilen yasa tasarısının dünyada eşi benzeri yok. Bu sadece havacılık çalışanlarının grev hakkını elinden alan bir tasarı değilidr aynı zamanda Hava-İş'e yönelik bir siyasi tasarıdır." dedi.

İşten çıkarmalar olduğuna dair haberlerle ilgili olarak da " Arkadaşlarımız telefonla aranıp işten çıkarma ile tehdit edildiği, iş akdinin fesheldiği şeklinde baskı altına alınmaya çalışıldığı doğrudur. Eğer işten çıkarmalar gerçekleşirse, 1 kişi bile işten çıkarılırsa bugünkü eylemi sürekli bir eyelme çeviririz." açıklamasında bulundu.

"VATANDAŞ PERİŞAN OLURSA..."
Konuyla ilgili açıklama yapan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, konunun çok yeni olduğunu, dolayısıyla şu anda bu konuda detay vermesinin mümkün olmadığını söyledi.

''Ama şu ana kadar 104 seferin iptal olduğunu biliyoruz'' diyen Yıldırım, diğer havayolu şirketleriyle ilgili herhangi bir sorunun olmadığını, sadece THY seferlerinde bu olaydan dolayı aksama olduğunu bildirdi.

Sorunun kısa sürede giderilmesi temennisinde bulunan Yıldırım, ''Grev yapmak bir hak arama olmakla beraber en son olarak başvurulacak yöntem olmalı. Bu konunun yasal altyapısı tamam mıdır? Değil midir? Onu araştırmamız lazım. Bildiğim kadarıyla grev süreci şimdi başlamamalı, bu biraz fiili bir durum. İşi bırakma da aynı sonucu doğurur, o bakımdan burada hukuki bir sorun ortaya çıkacağı muhakkak'' diye konuştu.

Yolcuların ve vatandaşların mağdur olmaması konusuyla ilgilendiklerini dile getiren Yıldırım, ''Elimizdeki gücü, yetkimizi insanları mağdur ve perişan etmek yönünde kullanırsak bu hiç de insani bir davranış olmaz. O bakımdan bir an önce bu sorunun sona ermesini bekliyoruz'' dedi.

THY'nin özel bir kuruluş olduğunu, dolayısıyla THY ile sendika arasındaki toplu sözleşme görüşmelerinin içinde olmadıklarını ifade eden Yıldırım, ''Olmamız da gerekmiyor. Ama bu sorun artık vatandaşı perişan edecek noktaya giderse, kısa sürede çözülmezse bir şekilde önlem almak için gerekli adımları atmaktan geri durmayız. Bizim için vatandaşın rahatlığı, hizmete erişmesi her şeyin önünde gelir'' diye konuştu.

THY'nin internet sitesine yönelik düzenlenen siber saldırı ile ilgili soruya Yıldırım, ''Bu olay da çok yeni, henüz altyapıyı tahrip edecek, kullanılmaz hale getirecek sonuç doğurmuş değil, ilgili internet servis sağlayıcı kuruluş gerekli önlemleri aldı. Üzerinde çalışıyorlar, koruyucu önlem alıyorlar şu anda iş bırakma eyleminden daha etkin bir sonuç doğurmamıştır'' cevabını verdi.

"İŞTEN ÇIKARMALAR BAŞLADI"
Bakan Yıldırım'ın açıklamalarının ardından THY'nin greve katılan personeli telefonla arayarak işten çıkarıldıklarını tebliğ ettiği iddia ediliyor.

"ÇALIŞANLAR GÖREVE HAZIR HİSSETMEYEBİLİR!"
AHT muhabiri Gökhan artan'ın Atatürk Havalimanı'ndan aktardığı bilgilere göre pilot, kabin memuru ve teknik personelin bir kısmının eyleme katılması nedeniyle bazı seferlerde personel eksikliği nedeniyle gecikmeler ve iptaller yaşandı. THY çalışanlarından çağrıya katılanların olduğu gibi göreve devam edenlerin olduğu da görüldü. Eyleme katılanlar, sabah görevlerinin başına gelen bazı pilot ve kabin memurlarını yuhaladı. Eyleme katılan çalışanlar, sabah saatlerinde Atatürk Havalimanı'nda biraraya gelerek kanun teklifini ve işvereni protesto etti.

