Konu: Medya'dan Güncel

[(Gizli Üye)]

Çok güzel haber fotografları bekliyoruz.Emeklerine sağlık şimdiden

[(Gizli Üye)]

Biz futboldu benzindi derken ülkenin gidişatına bir bakın! bu nedir ya!   "Oda tv' den alıntıdır."


AKP MİLLETVEKİLLERİ ANAYASA SUÇU İŞLİYOR
Milletvekilleri anayasaya bağlılık yemini ederler. Yürürlükteki anayasanın, hiçbir maddesini ihlal edemezler, büyük suçtur.

Anayasa’nın 174. Maddesi devrim kanunlarını sıralar ve yürürlükteki anayasanın hiçbir maddesinin bu kanunlara aykırı şekilde anlaşılamayacağını ve yorumlanamayacağını emreder. 174. Madde altında sıralanan devrim kanunlarının birincisi Tevhid-i Tedrisat yani eğitimin tek elden Milli Eğitim Bakanlığı’nın sorumluluğunda yapılacağını, bunun dışında, tekke, zaviye ya da medrese gibi hiçbir nam altında ve hiçbir eğitim-öğretim yapılamayacağını emreder. Devrim kanunlarının üçüncüsü tekke, zaviye, türbe ve medreselerin kapatılması ile bir takım unvanların (mele, şeyh, pir vs.) kullanılamayacağını emreder….

Yine 174. Madde altında sıralanan devrim kanunlarının sekizincisi, bazı kisvelerin (sarık, cübbe, potur vs.) giyilemeyeceğini emreder.

Şimdi size gazetelerde yer alan bir haberi fotoğraflarıyla beraber aktarıyorum:
“Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ’Mele’ açılımından sonra, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Kur’an-ı Kerim, hadis ve tefsir gibi ilimler konusunda eğitim veren medreselerde, mezun olan ’mele’ler için icazet yani diploma törenleri düzenlemeye başlandı.

Bu kapsamda Mardin’in Kızıltepe İlçesi’nde Şeyh Seyda Camisi ve Medresesi’nde eğitim gören genelde ’molla’ bölgede ’mele’ denilen 22 kişiye, Kutlu Doğum Haftası etkinliği çerçevesinde törenle icazet (diploma) verildi. 4 bin kişinin bulunduğu icazet törenine AK Parti Mardin Milletvekili Abdurrahim Akdağ, BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Mardin Müftüsü Dursun Ali Coşkun ile yurt içi ve yurt dışından çok sayıda dini kanaat önderi de katıldı.

Öğlen namazının ardından misafirlere kurulan dev kıl çadırlarda öğle yemeği ikram edildi. Konuklar için 23 kazanda yemek pişirilirken, kamyonetlerle ekmek taşındı. Yemeklerin çadırlardaki yer sofralarına servis edilmesi için de yaklaşık 400 kişi görev aldı.” (Milliyet- 3 Mayıs 2012)

Haberde adı geçen iki milletvekili ve bir Müftü anayasal bir suç işlemiyorlar mı?

O Müftü, Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın varlığı da doğrudan Tevhid-i Tedrisat kanununa dayanır. Yani orada Müftü varsa medrese olamaz, eğitim veremez, kimseyi mezun edemez… Kılık kıyafet zaten ortada…

Ee? O Müftü orada doğrudan devletin anayasal düzenini ortadan kaldıran bir suçun ortasında değil mi?

O milletvekilleri yemin ederken “bu maddeler hariç” dediler de kimse duymadı mı? Hangi anayasaya bağlılık yemini ettiler?

Şu anda yüzlerce insan anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs suçlamasıyla, hem de tutuklu olarak yargılanıyor. İçlerinde milletvekilleri de var. Anayasal düzeni değiştirmek demek, anayasa ile belirlenen düzenin yerine, anayasanın yasakladığı eylemleri meşru kılan bir düzeni fiilen hayata geçirmek demektir.

