Sağdan sağdan 110-120 ile gidiyorum. En sağdan tır çıkıyor karşına 100 ile gidiyor. Onu sollamak için sıra bekliyorsun boşlukta atlıyorsun sol şeride. Tam gaz yapıyorsun 1.6 motorla ama adamlarda 2, 2.5, 3 lük motorlar olduğu için tamponundan ayrılmıyor hiç.
Türkiyede kendini hızlı sanıyorsun da, burada tam bir kağnı maalesef. Tamponuna yapışarak acı gerçekle yüzleşiyorsun.
--------------------------------------------------
Benzin 1.6€, çevir tl ye, 8.8 TL. Araba 90-100 e sabitleyerek 5.8 lt yakmış. Düz hesap 6 lt diyelim. 6 lt*8,8 tl den 53 kuruş yapıyor. Türkiyeden alsak yakıtı 6,3 tl den 38 kuruş yapıyor. Yok lpgsiz binilmez vallahi.
Bu arada 2500 km boyunca 6 kere lpg aldım, 180 dolar civarı tuttu. Edirneden çıkmadan benzini ve lpg yi fullemiştim. Benzini Almanyadaki akrabaya kadar yarısını kullanmıştım. Arıza ışığı verdikten sonra hep benzinde kullandım onu da bitirdim. Toplamda 1000-1100 tl civarına yakıt tuttu sanırım. Bulgar vinyeti 9 euro, Sırp otobanları gişede nakit ödeniyor 10 euro civarı sanırım, 4-5 otobandan alınıyor çünkü, parça parça açılmış. Macar vinyeti 12 euro, Avusturya vinyeti 9 euro. Fakat Macar-Sırp sınırında da satılıyor, ben ikisini bir arada akşam mahmurluğu ile alma gafletinde bulundum 27 euro ödedim macar+avusturya vinyetlerine. Almanya, Hollanda ve Belçika'da otobanlar ücretsiz.
Yakıt tam olarak 133,46 dolar. 4.7 tl den hesaplasak yukarı yuvarlarsak 630 tl yapıyor. Edirnede 228 tl ye yarı depo benzin ve lpg tamamen fullemiştim. 855 tl yaptı. 45 euro da vinyet tutsa 1100 tl yaptı.
Yollar bulgarda sakindi, sırpta çoğu otoban açılmış, sadece taş tünellerden geçiliyor. Belgrad, viyana yolu yoğundu. Passau nürnberg frankfurt dortmund bochum yolu üstünden geldim dortmund çevresinde trafik çok fenaydı hem geliş hem gidiş.
Sınırlarda da durdurulmadım. Gri pasaportun etkisi olabilir. Hiç aranmadık, öylesine kontrol ettiler hepsinde. Bagajı açıp bakar gibi yapıp kapattılar. Bulgardaki pasaporta bakan görevli çok güleryüzlüydü, nereye ne için gittiğimizi görevimizin ne olduğunu sordu, iyi yolculuklar diledi. Sonrasında 1 görevli bagajı kontrol etti. Sonra biraz daha ilerleyince 2. görevliye gelince bagajı kontrol edecek diyerek bagaj kapağını açtım. Suratıma mal mal bakınca aramayacak sanıp kapattım, sinirlendi gerizekalı, baya soğuk ve suratsızdı. Ardından zaten bagaj açıktı bir şey söylemeyince kontrol etmeyeceksiniz sandım dedim ingilizce. Baktı sadece gidin dedi. Sırpa girince nereye gittiğimizi sordular, selam komşi dediler.
