Gönderen Konu: Tüm fıkralar buraya..  (Okunma sayısı 29635 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Aktif Toyotacı
  • **
  • Araç: Corolla
  • Kan Grubu: ---
Tüm fıkralar buraya..
« Yanıtla #60 : Mayıs 10, 2007, 14:12:35 »
367 konusu sadece espirilerle kalmadı. Bu konuda fıkralar da üretildi. İşte bunlardan beğendiğim iki fıkra.

CHP Lideri Deniz Baykal, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i emekliliğinde meşgul olsun diye üyesi olduğu Sosyalist Enternasyonal'e başkan seçtirmek ister ve Sezer'i aday gösterir. Ama Sezer'i Türkiye dışında tanıyan olmadığı için seçtiremez. Baykal, başarılı olamayınca NATO'yu askerî darbe yapması için Sosyalist Enternasyonal binasına davet eder. Ancak NATO kuvvetleri Baykal ve Sezer'e, "Şu an Türkiye dışında olduğunuzu hatırlatırız." diyerek yardım etmez. Bunun üzerine Baykal, telaşla Sezer'e dönerek sorar: "Sayın cumhurbaşkanım sende Kanadoğlu'nun cebi var mı?"


2. Fıkra

27 Nisan sabahı 367 milletvekili oylama için TBMM'ye gitmek üzere evlerinden çıktıktan sonra kaybolur. AK Parti, Anavatan ve DYP'lilerden oluşan 367 vekilin ortadan kaybolması Deniz Baykal'ı sevindirirken, Abdullah Gül ve taraftarlarını üzüntüye boğar. Herkes milletvekillerinin akıbetini merak ederken, Baykal'ın cep telefonu çalar. Telefonun ucundaki ses Baykal'a seslenir: "Eğer parti yönetiminden istifa ettiğini açıklamazsan her 5 dakikada bir milletvekilini serbest bırakacağız."

Corolla 98 GLİ Special

Toyota Club Türkiye

Tüm fıkralar buraya..
« Yanıtla #60 : Mayıs 10, 2007, 14:12:35 »

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Eski Toprak Toyotacı
  • *****
  • Mercedes CLA 180d AMG
    • Kendi Sitem
  • Araç: Başka Marka
  • Kan Grubu: A+
  • Kilometre: 100000
  • Model Yılı: '14
  • 2 kere teşekkür edildi
Tüm fıkralar buraya..
« Yanıtla #61 : Mayıs 10, 2007, 14:33:22 »
1. fıkrayı anlamadımda 2. si güzelmiş

genede ellerine sağlık
www.envarencok.com
Lider dediğin...
ATATÜRK gibi OLmaLı......OLdu mu VATAN....ÖLdü mü EFSANE

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Eski Toprak Toyotacı
  • *****
  • Achtung! Adolf Hakkı ohne Toyota Yaris Twin-Turbo
  • Araç: ---
  • Kan Grubu: B+
  • 17 kere teşekkür etti
  • 41 kere teşekkür edildi
Tüm fıkralar buraya..
« Yanıtla #62 : Mayıs 11, 2007, 17:35:06 »
Rus fizikçiler yerin 100 metre altında bakır tel bulduklarını, bunun ise atalarının bundan 1000 yıl öncesinde telefon şebekelerinin olduğunu kanıtladığını duyurdular.

Bu olaydan 1 hafta sonra Amerikan gazetelerinde ilginç bir manşet. Amerikan bilim adamları yerin 200 metre altında 2000 yıl öncesine ait fiber optik hatlar bulduklarını, bunun ise, Amerikan toplumunun Ruslardan 1000 yıl öncesinde gelişmiş dijital haberleşme sistemleri olduğunu söylediler.

Bir hafta geçmeden Türk gazetelerinde yeni bir manşet. Türk bilim adamları yerin 500 metre altına kadar kazdıklarını ve hiçbir şey bulamadıklarını, bunun ise atalarının 5000 yıl öncesinde kablosuz (wireless) iletişim sistemlerini kullandıklarını söylediler...
Folgsamkeit macht frei...