Şimdi o fotoğrafa tekrar bakın. Orada anayasal düzen var mı? Anayasa’nın 174. Maddesi ve devrim kanunları fiilen ortadan kaldırılarak, anayasanın yasakladığı düzen fiilen hayata geçirilmemiştir?

Darbe nedir?

Mevcut düzene karşı fiili durum oluşturmak değil mi?

O fotoğrafa tekrar bakın, o haberi tekrar okuyun.

Ve soruyorum: Bu bir darbe değil mi? Hem de yapılmış, amacına ulaşmış bir darbe.

Bir örnek vereyim. PKK, diyelim ki, amacına ulaştı. Ne yapacaktı? Anayasanın başlangıç bölümü ve 1,2,3,4,5 ve 6. Maddelerinde fiili olarak yarattığı değişikliklerle mevcut anayasayı ihlal ederek, varlığının meşruiyetini sağlamış olmayacak mıydı? Bu varlığı silah zoruyla idame ettirmeyecek miydi? Şimdi bunun için silahlı mücadele yapmıyor mu? Yani “ben anayasanın şu, şu maddelerini tanımıyorum” diyerek silah zoruyla varlığını sürdürmüyor mu? Devlete göre sırf bu nedenle yasa dışı değil mi?

O haberi tekrar okuyun ve bir kez daha Mardin’de neler olduğunu düşünün.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası fiilen yok edilmiştir orada…

Ve her cümlesinde anayasaya, devrim kanunlarına bağlılıklarını haykıran, tutuklu asker, gazeteci, siyasetçi ve bilim adamlarının “anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs” suçlamasıyla yargılandıklarını hatırlayın. Hepsinin ağzında, göğsündedir Atatürk.

Orada Atatürk var mı? Bakın o fotoğrafa, okuyun o haberi bir daha, orada Cumhuriyet, anayasa, devrim kanunları var mı?

Kim darbe yapıyor?

Kim anayasayı ilga ediyor?

Kim devlet düzenini değiştiriyor?

Neyi merak ediyorum biliyor musunuz? Acaba mezuniyet töreninde sarıklarını havaya da attılar mı?

Mehmet Yiğittürk

Odatv.com

[(Gizli Üye)]

Ciğerim, bu devirde hala kılık kıyafet ile mi uğraşacağız. Bunlar ülkenin gerçekleri, kabul etmekten başka çare yok. Çare basit, insanları eğitip kendi vicdanları ile hareket edebilen hür bireyler yapabilmek. Devrim yasaları, vs. gibi söylemler insanları rahatsız etmekten başa bir işe yaramaz.

[(Gizli Üye)]

MADDE 24 - DİN VE İNANÇ HÜRRİYETİ
Din ve inanç hürriyeti
"Madde 24- (1) Herkes din ve inanç hürriyetine sahiptir. Bu hak, tek başına veya topluca, alenen veya özel olarak ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama ve bunları değiştirebilme hürriyetini de içerir. " ise eğer din hürriyetini öğrenim hakkını kişilerin elinden almakta anayasa suçudur!!!

[(Gizli Üye)]

MADDE 24 - DİN VE İNANÇ HÜRRİYETİ
Din ve inanç hürriyeti
"Madde 24- (1) Herkes din ve inanç hürriyetine sahiptir. Bu hak, tek başına veya topluca, alenen veya özel olarak ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama ve bunları değiştirebilme hürriyetini de içerir. " ise eğer din hürriyetini öğrenim hakkını kişilerin elinden almakta anayasa suçudur!!!

anayasa çalışmalarına da bekleriz.     şaka gibi

(istediğinizi yaptım, benden intikam almanız için bir fırsat sunuyorum size    ) ha ha ha !

[(Gizli Üye)]

anayasa çalışmalarına da bekleriz.     şaka gibi

(istediğinizi yaptım, benden intikam almanız için bir fırsat sunuyorum size    ) ha ha ha !

