0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
şöyle bir ekleme yapim,Almanya 2000 yılında %6 dan %25 e çıkardı 2010 yılına kadar yenilenebilir enerji kaynaklarını.Nükleer kısmını ise 2011 yılında aldığı karar ile tüm nükleer satrallerini kapatmaya karar verdi ki 18 tanesinden 7-8 tanesi kapatıldı.geri kalanıda 2022 ye kadar kapatılacağını söylemişlerdi.
Bu konu işte başka bir konuyu açıyor aslında. Şu şekilde sorulabilir sanırım. Tüketmek için mi üretiyoruz, üretmek için mi tüketiyoruz?
Abi mantalite baştan yanlış ( şahsınıza söylemiyorum ) Cevap hiçbiri olmalı. Üretmek için üretmeliyiz. Elektrik üretimi artarsa evinizin ışıklarını 24 saatmi açık bırakacaksınız? Tabi ki hayır. Şuan dünya ülkelerinin ileri düzeyde olmalarının tek nedeni dışa bağımlılıklarını tamamen bitirip ( sadece elektrik üretimindede değil ) 5 krş para harcamadan para kazanmalarıdır. Bu kazanımların bir kısmı faiz lobilerine aktarılıp bizim gibi 3. dünya ülkelerinin sömürülmesinde kullanılıyor. Ve yine büyük bir kısmı bilim adamlarına ve bu kişilerin AR-GE çalışmaları ile teknoloji yatırımlarına aktarılıyor. Bu arada bilim adamlarının korunmasına harcanan ücretlerden bahsetmiyorum . En önemlisi ise teknolojinin üretime geçilerek özellikle dış piyasaya pazarlanarak ihracat gelirinin arttırılmasıdır. Günümüz şartlarında sanayiinin neredeyse tüm kollarında üretimin büyük bir kısmını makineler ile yaptığımızı düşünürsek yüksek teknolojiyi sürekli kovalamak daha ucuz üretim ve rekabet şansımız için elektriği ucuz üretmemiz şarttır.
Abi mantalite baştan yanlış ( şahsınıza söylemiyorum ) Cevap hiçbiri olmalı. Üretmek için üretmeliyiz. Elektrik üretimi artarsa evinizin ışıklarını 24 saatmi açık bırakacaksınız? Tabi ki hayır. Şuan dünya ülkelerinin ileri düzeyde olmalarının tek nedeni dışa bağımlılıklarını tamamen bitirip ( sadece elektrik üretimindede değil ) 5 krş para harcamadan para kazanmalarıdır. Gelelim konumuza Nükleer enerji. Bu kadar tartışma yapılmış elektrik üretimi için ne kadar önemli olduğu vurgulanmış. Aynı şeyleri söylememek için nükleer enerji santrali kurulmasını istemeyenlerden ricam lütfen yarın gidip elektrik aboneliklerini kapattırmalarıdır. ALLAH rızası için boşa harcamasınlar. Korkularını paylaşıyorum ama korkuyla yaşamak yerine üstesinden nasıl gelinmeli bunun mücadelesini vermelerini beklerim. Dünya kullanabiliyorsa bizde kullanabiliriz, KULLANMALIYIZ.
Bu arada nükleere karşı olan insanların da olması çok güzel, yoksa hiç bir önlem alınmayacak herhalde olası tehlikelere karşı.
İnsanoğlunun dünyada eliyle oluşturduğu nükleer santral olmasada bir nükleer santralmiş gibi tehlike saçan onca şey varki. Nükleer santrale karşı gelinse ne olacak? Şimdi bu riskleri ve tehlikeleri yazacak halim yok. Zaten herkes bunları biliyor.Nükleer santral kurulursa, ihtiyaç olduğu için, büyümek için, gelişmek için kurulacak. Bu santral elektrik üretecek. Santrali kurupda sanki saatli bombanın patlamasını bekler gibi karşısına geçipte seyretmeyeceğiz. Bunu ilk kuranda biz değiliz. Bizim ülkemizde de bu santralin bakımını, işletilmesini en iyi şekilde yapacak kişilerin olduğuna inanıyorum.Nükleere karşı olmak yerine yanlışa karşı olup doğruyu söylemek gerekir. O zaman samimiyete inanırım.
Bu iktisadın doğasına aykırı Gökhan. Üretim talebe bağlıdır. Arz doğrusu ile talep doğrusunun kesiştiği noktada da fiyat oluşur serbest piyasada. Senin de dediğin gibi, insanlar elektrik talep ediyor, sonuçta da bu üretiliyor. Ama sanırım benim sorum çok açık değildi, bizler talep mi ediyoruz, talep ettiriliyor muyuz!? Şimdi bu tüketim mantığı ile gidersek, enerjiye olan talep kriz zamanları dışında hep artacak. Peki her mahallede bir nükleer santral mi kurulacak bunun sonucunda? Bu arada 1986 Nisan'ını hatırlayanlar var mı bilmiyorum. Meteoroloji haberi yanında radyoaktif bulutların atmosferdeki gidişleri yayımlanırdı. Genel anlamda bakıldığında, kimse kimsenin gelişmesini istemiyor. Yani bu bize özel bir durum değil. Bunlardan görünenlere önlem alması kolay, önemli olan görünmeyenleri. Bu arada nükleere karşı olan insanların da olması çok güzel, yoksa hiç bir önlem alınmayacak herhalde olası tehlikelere karşı.
