Konu: Çernobil (Nükleer Enerji)

[(Gizli Üye)]

Zahmet edip okur musunuz lütfen? (İkinci linkten alıntı yapılan yazının kaynakları makalenin en altında mevcuttur.)

http://nukleerakademi.org/tarim-ihracatinda-ilk-8-ulke-ve-nukleer-santral-sayilari/

http://nukleerakademi.org/radyasyon-nedir-halkimiz-icin-bilgilendirme-kilavuzu/

Alıntıdır:

Japonya’daki atom bombası? Kanser ölümlerinin oranı nedir?

Japonya’da bombadan etkilenmiş olup takibi yapılan 100.000 den fazla kişiden 17.448 kişi daha sonraki yıllarda farklı kanserlerden ölmüştür. Bu ölümlerden radyasyonun neden olduğu sayı 853 kişidir (1958-98). Toplam 305 lösemi ölümünün 98 tanesi gene radyasyona bağlanmaktadır (1950-2002).

Çernobil kazasının sonuçları nedir?

Radyasyona bağlı ölüm sayısı 50 kişidir. Takip edilen 18 milyon kişiden çoğu çocuk olmak üzere yaklaşık 5000 kişide tiroit kanseri saptanmıştır. Tiroit kanseri nedeniyle ölenlerin sayısı 15 kişidir (2011). En fazla radyasyona maruz kalan 600.000 kişiden (temizlik işçileri, patlama esnasında reaktörün çok yakınında bulunanlar) 4.000 kişinin radyasyona bağlı olarak kanserden ölmesi beklenmektedir ancak, bu toplumda yaklaşık 120.000 kişinin de diğer nedenlerle kanserden ölmesi söz konusudur. Ülkemizde Karadeniz Bölgesi’nde Çernobil kazası nedeniyle kanser artışlarının olduğunu söylemek bilimsel açıdan mümkün değildir.

Japonya’daki reaktör kazası sonucu ortaya çıkan sızıntı ne kadar tehlikelidir?

Kaza akabinde radyasyona bağlı olarak ölüm olmadığı gibi hiç kimsede sağlık etkileri görülmemiştir. Japon toplumunda ve reaktör çalışanlarının büyük bir kısmında ölçülen radyasyon dozları düşük seviyededir. Bu düşük dozlara bağlı olarak kanser vakalarının görülmesi için süre henüz çok erkendir (kanserin radyasyon etkileşmesinden uzun bir süre sonra ortaya çıkabileceğini hatırlayınız). Ancak, ileriye yönelik olarak yapılan hesaplamalarda kanser olasılıklarının çok düşük olduğu ve olsa bile doğal nedenlerle ortaya çıkacak kanser vakalarından ayırt edilemeyeceği belirtilmektedir. Yüksek radyasyona maruz kalan çok az sayıdaki (yaklaşık 12 kişi) genç reaktör işçisinin ise düşük olasılıkla tiroid kanserine yakalanabilecekleri belirtilmektedir.

Dünyada ve Türkiye de Radyasyon kazaları sonucu ölen insanların sayısı nedir?

Dünyada 1944-2001 yılları arası 420 kaza meydana gelmiş ve 133 kişi ölmüştür. Türkiye’de 1955-2001 arası 17 kaza olmuş ancak ölen olmamıştır.

Nükleer reaktör yakınında oturan halk için radyasyona bağlı bir risk söz konusu olmuş mudur?

Hayır, farklı gruplar tarafından birçok nükleer tesiste yapılan çalışmalarda böyle bir riskin olmayacağı anlaşılmıştır.

[(Gizli Üye)]

nükleer santrallar bu kadar riskli olsa, neden Rusya burnunun dibine nükleer santral kurmak için Türkiyeye destek oluyorda fersah fersah uzakta olan abd ve kanada firmaları neden bu işten uzak duruyor? abd nin kendi ülkesinde yaptığı nükleer bomba deneylerine ne demeli? dünyada nükleer silahlara sahip batı ülkeleri iş müslüman ve başka ülkelere gelince mani olmak için her türlü engellemeleri yapıyor, burada amaç dünya üstünde hegemonya kurmak veya devam ettirmektir. korkaklar her gün cesurlar bir gün ölür.bende çocuklarımın ve torunlarımın temiz bir çevrede yaşamasını isterim ama özgür, saygın ve güçlü bir ülkede yaşamalarını daha çok isterim. ben hükümet yandaşı değilim ve bir başka partiye kayıtlı üyeyim ama partim gibi benim de önceliğim önce vatan dır ve hükümetimizi (BÜYÜK ATATÜRK SAĞ OLSAYDI ONUN DA YAPACAĞI GİBİ) bu büyük hamlelerinde sonuna kadar destekliyorum, Bizans osmanlılar tarafından işgal edilirken orada melekler dişi mi erkek mi tartışmaları yapılıyordu sonunda tarih sahnesinden çekip gittiler.