)) bana böyle büyük bir fırsatı bahşettiğiniz için teşekkür ederim. emin olun en iyi şekilde değerlendireceğim. hahahahaa

[(Gizli Üye)]

devlet bu konuda çok iyi oto kontrol mekanizması kurmalı... tarım ve hayvancılıkda geri ödemesiz ve sıfır faizli ciddi krediler var ama köylü bile başkalarının hayvanlarıyla sıfır faizli kredi kullanıp başka bankaya faize yatırıyhorsa yapacak bir şey yok...(her köylü dahil değil)


http://www.ntvmsnbc.com/id/25346894

[(Gizli Üye)]

yine aşırı yükleme yaptılar sanırım...  sanırım süt saklama depoları yok yada insanlar sütleri uygun ortamda saklayamıyor... yada dağıtıcılarda ciddi sıkıntılar var...


http://www.ntvmsnbc.com/id/25346880/

[(Gizli Üye)]

Süt ile ilgili güzel bir yazı:

http://www.tarimhayvan.com/sute-erisimde-esaret-okul-sutu-projesi.html

[(Gizli Üye)]

Forbes dergisi, dünyanın en pahalı 10 arabasını sıraladı.
10. sırada Porsche 918 Spyder var.
Porsche 918 Spyder, 845.000 Amerikan Doları değerinde
Şu anda konsept olarak üretilen araç, yıl sonunda piyasaya çıkacak.Porsche 918 Spyder: Alman malı otomobil 3,4 litrelik V8 motoruyla 500 hp güç üretirken, 3 elektrik motoru da 218 hp güç üretiyor. 100 kilometre hıza 3,1 saniyede ulaşan otomobilin fiyatı ise 845 bin dolar.



9. sırada Shelby Super Cars'ın SSC Tuatara modeli var.
SSC Tuatara'nın fiyatı 970.000 Amerikan Doları.
SSC Tuatara, pazarda en hızlı üretilen araba konumunda.2012 SSC Tuatara: Amerikan malı otomobildeki 6,8 litrelik V8 motor ile 1,350 hp güce ulaşabilirsiniz. 100 kilometre hıza 2,5 saniyede çıkabilen otomobilin tahmini fiyatı 970 bin dolar olacak.



8. sırada Hennessey Venom GT modeli var.Hennessey Venom GT: Menşei Amerika olan otomobildeki 6,2 litrelik V8 motor bulunuyor. 100 kilometre hıza 2,5 saniyede ulaşabilen otomobilin 1,200 hp güç üreten serisi 1 milyon dolardan satılacak.



7. sırada 1.3 milyon Amerikan Doları fiyatıyla Pagani Huayra var.Pagani Huayra: Menşei İtalya olan otomobil, Mercedes-Benz yapımı V12 motoruyla 700hp güç üretiyor. 100 kilometre hıza 3,5 saniyede çıkabilen otomobilin fiyatı ise 1,3 milyon dolar.




6. sırada 1.4 milyon Amerikan Doları fiyatıyla Maybach Landaulet var.Maybach Landaulet: Menşei Almanya olan otomobil 12 silindir motor ile 620 hp güç üretiyor. 100 kilometre hıza 5,2 saniyede ulaşan otomobilin fiyatı ise 1,4 milyon dolardır.




5. sırada ise Aston Martin One-77, 6. sırada yer alan Maybach Landaulet ile aynı fiyata sahip olmasına rağmen güçlü motoruyla öne geçiyor.
Aston Martin One-77: İngiliz malı otomobilde 750 hp güç üreten 7,3 litre V12 motor bulunuyor. 100 kilometreye 3,7 saniyede ulaşan otomobil ise 1,4 milyon dolardan satılıyor



4.2012 Koenigsegg Agera R: İsveç menşeli olan otomobil 5.0 litrelik V8 motoruyla 1115 hp güç üretiyor. 100 kilometre hıza sadece 2,9 saniyede çıkabilen aracın fiyatı 1,7 milyon dolar.


