0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
Arkadaşlarının affına sığınıyorum ama acaip güldüm.....İBNE KADIYaşlı ve zengin bir adamın hepsi birbirinden zeki 3 oğlu varmış. Birgün amansız bir hastalıkla yatağa düşen yaşlı adam verasetini açıklamak için oğullarını yanına çağırmış.''Oğullarım benim vaktim geldi artık, ecel kapıda. Ben ölünce tabi kimallarımın hepsi sizin ve siz çok zekisiniz, ama siz mallarımı bölüşeceksiniz diye,birbirinizedüşmemeniz için şehrin kadısına gidin. O kadıya benim selamımısöyleyin, o size mirası bölüştürür.''Ve adam ölüüür...Oğulları da babalarının isteği üzerine, kadıya gitmekiçin yola düşerler.Tabi yeşillik yerlerden, gölden, yağmurdan, çamurdan falan geçerler.Derken önlerine bir adam çıkar ve bizim 3 biradere sorar; ''Efendiler ben devemi kaybettim siz yolda bir deve gördünüz mü?''der.Büyük kardeş sorar;''Tek gözü kör müydü?''Adam ''Evet '' der.Ortanca kardeş sorar;'' Kuyruğu kesik mıydı?''Adam ''Evet'' der.Küçük kardeş sorar;''Bir ayağı topal mıydı? ''Adam ona da ''Evet'' der.Bu sorulardan sonra 3 birader devesini kaybeden adama;'' Biz senin deveni görmedik '' derler. Adam birden sinirlenir.''Yaa nasıl olur. Hem bütün özelliklerini bildiniz, hem de görmedik diyorsunuz. Bende sizinle beraber gideceğim ve gittiğiniz yerdeki kadıya sizi şikayet edeceğim''der. Biraderler de ''Olur gel'' derler ve sonunda kadının yanına varırlar, huzuruna çıkarlar. 3 birader der ki; '' Efendim bizim babamız vefat etmeden önce mirası bölüşmemiz için size gelmemizi söylemişti. Biz de bu yüzden geldik.'' Kadı devesini kaybeden adama döner ve;''Sen niye geldin.'' der. Adam da;'' Efendim ben devemi kaybettim. Yolda bunları gördüm. Onlara devemigördünüz mü dedim ,onlar da devemin bütün özelliklerini bildikleri halde görmedik dediler. Ben bunlardan şüpheliyim'' der.Kadı biraderlere döner ve sorar:''Sen nerden bildin tek gözünün kör olduğunu.''''Efendim, yolda gelirken yeşillik yerden geçtik. Baktım ki yeşillikler hep bir tarafından yenilmiş, öbür tarafına yanaşılmamış bile. Tek gözünün kör olduğunu oradan anladım.''''Peki sen nerden bildin kuyruğunun kesik olduğunu.''''Efendim, yolda gelirken deve pisliği gördüm. Devenin pislikleri hep dağınık düşmüş...Halbuki kuyruğu olsaydı hep toplu düşerdi. Oradan bildim kuyruğunun olmadığını.'''Peki sen nerden bildin bir ayağının topal olduğunu.''''Efendim, gelirken gölden geçtik. Baktım ki devenin 3 ayağının tam izi, bir de yarım ayak izi var. Tek ayağının topal olduğunu oradan anladım.''Kadı devesini kaybeden adama döner ve ;''Kardeşim bunlar senin deveni görmemişler' der. Sonra kadı o adamı gönderir ve düşünür; ''Ulan bunlar benden zeki, ben bunlara nasıl miras bölüştüreceğim. Neyse ben bunlara bir ziyafet vereyim, sonra da kapı arkasından dinleyeyim bakalım ne konuşuyorlar'' diye düşünür ve bizim 3 biraderi evine götürür. Hanımına güzel birziyafet hazırlattırır, yemek gelir ve kadı; Siz yemeğinizi yiyin, ben bir yere varıp geleceğim' der ve kapıarkasına geçer. Büyük kardeş der ki;''Yaa, kuzu çok iyiymiş de, keşke köpek emmeseydi...''Kadı şaşırır. Ortanca kardeş der ki;''Yaa, şarap iyiymiş de, keşke mezar toprağından yapmasalardı...''Kadı iyice şaşırır. Küçük kardeş de der ki;''Yaa, kadı iyiymiş de, keşke ibne