[(Gizli Üye)]

Ömer Bey profil bilgilerinizi doldurmanızı rica ediyorum. Ayrıca forum kuralları gereği gerçek isim ve soyisimle kayıt olunmalıdır. Tanışma konunuza soyisminizi yazarsanız yönetici düzeltecektir.


Enerji talebi bu kadar çok günden güne artarken ne yapılsın arkadaşlar?
Hidroelektrik santrali kuruluyor, canım güzel doğa gidiyor, nehirlerdeki balıklara, ekosisteme zarar veriyor.
Termik santral kuruluyor, her yer kurum oluyor, tarımcılığı öldürüyor. Turizmi öldürüyor. Canım güzel Amasra'ya, Batı Karadeniz sahil şeridine 6 tane termik santral kuruluyor. Daha geçen gün haberlere çıktı, Amasra Gömü köyündeki zeytin ağaçlarını holding santral yapmak için kesmiş. Sonra zeytinyağını da İspanya'dan Tunus'dan alırız.

Diyorsunuz güneş fotovoltaik paneller, jeotermal santral ve rüzgar türbinleri. Ülkemiz yenilenebilir enerji yüzdesi olarak yenilebilir enerjiye önem veren ülkelerle yarışır konumda. Şanlıurfadaki boş araziye bilmem kaç GW lık güneş paneli döşenmişti geçen gün haberlerde gösterildi.
Öte yandan her yerden jeotermal su fışkırsa da, bunların sıcaklığı enerji üretebilmek için verimli olmadığından kullanılamıyor, kaplıca olarak kullanılıyor.
Rüzgar türbinlerine gelirsek Çanakkale, Kırşehir, Malatya, Gülek boğazı başta olmak üzere bir çok yerde kullanılmakta.

Keşke tüm ihtiyacımızı güneş panelleri ve rüzgar türbinleriyle karşılayabilsek, fakat mümkün değil. Almanya'da %25-30 civarlarında toplam üretilen enerjinin içindeki payı. Ama onlar bile yine de daha zararlı olan kömürü, linyiti kullanıyor, ek olarak %11 ile nükleerden elektrik alıyor. Ayrıca ilk kurulum maliyetleri de fazla olduğundan kendisini uzun süre sonunda amorti ediyor. Bu da kısa ve orta vadede plan yapan sektör için talep görmüyor.

E elimizde nükleer santral kalıyor bir tek. Şu güne kadar Çernobil ve Fukuşima dışında bir olay görülmedi. Ben de Allah'a emanet iş yapan, önlemini almadan tevekkül eden bu milletin böyle bir konuda elinde nükleer olmasının facia ile sonuçlanabileceğini düşünüyorum. Fakat nükleer konusunda iyi bir bilgi birikimine sahip Rusya'nın yapıp orada çalışacakları kendi üniversitelerinde eğitmesi bu olumsuz düşünceyi yok ediyor.

Almanya'nın 2017 enerji tüketimi.


Burada güneş ile rüzgar ın payı %22.2

Abd'ye bakarsak..
https://www.eia.gov/tools/faqs/faq.php?id=427&t=3

Natural gas = 33.8%
Coal = 30.4%
Nuclear = 19.7%
Renewables (total) = 14.9%
Hydropower = 6.5%
Wind = 5.6%
Biomass = 1.5%
Solar  = 0.9%
Geothermal = 0.4%
Petroleum = 0.6%
Other gases = 0.3%
Other nonrenewable sources = 0.3%
Pumped storage hydroelectricity = -0.2%4

Rüzgarla güneş %6,5
Nükleer %19.7

Fransa'ya bakarsak %80, Kanada'ya bakarsak %60 enerji ihtiyacını nükleerden karşılamakta.