3.sırada Danimarkalı Zenvo ST1 var.
1.7 Milyon Amerikan Doları değerindeki aracın 1100 beygir gücünde motoru bulunuyor.

2. sırada tam 2 milyon Amerikan Doları olan fiyatıyla Ferrari 599XX bulunuyor.
Ferrari 599XXC: İtalya menşeli otomobil V12 motorla 700 hp güç üretiyor. 100 kilometre hıza ise 2,9 saniyede oluşan otomobilin fiyatı ise 2 milyon dolardna fazla olacak.




1. sırada, yani dünyanın en pahalı arabası ünvanını elinde tutan araç ise Bugatti Veyron Supersport.
Bugatti Veyron Supersport, saatte 427 km hıza ulaşabiliyor.Bugatti Veyron Supersport: Fransız marka otomobilde 16 silindir V8 motor ile 1,200 hp güç üretebilirsiniz. 100 kilometre hıza 2,4 saniyede ulaşan otomobilin fiyatı 2,6 milyon dolar.


 


Benden bu kadar.. Zenginin malı züğürdün çenesini yorar diyerek konuyu açıyorum..

[(Gizli Üye)]

Sağlığı da Diyanete emanet ediyorlar!   

AKP sağlığı da Diyanete emanet ediyor. Gaziantep’in pilot bölge seçildiği yeni uygulamaya göre, yatalak hastalar, “manevi” destek talep edip, Diyanet görevlilerinden imam isteyebilecek. Başlangıç aşamasındaki uygulamayla birlikte, din görevlilerinin hastanelerdeki yetkilerinin zamanla artması bekleniyor.

Hastaların tedavi edilmesi gereken yerler olan hastaneler, artık din görevlileri eşliğinde helallik alınan ve imamların terapi yaptığı yerlere dönüşecek. Gaziantep'in pilot il seçildiği projeye göre, yatalak hastalar talep etmeleri halinde hastaneye din görevlileri girebilecek. Uygulama hastanelerde Diyanetin etkisini arttırmaya dönük ilk adım olurken, zamanla din görevlilerinin yetkilerin genişlemesi bekleniyor.

Hastanede din görevlileri terapi yapacak
Zaman gazetesinin haberine göre, artık Diyanet hastanelere de girecek. Gaziantep'in pilot il seçildiği projeye göre, yatalak hastalar talep etmeleri halinde hastaneye din görevlileri girebilecek ve hastayla terapi yapabilecek.

“Türkiye’nin her yanında müracaat alınacak”
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın pilot il olarak seçtiği Gaziantep’te konuya ilişkin açıklamalarda bulunan İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Metin Karakök, Türkiye'nin her yerinden müracaat alabileceklerini söyledi. Karakök, "Yatalak veya alzheimer gibi rahatsızlığı olan hastamız Hıristiyan ise papaz, Musevi ise haham, Müslüman ise Diyanet görevlileri veya gönüllü kuruluşlar aracılığıyla destek vereceğiz. Hastalığı nedeniyle çöken moralleri düzeltilecek. Helallik almalarını sağlayacağız, küsleri barıştıracağız. Dışarıdan gelmek isteyen olursa kapımız herkese açık olacak” dedi.

“Helalleştireceğiz”
Hastaların, helalleşmek istediği ve dargın olduğu kişilerle bir araya gelmesi için de çalışma yürüteceklerinin altını çizen Karakök, "İnsan bunları gerçekleştirmek ister ama bir türlü olmayabilir. Biz, sosyal açıdan da bu insanları birleştirip helallik almalarını sağlayacağız, küsleri barıştıracağız." ifadelerini kullandı.

“Dünya bir geçiş noktası asıl olan öbür dünya”
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile ortak olarak hayata geçirilecek “Destek Tedavi Merkezi” projesine Gaziantep Müftülüğü de destek verecek.

