Konu: Çernobil (Nükleer Enerji)

[(Gizli Üye)]

  Selam.
 Eminim bilenler hatırlayacaktır, sizi bir nebze olsun o yıllara götürmeye çalışacağım. Diğer yandan da herkesin bilgi sahibi olmasına çalışacağım. Tabi bildiklerimiz ölçüsünde.
 Öncelikle Nükleer Enerji ne demektir:
 ''Nükleer enerji, atomun çekirdeğinden elde edilen bir enerji türüdür. Kütlenin enerjiye dönüşümünü ifade eden, Albert Einstein' a ait olan E=mc² (E: Enerji, m: kütle, c: Işığın sabit hızı) formülü ile ilişkilidir.

Bununla beraber, kütle - enerji denklemi, tepkimenin nasıl oluştuğunu açıklamaz, bunu daha doğru olarak nükleer kuvvetler yapar. Nükleer enerjiyi zorlanmış olarak ortaya çıkarmak ve diğer enerji tiplerine dönüştürmek için nükleer reaktörler kullanılır.

Nükleer enerji, üç nükleer reaksiyondan biri ile oluşur:

   1. Füzyon: Atomik parçacıkların birleşme reaksiyonu.
   2. Fisyon: Atom çekirdeğinin zorlanmış olarak parçalanması.
   3. Yarılanma: Çekirdeğin parçalanarak daha kararlı hale geçmesi. Doğal (yavaş) fisyon (çekirdek parçalanması) olarak da tanımlanabilir.''



 ''Çernobil reaktör kazası, 20. yüzyılın ilk büyük nükleer kazasıdır. Ukrayna'nın Kiev iline bağlı Çernobil kentindeki Nükleer Güç Reaktörünün 4. ünitesinde 26 Nisan 1986 günü erken saatlerde meydana gelen nükleer kaza sonrasında atmosfere büyük miktarda fisyon ürünleri salındığı 30 Nisan 1986 günü tüm dünya tarafından öğrenildi.
 1972’de Ukrayna’daki (O dönem SSCB’nin bir parçasıydı) Kiev’in 140 km kuzeyinde kurulan Çernobil Nükleer Santralı’nda ortaya çıkan kazaya, her biri 1.000 Megawatt (MW) gücünde dört reaktördeki tasarım hataları ile reaktörlerden birinde deney yapmak için güvenlik sisteminin devre dışı bırakılması sonucu oluşan bazı hatalar dizisi sonucunda meydana geldi.

Deneyin yapılacağı 25 Nisan 1986’da önce reaktörün gücü yarıya düşürüldü, ardından da acil soğutma sistemi ile deney sırasında reaktörün kapanmasını önlemek için tehlike anında çalışmaya başlayan güvenlik sistemi devre dışı bırakıldı. 26 Nisan günü saat 01:00’i biraz geçe teknisyenler deneyin son hazırlıklarını tamamlamak üzere ek su pompalarını çalıştırdılar. Bunun sonucunda gücünün yüzde 7’siyle çalışmakta olan reaktörde buhar basıncı düştü ve buhar ayırma tamburlarındaki su düzeyi güvenlik sınırının altına indi. Normal olarak bu durumda reaktörün güvenlik sistemine ulaşması gereken sinyaller de teknisyenler tarafından engellendi. Su düzeyini yükseltmek için buhar sistemine daha fazla su aktarıldı ve saat 01:23’de deneyin fiilen başlatılması için koşulların oluştuğuna karar verildi.

