Haluk İmamoğlu, yayıncılıktan inşaata bir dizi alanda faaliyet gösteren şirketin başında.
16 yıldır aynı aracı kullanıyor. Oto tutkunluğunun ardında, apayrı bir dünya görüşü var.

Haluk İmamoğlu, Moral FM’in Genel Müdürü ve Nesil Şirketler Grubu’nun Yönetim Kurulu
Üyesi. Nesil Şirketler Grubu’nda cateringten inşaata, yayıncılığa kadar farklı şirketler
bulunuyor.
İş dünyası, Haluk İmamoğlu’nu başarılı bir yönetici olarak tanıyor. Kriz döneminde,
başında bulunduğu şirketlere yaptığı atılımla tanındı.
Haluk İmamoğlu’nu bugün işadamı kimliği ile değil, çok farklı bir yönü ile tanıyacağız.
Sahip olduğu eşya ile kurduğu bir tür arkadaşlığı size sunacağız.
İmamoğlu, iyi kazanabilen bir işadamı olmasına rağmen, harcama alışkanlıkları çok farklı.
Sahip olduğu otomobili yıllardan bu yana değiştirmemiş. Niçin değiştirmediğini bir dünya
görüşü ile bizlerle paylaşıyor.
Haluk İmamoğlu, 1990 yılının eylül ayında Toyota markalı bir otomobil alıyor. 16 yaşındaki
otomobili, bugün 450 bin kilometrede. Otomobilini değiştirme, şimdilerde de gündeminde
değil.
İmamoğlu ile otomobilini niçin değiştirmediğini konuştuk. Gördük ki, arkasında apayrı bir
dünya görüşü var.
- Haluk Bey, niçin değiştirmediğinizi sonra soracağım. Ama otomobilinize 15. yıl
kutlaması yaptığınız söyleniyor. Bu kutlamayı nasıl yaptınız?
- Arabamı, 1990 yılında sıfır olarak aldım. Yıllarca bana hizmet eden araca, 15’ci yılında bir
kutlama yapmaya karar verdim. Bir arkadaşa verdim ve oto süslemesi yapan bir yere
götürüp süsletmesini istedim. Arkadaşım, oto süslemecisine aracın 15’inci yılı olduğunu
belirtip; “Bunun bir gelin arabası gibi süslenmesini istiyorlar ” der.
İşi araba süsleme olan kişi bunun bir şaka olduğunu zanneder. Ama götüren elemanın
ısrarı üzerine gerekeni yapar. Ayrıca, Toyota merkezine de kutlama yapacağımı
söylemiştim. Bunun üzerine, üst düzey yetkililer de geldi. Onlar da gördüklerini çok ilginç
buldular.
Moral FM’in toplantı salonunda arkadaşların da katılımıyla bir kutlama yaptık.
"NEDEN BİR ARACI 15 YILDIR KULLANIYORUM"
- Siz, istediğinizde otomobilinizi yenileyebilecek bir gelire sahipsiniz. Niçin aynı arabayı
yıllarca kullanmayı tercih ediyorsunuz?
- “Bugünkü medeniyet bize, (tükettiğin kadar varsın) felsefesini empoze ediyor. Aslında
bunu fazla açmaya gerek yok, hepimiz biliyoruz. Bir araya geldiğimizde yeni elbiselerimizi
konuşuruz, hangi semte taşınacağımızı konuşuruz, alacağımız yeni arabayı konuşuruz.
Bizim bağlı olduğumuz medeniyet de, “Tükettim dediğin hadise aslında tüketilecek bir şey
değildir. Onlarla arkadaşlık kurmalısın” diyor.
- Peki, İslam tarihine baktığımızda bu görüşü destekleyen neler var?
- Bunun örneğini nereden biliyoruz. İslam tarihinden ve Bediüzzaman Said Nursi’nin
hayatından biliyoruz. Bediüzzaman 1940’lı yıllarda Emirdağ’da kalırken, çay kaşığı kırılıyor.
Çok sıradan ve teneke gibi olan kaşığı, hizmetinde bulunan talebelerinden birine
vererek; “Kardeşim bunu tamir ettir” diyor.
Kaşığı alan talebesi, kendi kendine, “Üstadımıza bu kötü kaşık yakışmıyor. Ben yeni bir
kaşık alıp ona vereyim” diye düşünüyor ve tamir ettirme yerine aldığı yeni kaşığı
götürüyor. Daha sağlam, daha güzel diye…
Bediüzzaman’a götürdüğü zaman, “Bu ne kardeşim! Nerede benim kaşığım” diye
çıkışıyor. “O benim bunca yıllık arkadaşımdı. Ben onu istiyorum” diyor.
Hizmetinde bulunan talebesi, çöpe attığı kaşığın parçalarını buluyor ve tamir ettirip
götürüyor.
Bediüzzaman da bir dostuna kavuşmuş gibi kaşığı alıp talebesine teşekkür ediyor.
EŞYA İLE KURULAN KOZMİK ARKADAŞLIK
- Eşya insan için niçin bu kadar önemli?
- Bir çoğu, o çay kaşığına demir parçası diye bakıyor. Aslında her eşya, kozmik evrende
bizim arkadaşımızdır. Bugünkü medeniyet ise bunun tersini insanların beyinlerine
sokuyor. “Sen varsın, bütün bunların hepsini zapt u rapt altına alabilirsin” anlayışını
yerleştiriyor. Hatta, bir adım ileri gidip, “Senin gibi olmayanları bile yok edebilirsin” diyor.