Gaziantep Müftüsü Prof. Dr. Ali Bakkal, "O durumdaki bir insanın psikolojik olarak en büyük ihtiyaç duyduğu güzel şeyler söyleyecek bir insandır. Bu insana dünyanın bir geçiş noktası olduğunu, asıl hayatın öbür dünyada olduğunu hatırlatacak din görevlisinin olması gerekir. Bu görevli hastayı rahatlatacak ve ölüme hazırlayacaktır. Böyle bir çalışma önemli bir ihtiyacı giderecektir." dedi.
----------------------------------------
http://haber.sol.org.tr
----------------------------------------

[(Gizli Üye)]

Sağlığı da Diyanete emanet ediyorlar!   

AKP sağlığı da Diyanete emanet ediyor. Gaziantep’in pilot bölge seçildiği yeni uygulamaya göre, yatalak hastalar, “manevi” destek talep edip, Diyanet görevlilerinden imam isteyebilecek. Başlangıç aşamasındaki uygulamayla birlikte, din görevlilerinin hastanelerdeki yetkilerinin zamanla artması bekleniyor.

Hastaların tedavi edilmesi gereken yerler olan hastaneler, artık din görevlileri eşliğinde helallik alınan ve imamların terapi yaptığı yerlere dönüşecek. Gaziantep'in pilot il seçildiği projeye göre, yatalak hastalar talep etmeleri halinde hastaneye din görevlileri girebilecek. Uygulama hastanelerde Diyanetin etkisini arttırmaya dönük ilk adım olurken, zamanla din görevlilerinin yetkilerin genişlemesi bekleniyor.

Hastanede din görevlileri terapi yapacak
Zaman gazetesinin haberine göre, artık Diyanet hastanelere de girecek. Gaziantep'in pilot il seçildiği projeye göre, yatalak hastalar talep etmeleri halinde hastaneye din görevlileri girebilecek ve hastayla terapi yapabilecek.

“Türkiye’nin her yanında müracaat alınacak”
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın pilot il olarak seçtiği Gaziantep’te konuya ilişkin açıklamalarda bulunan İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Metin Karakök, Türkiye'nin her yerinden müracaat alabileceklerini söyledi. Karakök, "Yatalak veya alzheimer gibi rahatsızlığı olan hastamız Hıristiyan ise papaz, Musevi ise haham, Müslüman ise Diyanet görevlileri veya gönüllü kuruluşlar aracılığıyla destek vereceğiz. Hastalığı nedeniyle çöken moralleri düzeltilecek. Helallik almalarını sağlayacağız, küsleri barıştıracağız. Dışarıdan gelmek isteyen olursa kapımız herkese açık olacak” dedi.

“Helalleştireceğiz”
Hastaların, helalleşmek istediği ve dargın olduğu kişilerle bir araya gelmesi için de çalışma yürüteceklerinin altını çizen Karakök, "İnsan bunları gerçekleştirmek ister ama bir türlü olmayabilir. Biz, sosyal açıdan da bu insanları birleştirip helallik almalarını sağlayacağız, küsleri barıştıracağız." ifadelerini kullandı.

“Dünya bir geçiş noktası asıl olan öbür dünya”
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile ortak olarak hayata geçirilecek “Destek Tedavi Merkezi” projesine Gaziantep Müftülüğü de destek verecek.

Gaziantep Müftüsü Prof. Dr. Ali Bakkal, "O durumdaki bir insanın psikolojik olarak en büyük ihtiyaç duyduğu güzel şeyler söyleyecek bir insandır. Bu insana dünyanın bir geçiş noktası olduğunu, asıl hayatın öbür dünyada olduğunu hatırlatacak din görevlisinin olması gerekir. Bu görevli hastayı rahatlatacak ve ölüme hazırlayacaktır. Böyle bir çalışma önemli bir ihtiyacı giderecektir." dedi.
----------------------------------------
http://haber.sol.org.tr
----------------------------------------

 

[(Gizli Üye)]

yanlışmı görüyorum yoksa , sema hanımdan alkış almışız forumda beni ilk alkışlayan çok sevindim,
size anne diyebilirmiyim

[(Gizli Üye)]

yanlışmı görüyorum yoksa , sema hanımdan alkış almışız forumda beni ilk alkışlayan çok sevindim,
size anne diyebilirmiyim

  hahahaha ... sevindireyim istedim. 