Deneyin amacı, reaktörün çalışması ansızın durdurulduğunda, buhar tirbünlerinin daha ne kadar süre çalışmayı sürdüreceklerini ve böylece ne kadar süre acil güvenlik sistemine güç sağlayabileceklerini öğrenmekti. Geri kalan öteki acil güvenlik sinyali bağlantılarını da kestikten sonra türbinlere giden buhar akışı durduruldu. Bunun sonucunda dolaşım pompaları ve reaktörün soğutma sistemi yavaşladı. Yakıt kanallarında ani bir ısı yükselmesi görüldü ve yapım özellikleri nedeniyle reaktör tümüyle denetimden çıkmış oldu. Tehlikeyi farkeden teknisyenler reaktörün durdurulmasını sağlamak amacıyla bütün denetim çubuklarını derhal sisteme sokmaya karar verdiler. Ama aşırı derecede ısınmış bulunan reaktörlerde saat 01:24’te yani deneye başlanmasından bir dakika sonra iki patlama oldu. Bu patlamanın ayrıntıları tam olarak bilinememekle birlikte, denetim dışı bir çekirdek tepkimesinin gerçekleşmiş olduğu anlaşılmaktadır.Üç saniye içinde reaktörün gücü %7’den %50’ye fırladı. Yakıt parçacıklarının soğutma suyuyla karşılaşması, suyun bir anda buhara dönüşmesine yol açtı. Oluşan aşırı buhar basıncı reaktörün ve santral binasının tepesini uçurdu. Reaktördeki zirkonyum ve grafitin yüksek sıcaklıktaki buharla karşılaşması sonucu oluşan hidrojen yanarak bütün santralı ateşler içinde bıraktı.
 Nükleer kalıntıların ürettiği radyoaktif bulut patlamadan sonra tüm Avrupa üzerine yayılmış ve Çernobil'den yaklaşık 1100 km uzaklıktaki İsveç Formsmark Nükleer Reaktöründe çalışan 27 kişinin elbiselerinde radyoaktif parçacıklara rastlanmış ve yapılan araştırmada İsveç'teki reaktörün değil Çernobil'den gelen parçacıklar olduğu tespit edilmiştir.
 Aynı şekilde İngiltere'nin Galler bölgesinde kazadan iki hafta sonra saptanan yüksek radyoaktivite nedeniyle yeşil alanlara koyun ve sığırların girişi engellenmiştir.
 Araştırmalarda ilk yıl doz açısından en fazla radyoaktiviteye maruz kalan Avrupa ülkesi Bulgaristan olarak belirlenmiştir. Sıralama açısından ise şemada yer alan ülkeler doz sırasına göre şu şekilde sıralanmıştır:

 Avusturya,
 Yunanistan,
 Romanya,
 Finlandiya,
 Yugoslavya,
 Çekoslavakya,
 İtalya,
 İsviçre,
 Polonya,
 SSCB,
 Macaristan,
 Norveç,
 Demokratik Almanya Cumhuriyeti,
 Türkiye,

 İsveç,
 Federal Almanya,
 İrlanda,
 Lüksemburg,
 İsrail,
 Kıbrıs,
 Fransa,
 Hollanda,
 Belçika,
 Danimarka,
 İngiltere,
 Suriye,
 Çin,
 Japonya,
 İspanya,
 Hindistan,
 Portekiz,
 ABD,
 Kanada.


 Türkiye üzerindeki Etkileri:
Türkiye’de Çernobil Sonrası Radyasyon ve Radyoaktivite Ölçümleri” adlı raporda, kaza sonrası Türk halkının maruz kaldığı radyasyon dozları hakkında bilgi verildi. Raporda, “Çernobil kazası sonucu alınan radyasyon dozunun, doğal radyasyon dozuna nazaran oldukça küçük olduğu” ifade edildi.

Raporda, yer alan bilgilere göre, Çernobil Nükleer Güç Santrali’nin patlamasının ardından Türkiye üzerinden radyasyon yüklü bulutun geçişi sırasında şiddetli yağmur alan Bulgaristan ve Yunanistan sınırındaki Trakya bölgeleri, Doğu Karadeniz kıyıları Türkiye’nin en fazla radyoaktif kontaminasyona (çevresel bulaşma) maruz kalan bölgeleri oldu.

Kazaya uğrayan reaktörden salınan radyoaktif bulut içinde nispeten yüksek miktarlarda bulunan iyot-131, sezyum-134 ve sezyum-137 radyonüklidleri yeryüzüne indikten kısa bir süre sonra da besin zincirine dahil oldu.

Çernobil kazasından etkilenen ülkelerde insanlar, radyoaktif buluttan ışınlanma, buluttaki radyoaktif maddelerin solunum yoluyla vücuda girmesi sonucu meydana gelen iç ışınlanma, toprak üzerinde toplanan radyoaktif maddelerden ışınlanma ve radyoaktif maddelerle kontamine besin maddelerinin sindirim sistemi yoluyla vücuda girmesi sonucu meydana gelen ışınlanma yoluyla radyasyona maruz kaldılar.

Nükleer kazanın ardından ülke insanlarının ilk yıl içinde maruz kaldıkları, “Kişisel Etkin Doz Değeri” 0.500 mSv, 0-1 yaş arası bebeklerin etkin doz değeri ise 0.147 mSv olarak hesaplandı. Bu dozlar, radyoaktif buluttan direkt gama ışınlanması, yer yüzünde biriken radyonüklidlerden gama ışınlanması, solunum ve tüketilen besin maddeleri yoluyla alındı.''

