Evde asla pantolonla oturamam, gelir gelmez mutlaka eşofmanlarımı giyer, sonra kanepeye uzanırım.
Geçen gün yine aynı hayalleri kurarak işten eve geldim ve hemen üzerimi değiştirip tv karşısına geçmek üzereydim ki mutfaktan bizim hanımın sesini duydum:
-Hayatım zeytinyağ kalmamış, gidip bir koşu alıversene, salataya dökücem
-Yaa üzerimi değiştirmeden neden söylemedin?
-Farketmemişim hayatım, hadi sana zahmet
-Offff, iyi peki tamam.
Bu arada başka bir huyum daha var, dışarıya da asla eşofman, pijama, şort..vs ile çıkmam.
Gidip üzerimi değiştirdim ve sokağın başındaki marketten zeytinyağını aldım geldim.
Tekrar eşofmaları giyip tv karşısında kanaldan kanala ahenkle dans ediyordum ki, bizimki odanın kapısında belirdi:
-Yaa hayatım kızacaksın şimdi ama, tuz kalmamış evde, salataya tuz atıcam
-yahu daha demin markete gittim niye söylemedin, salata yapma o zaman
-Ama yaptım bir kere, hadi bir koşu gidiver sana zahmet
-Ulan bir salata yiyecez, maymuna çevirdin bizi, başka bir şey var mı iyi bak?
-Yok hayatım
-Offf iyi tamam.
Tekrar üzerimi giyip söylene söylene markete gittim, marketçinin de pis pis sırıtmasıyla iyice asabım bozuldu.
Eve geldim, tekrar üzerimi giyip, sırtımın arkasına iki yastık koyup kanepeye uzandım.
İçeriden bizimkinin sesi geldi:
-hayatım haydi gel, yemek hazır

Kalktım, masaya oturdum, bakıyorum bir eksik var:
-Hani ekmek nerede?
- Ekmek mi?
- ..... (alt dudağımı ve dilimi ısırmış bir şekilde hatuna bakıyorum)
- Aaaaa ! ekmek yok canım yaaa, hadi bir koşu...
sinir katsayım zaten yükselmişti, o an savaş borusunu üfledim,
- Ulan senin de senin hazırlayacağın yemeğin de, yağının da, tuzunun da.....
Ama bizimki durur mu? En iyi savunmanın saldırı olduğunu gayet iyi bilir,
-Arabanın sesinde en ufak bir değişme olsun, onun için kilometrelerce gidersin ama hiç üşenmezsin ama değil mi?
Arabana verdiğin kıymetin yarısını bana göstermiyorsun,
Bana gelince, iki adımlık bakkala gitmeye üşenirsin, ben sana yemek hazırlıyorum, sen bana kızıyorsun, nankör

!
Sözlerinin sonlarına doğru yaklaşırken, ikinci silahını da ateşlemişti, evet ağlamaya başladı.
5 dk kadar sonra sinirim yatışmıştı, yanına gidip gönlünü almaya çalıştım, biraz zor oldu ama bir kaç tane ilkokul seviyesi iğrenç esprilerden patlattım ve sonunda güldürmeyi başardım.
-hadi kalk da yemeğimizi yiyelim, dedim
- Eeee, ekmek yok ama
- Ekmek yoksa pasta yeriz güzelim, diyerek iğrenç bir espri daha yaptım ve arkasından hunharca kahkaha attım.
Sonra yine dediğine geldik, gidip tekrar üzerimi giyip ekmek almaya gittim. Marketçiyi elimden mahalleli aldı.
-