Konu: Yunanistan Iflas mi Ediyor?

[(Gizli Üye)]

  Milli Gelir'in hesaplanmasında başka postulatlarda var Ümit. Örneğin; Gayri Safi Milli Hasıla ile Gayri Safi Yurt İçi Hasıla farklı şeylerdir. Tabi GSYİH ya konu olan gelirlerin ne kadaranın burada bırakıldığıda önemlidir. (Ör: İlaç şirketleri)

 Enflasyon hesaplanmasında ise sabit olaak değerlendirilen yılın değişmesi bile bütün hesabı değiştirebilir. Kullanılan sepet ise başlı başına önemlidir ve bunlar siyasi endişelerden arınarak hesaplanmalıdır. Yani Tam Bağımsız kişi ve kurumlarca.

 Türkiye'ye kriz kesinlikle teğet geçmedi eğer halkı kastediyorsak. Bunun en açık belirtisi Bankaların durumudur. Bir ülkede bankalar çok iyi performans gösterirken reel sektör küçülüyorsa o ülkede çok büyük sorunlar vardır ve bu sorunlar uzun döneme yayılabilir. Dikkat edin her sokak köşesi bakkal gibi Banka şubesi doldu. Üstelik bu bankaların yerlilik oranıda tartışılır.
 Birde bazı zenginlerin gidip yerlerine başkalarına yakın olanların geçmesininde Halk için bir faydasının olduğunu düşünmüyorum.

 Milli diyebileceğiniz ve aklınıza ilk gelen bir kaç Marka sayın.
 Eğer ülke gelişecekse, yerli Markalar bunda çok önemli bir yer tutar. Çünkü bu hem istihdam, hem vergi hemde gelecek sağlar. Ayrıca bu bir güç belirtisidir. Esas olan Üretim ve Markalaşmadır. Heleki Katmadeğeri yüksek ürünler üretilebilirse ne ala. Ancak üretim ve markalaşma olmadan hiç birşey olmaz. Suni para hareketleri sadece belli kesimlerin işine yarar ve hesaplamada büyümeyi değil, şişmanlamayı temsil eder.
 

Issizlik cok yuksek.Enflasyon hayatimda gormedigim oranlara dustu.Alim gucu hala zayif.Artan refah halkin her kesimine adil olarak yayilmiyor ne yazik ki. Bu, ABD'de boyle, Turkiye'de de.Sistem adalet uzerine kurulmamis zaten.Zenginin daha zengin olmasi, fakirin de en iyi bakisla yerinde saymasi...

Aynen katılıyorum.

 Ayrıca o veya bunun döneminde ülke halkı için değişen (ileri doğru) birşey olmamıştır bence. Bunda sadece 1923-1983 dönemini dışarıda bırakabiliriz. Keşke o dönemin yarısı dahil yakalanabilse. Bunun için imkan var ancak halk uyanık olmalı ve haklarını bilip, aramalı.

[(Gizli Üye)]

Evet milli olan birşeylerimiz yok maaleswef sanayimiz zaten ithal ikameci yıllardır yani montaj sanaayisi fakat yine söylüyorum geçmiş yıllara bakıldığında şuan ekonomide bir adım öndeyiz

[(Gizli Üye)]

Milli gelir hesaplanırken net faktör gelirlerinin pozitif kalanlı olması gerekir. Eğer pozitif kalan verirse bu şu demek oluyor, tamam ülkede üretilenler dışarıya kaçıyor olabilir fakat dışarıda üretilenlerde ülkemize doğrudan geliyor. İşçi dövizleri vs...