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Eski Toprak Toyotacı
  • *****
  • Mercedes CLA 180d AMG
    • Kendi Sitem
  • Araç: Başka Marka
  • Kan Grubu: A+
  • Kilometre: 100000
  • Model Yılı: '14
  • 2 kere teşekkür edildi
Tüm fıkralar buraya..
« Yanıtla #63 : Mayıs 17, 2007, 13:31:36 »
Bir siteden alıntıdır. Trafik polislerinin ilginç diyologları hakkında bi konuydu ve sizle paylaşmak istedim.

*enteresan repliklere hayat vermiş insanlar topluluğu.bir kaç örnek verecek olursak;

olay mahalli çankaya’dır.ankara'da patates soğan satan megafonlu bir
kamyonete polis anons yapmaktadır;

-06 mp 0921 ilerleeeeeee!!
kamyonetin megafonundan cevap geliyor.....
+okeeeyyy....

bir trafik polisi incisi daha...bu sefer ankara’dayız, ziya
gokalp'deki üst geçitten geçmekteyiz. altımızda, pamukbank’ın önünde duran ekip
otosunun megafonundan çıkanlar aynen şöyle:
-" ticari devam et! ms 489 devam et! isitme engelli devam et!"
(işitme engelli vatandaşlarımızın araç plakalarında
özel bir işaret bulunmaktadır!)

kadıköy kuşdili’ndeki dört yol ağzında trafik çok sıkışık olduğu için
sürekli polis otosu bekler. trafik polisleri megafonla bağırarak
trafiği idare ediyorlar.neyse bağırıyor eleman.
-34 yvb 723 lütfen sağa çek!
o sırada oradan gedmekte olan öteki trafik otosu megafonla espiri
yapiyor:
+ lütfenini yiyim senin, bu ne kibarlık len mistafaaa?
www.envarencok.com
Lider dediğin...
ATATÜRK gibi OLmaLı......OLdu mu VATAN....ÖLdü mü EFSANE

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Eski Toprak Toyotacı
  • *****
    • Toyota Club Türkiye
  • Araç: Başka Marka
  • Kan Grubu: 0+
  • Model Yılı: '13
  • 34 kere teşekkür etti
  • 25 kere teşekkür edildi
Tüm fıkralar buraya..
« Yanıtla #64 : Mayıs 17, 2007, 13:44:46 »
ALINTI
-06 mp 0921 ilerleeeeeee!!
kamyonetin megafonundan cevap geliyor.....
+okeeeyyy.... [/quote]

 

(Gizli Üye)

  • Ziyaretçi
Tüm fıkralar buraya..
« Yanıtla #65 : Mayıs 17, 2007, 18:24:15 »
tesekurlerr......

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • ゴールドメンバ
  • *****
  • E12 SPORT 3ZZ-FE (Auris - Yaris D4D MMT) Civic EK9
    • Model araçlar, uçaklar, helikopterler
  • Araç: Yaris
  • Kan Grubu: A-
  • Model Yılı: -
  • 482 kere teşekkür etti
  • 760 kere teşekkür edildi
Tüm fıkralar buraya..
« Yanıtla #66 : Mayıs 18, 2007, 12:54:41 »
Alıntı yapılan: H. Erdem Sucu
kadıköy kuşdili’ndeki dört yol ağzında trafik çok sıkışık olduğu için
sürekli polis otosu bekler. trafik polisleri megafonla bağırarak
trafiği idare ediyorlar.neyse bağırıyor eleman.
-34 yvb 723 lütfen sağa çek!
o sırada oradan gedmekte olan öteki trafik otosu megafonla espiri
yapiyor:
+ lütfenini yiyim senin, bu ne kibarlık len mistafaaa?
[/quote]

 