Herhalde yenilenebilir enerjide en iyi ülke İspanya.

%47 si yenilenebilirden karşılarkan %23'ü nükleer enerjiden karşılanıyor. Böylece diğer ülkeler gibi kömür ve linyit gibi asıl zararlı kaynakları kullanmıyor.

Sevsek de sevmesek de, kabul etsek de etmesek de bir kısır döngü var, ve daha zararlı salınımları azaltmak için nükleerin payını artırmak zorundayız. Bu sadece zararlı salınımlar için değil cari açığın, ihracatın azaltılması için de gereklidir.

Nükleer santrallerde kullanılan güç çevrimlerini düşünürsek santralden çıkan su radyasyonlu su değildir. 2 hatta 3 kademede ısı değiştirici kullanılarak kapalı sistemde akışkanlar kullanılmaktadır. Denizden alınan ve verilen suyun radyasyonla ya da iç odayla bir alakası yoktur.
Nükleer yakıt çubuklarının soğutulması için çeşitli akışkanlar kullanılmaktadır. Kimi çevrimlerde ağır su kullanılırken, kimisinde eriyik metal ya da eriyik tuz kullanılır. Bu soğutucu akışkan nükleer çubuktan enerjiyi alarak asıl güç çevrimindeki akışkana aktarır. Çalışma akışkanı su kullanılarak buradan enerji alarak buhar fazına geçer ve türbinden geçerek enerjiyi türbine aktarır, buradan da jeneratörlerle elektrik üretilir. Daha sonra türbinden çıkan su buhar karışımı soğutularak tamamen sıvı faza döndürülür, pompayla akışkanın devirdaimi sağlanır ve buharlaştırıcıya (nükleer yakıttan gelen akışkanın ısıttığı ısı değiştirici) gelerek çevrim devam eder. Bu güç çevrimindeki soğutucu kısmı da, deniz suyuyla sağlanır. 2. bir Isı değiştirici aracılığıyla güç çevrimindeki soğutmayı sağlar.

[(Gizli Üye)]

Çevreci olan ve hatta gecinenlere de saygım sonsuz. Ama siz evinizde güneş panelinden başka enerji kaynağı kullanmayin. Parfüm kullanmayın, hibrit degil de tamamen elektirikli vasıtaları kullanın, v.s.... ben de nükleer enerjiyi savunmaktan vazgeçeyim. (Uç bir örnek veriyorum muhalefet amaçlı değildir.)

Yani böyle bir şey söz konusu olamayacağına göre en azından belli sayıda reaktör şart. Çok geç bile kaldık. Yani her durumda geçiş durumu söz konusu. Tabiki tartışalım ama bazı gerçekleri de artık görelim ve farklı açılardan yaklaşırken de gerçekleşebilme ihtimallerini de göz önünde bulundurarak degerlendirelim.Yaklaşık 2-3 ay önce ki bir haberde İspanya'da evlerde güneş paneli kullanmak isteyenlere ek vergi uygulandığını haberlerden öğrendim. Videonun yayınlanma tarihi 1 kasım 2017

[(Gizli Üye)]

Atilla Bey;
Heyecanınızı anlıyorum. Kaygılarınızın bir çoğuna da katılıyorum. Benimde çocuklarım ve Allah ömür verirse bu ülkede yaşamak istediğim bir ömür var. Fakat Kanada ve ABD nin Türkiye de nükleer santral yapmadığına gelince cevabı çok basit. İhaleyi Ruslar kazandı da ondan. Sinop a yapılması planlanan santrali kim yapmak istiyor biliyor musunuz? Fransa ve Japon konsorsiyumu teklif verdi.  Birde kendi ülkesi hariç daha hiç bir ülkede santral yapmamış olan Güney Kore. 3. santral ihalesine ABD ve Çin li firmalarda katılacak.Yani demem o dur ki; Bu batının müslümanların gelişmemesini isteyip istememesi meselesi değil. Paranın dini imanı olmaz. Müslüman olmak bir engel olsaydı, ABD İran da zamanında nükleer programın başlamasına ön ayak olmazdı. Dünden bu güne ne değişti. İran da rejimin değişmiş olması bir şeyi değiştiriyor mu? Hayır. Ne zaman SSCB yıkıldı, İran ın nükleer programına karşı çıkılmaya başlandı. Öncesinde destek olunuyordu.