[(Gizli Üye)]

  Ama bütçe açığının durumu ortada.
 Dışarıda üretilenin ülkemize doğrudan girmesi demek İthalattır ve bütçe açığının başlıca sebebidir. Katmadeğeri düşük ürünleri ve üstelik yabancı markaların adı altında üretiyorsan zaten farklı birşeyde beklenmez. Elbetkide yabancı firmalarda burada üretim yapabilir ancak bunun detaylarına inmek gerekir. Bu her zaman masumane ya da faydalı birşey değildir.
 Dışarıdan içeri oluşan sermaye akışı ise ülke içn faydalı olabilir ancak bu sermaye akışında o sermayenin uzun dönemli mi, kısa dönemli mi olduğuna bakmak gerekir ve şu anda ülkemizde büyük oranda ve kısa dönemli sermaye akışı mevcut, yatırım ise yok. Bu ikisi aynı temelden gelsede yapısı ve etkisi ile çok farklı şeylerdir.
 Dünya krizi en çok üretimi ve dolayısı ile taşımacılığı vurduğu için bizim çok etkilenmememiz de vahim bir durumdur. Demekki üretmiyoruz. Yunanistan da üretmiyor ancak üğretileni taşıyor, hemde gemiler ile. Gelirleri düşenlerinde turizmden çekilmesi doğaldır. Burada ise Turizm hala bilinmiyor, onun potansiyelinden yararlanınamıyor.

 Bu arada şu anki ekonomik durumu beğenenlerin (ben beğenmiyorum çünkü reel hiç bir girişim yok, sadece para hareketleri ile gün kurtarılıyor) 1923-1938 dönemini çok iyi incelemesini öneririm. Üstelik o dönemde dünyanın gördüğü en büyük krizlerden birisi, 1929 buhranı da yaşanmıştı. Ha birde bizler bir kaç on hatta yüz yıl süren savaşlardan çıkmıştık. Ha birde Milli maden yatağımız bile yoktu. İşin ilginci bu durum bugünlerde de pek farklı değil.
 Şu anda herşey çok kötü demiyorum ancak gerçekleri de görmek lazım, dünden bugüne toplamda değişen birşey yok, sadece bazı zenginler gitti, yerine başkaları geçti. Halk ise daha iyi durumda değil. DÜnkülerde anlamsız ve haksız verigler alıyordu (depremden sonra çıkan özel vergiler vs.) bugünkülerde aynısını yapıyor, haksızca aldıkları halde de pek ses çıkmıyor. Halbuki ülkeler halkları için yaşarlar, belli şahıslar için değil.

  Üretmeden ve Markalaşmadan büyüyemezsin.
 Sizce enden bazı uluslararası şirketler Türkiye ya da Çin gibi ülkelerde üretme yoluna gidiyor? Bu soruya çok dikkat edin.

[(Gizli Üye)]

İktisadın en temel kuralıdır, üretim varsa sorun yok. Eğer üretim yeterli değil ise faiz oranları, enflasyon, işsizlik gibi temel sorunlara çözüm üretilemez, sadece etkilerini hafifletmek adına para politikaları yada maliye politikaları etkili olur. Bu arada Hakan abi ithalat ihracat'tan bahsetmedim. Net faktör gelirlerinden bahsettim. Şuan yoğunum gerçeği net faktör gelirlerine hangi konudan girdim hatırlayamıyorum fakat net faktör gelirlerinin pozitif kalanlı yada negatif kalanlı olması ne anlama gelir? İncelemeni tavsiye ederim nacizane.

[(Gizli Üye)]

  Ümit, bunları çok iyi biliyorum    ancak o işler teoride olduğu gibi pratikde işlemiyor emin ol. Piyasa koşulları kesinlikle farklıdır. Ayrıca çok net söyleyeyim, hesap oyunlarına da dikkat etmek lazım. Net faktör gelirlerinin hesaplanması söylendiği kadar kolay değildir. Ayrıca konumuzun Net Faktör Gelirleri ile doğrudan hiç bir alakası yoktur.  Sorun, Türkiye'ye giren paranın yatırım için mi, arbitraj için mi girdiğidir. Bunun cevabı oratada sanırım. Ancak bu rakamlar ile ancak konuya yeterince hakim olmayanların gözü boyanabilir.

 Not: Sizce neden bir çok arap şeyhi gelip arsa alıyor ve oraya gökdelen vs. dikmeye çalışıyor da bir fabrika kurma çabası göstermiyor???

