Merhabalar arkadaşlar.
Hatırlayanlarınız olacaktır, bir tatil planım vardı ve çok şükür gerçekleştirdik.
Konusu:
http://www.toyotaclubtr.com/index.php?topic=61098.msg827184#msg827184Tatil planı yaptığım konuda, fotoğraf beklediğinizi söylemiştiniz. Söylemeseydiniz de MAYIS'taki İlkbahar gezisinde olduğu gibi paylaşmayı düşünüyordum.
Güzergah;
Gidiş: BANDIRMA-ÇANAKKALE-GEYİKLİ-BOZCAADA-ASSOS-AYVALIK
Dönüş: AYVALIK-ESKİŞEHİR-BANDIRMA
Gezi süresi: 4 gün
Araç: TOYOTA COROLLA 1.6 VVT-I A/T
Ortalama olarak toplam yapılan KM: 1350 KM
Yakıt tipi: Benzin/LPG
Harcanan yakıt: 113 LT LPG
Kuruş hesabıyla kesin olmamakla birlikte 0.225 kuruş gibi gibi bir değer çıkıyor.
Bagaj komple doluydu. Araçta iki yetişkin vardı. Klima yol boyu ekseriyetle 1. kademede açıktı.
Ruh hali: SILA-KAFA NEREYE BİZ ORAYA.
Hadi kalk gidelim hemen şu anda
Kapa telefonunu bulamasın arayanda
Açarız radyoyu yol nereye biz oraya
İyi gelmezmi hiç deniz havası
Bi göz oda bulur sokarız başımızı
Bide koyarız iki kadeh
Kafa nereye biz orayaSila - Kafa1- ALF ile beraber otogarda büyük misafirimizi heyecanla bekliyoruz.


2- Direkt ÇANAKKALE'ye kaçtık. ÇANAKKALE, yine o atmosferiyle bizi mutlu etmeyi başardı. İnsanın ömrü uzar yahu buralarda ! İnsanı, suyu bambaşka !

3- Biraz turladıktan sonra Denizcilik Müzesi'ni gezmeye karar verdik. 6-7 yıl öncesine kadar ücretli olarak girilen müzeye, artık ücretsiz giriliyor. Olması gereken yapılmış.

4-

5-

6- Eğer Denizcilik Müzesi'ne gelirseniz mutlaka bu dürbünden etrafı inceleyin. Ben daha önce farkına varmamıştım bu aletin.

7- Mayınlar...

8-

9- Güneş batmak üzere. Eh ÇANAKKALE'ye gelip de KORDON'da güneş batışını izleyemeyeceksek, "DUR YOLCU"ya uzaktan uzaktan bakamayacaksak ne anlamı var o kadar yolun ?

10- Deniz kıyısında yaşayanlar, gün batımını çok severler tıpkı benim gibi fakat güneş ÇANAKKALE'de bir başka batıyor benim gözümde. Sohbetten midir, atmosferden midir hiç bilmiyorum ve kurcalamak da istemem...


11-

12- TRUVA ATI. ÇANAKKALE'nin simgesi ve KORDON'da renk katıyor.

13- ÇANAKKALE'de turladıktan sonra gece 23.00 gibi DARDANOS PLAJI'na kaçalım dedik. Zaten ÇANAKKALE ile arası da fazla yok.
Sahile oturup, yıldızları izlemeye başladığımız sırada, ikimizin de hayranı olduğu sesi duyunca birden irkiliverdik.
Kim o ?
"Ee bu SILAAA !",
"Yok artık SILA olamaz"
demeler, bayağı bayağı kulak kabartmalar derkeeen, ses ileride denizin içerisinde iskeleye kurulan bir restauranttan geliyordu.
O tarafa doğru yürümeye başladık ve tabii ki SILA değildi şarkıyı söyleyen. Nerede o şans ?