Sırpta mola verdiğimiz bir yerde, kasiyer Türk olduğumuzu öğrenince muhabbet ettik baya. Işidin Müslümanlığı temsil ettiğini sanıyordu. Ardından Türkçe konuşan ama Türk müsün deyince değilim diyenlerin olayının ne olduğunu merak etti. Ayrılıkçı kürtler olduğunu söyleyip açıkladım, aynı Sırbistan ile Kosova, Karadağ durumları gibi olduğunu söyleyince daha iyi anladı. Osmanlıdan laf açılınca ve 450 yıl oralara hükmetmesinden laf açılınca iyi niyet göstergesi olarak kardeşiz deyince, hayır biz kardeş değiliz, ruslarla kardeşiz. sizle sadece siz iyi olursanız bize para kazandırırsanız iyi oluruz dedi. Din kardeşliğinin önemini AB'ye bizim hiçbir zaman alınmayacağımızı bir kez daha anlamış oldum. Osmanlı zamanlarını da iyi hatırlamıyorlar. Ama Avusturya-Macaristan ve Rusya egemenliklerini de sevmeseler de aynı dinden oldukları için Osmanlı kadar kötü hatırlamıyorlar izlenimi edindim.
Niş'te Osmanlı paşasının ölen Sırp ayaklanmacıların kellerinden yaptırdığı Celle Cula, Kelle Kulesini görmek istiyordum fakat kapanışına yetişemedik.
Bir tek Sırp'tan Macara girerken (AB sınırı) gri pasaportu tanımadı görevliler. Telefon açtılar bir yerlere. 2-3 dakika sonra ileride kenara çekmemizi istediler. O esnada bir görevli yerine geçerken iyi akşamlar komşi dedi. Orada da 5 dk civarı bekledik. Sonra bir görevli gelip pasaportları verdi bagajı açmamı istedi sertçe, bakar gibi yaptı git dedi. Macarca teşekkürler deyince yumuşadı biraz.
Almanya ve Avusturya da sınırda kontrol vardı durdurulmadık hiç. Türk plaka olduğu için durdurulurz sanmıştık.
En fazla 120 km hıza çıktım. Tam passauda 130 a çıktım ki subap arızasından dolayı arıza ışığı yandı, ondan beri de 90-100 ile tırların arkasında gittim.
İstanbuldan çıktım 1. gün akşam belgradda kaldık merkezde. gezmeye vakit kalmadı. Arabayı Bulgarlar ve Sırplar sıkıntılı demeleri nedeniyle Belgrad merkezde otoparka koydum. 20 saati 15 euro ödedim. Otel de merkezdeydi. 2. gün güzelce uyuyup öğlen otelden çıktık belgradı gezdik.
Belgradda mola verdiğimizin ertesi günü kalesini dolandık, orada Damat Ali Paşa'nın türbesini ziyaret ettik. Yabancılar aynı bizde yapıldığı gibi camlarındaki demirlere kurdele bağlamışlar. Kaleyi park haline getirmişler. Hendek kısımlarına dinazor, tank top tüfek yerleştirmişler. Saçmalamışlar bence. TİKA çeşmemizi ve türbeyi onarmış çok güzel olmuş. Gavur ellerde Türk çeşmesi ile karşılaşmak ve oranın suyu ile ferahlamak çok güzel bir duygu. Zira yabancıların çeşme geleneği yok, sadece süs niyetine kullanırlar. Sadece Viyana ve Amsterdam'da soğuk su şişesi doldurma noktaları gördüm şimdiye kadar. ikindide novi sada geçtik. Petrovaradin kalesini dolandık. Merkezini dolanıp akşam yemeği yiyip devam ettik, Pek birşey yok Novi Sadda Petrovaradin kalesi harici. Macar sınırını geçip budapeşte viyana arasında bir park yerinde kaldık. 3. gün 9 gibi uyandıktan sonra avusturya sınırını geçip viyanada 2 saatlik gezi molası verdik. Ordan çıkıp steyr köyüne geçtik, yemek yiyip almanya sınırını geçtik. Avusturya ve Sırbistan 35 derece olan hava sıcaklığı Almanyaya geçtiğimiz gibi 16 dereceye düştü. Nürnberg civarına kadar gelebilip 3. gün molayı park yerinde verdik. Gece hava sıcaklığı 9 dereceye düştü. Uzun boylu olmamdan ötürü ayaklar açıkta kalınca sürücü koltuğunda ayaklar üşüdü baya yorgana rağmen. 4. gün de herneye vardık. 5. gün bugün de herneden brüksele geldik.