İZİNLİ PERSONEL GÖREVE ÇAĞIRILDI
Çalışanların eyleme katılmaması için yoğun çaba harcayan THY yönetimi, izinli personeli de göreve çağırdı. Atatürk Havalimanı'nda küçük de olsa bir kaos yaşandı. THY eylem nedeniyle izinli personeli göreve çağırdı. Danışma bankolarına yolcular uçaklarının durumunu öğrenebilmek için akın ederken uçuşların iptal olması nedeniyle uçaklar park yerlerinden çıkmadı. THY'de bugün yapılması planlanmış olan eğitim çalışmalarının da iptal edildiği haberi geldi.

ACİL EYLEM PLANI
THY personelinin üyesi olduğu Hava-İş Sendikası üyelerinin cep telefonlarına "çok acil" ibaresiyle geçtiği mesajda eyleme çağırdı. Hava-İş,"Grev hakkımıza yasak getiren yasanın 29 Mayıs 2012 tarihinde TBMM'de çok büyük bir hızla gündeme alınacağı bilgisini aldık. Bu haber sonrası tüm normal vardiyalı ve uçuş üyelerimiz bu ağır hak kaybı ihtimali ile 29 Mayıs 2012 tarihinde lokal saatle 03.00-24.00 arası kendilerini göreve hazır hissetmeyeceklerdir" duyurusu yaptı.
Bunun üzerine sabah saatlerinden itibaren THY'nin Teknik ve uçuş personelininde aralarında bulunduğu birçok çalışan, duyuruyu dikkate alarak Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali geliş katında toplanmaya başladı. Uçuş ekiplerinden eyleme destek verenlerde olurken bazı uçuş personeli mazaret bildirerek uçuşlara katılmadı. Poliste çalışanların toplanmasıyla ilgili önlem aldı. Hava-İş'in çağrılarına kulak veren birçok çalışan, kanun teklifini ve işvereni protesto etti.
Hava-İş Sendikası, uçuş ekiplerinin terminale girdiği kapıda durarak eylem için destek istedi. Eyleme katılanlar, sabah görevlerinin başına gelen bazı pilot ve kabin memurlarını yuhaladı.
THY uçaklarında ekip eksikliğinden rötarlar ve iptaller meydana geldi. Bazı uçak seferlerinin eksik personelle yapıldığı öğrenildi. Ekip bulunamaması nedeniyle uçuş iptal ve rötarlarına dün yaşanan hava muhalefetindeki gecikmelerdinde yansıması olunca uçuş trafiği alt üst oldu. İptal edilen seferler nedeniyle THY'nin otel masasında uzun kuyruklar meydana geldi.

ALANA ÇEVİK KUVVET GÖNDERİLDİ
Sloganlarla kabin ekiplerinin eylemlerine destek olan teknik ekip çalışanları Atatürk Havalimanı'nda geliş katında toplandı. DHA'nın haberine göre eylem nedeniyle havalimanına çok sayıda çevik kuvvet ekibi yönlendirildi.

Bu arada kabin memurlarının başlattığı iş bırakma eylemi nedeniyle Türk Hava Yolları'nın İstanbul-New York ve İstanbul-Tel-Aviv uçuşları kabin ekibi eksikliği nedeniyle gecikmeli olarak gerçekleştirilecek.

THY YÖNETİCİLERİ İKNAYA ÇALIŞTI
THY yöneticileri de çalışanların eyleme katılmaması için uğraş verdi. Kabin Hizmetleri Başkanı Emine Lim ve Uçuş İşletmeden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Asaf Bora, Atatürk Havalimanı'nda uçuş ekiplerini ikna etmeye çalıştı. Bora, pilot dinlenme salonunda gelişmeleri değerlendirirken, kabin hizmetleri başkanı Emine Lim de kabin amirleri ve memurlarının odasında gelişmeleri yakından takip etti. THY çalışanlarına bir duyuru yaparak, iş yavaşlatma, iş bırakma ve benzer davranışların yasaya aykırı olduğunu; tazminatsız işten çıkarma, işverenin uğrayacağı zararın tazmin edilmesi ve ağır para cezası mahkumiyeti gibi yaptırımları doğuracağını bildirdi. TASSA (Havayolları Kabin Memurları Derneği) üyelerine yönelik bir açıklama yaparak, gereksiz stresin azaltılması isteğinde bulundu.
TASSA'nın açıklamasında " Sürecin içerisindeki tüm yöneticilerin ve üyelerimizin demokrasi ve hukuk kuralları çerçevesinde sağduyu ile hareket ederek, bu olumsuzlukların bir an önce giderilmesi ve güvenliğin çok önemli olduğu iş kolumuzdaki gereksiz stresin azaltılarak uçuşların emniyetli bir şekilde yapılabilmesi için gereken uzlaşma zemininin oluşturulması sağlanmalıdır" ifadeleri yer aldı.