[(Gizli Üye)]

Suriye de dünkü patlamaların ardından "çocuk katili erdoğan" seslerinin yükseldiği gelen haberler arasındaydı.
-----------------------------------------

Nihat GENÇ odatv.com
SURİYE HALKINDAN ÖZÜR DİLİYORUM

İki gün önce Şam’da içlerinde yirminin üstünde çocuğun da olduğu iki büyük patlamayla ellinin üstünde ölü ve yüzlerce yaralı olduğunu büyük derin üzüntülerle ajanslardan izledik.

Suriyeli kardeşlerim, geçen iki gün içinde bu ağır terörist saldırılar karşısında büyük dünya liderlerinin hiçbir kınama yayınlamaması üzüntümüzü daha da derinleştirdi.

Bu terörist saldırıların arkasında kimler var bizler de bilmiyoruz, ancak, kendi hükümetimizin Suriye’ye karşı bizlerin asla affedemeyeceği saldırgan ve üzerine vazife olmayan sert bir politika yürüttüğünü öteden beri endişeyle izliyor ve halkımızı uyaran bir çok uyarıcı yazı kaleme alıyoruz.

Aklı başında bir çok yazarımızın kardeşliğimizin bozulmaması için kaleme aldığı yazılar Türkiye topraklarında tahminimizden çok daha fazla etkili oldu ve kendi hükümetimiz Türkiye halkını Suriye’ye karşı yanına alamadı.

Hükümetimizin yüzde elli çoğunluğu olmasına rağmen kardeşliğimizi bozan saldırgan politikalarına halkımızı inandıramadı. Halkımızı Suriye’ye karşı meydanlara dökemedi, halkımızı galeyana ve dolmuşa getiremedi.Ve inanın bu terörist saldırılar karşısında halkımız en az sizler kadar acı çekmektedir.

Çünkü bizler de kendi büyük şehirlerimizde şimdi sizlerin maruz kaldığı gibi bir çok büyük terörist saldırıya uğramış ve şimdi sizler gibi büyük dayanılmaz acılar yaşamıştık.

Hükümetimizin bu terörist saldırılar karşısında sessiz kalması ve bir kınama mesajı dahi yayınlamaması bizleri de çok üzüyor, ancak unutmayalım, kardeşliğimizi işte bu ‘acılar’a rağmen sınayacağımız, uğursuz zor baş edilmez günler içindeyiz.

Bizlerin tek tek bireyler olarak küçük hayatları olabilir, fakat, işte böyle anlarda, bu acılar bizleri büyük öykümüzden kopartmasın. Büyük öykümüz, inşallah bir gün, başımızdaki saldırgan politikalar seçimle iktidarını kaybeder ve bizler eski günler gibi kaldığımız yerden kardeşliğimizi sınırlarımızı tekrar açarak suyumuzu ve enerjimizi gücümüz yettiğince bölüşerek sürdürmeye devam ederiz.

Suriye halkı şunu bilsin ki, evet siyasi olarak ülkeleri devletleri bir araya getiren ‘çıkarları’dır, ancak Suriye halkıyla dostluk ve kardeşlik arzumuz bizim için siyasi diplomatik bir çıkar konusu hiç olmadı.

Tam tersine aynı ailenin özbeöz evlatları kadar birbirimizi sevdiğimiz için çıkarsız ve karşılıksız sizleri daima sevmek ve kaynaşmak ve acılarınıza ortak olmak istiyor ve silahlarla değil kalplerimizle Suriye halkıyla konuşmak istiyoruz.