[(Gizli Üye)]

Çevreci olan ve hatta gecinenlere de saygım sonsuz. Ama siz evinizde güneş panelinden başka enerji kaynağı kullanmayin. Parfüm kullanmayın, hibrit degil de tamamen elektirikli vasıtaları kullanın, v.s.... ben de nükleer enerjiyi savunmaktan vazgeçeyim. (Uç bir örnek veriyorum muhalefet amaçlı değildir.)

Yani böyle bir şey söz konusu olamayacağına göre en azından belli sayıda reaktör şart. Çok geç bile kaldık. Yani her durumda geçiş durumu söz konusu. Tabiki tartışalım ama bazı gerçekleri de artık görelim ve farklı açılardan yaklaşırken de gerçekleşebilme ihtimallerini de göz önünde bulundurarak degerlendirelim.Yaklaşık 2-3 ay önce ki bir haberde İspanya'da evlerde güneş paneli kullanımı yasağı geldiğini haberlerden öğrendim. Videonun yayınlanma tarihi 1 kasım 2017

Güzel söyledin abi. Ülkecek enerji verimliliği de artırılmalı. Hala yalıtımsız evler var. Kışın boşuna doğalgaz sarfiyatı, yazın da klima çalıştırılması ile boşuna elektrik sarfiyatına yol açıyor. Ayrıca güneş enerjisi sadece elektrik olarak düşünülmeyip kolektörlerle sıcak su için de kullanılmalı. Hatta yakın gelecekte hibrit ısıtma sistemleri kullanılacak. Gündüz güneşle ısınan su kaloriferde dolanacak, akşam da doğalgazla ısınacak. Böylece verim artacak.
Öte yandan çatılara kiremit konulacağına bunun boyutlarında güneş panelleri her yeni yapılan eve zorunlu olsa ve bu şebekeye bağlansa elektrik tüketimi de çok azalır.

[(Gizli Üye)]

Öte yandan çatılara kiremit konulacağına bunun boyutlarında güneş panelleri her yeni yapılan eve zorunlu olsa ve bu şebekeye bağlansa elektrik tüketimi de çok azalır.

Mutlu Hocam;

Tesla o işinde çözümünü buldu.Daha yaygınlaşmaya başlamadı ama adamlar bildiğimiz kiremit döşer gibi döşenebilecek kiremit şeklinde paneller üretmeye başladı.

https://www.tesla.com/en_EU/solarroof

Türkiye'de şebekeye bağlama iş için önce mevzuatı bir değiştirmek lazım.Yoksa çok mantıklı çatıları panel döşeyip fazlasını şebeke vermek.Böylece santrallerinde yükü azalır.

[(Gizli Üye)]

Mutlu Hocam;

Tesla o işinde çözümünü buldu.Daha yaygınlaşmaya başlamadı ama adamlar bildiğimiz kiremit döşer gibi döşenebilecek kiremit şeklinde paneller üretmeye başladı.

https://www.tesla.com/en_EU/solarroof

Türkiye'de şebekeye bağlama iş için önce mevzuatı bir değiştirmek lazım.Yoksa çok mantıklı çatıları panel döşeyip fazlasını şebeke vermek.Böylece santrallerinde yükü azalır.

Adamların güzelliği, bunu çatına döşüyor, fiyatı hemen almaktansa elektrik faturası öder gibi aylık olarak alıyor abi. Böyle girişimciler lazım ülkeye. Betona para yatırılacağına, böyle yeniliklere yatırmak lazım.

[(Gizli Üye)]

Atilla Bey;
Heyecanınızı anlıyorum. Kaygılarınızın bir çoğuna da katılıyorum. Benimde çocuklarım ve Allah ömür verirse bu ülkede yaşamak istediğim bir ömür var. Fakat Kanada ve ABD nin Türkiye de nükleer santral yapmadığına gelince cevabı çok basit. İhaleyi Ruslar kazandı da ondan. Sinop a yapılması planlanan santrali kim yapmak istiyor biliyor musunuz? Fransa ve Japon konsorsiyumu teklif verdi.  Birde kendi ülkesi hariç daha hiç bir ülkede santral yapmamış olan Güney Kore. 3. santral ihalesine ABD ve Çin li firmalarda katılacak.Yani demem o dur ki; Bu batının müslümanların gelişmemesini isteyip istememesi meselesi değil. Paranın dini imanı olmaz. Müslüman olmak bir engel olsaydı, ABD İran da zamanında nükleer programın başlamasına ön ayak olmazdı. Dünden bu güne ne değişti. İran da rejimin değişmiş olması bir şeyi değiştiriyor mu? Hayır. Ne zaman SSCB yıkıldı, İran ın nükleer programına karşı çıkılmaya başlandı. Öncesinde destek olunuyordu.

