Yok yok ciddi ciddi sistemin çarkları içinde bulunanlardan alıyorum kendilerine çok yakınım 
Saçma bir sistem haklısınız, ama bu saçma sistemin diğer meslek dallarında tıpkı sizdeki gibi (tüm şartlar aynı) uygulanmasına kurban olacak bir sürü insan vardır. 
Cüba sistemi en güzeli, inceledim araştırdım. Aksaklıkları olabilir ama en insancılı...Ama Cüba değiliz malesef...Sağlıkta bir Cüba kadar olamadık ya yazık...
Devlet hastanesini tercih etme sağlık konusunda değil iş konusunda idi , benim demek istediğim. Neden ÖZEL SEKTÖR değilde KAMU SEKTÖRÜ tercih ediliyordu benim sorum 
Mesaj Birleştirildi: 16 Ara, 2013 19:37
İlaç yazdırmak için gitmek güzelmiş
Çok fark ediyormu ilaçları direk eczaneden almakla yazdırıp almak arasında? Bu arada eskiden yapılan ilaçları alıp alıp sonradan yazdırmak olabiliyormu bu barkod sisteminde?
Evet kafamı toparlayıp ancak yazabiliyorum (bu arada uzaktan eğitim ve sınavlarla uğraşıyorum

)
Biraz uzun yazabilirim şimdiden özür dilerim... umarım yazdıklarımı özümseyip ön yargılarınızdan kurtularak okursunuz...
(ve lütfen yazının tamamını okumayanlar yorum yapmasın)önce hemen yazayım küba sisteminin iyi olduğunu çeşitli platformlardan ben de biliyorum (ama Kübanın hükümet politikasıyla ilgili sanırım)
ve hemen iş konusuna (aslında neyi sormak istediğinizi çok iyi anlayarak) cevap vereyim....

ben uzman hekim değilim (TUSa girmedim uzmanlık okumadım 6 yıllık Tıp fakültesi mezunuyum tıp doktoruyum pratisyenim) benim iş alanım 1. basamak koruyucu hekimlik doğal olarak özel sektörde böyle bir alan yok (neden? çünkü bunun ticareti olmaz)
mezun olduktan sonra özel bir poliklinikte çalıştım ( şimdi o poliklinikler yok) bu merkezde yaşadığım iki hadiseyi anlatayım...
yakınmaları ile gelen hastaya muayene neticesinde üst solunum yolu tanısı ile tedavi verdim hastanın tepkisi ; "bir kan tahlili yapmayacak mısınız?" oldu... ben merkez para kazansın mantığında değilim (ticaret kafam yoktur parayla da işim olmaz) tanıyı doğrulayacak bir test yok gerekte yok hasta öfkelenerek terk etti...
2. hadise merkez para kazanmak için check-up kampanyası başlattı. (benim ekolümde check-up çok anlamlı değildir) bir hastaya yapılan tetkikler neticesinde üriner enfeksiyon tanısı konmuş tedavi verilmiş hasta 2 gün sonra şiddetli karın ağrısı yakınması ile geldi tam teşekküllü hastaneye gönderdik akut apandisit ile opere oldu... (check-up işe yaramıyor anlamsız neticede)
ordan ayrıldım...
yarı özel sayılan bir eğitim kurumda görevlendirilmek üzere mülakatla seçilerek bir okulda göreve başladım (maaşımı okul yönetim kurulu ödeyecekti) esas görevim bir tıp fakültesi halk sağlığı anabilim dalında yapılacak olan okul sağlığı projesinin okul ayağı olacaktım... "hekim" ünvanımı okul reklamında kullanmak isteyen yönetim kurulu ile bilimsel çalışma yapmayı hedefleyen öğretim üyeleri arasında kaldığım için malesef ayrılıp kuraya katılmak durumunda kaldım....
kuraya katıldım Şırnak da çıkabilirdi Muğla da.... Bana batı karadenizde bir il çıktı.... 9 yıl boyunca Verem Savaşı Dispanserinde çalıştım ama yatmadım çalıştım

balgam laboratuvarı kurdum... tüm hastalara DGT yaptım (bilgi aldığınız kaynaklar size bunun ne anlama geldiğini açıklarlar) fakir hastalara cebimden para verdim yetişmediği yerde o zamanlar fakfukfon vardı onu devreye soktum....