MAĞDUR OLAN YOLCULAR OTELLERE YERLEŞTİRİLDİ
Eylemden dolayı THY uçaklarında ki uzun rötarlar ve iptaller yolcuların mağdur olmasına yol açtı. Gece ve sabahın erken saatlerinde Atatürk Havalimanı'ndan özellikle yurtdışındaki çeşitli noktalara uçacak yolcular uçuşlarının iptal olduğu bilgisiyle neye uğradığını şaşırdı.
İptal olan seferler arasında Johannesburg gibi THY'nin önemli seferleri de bulunuyor. Atatürk Havalimanı İç ve Dış Hatlar Terminali'nde yolculardan birçoğu uyuyarak vakit geçirirken uçakların kalkmaması nedeniyle biniş bankoları da boş kaldı. Yolcular THY'ye tepki gösterirken Galatasaraylı futbolcu Sabri Sarıoğlu da eylemden etkilenen yolcular arasında yer aldı. Ailesi ile tatil için İtalya'nın başkenti Roma'ya gidecek olan Sabri, uçağının rötar yapması nediyle mağdur oldu.  Hava-İş Sendikası'nın iş yavaşlatma eylemi nedeniyle iptal edilen THY seferlerinin yolcuları, otellere yerleştirildi.
THY'nin, iş yavaşlatma eylemi nedeniyle iptal ettiği 104 seferi nedeniyle, Atatürk Havalimanı'nda bulunan yolcular, otellere gönderildi.
Paris'e gidecek yolculardan Yusuf Ali Kılıç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sefer iptallerinin mağdurlarından birisi olduğunu belirterek, şunları söyledi:
''Ankara'dan İstanbul'a geldik. Ama Paris'e gidemedik, perişan olduk. Şimdi THY bizi, otele yerleştiriyor. Bize burada yemek de ikram etti. Otelde kalacağız, yarın sabah gideceğiz inşallah.  Moral bozukluğu var, sinir yıpranması var. İşimiz gecikti, orada bekleyenler vardı. Oradaki otelimizin rezervasyonu iptal oldu. Dönüşümüz de aksadı. Her şeyimiz aksadı. Pilotlar 20 bin TL maaşı beğenmiyormuş. Bu iş bırakma eyleminin kesinlikle haksız olduğunu düşünüyorum. Türkiye standartlarının üzerinde yaşıyorlar, devlet bu imkanı vermiş. Ama kabul etmiyorlar. Grev haklarını kötüye kullanıyorlar bence. Vatandaşı mağdur ediyorlar.'' 
Yine Fransa'ya gitmesi gereken Abbas Durak da ''THY'nin tarifeli seferiyle işimiz gereği görevli olarak Fransa'ya gidecektik. Bugün Fransa'da olmamız gerekiyordu ama olamadık. Bir günümüz gitti, dönüşümüz de belliydi. Bu nedenle dönüşümüzde de sıkıntı yaşayacağız. Mağdur olduk. THY bizim bu mağduriyetimizi gidermek için bizi bu akşam otele yerleştirdi'' şeklinde konuştu.

104 SEFER İPTAL, THY'NİN KAYBI MİLYONLARCA DOLAR
Türk Hava Yolları(THY) eylemden dolayı iç ve dış hatlarda toplam 104 seferinin iptal edildiğini duyurdu.