 Benim şahsi görüşüme gelirsek; Nükleer Enerjiye ya da benzeri enerjilere karşı olduğum düşünülemez kesinlikle güvenli oldukları kanıtlanırsa ki; bundan şu an için şüpheliyim, doğal felaketler, insan ve savaş gibi sebeplerden dolayı, gerekli bir enerji eğer diğer kaynaklar yeterli değilse. Türkiye ise rüzgar, güneş (potansiyeline rağmen) vb. enerjileri hala gereği gibi kullanmış değil. Bunların cevabını almak ise en doğal hakkım sanırım. Henüz sistematik eğitimin ve programlamanın oturtulmadığı (partizanlık vs. ile) bir ülkede ise bu ne denli güvenilir ve sürdürülebilir olur, tartışılır.
 Çünkü Nükleer Santral kazaları, anlık ve uzun zaman diliminde, kitlesel etkilere sahip ve şu an için etkileri önlenemez niteliktedir. Çernobil bölgesine gönderilmiş uzaktan yardım araçları, helikopterler ve kamyonlar bile kısa sürede arızalanmış ve iş göremez duruma gelmiştir.
 Son olarak bir duvar yazısı: Nükleeri destekleyin, komik çocuklarınız olsun.
 
 Alıntı adresleri:
 http://tr.wikipedia.org/wiki/N%C3%BCkleer_enerji
 http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87ernobil_reakt%C3%B6r_kazas%C4%B1#cite_note-0
 http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/386557.asp
 
 

[(Gizli Üye)]

Çok faydalı  bir  paylaşım Hakan abi  teşekkürler  ben şahsen  çernobil'i bu kadar  detaylı  bilmiyordum

[(Gizli Üye)]

Paylaşım için teşekkürler Hakan. Kazanın etkileri konusunda sayısız makale incelemiştim ama doğrusunu söylemek gerekirse Çernobil'in hikayesini ilk defa okumuş oldum.

[(Gizli Üye)]

Bilgi için teşekkürler Hakan. Ben Türkiye'deki kanser vakalarının çoğunun bu kazanın bir sonucu olduğunu düşünüyorum.

[(Gizli Üye)]

Bir resim bin kelimeye bedel demişler ya; işte örneği.

[(Gizli Üye)]

  Paylaşım için teşekkürler.
  Bu santrallar hem çok maliyetli, hem de atıkları insan ve çevre sağlığını tehdit ediyor.Hatırladığım kadarıyla ABD. maliyeti yüzünden yıllardır bu santralların yapımını durdurmuş durumda.
  Bu santralların yapım maliyetinden çok, söküm maliyeti daha fazla olup, aradaki fark 8 katı gibi korkunç bir rakamı buluyormuş. Bence önce insan sağlığı, sonra maliyet ve fayda unsurlarını düşünmeli.

[(Gizli Üye)]

Hatırlamamak mümkün mü Ali Abi'nin dediğine aynen katılıyor, hatta Karadeniz bölgesindeki kanser vakalarının birinci sebebinin bu kaza olduğunu iddia ediyorum...

[(Gizli Üye)]

çaykur rize kara çay markette bulunan paket ölçümü bile sınırın üzerinde idi...bunu araştıran ve ortaya çıkaran prof.lerin
bilindiği kadarıyla görevden alınıp ihraç falanla karşılaştıklarını söylemişti bir başka prof.umuz...
üzücü....zaten nükleer santral yapılır ekonomide böle giderse eşimle göçücez bulgaristana..

[(Gizli Üye)]

Orada da var nükleer santral. Romanyada da var. Yunanistanda yok galiba. Avusturyada yok. bi de henüz bizde yok.

[(Gizli Üye)]

  Bu facianın yıldönümü gelmiş bulunmakta.

 

 Burada bulunanların da dışında, çeşitli facia fotoğraflarına kolayca ulaşılabilir fakat insanın daha fotoğraflara bakarken sırtının diken diken olduğunu bildiğimden başka eklemeye gerek görmedim. Düşünün ki radyasyonun etkisinden kamyonlar, helikopterler bile çalışamaz durumu gelmişti.
 
 

[(Gizli Üye)]

  Türkiye'nin doğusunda Ermenistan kaynaklı Nükleer sızıntı uyarısı verilmiş.

[(Gizli Üye)]

Çok detaylı ve güzel bir paylaşım olmuş Hakan Abi. Teşekkürler...