dağ köylerinde ilacını kullanmayı reddeden hastaları bulup yakaladım (hukuki olarak tedaviyi reddetme hakkının olmadığı tek hastalık tüberkülozdur)
kendi aracımla hastaların evlerine gidip ilaçları kullanmalarını sağladım...
bu yazdıklarımı bana has özellikler olarak düşünmeyin bunun fazlasını yapan çok hekim tanıyorum...
paraya geleliiimmmm

yıl 2000 8/3 memur maaşıyla başladım 280 milyonmuydu o zaman 6 sıfırlı hali işte

90 milyon ev kirası 40 milyon yakıt ödüyordum (hepsini ıspatlarım)(aynı yıl nüfus memuruyla tapukadastro memuruyla belediye memuruyla aynı maaşı alıyordum kamuda çalışan tüm mühendisler polis memurları benden fazla maaş alıyordu)
bırakın o lüks evlerde yaşamayı kitap alacak param yoktu.... bir şofben taksidine girdim bir yıl sonra çamaşır makinesi taksidi.....
(yazdıklarımın hepsi ıspatlı delilli)
daha yazayım mı? yok sıkılmışsınızdır

41 yaşındayım 45 bin nüfuslu bir ilçede henüz borcunu ödemekte olduğum vasat bir evim 2000 model corollam var...
(artık para konusuna girmeyin çok para kazanıyor dediğiniz hekimler totalin %10 u bile değildir)
gelelim uzman hekimlere gidin devlet hastanelerine ne kadar yoğun çalıştıklarını görün lütfen....günde 100 poliklinik yapan "bugün az hasta geldi" der... sabahın köründen akşamın bir vaktine kadar çalışırlar bu insanlar.... yatan hastalar ayaktan hastalar ameliyat olanlar vs... hepsine yetişirler...
eskiden muayenehane açma yetkileri vardı o zamanda "vay be bak görüyomusun muayenehanecilik yapıyor" denirdi... devlet bunu engelledi şimdi hastalar "ya eskiden paramızla en azından muayenehanede rahatça muayene oluyorduk şimdi perişanız" diyorlar...
Çözüm??
yazdım mı hatırlamıyorum otit oldum 1 ay sürdü ne rapor kullanabildim ne de izin

cumartesi günü ızdıraba dayanamayıp özel hastaneye gittim Sağolsun uzman hekim beni muayene etti başladığım ilaçların doğru ilaçlar olduğunu söyledi... ben tabi doktorluktan çıkmışım hasta durumundayım perişanım kulağım duymuyor korkunç bir ağrı ızdırap halindeyim yalvardım "parasentez yapın" diye (bunu da size açıklarlar nasılsa

) dedi ki; "iyileşme sürecine giriyor şimdi yaparsak bir anlamı olmaz aynı ilaçlara devam edin"....
kuzu kuzu döndüm ve iyileşmeyi bekledim "yahu ilaç bile yazmadı niye para aldı" demedim aklıma bile gelmedi ben cumartesi günü koştur koştur gitmişim bana süreci anlatmış bunu BEN talep etmişim elbette o parayı kazanacak....
Size ilginç gelecek belki ama gerçek bu: Türkiyede en çok para kazanan hekimlerden biri kim bilir misiniz?
Haydar Dümen

Evet gerçekten öyle arz talep meselesi... Haydar Hocanın sözü şu : "ben günde 10 hastadan fazlasına bakamıyorum ama talep çok bu durumda vizite ücretimi çok arttırıyorum"
Haydi bakalım ne diyeceksiniz

"adam haklı beyler dağılın"

gelelim Aile hekimliğine
Haftada yarım gün köye gidiyorum (kendi aracımla) 1 ay önce aynı benim gibi köye giden bir doktor hanım köy yolunda takla attı sonuç: pelvis kırığı

ASM miz (Aile sağlığı merkezi eski sağlık ocağı) bize zimmetli......
bina kirasından tutunda bakım onarım tüm masraflar stopaj telefon internet elektrik su tuvalet kağıdı dezenfektan kırtasiye acil zorunlu ilaçlar buzdolapları jeneratör (aşılar ısı yüzünden bozulursa hepsi bize zimmetli sağlık ocağı sistemindeyken jeneratör yoktu o zaman ne oluyordu diye soran yok