Türk Hava Yolları (THY), iş bırakma eylemi nedeniyle yaşanan iptallere ilişkin açıklama yaptı.
THY’den yapılan yazılı açıklamada, Hava İş Sendikası’nın yasadışı grev çağrısı yaptığı öne sürülerek, çalışanların bir kısmının bu çağrıya uyduğu, bu nedenle uçuş operasyonlarında aksaklıklar yaşandığı bildirildi. Açıklamada, yolcuların en az etkileneceği şekilde iptaller yapıldığı ifade edilerek, “Yolcularımızın değişiklik talepleri herhangi ekstra maliyet olmaksızın gerçekleştirilecektir. Yolcularımız uçuşlarıyla ilgili güncel bilgileri www.thy.com web sitesinden veya 444 0 849 numaralı Çağrı Merkezi’nden alabilirler” denildi.

Ekibin gelmediği uçuşların yapılabilmesi için THY yöneticileri tarafından göreve çağırılan diğer ekiplerin ise kendilerine 24 saat önceden haber verilmesi gerektiğini (24 saat kuralı) söyleyerek görevi kabul etmedikleri kaydedildi. Dış Hatlar Geliş Terminali'nde toplanan çalışanlar "Uçuş-Teknik Elele" sloganlarıyla sevinç gösterilerinde bulundu. Eyleme katılan bazı personelin işten çıkarıldığı da iddia edildi. THY'nin bir günlük kaybının milyonlarca dolar olduğu öğrenildi.

THY SİTESİ HACKLENDİ
Türk Hava Yolları(THY) resmi web sitesi de eyleme destek olduklarını söyleyen hacktivist RedHack grubu tarafından çökertildi.

Türk Hava Yolları çalışanlarının yaptığı eylem nedeniyle saat 10:00 itibariyle 24 sefer iptal olurken resmi sitesi de eyleme destek olduklarını söyleyen bir grup tarafından hacklendi.

TÜRK-İŞ GENEL SEKRETERİ KAVLAK: GREV YASAĞI ÇALIŞMA BARIŞINI BOZAR
Türk-İş Genel Sekreteri ve Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak, ''havacılık iş kolunda getirilmek istenen grev yasağının çalışma barışını bozacağını'' ileri sürdü.

Kavlak, yazılı açıklamasında, Hava-İş'in eylemlerinin haklı ve meşru olduğunu savundu.

TBMM'de verilen bir kanun teklifi ile 2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu'nda grev yasaklarını düzenleyen maddelerden, ''yasağın bulunduğu işler'' başlıklı maddeye ''havacılık hizmetlerinde'' ibaresinin ilgili komisyonlarda eklendiğini belirten Kavlak, şunları kaydetti:

''Her fırsatta çalışma hayatında uluslararası normları gündeme getirenlerin, çalışma hayatında demokratikleşmeyi sağlayacaklarını öne sürenlerin, ülkede yasakları ortadan kaldırdıklarını iddia edenlerin böylesi yasakçı ve çağ dışı bir düzenlemeyi gündeme getirmelerini anlamak mümkün değildir. Bu düzenlemenin yasalaşması, çalışma barışını bozacak, telafisi zor gelişmelere yol açacaktır. Türk-İş, konfederasyonumuzun üyesi, Hava-İş sendikamızın, havacılık iş kolunda getirilmek istenen yasağını protesto amacıyla bugün yapacağı iş yavaşlatma eylemini haklı ve meşru görerek, desteklemektedir.''

"GREV YOK İŞ YAVAŞLATMA VAR"
Atatürk Havalimanı'ndaki eylemle ilgili açıklama yapan Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, "THY'de herhangi bir grev yok, iş yavaşlatma eylemi var. Hukuki olmayan bir yapıda iş yavaşlatma eylemi doğru değil" dedi.

Kaynak: http://ekonomi.haberturk.com/airport/haber/746088-dikkat-havada-grev-var

[(Gizli Üye)]

THY'da yaşananlar hiç hoş değil.

[(Gizli Üye)]

Türk hava yolları artan gelirlerinden bir kısmını da çalışanlarına ayırsaydı böyle olmazdı diye düşünüyorum 

[(Gizli Üye)]

Emekçilerin yanındayız. Thy çalışanlarını yaptıkları grevden dolayı kutluyorum.

[(Gizli Üye)]

Emekçilerin yanındayız. Thy çalışanlarını yaptıkları grevden dolayı kutluyorum.

+1. Türkiye'nin Çinleşmemesi adına (ekonomide liberal, siyasette otokrat) kamuoyunun verdiği ve vereceği tepkinin işaretleri olarak görüyorum bu günlerde yaşanan gelişmeleri.