[quote=Yasemin Güven]
TEMEL'İN DÖVÜŞ TEKNİĞİ

Japon' un biri, Rize'de bir kahveye girmis ve herkese kafa tutmuş:
"Var mı? Aranızda delikanlı? Varsa? Çıksın dışarı..."
TEMEL kapıya doğru yürümüş,
"Çıkıyorum ulan! Görelim bakalım erkekliğini..."
Birkaç dakika sonra, TEMEL ağzı-burnu dağılmış bir vaziyette, kahveye geri dönmüş...
Peşinden de, JAPON kasılarak içeri girmiş ve kahvedekilere TEMEL'i göstererek:
"Ona, 'Toyokumi' ustanın, 'Katakori' tekniğiyle vurdum."
Ertesi gün JAPON yine gelmiş. Yine meydan okuma.
Yine TEMEL' den rest. Ve birkaç dakika sonra kapıda yine,
ağzı-burnu dağılmış bir TEMEL.
Ve peşinden kasılarak yaptığı oyunu açıklayan JAPON:
"Ona, 'Kuyotomi' ustanın, 'Kihotomi' tekniğiyle vurdum."
Ertesi gün yine aynı hikaye.
Dayak yemekten ayakta duramaz hale gelmiş TEMEL ve hergün değişik bir stil kullanan JAPON :
"Ona, 'Toyohama' ustanın, 'Kimanto' tekniğiyle vurdum."

"Ona, 'Tiyotoki' ustanın, 'Kohimato' tekniğiyle vurdum."
.............. deerken,
Bu böyle bir hafta devam etmiş.
Ve sekizinci gün! JAPON yine kahveye gelip, yine herkese kafa tutmuş.
JAPON' un restini gören yine TEMEL olmuş tabii...Herkes aman TEMEL Ne yapıyorsun yeter artık falan, ama TEMEL dinlemiş kimseyi ve
çıkmışlar...Birkaç dakika sonra, herkes yine suratı dağılmış bir TEMEL beklerken,
Bu kez JAPON, ağız-burun dağılmış, hoşaf! Kanlar içinde kapı da belirmiş?

TEMEL' de hemen arkasından girmiş içeriye,
JAPON' u göstererek:
 "Ona, 'Toyota' nın 'Krikosuyla' vurdum" demiş...

[/quote]

,Yasemin hanım süpersiniz gerçekten bayıldım fıkraya

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Fanatik Toyotacı
  • ****
  • Araç: ---
  • Kan Grubu: ---
Tüm fıkralar buraya..
« Yanıtla #67 : Mayıs 19, 2007, 00:58:19 »
Alıntı yapılan: mesut akın

,Yasemin hanım süpersiniz gerçekten bayıldım fıkraya
[/quote]

güzel bir karadeniz fıkrasıydı, sizlerle paylaşmak istemiştim  beğendiğinize sevindim.

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Fanatik Toyotacı
  • ****
  • Araç: ---
  • Kan Grubu: ---
Tüm fıkralar buraya..
« Yanıtla #68 : Mayıs 23, 2007, 01:37:26 »
Trafik Kazası
Temel kamyonu ile dik bir yokuştan süratle inerken birden kamyonun freni
patlamış. Telaşla kamyonu nereye süreceğini düşünürken sağında kalabalık
bir pazar yeri görmüş. Kamyonu o tarafa sürersem yüzlerce kişi ölür diye
düşünürken sol tarafında da boş bir inşaat ve önünde oynayan küçük bir
çocuk farketmiş. Bir çocuğun kaybı, yüzlerce kişiyi öldürmekten daha iyidir.
Allah'ım, beni affet, diyerek kamyonu o tarafa çevirmiş.
Ertesi gün, gazetelerde manşet:
Pazara dalan kamyon 120 kişiyi biçti!
Hastanede yatan Temel'e olayı araştıran komiser; Oğlum, olay nasıl oldu?
Anlat bakalım, demiş. Temel de hala şaşkın:
Amirim, herşey o ufak çocuğun pazar yerine doğru kaçmasıyla başladı

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Hiperaktif Toyotacı
  • ***
    • tubakan.blogcu.com
Tüm fıkralar buraya..
« Yanıtla #69 : Haziran 02, 2007, 19:59:58 »