Sevgili kardeşim yaşıma bakarsan artık heyecanlanma çağını çoktan aşıp düşünme devresinde olduğumu görürsün. ilk ihaleye ne abd nede kanada katıldı baktılarki Türkiye bu işi Rusya sayesinde beceriyor bari bizde pastadan pay alalım demişlerdir ama benim abd nin böyle bir ihaleye katılacağına hiç inancım yok. Bak kardeşim mete yarar ı dinlersen bize iki adet silahlı iha satmadıklarını görürsün, bizim sosyal demokratlarımız çok romantiktir ve bende bir zamanlar öyleydim ama yıllar insanı daha gerçekçi yapıyor. herkese mutlu yıllar dilerim.

[(Gizli Üye)]

Gittikçe artan Dünya nüfusunun yiyecek ihtiyacını karşılamak...
Gittikçe artan Dünya nüfusunun enerji ihtiyacını karşılamak...
Gittikçe artan Dünya nüfusunun su ihtiyacını karşılamak...
Gittikçe artan Dünya nüfusunun ......
Tavşana kaç, tazıya tut. Nereye kadar?

Nüfus artışı dizginlenmedikçe ve kaynaklara göre nüfus planlaması becerilemedikçe hiçbir sorun çözülemez. Çözüm olarak öne sürülen birtakım çarelerin kendileri yeni sorunlar yaratacaktır. GDO gibi, açlık ve susuzluk gibi, yetersiz beslenme ve kirli su tüketimi ile bunlara bağlı hastalıklar gibi, nükleer gibi, termik santral ve asit yağmurları ile havadaki karbondioksitin artmasıyla ortaya çıkan küresel ısınma gibi ilh...Tekrar sorayım: Nereye kadar?

[(Gizli Üye)]

Gittikçe artan Dünya nüfusunun yiyecek ihtiyacını karşılamak...
Gittikçe artan Dünya nüfusunun enerji ihtiyacını karşılamak...
Gittikçe artan Dünya nüfusunun su ihtiyacını karşılamak...
Gittikçe artan Dünya nüfusunun ......
Tavşana kaç, tazıya tut. Nereye kadar?

Nüfus artışı dizginlenmedikçe ve kaynaklara göre nüfus planlaması becerilemedikçe hiçbir sorun çözülemez. Çözüm olarak öne sürülen birtakım çarelerin kendileri yeni sorunlar yaratacaktır. GDO gibi, açlık ve susuzluk gibi, yetersiz beslenme ve kirli su tüketimi ile bunlara bağlı hastalıklar gibi, nükleer gibi, termik santral ve asit yağmurları ile havadaki karbondioksitin artmasıyla ortaya çıkan küresel ısınma gibi ilh...Tekrar sorayım: Nereye kadar?

Dünyanın sorunu nüfus sayısı değildir.Yanlış bilmiyorsam dünya ideal şartlarda 15 milyar insanı rahatlıkla besleyebilecek kapasiteye sahip.

Sorunlar;

1: Kaynakların paylaşımındaki adaletsizlik.ABD dünya nufusunun 20'de 1'ine sahipken kaynakların %40'ını tüketiyor.Adil bir dağılım yok.

2.İsraf.Gıda üretiminin 3'te 1'i israf oluyor ki bu dünyada ki açlık keken nüfustan daha fazlasını beslemeye yeter de artar bile.

3:Popülasyonun bölgesel yığılması.Özellikle şehirleşmenin düzgün olmadığı gibi yerlerde aşırı şişen ve göç alan şehirler nedeni ile üretim yapılan alanlarda kimse kalmadı nerde ise.3 kişi çalışıp 10 kişiyi doyurmaya çalışınca problem çıkıyor.