[(Gizli Üye)]

Isci ucretleri vermek istedigi ucret diliminin uzerinde oldugundan, ya da uretilecek mali satin alacak kitlenin (musteri) cazip olmayisi yuzunden...

Cin, cok dusuk isci ucret seviyesi ile her seyi uretiyor bugun.Sanayilesmis ulkelerdeki buyuk sirketler de hep Cin'de urettiriyor.Karton kutularin uzerinde hep 'Made in China' yaziyor. Buna bir onelm alinmazsa hepimizin isi zor...

[(Gizli Üye)]

  Aynı şirketlerin işçilerinin çalışma şartları da ülkeden ülkeye farklılık gösteriyor. Bir kıyaslayın.
 Bizde bir sürü arazi yabancılara satıldı. Gidin bakalım heryerde siz istediğiniz gibi arazi alabiliyormusunuz?
 Şimdi Anayasa değişecek (ki bence kesinlikle değişmesi lazım) ancak merak ediyorum bu anayasa Halk için mi çıkacak, kimileri için bazı engelleri kaldırmak için mi?
 Bir söz vardır; biri yer, biri bakar, kıyamet ondan kopar.

[(Gizli Üye)]

Aman kiyameti falan koparmasin kimse, her sey olmasi gerektigi gibi olsun. Her seyden onemlisi huzur...

[(Gizli Üye)]

Evet anayasa değişikliğinde göreceğiz bakalım bal tutan parmağını yalayacakmı?

[(Gizli Üye)]

Arkadaşlar, krizin teğet mi kiriş mi geçtiğini bilmiyorum ama son derece emin olduğum bir kaç husus var, sizlerle paylaşayım:

- Kriz ortamında doğal bir refleks olarak kurların yükselmesi ekonomimizin çökmesini önledi. İhracat odaklı çalışan pek çok sektör enkaz altında kalmaktan kurtuldu en azından.  

- Çalışanların ücretleri reel olarak gerilemeye devam ediyor. Hakeza, hemen hemen tüm sektörlerdeki kar marjları da daralmaya devam ediyor.

- Pek çok işletme zarar etmesine veya çok düşük kar marjı ile çalışmasına rağmen, borçlu olduğu ve işletmesini kapatması durumunda başta bankalar olmak üzere alacaklıların başlarına üşüşeceğini bildikleri veya işlerin düzeleceğini umdukları veya işletmelerini kapatmaları durumunda itibar kaybetmekten korktukları için kerhen de olsa cepten yiyerek çalışmaya devam ediyor. İç talepte bir canlanma yok ve bu şartlarda olması da çok zor. Dış talep derseniz tabi ki dipten dönüldü ama toparlanma hala istenildiği kadar hızlı olmuyor. Dolayısıyla bu şartlar altında daha ne kadar açık tutarlar ya da tutabilirler işletmelerini, büyük bir soru işareti.