)
bilgisayarlar yazıcılar kiosk sistemi hasta ekranı monitörleri... 2 işçi sigortalı... daha aklıma gelmeyen herşey (ASM nize ve aile hekiminize bir gün uğrayın ve sorun bunları) hepsi bizim maaşımızdan ödeniyor.... (yine geldik mi paraya

niye yazdım bunları yüce yetkililer bağırıp duruyor ya aile hekimine çok para veriyoruz diye ondan işte

bize vermiyorlar ki eskiden ihaleyle yapılan tüm işlerle biz uğraşalım devlet kâr etsin diye veriyorlar)
Tüm bunlara rağmen....
Hastayla birebir görüşme sağladığım ve hep aynı nüfusa hizmet verdiğim için hastaların tıbbi kayıtlarını tutabildiğim bir sistem aslında doğru olanı bu....
Daha içeri girerken "ooo Mahmut amca Ünzile teyzem ne yapıyor?" (isimler gerçektir) diyebildiğim hastalarım var....
kapak yetmezliği öntanısıyla sevk ettiğim
hiper tansiyon tanısıyla tedavi başladığım
anemi yakaladığım hastalarım...
işitme ya da görme problemi farkettiğim kalbinde delik olabileceğini yakaladığım bebeklerim var...
sistem başladığında doğan şu anda 3,5 yaşında olan muayene etmeyi ancak balon vererek ikna ettiğim çocuklarım var benim....

bir çoğunuzun ilaç yazdırma sekretaryası olarak gördüğünüz hekiminize eczaneden aldığınız ilaçlarınızın sekreterliğini yaptırmanız (kronik hastalıklar hariç) hekiminize yaptığınız en büyük kötülük aslında ama ses çıkarmaz hekiminiz....
1. basamağı doğru ve etkili kullanmayı da vatandaş tek başına öğrenemez... hele bu siyasi otoriteyle asla.....
son Adli nöbetim tam bayramın bittiği güne rastladı.....
sabaha kadar trafik kazasında kaybedilen vakalara otopsi yaptım.... ertesi günü 2 saat uyuyup işe gittiğimde şikayet edilmiştim

sonra birgün gelen bir jandarma bana "siz insan mısınız hocam?" dedi.... haydaaa dedim niye öyle dedin ki

"hocam siz otopsideyken vakaya yaklaşmayı bırak ben odaya giremedim".... vakanın beyin dokusunu pantolonundan toplamıştık.... çok üzücüydü... bir de genç bir anneyi kaybetmiştik.... (sanırım forumda bununla ilgili başlık açmıştım)
madem başladık anlatmaya devam edelim değil mi?
bir bebeğimiz (2 yaşında) bundan yaklaşık 2 ay önce malesef ex olmuş.... Anneyi telefonla aradım o ağladı ben sustum....
Savcılıkta bebek öldü görünüyor nüfusta bebek öldü görünüyor ama Sağlık Bakanlığında yaşıyor görünüyor...
Ve...
Bakanlık bebeğe aşı yapmadığım için bana ceza kesecek.... Çok ciddiyim....
Şimdi bu tüm samimiyetimle yazdığım bu yazıdan sonra fikirlerinizde ufacık bir değişiklik olmadıysa bari söylemeyin de hastalarıma aynı BEN olarak önyargısız iyi niyetli bakmaya devam edebileyim....
"aa hocam siz farklısınız" da demeyin

ben benim gibi binlerce hekim olduğunu çok iyi biliyorum....
Elindeki evrakı bana fırlatan hastaya,
komşudan aldığı ilacı yazdırmaya çalışan hastaya,
"bu rapor benim hakkım vereceksin" diyen çocuğa,
"verdiğin ilaçları kullanmadım iyileşemedim" diyen hastaya,
"ben ilaç yerine sarımsak yiyorum tansiyonum düşer mi?" diyen hastaya,
"ne yapayım tatlı yemeden yapamıyorum" diyen diyabet hastasına...... (devamı mevcut

)
Sabırla hoşgörüyle emek vermeye devam edebileyim.....
Hepinizi seviyorum... Ve vatandaşla hekim birlikte olursa sistemi vatandaş lehine çevirebiliriz diye umudediyorum.....

(sürç-ü lisan ettiysek affola... imla ve dilbilgisi hataları için özür dilerim....)
Arif beye cevap: Hastaneye düşmeyi kim ister ki? Hastalarım bana şunu söyler "hocam kimse sizin gibi ayrıntılı anlatmadı" nasıl anlatsınlar ki videoyu tekrar izleyin benim poliklinik sayım düşük (biraz şans) ben hastaya vakit ayırabiliyorum ve anlatıyorum hastanedeki doktor kaç dakika ayırabilir.... bunda doktorun günahı var mıdır?
beni sevmeyen hasta var mı? o-hooo dolu.... Seçkin gibi biri gelecek

bana laga luga yapacak mümkün değil iletişim kuramam

(Seçkini dile dolarım ben artık Dörtnalda yakalar acısını çıkarırım

)