olmasaydı...''Kadı bu lafı duyar duymaz, gelenlerin zeki olduğunu düşünerek hemen araştırmaya gider. Kuzuyu aldığı adama; ''Bu kuzu ne emdi'' diye sor ar. Adamda; ''Kuzunun annesi öldüydü, ben de kapının önünde yatan köpeğe emzirttim''der. Daha sonra şarabı aldığı adama gider ve ''Bu şarabın toprağı nerden' diye sorar. Adamda; ''Valla bizim burada en güzel toprak mezarlıkta var, ben de mezar toprağından yaptım'' der.Kadı;''Ulan bunlar ikisini de bildi' diye düşünerekten annesinin yanına gider ve ''Anne ben ibne miyim ' diye sorar. Annesi de;''Oğlum hatırlamazsın, sen küçükken ormanda sana oduncu tecavüz etmişti''der. Kadı bu şaşkınlıklar içinde bizim 3 biraderin yanına gider ve baslar sormaya.Büyük kardeşe;''Söyle bakalım, kuzunun köpek emdiğini nerden bildin...''''Nerden olacak. Bak kuzunun budunun bu kenarında yağ olmaz. Ama köpeği emdiği için burada yağ var.''Ortanca kardeşe;''Söyle bakalım, şarabın mezar toprağından olduğunu nerden bildin...''''Nerden olacak. İçiyorum içiyorum zevk yerine keder veriyor.''Ve küçük kardeşe sorar;''Söyle bakalım, sen benim ibne olduğumu nerden bildin.'' Nerden olacak, ibne olmasan girişe XXX takımı bayrağı asmazdın.'
Abi, alınıyorum ama.
Yok birader alınma bu işin latifesi....Bugün bizim devre var fanatik Galatasatraylı....O yollamış çok güldüm diye bende paylaşayım dedim....Bu arada bende Beşiktaşlıyım zaten her takımla kardeş takımız....Sen bu fıkrayı sonunu değiştirerek aktar çevrene ....Belki de bizim arkadaşta değiştirerek yollamıştır bu fıkrayı kim bilir.....
Bunu yapan mühendis kör oldu.....
Ben de bir tane cenaze namazında görmüştüm. Adamın t-shirt ün de mayolu kadın resmi, resmin altında da yeni rakı yazısı vardı. Bir de en ön safta hocanın yanında durmuş.
bir poz alaydın birader...gülerdik yaaaa...
YANLIŞ ANLADI...Oldukça yakışıklı ve cüsseli kısaca her hali ile dört dörtlük bir adam bardan içeri girer. Yanında da bir devekuşu bara yaklaşırlar ve adam barmene seslenir;-Bana bir viski. Devekuşunu göstererek,-Buna da bir bardak su der ve içtikçe içerler. Sonra adam,-Hesap der. Barmen,-27$ 45cent der. Adam elini cebine atar, cebinden çıkardığı paranın hepsini bırakır çıkarlar. Barmen sayar; tamı tamına 27$ 45cent.Adam ve devekuşu ikinci gün yine gelirler içerler. Adam,-Hesap der. Barmen,-36$ 18cent der. Adam elini cebine atar, cebinden çıkardığı paranın hepsini bırakır çıkarlar. Barmen sayar; tamı tamına 36$ 18cent. Barmen şaşkın, olayın sırrını çözmeye çalışıyor.Üçüncü gün, dördüncü gün, adam ve devekuşu geliyor gece geç saatlere kadar içiyorlar hesap ne kadar olursa olsun adam elini cebine atıyor bütün parayı bırakıyor, barmen sayıyor hesap tam; ne eksik ne fazla. Barmen kafayı yemek üzere dayanamıyor ve bu işin sırrını soruyor. Adam anlatıyor:-Bir gün Alaaddin’in Sihirli Lambasını buldum cin çıktı ve bana üç dilek dilememi söyledi ben de diledim...1.Çok yakışıklı ve kadınların hayran olduğu bir tipim olsun2.Her yerde ve her zaman ne kadar paraya ihtiyacım olursa olsun elimi cebime attığımda hazır olsun. Barmen paranın sırrını öğrenmiş ve rahatlamıştır, sonra devekuşunu göstererek sorar:-Peki, bu ne bu? Adam cevap verir;-Ha o mu? 3.dileğim der. Beni hiç yalnız bırakmayacak uzun bacaklı bir piliç istemiştim; yanlış anladı şerefsiz.