4:Üretimin belirli yerlerde sıkışmış olması.Dünya gıda üretiminin 3'te 2'sinden fazlasını G20 ülkeleri üretiyor.Geri kalan ülkelerde yeterli üretim arazi ve iklime rağmen savaş,iş karışıklık,politika,ticari kar edecek teknolojik alt yapının olmaması v.s gibi sebeplerden yok veya çok az derece.

Yani nüfusu azaltalım ,insan sayısı azalınca dertler biter kısmı çok yanlış bir bakış açısı.Bu şekilde üretim yapacak,dağıtacak eleman sayısıda azalır zaten.Yukarıda ki meseleler adil ve düzgün şekilde çözülsün bu dünya daha çok insanı kaldırır.

[(Gizli Üye)]

Nükleer enerjiye ihtiyacımız olduğunu hiçbir zaman düşünmedim, konu hakkında çok fazla Bilgi sahibi değilim.
Türkiye konumu ve sahibi olduğu kaynakları düzgün kullansa dışarıya elektrik satarız.
Özellikle barajlar elektrik konusunda 1 numara yapar bizi.

Biyo tesisleri yaygınlaştığı zamanda olur bu iş ve kiremit panel yaygınlaştığında zaten tesislere dahi gerek kalmaz diye düşündüm.

Nükleer santrallerde toryum kullanılıyor mu acaba

[(Gizli Üye)]

Enerji demek medeniyet demek , hayat demektir. Dünya da kendi enerji kaynağına sahip olan ancak bağımsız olur.Bu parayı bastırıp alarak çözülecek bir olay da değil.Emperyalist devletler dünyadaki enerji kaynaklarına sahip olmak için kan dökmek dahil yapmadıkları şey kalmıyor. İthal ettiğin ülkenin yarın birgün sevkiyatı kesmeyeceğinin garantisi yok,eğer orada yaptırım gücünüz varsa iş değişir tabi, abd  neden Irak dan çıkmadığını pkk ile işbirliğinin sadece daeş le de sınırlı olmadığını başımıza ve orta doğunun başına ne gibi çorap öreceğini ilerde göreceğiz.. neyse lafı uzattık Türkiye bir an önce nükleer teknolojiye de nükleer santrala da kendi tankına kendi gemisine kendi motoruna da sahip olmalıdır yoksa yarı sömürge olmaktan kurtulamayız.

[(Gizli Üye)]

Atilla bey;
"Bak kardeşim", "sevgili kardeşim" ile başlayıp sonrasında yazdıklarınızdan, küçümseyici bir hava sezinledim. Umarım yanılıyorumdur.

[(Gizli Üye)]

Atilla bey;
"Bak kardeşim", "sevgili kardeşim" ile başlayıp sonrasında yazdıklarınızdan, küçümseyici bir hava sezinledim. Umarım yanılıyorumdur.

Bülent bey forumda daha yenisin, benim kimseyi küçümsemeyeceğimi inşallah Allah ömür verirse öğreneceksin. benim senin küçümseme olarak algıladığın sözlerim ülkesinin, geleceğiyle ilgili kaygılardan çok, romantik görüşlerle Türkiyenin istikbalde alacağı pozisyonu gözardı edenlerle ilgilidir.

[(Gizli Üye)]

kimse kimseyi üzmesin atilla abide öyle düşündüğünüz gibi biri değil. ben bir dipnot bırakayım nükleer denince aklımıza hep kötü şeyler geliyor birçok arkadaşımız yazmış ülkelerin nükleer enerji kullanım oranları ortada. aslında kontrol altında tutulduğu sürece gayet güvenilir ve temiz enerjidir. özellikle son 15 yıldır nükleer santrallerin modifiye edilerek %90 oranında toryum elementi kullanılması hakkında çalışmalar var. toryum, uranyum ve plütonyum kadar kararsız da değil ve daha güvenilir.

[(Gizli Üye)]

http://m.hurriyet.com.tr/nukleerin-gelecegi-bu-yakitta-mi-40700084

[(Gizli Üye)]

Peki kalın sağlıcakla...

[(Gizli Üye)]

Olayları anlatan belgesel dizi yayımlandı. O dönemde yaşananları anlatıyor.

[(Gizli Üye)]

Çernobil hakkında patlama olduğu ve çok sayıda kişi nin bu durumdan etkilendiği büyük bir çevre feleketi olduğunu duymuştum ama ilk defa iki yıl önce detaylı olarak kerem gök'ten dinlemiştim keyifli seyirler.