Güzel ifade etmişsiniz ancak Türkiye olarak sömürülmekten tamamen sıyrılmamız gerekir. Öte yandan devlet geleneğimizde kesinlikle sömürme anlayışımız olmadığından, yatırım ve AR-GE v.s. için gerekli alternatif kaynaklar için de önemli, radikal adımlar atılmalı. Teknik boyut irdelenirken, işin siyasi ve sosyo-ekonomik boyutu da çok hassas bir şekilde planlanmalı. Yani şöyle bir gerçeklik de var ki; gelişmemizi istemeyen güç odaklarını da görmezden gelmemek gerekir. Aselsan mühendisleri acı bir örnek maalesef.... Yeni nesilin daha hırslı olması ve yılmadan bu işin üstüne gitmesi bizler için kilometre taşı olabilecektir. Çünkü şu anki imkanlar dahilinde gelinen noktanın daha üstüne çıkılabilmesi elimizden gelenin fazlasını yapmamızla doğru orantılı olarak artacaktır diye inanıyorum.
Abi aslında bana göre üretelim yeter, üretim fazlalığını satmakta bir girdi yaratır. Suan biz alabiliyorsak herkese satabiliriz. Ve ülke ekonomisi için öncelikli yapılması gereken çok şey var siyasete girmek istemiyorum ama ihracat girdisi olmayan bir ülkenin ayakta durması imkansız. Bugün elektrik üretir satarız yarın bor mineralini İŞLEYEREK daha yüksek kar oranı ile satabiliriz. Sorunuza gelirsek tabiki talep ettiriliyoruz ve sonunda talep ediyoruz. Ve bende nükleere körü körüne karşı olanlar hariç lafım yok, demek istediğim istemiyorum diye bağırmak yerine ne gibi önlem alacaksınız, nasıl denetlenecek, kim denetleyecek vs. vs. diye bağırmak lazım diye düşünüyorum. Mesaj Birleştirildi: Nisan 12, 2015, 23:59:18Kesinlikle haklısınız o yüzden sloganlarda boş boş bağırılan ulus yada millet kavramlarını gerçekten HALK'ımızın yeni baştan irdelemesi gerekli. Kendimide işin içine katarak söyleyeyim hem ilmi, hem vicdani anlamda çürük bir toplum yetişti. Komşusu açken tok yatamayan o halk komşusunun dolabındaki herşeyi çalmaya başladı üstüne meydanlara çıkıp alkışladık. Önce içimizdeki sömürenleri bitirebilirsek bahsettiğim kavramlarda HALK tarafından benimsenirse ancak ozaman dış güçlerdeki sömürenlerin ayağını kesebiliriz. Oyüzden dediğiniz gibi elimizden gelenin fazlasını yapmamız lazım.
Madenci kazaları geldi birden aklıma.Onlarda tedbir alamıyoruz ola ki nukleer santralle ilgili bir sıkıntı çıktı ne olur acaba.
Katılıyorum Gökhan, işte böyle ayrıntılar da açıklığa kavuşmalı. Yukarıda demiştim ya, ''sadece tesis bizim topraklarımızda, ya Ar-Ge, teknoloji vs'' Çünkü bizim topraklarımızda da üretilse onun üreteceği elektriği almak için bir fiyat garantisi verilmiş anladığım kadarı ile, üretici de biz miyiz, kuran ülkelerin firmaları vs mi bilmiyoruz. Yani kendi topraklarımızda üretilen enerji yine bizim için ithal olabilir. İşte çok soru var, daha da sorulması gereken şeyler var ancak hiç cevap olmaması düşündürücü. Son paragrafındaki yazıya da katılıyorum, zaten bundan bahsetmeye çalışıyorum. Önce doğru temeller atılmalı, fikri, vicdanı hür bireylerin olduğu toplumsal bir gelişme sağlanmalı. Neden sürücülere ehliyet veriliyor? Çünkü bireylerin bazı yetileri kazandığını ve bu şartlarda araç kullanabileceğini kanıtlaması için. Peki neden kurallara rağmen bunca sıkıntı oluşuyor trafikte? Çünkü insanlara o kurallar kültür olarak verilmiyor, ehliyeti alabileceği sınavı geçmek için veriliyor. Yaptığı her hangi bir işi hakkı ile yapmayı benimsemeyen bireylerin yapacağı başka işlere de güvenmek çok doğru olmaz. Bu da ayrı bir problem.
Elektrik birden gitse ve hiç gelmese ne olurdu ? İzlemeyenlere tavsiye ederim. ( Yabancı dizi )http://www.dizibox.org/diziler/revolution/
Revolution ve the walking dead izleyenler karda olasi bir salgin ve felaket durumunda olan ustu durumda herkese tavsiye ederim
Boş zamanda izlenilebilir aslında ingilizce açısından da yararlı olur.Tabi alt yazıları okumamak kaydıyla
Bu arada elektrikler neden gitmiş, belli oldu mu? Yurt dışına elektrik satıyor muyuz? Satıyorsak Kw saati ne kadara bilen var mı?
Hakan abi nükleere evet dendi gerisi hikaye. Nasıl da peş peşe geldi zamanlama manidar