0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
Dünya vahşi kapitalizmle yönetilmeye devam ettikçe bütün bunlar devam edecektir. Eski Türk kültürü ile ilgili bir kitap okurken yazarın bir sosyologdan şöyle bir alıntı yaptığını gördüm: "Milletlerin karakterlerini içinde bulundukları ekonomik sistem belirler."Bu cümleyi kendimize uygulayalım. Türkler göçebelik dönemlerinde çoban kültürünü yaşarken çok ahlâklı insanlardı ki bunu özellikle yabancı kaynaklar teyit eder. Selçuklu ve Osmanlı zamanında yerleşik kültüre, ticarete yönelince bu ahlâk değişime uğramaya başladı. 12 Eylül'den sonra girdiğimiz liberalizm, kapitalizm yolunda ise zıvanadan çıktılar. Şimdi artık her şey alınıp satılma özelliğine göre, paraya göre değerlendiriliyor.Son bir söz: Hepimiz biliriz ki bütün peygamberler çobanlık yapmıştır... Çoban deyip, çobanlık deyip, çoban kültürü deyip geçmeyelim...
Öncelikle Teşekkürler Can Dündar'ın o yazısını yıllar önce okumuştum.Ne çocuklar için bilgisayar oyunları ne de çizgi film kanalları çok masum değiller maalesef. Yaklaşık dört yıldır evimizdeki tüm çizgi film kanalları silik. Çizgi film kanallarını -ki muhafazakar dediğimiz kanallar genellikle izleniyordu Yumurcak TRT Çocuk gibi- kaldırma kararımız yaşadığımız bir olaydan sonra oldu. Konya'da Mevlana türbesini ziyaretimiz sırasında kızım türbenin kubbesine ve etrafındaki bacaları görünce aynen şu cümleyi kurmuştu: "Vaayy şato'ya bak!!!" ve ben o gün hem kendimden, hem kültürümden, hem de kubbelerini şatoya çevirdiğimiz Mevlana dan utandım. Çünkü şato, cadı, tanrı gibi kavramları çizgi filmlerde farkına varmadan alıyor ve bilinçaltına işliyor. İleriki zamanlarda çok kolay bir şekilde inançlarından taviz vermesine de sebep oluyor.Ayrıca bizde bilgisayar oyunları da yok, yine yaşadığım bir şeyden dolayı, Şu Barbie giydirme oyunları var. Kızım onlardan oynarken kızımın yanından kısa bir süreliğine ayrıldım. (Bu arada kızım 4 yaşında ancak vardı) Döndüğümde kızımın kahkahalar attığını gördüm. Ekrana baktığımda iki çizgi karakter kavga ediyor, yenen yenilenin ağzına -affedersiniz- büyük abdestini yapıyor. Dehşet içinde kaldım. O gün bügündür oyunlar da yok. Bakalım nereye kadar...Ayrıca öğrenci ve eğitime gelince "bindik bir alamete gidiyoz kıyamete..."
Şimdi bütün bunları neden anlattım? Eğitim (öğretim değil eğitim yani terbiye) ailede başlar, okulda devam eder. Eğer aile yapması gerekenleri yapmıyorsa okulun yapabileceklerinin etkisi büyük oranda azalır. Aslında toplum olarak, başta ahlâk bakımından, büyük bir bocalama içerisindeyiz. Bu duruma devlet ve millî eğitim el atmalı ama bu ne zaman olacak, o da merak konusu...
Rica ederim. Evet epey eski bir yazı ancak maalesef güncel de bir yazıPeki çocuğunuza bilgisayar ve tv'yi yasak ettikten sonra nasıl vakit geçiriyorsunuz. Bu büyük sıkıntı. Hangi aktivitelerde bulunuyorsunuz ? Bizde isterik ancak bu sefer hem dışarıda arıyor hemde bir ikinci çocuk olunca ebeveynlerin işi zorlaşıyor.
Gündüz çocuk okulda oluyor. Akşam da aile olarak birbirimizle ilgileniyoruz. Kitap okuma saatimiz var. 3 yaşındaki oğlumun eline de veriyoruz bir kitap- darmadağın etse de, elimizdekileri alsa da- kafasına göre takılıyor. kitap okuma saati bitince onların uyku saati geliyor.Ancak yazın biraz zorlanıyorum. Yine de mümkün mertebe çok fazla zaman ayırarak ve muhabbet ederek bağları güçlendirmeye çalışıyoruz. Ayrıca bilgisayar tamamen yasak değil araştırma için kullanıyoruz. Kendimize işler çıkarıyoruz, mesela dünkü araştırma konumuz "sineklerin bir faydası var mı?" kızım sordu sonra beraber araştırdık. sadece küçük bir örnek...
Sedat bey işte siz bir velînin yapması gerekenleri yapıyorsunuz; herkes sizin gibi davransa bir şeylerin önüne geçebiliriz...Önemli olan çocukla ilgilenmektir, o anda yapılan faaliyetin niteliği değil. Ebeveynler çocukla ilgilenmeyi genellikle derslerine yardımcı olmak olarak algılarlar. İşte bu yanlış. Çocuğun -birtakım problemleri yoksa- dersleriyle ilgilenilmesine fazla ihtiyacı yoktur (dersleriyle hiç ilgilenilmesin demek istemiyorum). Öğretmen okulda dersleriyle zaten ilgilenir ve gereken kısımlarda ebeveyni bilgilendirir. Bizim yapmamız gerek onlara zaman ayırmak, onları adam yerine koyduğumuzu kendilerine hissettirip zamanımızı ve ilgimizi onlarla paylaşmaktır.Bir gün sınıfta yaramazlığı ileri götüren bir öğrencime (2. sınıf öğrencisi), "Böyle davranmayı tekrar edersen yaptıklarından babanı haberdar etmek zorunda kalacağım." dedim. Çocuk cevap olarak "Olsun, babam bana hiç karışmaz ki; eve gelir televizyonu açıp uyuyuncaya kadar seyreder." cevabını verdi.Maalesef bazı velîler bu durumda... Ama bazı velîler de oldukça bilinçli...
Daire içerisinde SEX yazıyor