Bilim adamları, birgün mağarada yaşı 1.582.903 olan bir insan fosili bulur, bu fosili istihbarat teşkilatlarını sınamak amacıyla kullanma kararı alırlar. Önce Japon istihbaratı mağaraya girer ve 15 dk sonra dışarı çıkıp derler ki;
- Bu fosilin yaşı 1.400.000 ila 1.600.000 arasında...
Daha sonra CIA girer ve 12 saat sonra baya bi havalı şekilde çıkarlar:
- Bufosilin yaşı 1.500.000 ila 1.600.000 arasında, derler...
Hemen ardından KGB girer ve sırf Amerikalılara inat içerde 2 gün kalırlar. 49. saatte çıkar derler ki;
- Bu fosilin yaşı yaklaşık olarak 1.550.000 ila 1.600.000 arasında...
En son olarak bizim MİT girer. Aradan bir hafta geçer mağaradan ses yok, 1 ay olur ses yok, 1.5 ay olur ses yok. Mağaranın dışında bekleşen gazeteciler daha fazla beklemeyip içeri girerken bizimkilerden biri çıkar dışarıya... Yaka paça dağılmış gömleğin yarısı dışarıda... Sigarası için bir ateş ister, sigarasını yakar, o sırada gazeteciler heyecanla;
- İçeride çalışmalar nasıl efendim? Fosilin yaşını bulabildiniz mi?
Bizimki sigaradan bir fırt çeker ve;
- Fosilin yaşı tam olarak 1.582.903, der.
Bunu duyan gazeteciler şaşkınlıkla sorarlar:
- Nasıl başardınız bunu, fosilin yaşını tam olarak nasıl tahmin ettiniz?
Bizimki sigaradan derin bir nefes çeker ve derki;
- Zor oldu ama "Konuşturduk p***vengi"


hala onbaşıyım :(

(Gizli Üye)

  • Ziyaretçi
Tüm fıkralar buraya..
« Yanıtla #70 : Haziran 02, 2007, 23:16:44 »
tesekkurler  aksam aksam ıyı guldum

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Fanatik Toyotacı
  • ****
  • Araç: ---
  • Kan Grubu: ---
Tüm fıkralar buraya..
« Yanıtla #71 : Haziran 03, 2007, 00:20:13 »
Alıntı yapılan: Tuba Akkır Kandemir
Bilim adamları, birgün mağarada yaşı 1.582.903 olan bir insan fosili bulur, bu fosili istihbarat teşkilatlarını sınamak amacıyla kullanma kararı alırlar. Önce Japon istihbaratı mağaraya girer ve 15 dk sonra dışarı çıkıp derler ki;
- Bu fosilin yaşı 1.400.000 ila 1.600.000 arasında...
Daha sonra CIA girer ve 12 saat sonra baya bi havalı şekilde çıkarlar:
- Bufosilin yaşı 1.500.000 ila 1.600.000 arasında, derler...
Hemen ardından KGB girer ve sırf Amerikalılara inat içerde 2 gün kalırlar. 49. saatte çıkar derler ki;
- Bu fosilin yaşı yaklaşık olarak 1.550.000 ila 1.600.000 arasında...
En son olarak bizim MİT girer. Aradan bir hafta geçer mağaradan ses yok, 1 ay olur ses yok, 1.5 ay olur ses yok. Mağaranın dışında bekleşen gazeteciler daha fazla beklemeyip içeri girerken bizimkilerden biri çıkar dışarıya... Yaka paça dağılmış gömleğin yarısı dışarıda... Sigarası için bir ateş ister, sigarasını yakar, o sırada gazeteciler heyecanla;
- İçeride çalışmalar nasıl efendim? Fosilin yaşını bulabildiniz mi?
Bizimki sigaradan bir fırt çeker ve;
- Fosilin yaşı tam olarak 1.582.903, der.
Bunu duyan gazeteciler şaşkınlıkla sorarlar:
- Nasıl başardınız bunu, fosilin yaşını tam olarak nasıl tahmin ettiniz?
Bizimki sigaradan derin bir nefes çeker ve derki;
- Zor oldu ama "Konuşturduk p***vengi"
[/quote]


Ay çok hoşsunuz   çok güzeldi, harika...  