Kardeşliğimizi bugünlerde devletten devlete sürdüremiyor olmamız hepimiz için anlaşılmaz ve katlanılmaz bir gerçek.

Ancak, kardeşliğimizi buradan tek tek bireylerden orada yaşayan tek tek bireylere ulaştıracak samimi ve sıcacık kanalları her şeye rağmen gazeteyle mektupla edebiyatla cesurca açık tutarak mümkün kılabiliriz.

Asla unutmayacağız, her türlü kilidi açan tek şey dostluk kardeşliktir, ve acıları üzüntüleri, bir daha asla olmasın endişesi ve eylemiyle, paylaşmaktır.

Kardeşliğimizden asla şüpheye düşmediğimiz müddetçe düşmanın hiçbir silahı teknolojisi oyunu bizleri ‘savaştıramaz’ bizleri birbirine kırdıramaz.

Şüpheniz olmasın, düşmanın sinsi planları karşısında elimizin kolumuzun sansürler yüzünden bağlanmış oluşu ya da geç kalmışlığımız yüzünden, kendimize dahi öfkemiz büyüktür. Bu itibarla Suriye’de evlatlarını kaybetmiş Suriye halkına, önce özür, sonra başınız sağolsun diyorum.

Akıllı insanlar isek düşmanlarımızı meydanlarda lanetlediğimiz bugünlerde kardeşliğimizi de pekiştirmenin yollarını mutlaka bulabilmeliyiz.

[(Gizli Üye)]

http://www.ntvmsnbc.com/id/25348975/

yanlışmı görüyorum yoksa , sema hanımdan alkış almışız forumda beni ilk alkışlayan çok sevindim,
size anne diyebilirmiyim

3 mayısda da alkış veren olmuştur belki...

[(Gizli Üye)]

http://haber.sol.org.tr/kent-gundemleri/amasyada-ogrencilere-fethullah-gulen-sinavi-haberi-54792

Amasya’da öğrencilere Fethullah Gülen sınavı
Amasya’da bir dershanede yaklaşık 600 öğrenci, Amasya İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün izniyle, Fethullah Gülen’in yazdığı “Sonsuz Nur” kitabından sınava sokuldu.

Amasya’da Suluova Ahi Dershanesi’nde yaklaşık 600 öğrenciye, Fethullah Gülen’in yazdığı “Sonsuz Nur” kitabına ilişkin sınav yapıldı. Üstelik sınav , Amasya İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün izniyle gerçekleştirildi.

Önce kitap dağıtıldı, sonra sınav yapıldı
Cumhuriyet gazetesinden Mehmet Menekşe’nin haberine göre, Gülen cemaatine yakınlığıyla bilinen Sulova Ahi Dershanesi’nin yönetici ve öğretmenlerinin kurduğu Amasya Eğitim Gönüllüleri Derneği (AGED), öğrencilere Fethullah Gülen’in yazdığı Hazreti Muhammed’in hayatının anlatıldığı “Sonsuz Nur” kitabını dağıttı. Kitabın dağıtıldığı ilköğretim kategorisinde 175, ortaöğretim kategorisinde 286, yükseköğrenim kategorisinde ise 135 olmak üzere toplam 596 öğrenciye, geçen hafta sonu Amasya İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün izniyle Suluova Ahi Dershanesi ve Ticaret Meslek Lisesi’nde bu kitaptan sınav yapıldı. Dershane yetkilileri, sınavın İl
Milli Eğitim Müdürlüğü’nün izniyle yapıldığını, sınavın öğrencilerin peygamberin hayatı ile ilgili eksikliklerini göstermek, öğrencilerin peybamberi ne kadar tanıdığını ölçmek için yapıldığını savundu.