Şans eseri gayet güzel bir ev tuttuk. Ev fiyatları çok pahalı olduğundan oda ilanlarına baktık. Ev fiyatları 700-800 eurodan başlıyor onlar da şehrin dışında genelde. Öğrenciler oda kiralıyorlar hep. Fiyatları 300-700 euro arasında değişiyor. Bizim anlaştığımız kız 1 hafta kala sıkıntı çıkardı. Derken bir ilan denk geldi ve karar verdik. 430 euro fiyatı. Ve şans eseri hem aylık olarak aldığım kapalı park yerine hem de eşimin staj yerine 2 km mesafede. Ev Dubleks ve kimse yok evde.
870 euroymuş evin toplam kirası normalde. Fakat kız staj için Fransaya gidiyormuş. Ev arkadaşı da bi ara sadece günübirlik gelecekmiş. Baya ballıyız bu konuda.
Almanya'da netto da alışverişimizi yaptık. Ekmekler 50 cent-1 euro arasında, Makarnalar 39 cent, Gouda 300 gr kaşar peyniri 1.19 euro indirimdeydi. Sürmelik peynir gibi birşey aldık 1 euro civarıydı. Makarna için soslar 70 cent civarıydı. Domates 89 cent, salataları kol gibi kocaman, kilosu 89 cent. Almanyada mcdonalds yedik menü olayı yok, mc chicken burger, kola ve patates 7euro. patatesleri bizimkinin büyük boyu gibi. isterseniz büyütülüyor ama en küçüğüyle gayet rahat doyuluyor. Brükselde eve yakın lidl var, oradan alışveriş yaparız artık. Dondurulmuş hazır gıdalar ucuz genelde. Çoğunlukla 2 euronun altında fiyatlar marketlerde.
Yol boyunca kaza riski anlamında hiçbir sıkıntı yaşamadık. Trafiğin 1 tık yavaş sürünce millet gelip solluyor geçiyor zaten, ya da siz hızlı giderseniz ya akışa uyacaksınız ya da sollama yaptığınız zaman orta veya sol şeridi kullanacaksınız. Trafikte saygı olduğu için sıkıntı yaşanmıyor. En solda hızlı gidenin hızlı gitme hakkı ile sağda yavaş gidenin sollama hakkı çok güzel bir biçimde sağlanıyor. Her 2 taraf da saygılı davranıyor birbirine. Arada bir sağa geçmeyi unutanlar çıkıyor. Ama kesinlikle ne bir selektör yapan ne bir korna çalan yok. Tek sıkıntıyı Dortmundda inşaat nedeniyle oluşan trafikte yaşadım. Sağdan 80 ile gidiyorum 80 lik yerde. Soldaki minibüs 90 la gidiyorken sağ sinyal verip üstüme kırmaya başladı, kör noktasında kaldım sanırım. Hemen kornayla ikaz edince toparladı, mesafe bırakıp girdi sağ şeride. Bu bile aslında ciddi bir durum değildi, gayet basit risk olmayan bir durumdu. Ama kaza riski diyebileceksek bir tek bu durumla karşılaştım.
---------------------------------------------------
Belçikada parasız otopark yok. Yol kenarları hep paralı. En iyisi parasız ama 2 saat park hakkı veriyor. Benim oturduğum bina da baya bir ara sokakta kontrol var mı emin olamadım o nedenle BePark tan 1 aylık kapalı garaj aldım.
Benzin otoban kenarında 1.70€ iken Brüksel içindeki Lukoil'de 1,46€. Ama görseniz benzinci demezsiniz sokak arası bir evin en alt katındaki duvarlar yıkılmış iç kısmı benzinlik yapılmış öyle yerler.
---------------------------------------------------
Bir önceki gezi için=>
http://www.toyotaclubtr.com/index.php?topic=75208.0