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Fanatik Toyotacı
  • ****
  • Araç: ---
  • Kan Grubu: ---
Tüm fıkralar buraya..
« Yanıtla #72 : Haziran 03, 2007, 16:43:40 »
YAŞAYARAK ÖGRENMEK!!!

Bir gün Napolyon düşman askerlerinden kaçarken, bir bakkal dükkânına girmiş. Bakkala hemen kendisini saklamasını emretmiş. Bakkal da Napolyonu müsait bir yere saklayıp, biraz sonra gelen düşmanları da :
 
'Az evvel biri koşarak şu tarafa kaçtı.'
 
diye savuştur­muş. Nihayet biraz sonra Napolyon'un muhafızları yetişmişler. Bakkal ömründe bir daha karşilaşamayacağı Napolyon'a sormuş:

'Efendim, af buyurun ama merak ettim, ölümle bu denli burun buruna gelmek nasıl bir duygu?'

Napolyon birden öfkelenmis.
 
'Sen kim oluyorsun da benimle böyle dalga geçercesine konuşabiliyorsun?'
 
diye bağırmış. Hemen askerlerine, Adamcağızı kurşuna dizmelerini emretmiş. Askerler bakkalın gözünü bağlayıp, karşisına dizilmişler. Mermiler namlulara sürülmüş, artık 'ateş' emri verilecek... Adamcağız içinden:

'Ah, ne yaptın sen? Şimdi ölüp gideceksin'
 
diye düşünürken,arkadan bir çift el uzanmış, gözündeki bağı açmış.Karşisında Napolyon varmış. Tek cümleyle cevaplamış Napolyon:
 
'İşte böyle bir duygu!'

"Yaşayarak ögrenmek, bedeli en yüksek ögrenme biçimidir..."

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Hiperaktif Toyotacı
  • ***
    • tubakan.blogcu.com
Tüm fıkralar buraya..
« Yanıtla #73 : Haziran 06, 2007, 16:52:18 »
Alıntı yapılan: Yasemin Güven
YAŞAYARAK ÖGRENMEK!!!

Bir gün Napolyon düşman askerlerinden kaçarken, bir bakkal dükkânına girmiş. Bakkala hemen kendisini saklamasını emretmiş. Bakkal da Napolyonu müsait bir yere saklayıp, biraz sonra gelen düşmanları da :
 
'Az evvel biri koşarak şu tarafa kaçtı.'
 
diye savuştur­muş. Nihayet biraz sonra Napolyon'un muhafızları yetişmişler. Bakkal ömründe bir daha karşilaşamayacağı Napolyon'a sormuş:

'Efendim, af buyurun ama merak ettim, ölümle bu denli burun buruna gelmek nasıl bir duygu?'

Napolyon birden öfkelenmis.
 
'Sen kim oluyorsun da benimle böyle dalga geçercesine konuşabiliyorsun?'
 
diye bağırmış. Hemen askerlerine, Adamcağızı kurşuna dizmelerini emretmiş. Askerler bakkalın gözünü bağlayıp, karşisına dizilmişler. Mermiler namlulara sürülmüş, artık 'ateş' emri verilecek... Adamcağız içinden:

'Ah, ne yaptın sen? Şimdi ölüp gideceksin'
 
diye düşünürken,arkadan bir çift el uzanmış, gözündeki bağı açmış.Karşisında Napolyon varmış. Tek cümleyle cevaplamış Napolyon:
 
'İşte böyle bir duygu!'

"Yaşayarak ögrenmek, bedeli en yüksek ögrenme biçimidir..."
[/quote]


SÜPERRRRRR.
hala onbaşıyım :(

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Hiperaktif Toyotacı
  • ***
  • Araç: Avensis
  • Kan Grubu: AB+
Tüm fıkralar buraya..
« Yanıtla #74 : Haziran 06, 2007, 17:06:56 »
Alıntı yapılan: Yasemin Güven
YAŞAYARAK ÖGRENMEK!!!