Eğitim-Sen Amasya Şube Başkanı Cumhur Koca, “Eğitim bilimsellikten de, laiklikten de, fırsat eşitliğinde de uzaklaştırılmıştır. Cemaat ne derse o olmakta. Eğitim sisteminin ne hale getirildiğine çarpıcı bir örnek bu” dedi. Eğitim-İş Amasya Şube Başkanı Orhan Erkan da bu durumun kabul edilir olmadığını söyledi. Erkan, “Atatürk ve ilkelerine tahammül edilmeyen, bilimsellikten uzak, dayatma ile yasaları da yok sayarak hareket ediyorlar” diye konuştu.

[(Gizli Üye)]

EVEETTTT, YAPMADIĞIMIZ BİR LEYLEK KALMIŞTI,ONUDA YAPTIK!

http://gundem.milliyet.com.tr/orduevlerinde-sarik-ve-cubbeye-yesil-isik/gundem/gundemdetay/17.05.2012/1541460/default.htm

Orduevlerinde sarık ve cübbeye yeşil ışık
Ordu Evleri, Askeri Gazinolar ve Sosyal Tesisler Yönetmeliği'nde değişikliğe gidildi. Yönetmelikte yer alan "sakallı, cüppeli, sarıklı, takkeli, türbanlı gibi çağdaş olmayan kıyafetlerle gelenler, günlük sakal traşı olmamış ütüsüz ve kirli elbiselerle gelenler, yabancı uyruklu kişiler ordu evine giremezler" ibaresi kaldırıldı.

[(Gizli Üye)]

EVEETTTT, YAPMADIĞIMIZ BİR LEYLEK KALMIŞTI,ONUDA YAPTIK!

http://gundem.milliyet.com.tr/orduevlerinde-sarik-ve-cubbeye-yesil-isik/gundem/gundemdetay/17.05.2012/1541460/default.htm

Orduevlerinde sarık ve cübbeye yeşil ışık
Ordu Evleri, Askeri Gazinolar ve Sosyal Tesisler Yönetmeliği'nde değişikliğe gidildi. Yönetmelikte yer alan "sakallı, cüppeli, sarıklı, takkeli, türbanlı gibi çağdaş olmayan kıyafetlerle gelenler, günlük sakal traşı olmamış ütüsüz ve kirli elbiselerle gelenler, yabancı uyruklu kişiler ordu evine giremezler" ibaresi kaldırıldı.

"Yaşının ilerlemesi nedeniyle dini inançlarına uygun olarak sade bir şekilde sakal bırakmış kişiler ile yaşlı annelerden yüzü açık olacak şekilde eşarplı olanların dışında; sakallı, cüppeli, sarıklı, takkeli, türbanlı vb. çağdaş olmayan kıyafetlerle gelenler, günlük sakal traşı olmamış ütüsüz ve kirli elbiselerle gelenler, yabancı uyruklu kişiler ordu evine giremezler" ibaresi kaldırıldı."

yukarıdaki ibare deki açıklama, gerçekten mükemmelmiş. Bu yüzden hazmedilememiş heralde

[(Gizli Üye)]

EVEETTTT, YAPMADIĞIMIZ BİR LEYLEK KALMIŞTI,ONUDA YAPTIK!

http://gundem.milliyet.com.tr/orduevlerinde-sarik-ve-cubbeye-yesil-isik/gundem/gundemdetay/17.05.2012/1541460/default.htm

Orduevlerinde sarık ve cübbeye yeşil ışık
Ordu Evleri, Askeri Gazinolar ve Sosyal Tesisler Yönetmeliği'nde değişikliğe gidildi. Yönetmelikte yer alan "sakallı, cüppeli, sarıklı, takkeli, türbanlı gibi çağdaş olmayan kıyafetlerle gelenler, günlük sakal traşı olmamış ütüsüz ve kirli elbiselerle gelenler, yabancı uyruklu kişiler ordu evine giremezler" ibaresi kaldırıldı.

ordunun düşürüldüğü durum çok vahim. ibare kalkmış olmasına rağmen uygulamaya geçmesini değerli ordu mensuplarımız engelleyecektir umarım. kamuda yeteri kadar görüyoruz, bari ordunun kimliği kaybolmasın.