Maalesef ülke yönetiminde kitabi bilgiler belli bir yere kadar geçerliliğini koruyor. Eğer bu bilgiler direk uygulandığında (Pratikte) yüzde yüz fayda sağlasaydı ekonomi prof. Tansu Çiller hanım efendi ekonomiyi düzeltir borçsuz harçsız refah içinde yaşayan ülke imar ederdi. Ben de okulda öğrendiğim teorik bilgilerin bazen pratikte mümkün olmadığını yaşayarak gördüm.
Bu kadar etnik gurubu barındıran dini bir yönetimi hala isteyen büyük halk çoğunluğu içinde "bir başkasının özgürlüğünü tehdit etmeyip" resmi dairede kara çarşafla çalışmak isteyen vatandaşa ne diyelim? İzin verelim çalışsın nasılsa benim özgürlüğüme müdahale yok. Ya da başörtüsünden dolayı ünüversiteye giremeyen bayanların özgürlüğüne müdahale var mı yok mu?
Demek istediğim şu ki; demokrasi çıtasının yüksekliği her ülkede farklıdır. Kendimizi ne Fransa gibi ne de İngiltere gibi görüp çıtayı en yukarı çıkaramayız. Kendi kültürel yapımıza, örf adetlerimize, milli duygularımıza, ekonomi durumumuza uygun yüksekliği bulup çıtayı buradan başlatmalıyız. Yoksa şu an yaşadığımız bilmem ne açılımı gibi kaosun içinde parçalanırız. Burası ne İngiltere ne Fransa ne de sözüm ona demokrasi beşiği olan İsviçre. Ayrıca İsviçre papaza benzetilmeyecek kadar diğer tüm ülkelerden daha demokratik (ti). Demokrasi kızılmayacak kadar mutlak ihtiyaç duyduğumuz ve duymamız gereken yegane can simidimiz.
Bu konu gerçekten amacının dışına çıktı. Tartışmaya katılan ve bizi izleyen arkadaşlar teşekkür ediyorum.
Ayrıca devletin elinde sadece ikametgah bilgilerimiz yok, nüfus bilgilerimizde var; ana adı, baba adı, doğum yeri yılı, vatandaşlık numaralarımız falan haberiniz olsun. Kullandığınız her kredi kartıylada takip ediliyoruz hatta bu kadar da değil sokaklarda caddelerde kameralarda var.
Bu arada Mehmet Teşekkür ederim bir an kendimi yalnız hissetmiştim.
Süleyman bey işte demokrasi bu hoşgörü, saygı ve üslup.