Bir gün Napolyon düşman askerlerinden kaçarken, bir bakkal dükkânına girmiş. Bakkala hemen kendisini saklamasını emretmiş. Bakkal da Napolyonu müsait bir yere saklayıp, biraz sonra gelen düşmanları da :
 
'Az evvel biri koşarak şu tarafa kaçtı.'
 
diye savuştur­muş. Nihayet biraz sonra Napolyon'un muhafızları yetişmişler. Bakkal ömründe bir daha karşilaşamayacağı Napolyon'a sormuş:

'Efendim, af buyurun ama merak ettim, ölümle bu denli burun buruna gelmek nasıl bir duygu?'

Napolyon birden öfkelenmis.
 
'Sen kim oluyorsun da benimle böyle dalga geçercesine konuşabiliyorsun?'
 
diye bağırmış. Hemen askerlerine, Adamcağızı kurşuna dizmelerini emretmiş. Askerler bakkalın gözünü bağlayıp, karşisına dizilmişler. Mermiler namlulara sürülmüş, artık 'ateş' emri verilecek... Adamcağız içinden:

'Ah, ne yaptın sen? Şimdi ölüp gideceksin'
 
diye düşünürken,arkadan bir çift el uzanmış, gözündeki bağı açmış.Karşisında Napolyon varmış. Tek cümleyle cevaplamış Napolyon:
 
'İşte böyle bir duygu!'

"Yaşayarak ögrenmek, bedeli en yüksek ögrenme biçimidir..."
[/quote]

evet çok güzel...
99 / T22 / 2.0 / SOL

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Fanatik Toyotacı
  • ****
  • Araç: ---
  • Kan Grubu: ---
Tüm fıkralar buraya..
« Yanıtla #75 : Haziran 09, 2007, 11:28:55 »
Hepinize iyi hafta sonları

Temel ile Dursun İtfaiye'de

Temel ile Dursun Amerika' da itfaiye teskilatinda is bulurlar.
Ise baslar baslamaz yangin ihbari alinir.
Çok katli bir binada yangin çikmistir.
Acilen binaya ulasirlar ancak  itfaiyeci merdiveni çalismaz...
Bunun üzerine Dursun hemen yukari çikar,
Temel asagida kalir.
Dursun asagida bekleyen Temel' in kucagina yukardan
çocuklari atmaya baslar.
Dursun atar, Temel tutar, kaldirima koyar.
Dursun atar, Temel tutar...
Bir çocuk, iki çocuk, üç çocuk, derken
besinci çocuk zenci çocuktur...
Dursun birakir, ama Temel yakalamak için kollarini açmaz.
Çocuk paat (!) yerde.
Bir zenci çocuk daha... Temel yine tutmaz.
Çocuk paat gene yerde..
Bir  zenci çocuk daha atinca Temel yukari bagirir:
- Yaniklari atma !.. yaniklari atma !..

(Gizli Üye)

  • Ziyaretçi
Tüm fıkralar buraya..
« Yanıtla #76 : Haziran 09, 2007, 21:32:08 »
ufff ya parcalandım gene

(Gizli Üye)

  • Ziyaretçi
Tüm fıkralar buraya..
« Yanıtla #77 : Haziran 14, 2007, 14:23:26 »
İlkolkuda uc cocuk bebeklerin nasil dunyaya geldigini konusoyormus

Dursun:

-Bizum ailede hep leylekler getirir.

Fadime:

-Bizde gul bacesinde bulunur.

Temelcik:

-Piz faciriz, pizde bebekleri annem kendisi yapayi!



Temel:
Bana perşembe gunu fikra anlatmayum da.

Arkadaşları:
neden...?

Temel:
Ertesi gün cuma namazunda gülebiliyirum....




Temel bir gün hastaneye gitmiş hastanenin bir köşesinde bir adam hüngür hüngür ağlıyormuş.
Temel sormuş niye ağlıyorsun uşağum diye.
Adam:
- Kan tahlili yaptırmaya geldim parmağımı kestiler.
Bu sefer Temel ağlamaya başlamış.
Adam sormuş Temel'e "niye ağlıyorsun" diye;
Temel cevaplamış:
- Ben de idrar tahlili yaptırmaya geldim daa.