Gerçek bir mektuptur Temel fıkrası değil !Trabzonlu Temel Ağa'nın sevgili torunu Eda'ya verilen ödev ile başı derttedir. Eskişehir'e göç eden arkadaşı Niyazi'ye başına gelenleri yazar:Niyazicugum. Hani benim küçük torun var ya. Geçen akşam, geturdi ödevini önüme koydi. bir yandan da aglay. Zaten dertlerini hep baga açar.Dedi ki; 'Habunlari anliyamadum. O yüzden da yapamadım. Yarin ögretmen beni dövecek.'Dedum ki; 'Aglama usagum, bunun içun ögretmen adam dövmez. Simdi oni çözeruk.'Ne mümkün Niyazi kardasum:bir tirenlan, bir otobos ayni istasyondan kalkmislar. Tiren otobostan üçte bir daha hizli gidiy. Otobos iki yerde onbeser dakka istirahat vermis. Tiren da bir yerde durmis, 20 dakka su almis. Otobos saatte 60 kilometro gidiymis. Tiren 5 saat sonra gidecegi yere varmis. Otobos ise ne vakit sonra oraya varacakmis. Ograstum yapamadum.Usak aglay.Derken bubasi geldi. O da çözemedi. Diyrum oga ki, ' damat, senun tanidugun tahsilli bir otobos sofori var ise oga soralim, belki o bilebilur. Yahutta sabah olsun ben usagi soforler cemiyetine götüreyum. Onlar arasinda belki tirenle yaris etmis bir sofor vardur da bize nasihat verur. 'Ha, biz bir yandan da usaga tireni tarif ediyruk.Tiren görmemis ki...Ne anasi görmis, ne bubasi. Ben da bir tek askerlukte Erzurum'dan Sivas'a gittiydum. Neysa kardasum, o gece çok kizdum. Diyeceksun ki niye?Usak daha incir agacindan duti ayiramay; mezgiti gosteriyrum, hamsi diy; efendum, yumurtanun fabrikada yapilduguni sanay. Biz gelduk araba yaristiriyruk. Yani efendi, otobos saatinda varsa ne olur, geç varsa ne olur? Gurbetten yolci mi bekliysun? Eger varacagi saat onemliysa, edersun yazihaneye bir telefon, derler saga otobosun inecegi zamani.. Bu kadarluk mesele içun sabiyi subyani niye telef edersun?Usakcuklarda sarki yok, türki yok, oyun yok; dayamis matamatigi.Ayiptur...
Gerçek olması muhtemeldir Aşağıda fıkra gibi bir olayda yakın tanıdıklarımızın başına denk geldi Geçen yıl Trabzon'da Gençlik Olimpiyatları sırasında bir kamu kurumundan gelen ekip Trabzon'u gezdikten sonra akşam yemek için bize nereye gidebileceklerini sordu bizde daha önce gittiğimiz mekanlardan birini tavsiye ettik. Kalabalık bir grup 30 kişi kadar var, bindiler otobüse gittiler. Mekanın önünde garson karşılamış ekibi;Garson : Kaç kişisiniz?Kamu Görevlisi : 30 kişiyizGarson: Yerimiz var ama içerisi çok kalabalık, şimdi sen sipariş vereceksin ben geç getireceğim sonra sen beni şikayet edeceksin, ben sinirleneceğim, sonra tatsızlık çıkacakKamu Görevlisi: eeeeGarson: En iyisi siz başka yere gidin tatsızlık çıkmasın