[(Gizli Üye)]

Kazım Koyuncunun belgeselinde de yayımlanan bir ses kaydı :

 Şarkılarla geçti aramızdan bu kadar sağduyulu böyle bir sanatçı da bu lanet kazadan ve alınmayan önlemlerden dolayı göçtü aramızdan ...
 Şimdilerde ise dönemle benzer zihin yapısı sergileyen çok hücreliler 40 küsür projeyle termik-nükleer santrallere yöneliyor nasıl bir mantıktır anlam veremiyorum millet farkına varıp tesis kapatma derdinde iken avrupada, yenilenebilir teklonoji bu kadar ilerlemişken ve ilerilemeye devam ederken nükleer veya termik benzeri eski teklonoji santrallere ihtiyaç yoktur ..

[(Gizli Üye)]

 Sözde radon gazı iddiasıymış. 100 eve ölçüm cihazı yerleştirilecek ve 60 gün süreyle takip edilecekmiş.

[(Gizli Üye)]

Nükleer enerji ile ilgili paylaşımlar buradan devam edebilir.

[(Gizli Üye)]

Bazi insanlar kendi fikirlerini istediği kelimelerle ifade ederken sorun yok! BBaşka birileri daha kibar bir dille düşüncelerini dile getirince isitmedigi hakaret kalmiyor. Hani eşitlik hani demokrasi hani anlayis. Yahudi zihniyeti gibi ben ve benim gibi dusunmeyenlerin konusmaya düşünmeye nefes almaya hakki yoktur.....

[(Gizli Üye)]

Nükleer santral bizim gibi gelişmekte olan ülkeler için şarttır. Eğer yazı dikkatli okunursa deneyden bahsediliyor. Aynı yazıyı daha öncede okumuştum. Dünyadaki nükleer santral sayısını toplarsanız zaten her an tehlikedeyiz demektir. Gerekli güvenlik önlemleri yeterli olan bir sistemden bahsediyoruz. Eğer yapılırsa karşıt görüşteki kişilerin en az yarısının fikri değişir zaten. Nasıl ki araçlarımızı emanet ettiğimiz ustaların iyi olmasına dikkat ediyorsak burada da iş ehline verilirse sıkıntı olmaz. Bizim herhangi bir sömürgemiz veya ek gelir kaynağımız yok.Çok geç bile kaldık aslında. Ben yapılmasından yanayım.

Şunu da ekleyeyim. Adamlar atom bombası attı göz göre göre. Hâlâ daha nükleer silahlar deneniyor ve geliştiriliyor. Bunları kaldırsınlar dünyadan ben de vazgeçeceğim nükleer santral yapılmasından. Bu silahların denenmesi nükleer santral atıklarından çok daha tehlikelidir. Günlük hayatta kullandığımız elektronik aletlerin bir çoğundan dolayı zaten (cep telefonu , diz üstü bilg., telsiz, baz istasyonları, mikrodalga fırınlar, v.s. v.s.....) yeterince radyasyona maruz kalmıyor muyuz??? Bunları da tartışalım bence.

[(Gizli Üye)]

Saygı ile herkes bilgisini ve fikrini paylaşacak ki gelişim olsun. Aynı duruma insanlar hayat görüşü, tecrübe, bilgisi ile farklı bakabilir. Herkes aynı şeyi söylerse hiçbir gelişme olmaz, noksanlıklar da görülemez.

Bu arada Fukuşima da ayrı bir istatistik oldu.

Elektrikli araçların yaygınlaşacağı artık çok belirgin, bu yüzden daha yüksek elektrik üretimine ihtiyaç olacağı açık.
Farklı enerji kaynakları olması mantıklı ama sadece alınan eneri değil, çevreye etkileri, uzun dönemli sonuçlar, güvenlik, teknoloji de önemli. Nükleer ile elektrik fiyatları ucuzlayacak mı sizce?

[(Gizli Üye)]

Nükleer santral ne kadar zararlı ve riskli ise HESler Termik santraller de bi o kadar zararlıdır.
Ermenistan gibi bir ülkede bile bu santral var ve çalışıyor ise bizim ülkemizde çoktan yapılması olması gereken bir fabrikadır.
Avrupa standartlarında hazırlanan ÇED-SÇD gibi raporlar  gerçeği yansıtacak şekilde yapıldığı ve onaylandığı sürece Nükleer santrallerin yapılmasını destekliyorum
Bana kalırsa ülkemiz malumunuz kömür-linyit gibi yeraltı kaynaklarınca zengin elektrik üretimi için termik santrallerin kurulması daha az maliyetli ve daha uygundur

[(Gizli Üye)]

Aşağıdaki linkte Çernobilden sızıntının nasıl hareket ettiğinin haritası var... Moralinizi bozacaktır uyarmadı demeyin.

http://www.irsn.fr/FR/popup/Pages/tchernobyl_video_nuage.aspx