Sınav sorularına verilen cevaplar
Tek kelimeyle bomba...


orta iki ingilizce sınavı. soru:what is your mother's telephone number?
cevap:annemin telefonunu veremem.


soru: selcuklu devletinin kurucusu kimdir? cevap: imparator birinci selcuk


soru:akıl ile ilgili bir hadis-i şerif yazınız. cevap:akıllı ol, canımı
ye...


soru: kazim karabekir kimdir? cevap: kazim karabekir askerdir. mustafa
pasanin en yakin arkadasidir. londros, mondros ve sivas kongrelerine
katilmistir.


soru:dag basini ...... almis,gumus dere durmaz akar" yukarıdaki cumledeki
nokta ile gosterilen yere ne yazilmalidir? cevap:babam


konu: aydınlanma çağı soru: ütopya'nın yazarı kimdir? beklenen cevap: thomas
more cevap: fatih sultan mehmet bir diğer cevap: mona lisa


soru: maki nedir? cevap: akdenizde yaşan kısa boylu cücler


muhasebe sınavı: soru: kasa sayımında 100bin tl eksik çıkmıştır. bunu büyük
defterde*muhasebeleş tiriniz. cevap: tekrar sayın, eksik çıkmaması lazım.


soru:ebu suud, yazdığı bütün eserleri ............ .... adlı kitabında
toplamıştır." cevap: the best of ebu suud. alınan not: 90.


soru : hz. x 'in tıp bilimi hakkında çıkardığı kitabın adını nedir? cevap :
tubitak-ul-tı bbül-mecit. ..


ilkokul 3. sınıf, sınıfa müfettiş gelmiştir. soru: isa kimdir? cevap: geçen
sene bizim sınıftaydı, artık gelmiyo.


bir ilkogretim okulunda 4. sinif bilgisayar sinavi: soru: microsoft word
programini nasil calistirisiniz? adim adim anlatiniz. cevap: baslata
tiklanir otesi kolaydir.... ..



soru:ülkemizde ilk nüfus sayımı hangi yılda yapılmıştır? cevap:1927 yılında
ikinci mahmut zamanında yapılmıştır. (oha)


soru: calculus'u kim bulmustur? cevap: adams calculus


soru: ismet inonu'nun batı cephesine bakısı nasıl idi, acıklayınız cevap:200
metreden durbunle..
 
alıntıdır.

>> >Bir gün arkadaşımla evimin yakınındaki bir duraktan
>> >minibüse bindik. Minibüsünün camında kocaman
>> >puntolarla şoförün cep numarası yazıyordu, fazla
>> >umursamadık ama göze batıyordu; beni ara, diye
>> >bağırıyordu resmen. İneceğim yere yaklaşınca şoförün
>> >numarasını cevirdim, "Müsait bir yerde bırakır misin
>> >abi?" dedim. Adam afalladı, asıldı frene.
>> >Minibüs yarıldı gülmekten.
>> > -----------------------------------------------------------------
>> >
>> > Bir gün arkadasla öyle sersem sersem yürüyoruz. Bir anda
yanimizdan
>>son
>> >sürat
>> >bir münibüs geçti. Biz 'Freni patladi' filan demeye kalmadan,minibüs
>> >kafadan elektrik diregine bindirdi.
>> >Hemen kostuk, yardim edelim diye.
>> >Minibüse ulastigimizda manzara suydu. Yolcularin kiminin
>> >kasi açilmis, kiminin dudagi patlamis...
>> >Dagilmis vaziyetteler yani. Ama bir tuhaflik var. Çünkü o hallerine
>>ragmen,
>> >
>> >gözlerinden yaslar gelecek sekilde gülüyorlar.
>> >Biz ne yapacagimizi sasirdik. 'Ne oldu?' diye sorduk.
>> >Bir iki tanesi, güçlükle 'So-för, so-för...' diyebiliyor ama yine
>>gülmeye
>> >basliyorlar.
>> >
>> >Bu sarsici manzaranin aslini ögrenebilmek için 2-3 dakika geçmesi
>>gerekti.
>> >
>> >Meger soför, tükürürken minibüsten düsmüs. Hani, bizim
>> >soförlere özgü, giderken kapiyi açip disari tükürme hareketi vardir
ya.
>> >Baba, dengeyi tutturamamis, tükürükle
>> >beraber, gümbürt asagi
>> >düsmüs.
>> >Minibüs
>> >de kontrolden çikip direge bindirmis...''