- Son bir notum da hükümetin mevcut ekonomik şartlardaki payı ile ilgili yorum yapan tüm arkadaşlara olacak. Arkadaşlar, dünya ekonomisi özellikle Çin'in Dünya Ticaret Örgütü'ne girdiği 2000 yılından sonra hızla büyümeye başlamış, Bush yönetimini uyguladığı politikaların da etkisiyle özellikle 2002 yılından sonra bu büyüme baş döndürücü boyutlara ulaşmıştır. Dünya tarihinin görüp görebileceği en hızlı büyüme periyodur bu. Bundan Türkiye'de nasibi almış ve diğer gelişmekte olan ülkeler gibi ekonomisi ve dış ticaret hacmi büyümüştür. Fakat bu büyüme oranları diğer ülkelerin oranlarının ortalamasından fazla değildir ve bunda mevcut iktidarın IMF programına harfiyen uymak dışında hiç bir katkısı yoktur. 2008'in sonlarında yaşanmaya başlanan krizde de hükümetin hiç bir kabahati yoktur. Bankacılık sistemimizde türev enstürmanların kullanılmaması ve klasik tabiriyle ilkel bankacılık yapılması (yani mevduat topla, bireysel veya kurumsal kredi olarak dağıt veya hazineye sat) da hükümetin çok büyük bir şansı olmuştur. Bankacılık sektöründe kriz yaşanmamıştır. Fakat bu durum hükümeti yanıltmış ve alması gereken bazı tedbirleri biraz geç almasına neden olmuştur. Cumhuriyet tarihindeki en büyük kamuoyu desteğine mazhar olmasına rağmen hükümet tabiri caizse yukarıda bahsettiğim dış kaynaklı büyümenin Türkiye'ye olan olumlu yansımalarının üzerine yatmış, elini taşın altına sokmayarak büyük bir vebalin altına girmiştir. Kayıtdışı ekonomi ve kamu harcamalarında (özellikle belediye) şeffaflaşmanın sağlanamaması ve bütçenin hala dolaylı vergilerle denkleştiriliyor olması bu ülkenin en büyük sorunudur. Bunlar ortadan kaldırılmadan işsizlik önlenemez, toplumsal barış sağlanamaz. Bu hükümetin bunu yapacak gücü vardı ama yapmadı, diğerleri gibi top dolaştırdı ve tribüne oynadı, karşısındaki rakiplerin zayıflığından da istifade ederek anlamsız zaferlerle oyalandı. Hiç mi iyi işler yapmadı derseniz, tabi ki var. Kamu dairelerine çeki düzen verilmesi, tek başına iktidar olmanın da sayesinde ihtiyaç duyulan kanunların ve düzenlemelerin hızlıca yapılması ve sosyal güvenlik sistemindeki kara deliği yok etmek için son zamanlarda girişilen mücadele bu hükümetin büyük artılarıdır. Ama belediye harcamalarındaki kontrolsüzlük ve Türkiye'deki servetin neredeyse el değiştiriyor olmasına neden olan ve kendi zengin sınıfını oluşturduğu izlenimi yaratan bütün yasal düzenlemeler ve uygulamalar (devlet ihale kanunu gibi) maalesef çok ama çok büyük eksilerdir.

[(Gizli Üye)]

  Malesef Hakkı, haklıyız ve bunu zaman çok acı gösterecek.

 Çok daha ilginç birşey söyleyeyim ben, bugün, yarın Çin'den doğal afet misali ya da bir felaket olayı haberi duyulursa şaşırmam.

[(Gizli Üye)]

yunanistanı bilmem ama biz ayvayı yemiş vaziyetteyiz

[(Gizli Üye)]

Hakkı Bey, ham insan ya hepten siyah ya hepten beyaz görür. Grinin tonlarından bahsedebilen kişi olgun bir insan demektir.
O yüzden sizi gönülden tebrik ederim.
Böyle kendi gözüyle bakıp ne görüyorsa söyleyebilmeli insan.

[(Gizli Üye)]

Teşekkür ederim Ahmet Bey, paylaşımların daha faydalı olabilmesi adına gri tonları görebilmekte her zaman fayda var.

[(Gizli Üye)]

yunanistan batmaz efendim batmaz..batsa da bundan bizim bir karımız olmaz.euro bölgesindeki herşey bize yansıyor.o yüzden dua edelim komşu kurtulsun.
yunanlılarda her dönem taht gibi  başbakanlık var bi karamanlis girmişti araya:=))çalışmayan yatan bi millet...
bizim trakya gibi desem:=))))
az çalış bol bol eğlence:=)))
sat tarla-düğün sat tarrla alem....

[(Gizli Üye)]

Evren, iyi bir noktayi dikkatimize sunmus...

[(Gizli Üye)]

Avrupanın hırçın,tembel  ve bencil çocuğu.Tarihte de hep böyle davranmışlardır.Anadoluyu işgal ederken yine kimlerden yardım almışlardı?

[(Gizli Üye)]

Bence tarih konusunda fena değiller  ama milli birliklerini çok geç oluşturdular.Bazı devlet gelenekleri yerleşmedi. Perslerin Romalıların ve bizim bunda payımız büyük.

[(Gizli Üye)]

  Yunanistan ile Türkiye birbirine o kadar çok benzer ki şaşarsınız.