Bizim medeniyetimiz ise “Kozmik evrende arkadaş ol” diyor. Ben kullandığım otomobile
böyle baktım.
- Sizin arabanızla aranızda kurduğunuz bağlar var mı?
- Şimdi benim bu otomobilin koltuğu ile, direksiyonu ile, kapı kolu ile bir sürü hatıralarım
var. Ben bunu verip yenisini aldığım zaman, yeni bir aracın üretilmesi için çevreye verilen
negatif etkilerin hepsine katkıda bulunacağım.
BEDİÜZZAMAN'IN CÜBBESİ
- İnsanların yeni araç almasına nasıl bakıyorsunuz?
- Ben kimse yeni bir araç almasın demiyorum. Bu benim kendi dünyamda geliştirdiğim bir
yaklaşım. Dünyayı hiç olmazsa bir araçlık daha az tüketirim diye varsayıyorum.
İşte, kullandığımız eşyalarla kozmik evrende bir bağlantı içinde olduğumuzu bilelim.
Bu arada, gerçekten sağlam ve kullanışlı bir araç yaptıkları için Toyota’ya da teşekkür
ediyorum.
Bediüzzaman’dan bir örnek daha vermek istiyorum. Isparta’da bulunduğu yıllar içerisinde
üzerinde taşıdığı bir cübbesi varmış. Cübbe o kadar çok yama görmüş ki, asıl yeri hangisi,
yamalı bölümler hangisi ayırt edilemez olmuş. Çünkü, zaman içerisinde yamanın da
yamandığı olmuş.
Bu cübbeden bahsederken, “Bu benim 40 yıllık arkadaşım” diyormuş.
Bir cübbeye, “Benim arkadaşım” demek önemli bir yaklaşım.
- Buradan bir felsefe çıkarıyorsunuz siz?
- Bugünkü medeniyet, bizim eşya ile olan irtibatımızı koparıp atmış. Bundan dolayı
hunharlaştık. Bundan dolayı hiçbir şeye değer vermiyoruz. Bundan dolayı acımasızca yok
edebiliyoruz, bundan dolayı başkalarına saygı duymuyoruz, bundan dolayı yakıp
yıkabiliyoruz.
Çevreyi bitirdikten sonra, bu kez de birbirimize karşı hunharlaşıyoruz. Birbirimizi yok
etmeye çalışıyoruz.
“Ben karşımdakini yok ederim. Onun olması önemli değil” diyor. Sonra ardından bir
başkası gelip, “Önemli olan benim olmam” diyene, “Hayır sen de olmayabilirsin, önemli
olan benim olmam” diyebiliyor.
İşte bu yaklaşımdan dolayı da ben 15-16 yıldır aynı aracı kullanıyorum.
"KREDİ KARTI DA KULLANMIYORUM"
Ben kendi içimde geliştirdiğim bu felsefe sayesinde, bugüne kadar çevremde birçok insan
kredi kartı batağına sürüklendiği halde bir sıkıntıya düşmedim. Çünkü ben kredi kartı da
kullanmıyorum.
- Kredi kartına karşı tavrınız nasıl?
- Kredi kartına karşı değilim, ama ben kişisel olarak kullanmamayı tercih ediyorum. Kredi
kartı, bana bir aylık bir avantaj sağlıyor. Aslında bütün esprisi bu. Gelecek ayın parasını bu
ay harcama imkanı sunuyor.
Bankaların insanlara sunduğu taksit ve biraz daha ucuza satın alma imkanı aslında, “Sen
bu kartı bir kez eline geçir. Biz sana ondan sonra ne yapacağımızı biliriz” anlamı taşıyor.
Ben ne yapıyorum. Bir ay içinde harcayacağım parayı, bir finans kuruluşuna yatırıyorum.
Yanımda yine para taşımıyorum. Oradan ATM kartları ile kullanıyorum. Bu bana aynı
zamanda çok daha ölçülü olmayı, bütçe yapmayı öğretiyor. Bundan dolayı da kazancımız
çok daha bereketli oluyor.
Rotahaber
HALUK İMAMOĞLU KİM?
1948 Yozgat Akdağmadeni’nde doğdu. İlk ve orta öğrenimini tamamladıktan sonra 1962
yılında İstanbul’a geldi. Eyüp Lisesinden sonra Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Makine
Mühendisi olarak mezun oldu.
Uzun yıllar çeşitli firmalarda yöneticilik yaptı. Çeşitli gazete ve dergilerde ekonomi, siyaset
ve kişisel gelişim konularında makaleleri yayınlandı. Halen ailede ve işyerlerinde iletişim
konulu seminerler veriyor. Moral FM’in kurucuları arasında yer aldı.
Türkiye’de ilk defa bir ulusal radyoda kişisel gelişim programı olan “Başarı Hattı”
programını 1997’den beri yapmaktadır. Ayrıca Cemal UŞAK ve Sefa MÜRSEL ile birlikte
yaptıkları “Panorama”,uzun yıllardır devam etmektedir.
Halen Moral FM’in Genel Müdürlüğünü de sürdüren Haluk İMAMOĞLU’nun “Pembe Kurdela”
isimli bir derleme hikaye kitabı vard