.................................................. ......................
..........
>> >
>> >Minübüs Ücreti
>> >Duran ve pek dolu olmuyan bir minibüse koşarak bindim pek dolu
>>olmamasına
>> >rağmen minibüs hareket etmek üzereydi tam o anda kavga ettikleri her
>> >hallerinden belli olan iki arkadaş minibüse bindi birbirlerinin
yüzüne
>>bile
>> >bakmıyorlardı çocuklardan biri şoföre parayı uzattı
>> >- Abi bir öğrenci bir de hayvan alır mısın?
>> >

.................................................. ......................
............

>> >) Şişli- sarıyer minibüsü sene 98 yada 99 amcam leventten gecip
maslağa
>> >doru gelirken tükürüccee tuttu.. kafayı sola cevirip tüüüüghhh die
>>salladı
>> >ama odane..cam kapalı.. ben iptal
>> >

.................................................. ......................
...........

>> >Bir tane daha
>> >Bir gün minibüste gidiyorum adamın birini cep telefonu çaldı o da
açtı
>> >konuştu, şöför ona bağırdı kardeşim cep telefonunu kapa diye, adam
da
>>niye
>> >senin minibüsünde abs yok ki dedi, minibüscü de herhalde çok
içerlemiş
>> >olacak bu duruma motor hararet yapıyo dedi. Bütün herkes kırıldı
>>gülmekten.
>> >
.................................................. ......................
...............

>> > Saat geç olmuş. Artık okuldan kalkmışız, dolmuşla gelios. Dolmuş bi
>>pazar
>> >mevki-inden geçerken bi amcaya çarmpa tehlikesi atlattı. Dolmuşçu da
>> >kafasını pencereden çıkarıp, "Amca lütfen kaldırımdan gider misin?"
diye
>> >rica etti ama bizim amca, "Asıl sensin pezevenk. Ben seni kaldırıp
>> >..kerim!" dedi ve tabii biz yerlere yattık. Dolmuşcu tornavidasını
alıp,
>> >dolmuştan inip adamın peşinden koşmaya başladı. Devamını bilmiyorum
>>çünkü
>> >biz gülmekten yerlere düşmüştük...

(Gizli Üye)

  • Ziyaretçi
Tüm fıkralar buraya..
« Yanıtla #78 : Haziran 14, 2007, 14:34:57 »

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Hiperaktif Toyotacı
  • ***
Tüm fıkralar buraya..
« Yanıtla #79 : Haziran 15, 2007, 23:50:27 »
Bir minibüs anımı da ben anlatayım.
Bir gün arkadaşla minibüse bindik. Minibüsün tek kişilik ön koltuğunda bir kadın oturuyordu ve kadının kucağında da 4-5 yaşlarında bir çocuk vardı. Çocuk çok yaramazlık yapıyordu. Devamlı gidip minibüsün vitesiyle oynuyordu. Kadın çocuğa ne kadar çok bağırsa da çocuk söz dinlemiyordu. Bu olaylar sırasında minibüs şöförü, kadın ve çocuk arasında geçen diyolog şöyle:
Kadın: Aaa evladım yeter!! Oynama artık bak şöför amcan kızıyor. Şöför Bey şu çocuğa kızar mısınız?
Şöför: Lan velet, oynama si..m ananı....
Bu cümleleri duyduktan sonra bütün minibüs gülmekten koptu. Kadının suratı kıpkırmızı oldu ve ilk durakta indi.
Aklıma geldikçe hep gülerim. İyi akşamlar....
2006 Corolla Sedan D-4D Gümüş Gri