Ablamızın sesi o kadar SILA'ya benziyor ki, anlatamam sizlere... O atmosferde, o huzurla birlikte kadehleri tokuşturduk. Tatil, güneşin altında güneşlenmekten ziyade, denizin sesiyle birlikte huzurla kadeh tokuşturup, iç çekmekti.

14-

15-

16- Mekandan 2.30 gibi çıkıp, EYVAH EYVAH serisinin çekildiği GEYİKLİ'ye doğru bastık yavaştan yavaştan. İlk feribota binmek ve olası trafikten kaçmak için iyi de yapmışım.

17- ALF, iskelede kafayı çekiyor.

18- Sabah mı oluyor ne ? Sevgiliyi uyutup, şafağın sökmesini bekleyelim o vakit.

19- Evet, evet.. Bir aydınlanma var.

20- Ooo, ALF'e de bir arkadaş geldi.

21- Serin bir yaz sabahı, GEYİKLİ'deki mis gibi deniz kokusu...

22-

23- BMW'ci abi ile bayağı bayağı kanka olduk gemi sırası beklerken. BOZCAADA'da mutlaka en az 2 gün geçirilmesini söyledi.

24-

25- GEYİKLİ'den kısa kısa pozlar.

27-

28-

29- Gece, GEYİKLİ'ye girdiğimizde fotoğraflarda görünen çadırlara uğrayıp, birer kahve içtik. Mekan sahibine "Ata DEMİRER'le tanışabildiniz mi bari ?" diye sorduğumda, "Aman kardeşim, hiç göründüğü gibi bir insan değil. Büyükburunlu birisi" demeye getirdi.

30- ALF ve ben gemiye binmek için komut bekliyoruz.

31- BOZCAADA'da şarj problemi nedeniyle çok fazla fotoğraf çekemedim. Bazı güzel anlar ölümsüzleştirilmek istenir ya, o kısımların fotoğraflarını aldım. BOZCAADA'nın detay fotoğrafları kız arkadaşımda, onları alınca tekrar ekleme yapacağım.

32- BOZCAADA'ya sabah indiğimizde "Bu nedir yahu ? Burası resmen meyhaneden ibaret" deyip, hayal kırıklığına uğramıştık fakat gündüz adayı keşfedince sabahki sözlerimizden pişmanlık duyduk. Ee tabii gecesi de sabah yadırgadığımız, o şirin meyhanelere uğramadan yapamadık. Çok sıcak bir ortam olduğunu söyleyebilirim. Fiyatlar çok fazla kazık değil, o ortam için değebilecek miktar.

33-

34- BOZCAADA'dan sabah 7.30 feribotuyla ayrıldık ve BEHRAMKALE(ASSOS)'ye geçtik.
Açıkçası istediğimiz görüntüyü yakalayamadık. ŞİRİNCE tarzı bir halta benzemeyen yer ve bol bol incik boncuk tezgahı. İyi veya kötü turizm potansiyeli olan bir yer var ve bir tek tabela koymuyorsun. Ki zaten bu tarz yerlerde ücretli otopark gördüğüm zaman nevrim dönüyor. Kendimi yolunacak kaz gibi hissediyorum. Tavsiye etmiyorum, yaktığım LPG'ye acıdım. Ne güzel AYVACIK'tan KÜÇÜKKUYU'ya inecektim.

35-

36-

37- AYVALIK-CUNDA ADASI'ndan bir görüntü.

38- KÜÇÜKKUYU'da bir OPET'te arabayı yıkattım, yıkattığıma da pişman oldum. Eleman "Kurulayalım" dese de, ellettirmek istemedim. Bana da kurulamak zor geldi, benek benek kireç oldu arabanın üzeri. Tatil boyu arabayı öyle görmek sinir bozucuydu.

39- Eh, AYVALIK'a gelmişken de balık yemeden olmaz. MAYIS ayında uğradığımız, AYVALIK'ın meydanındaki LAZ ALİ adlı mekana uğradık. MAYIS ayında %50 daha ucuz olan balık fiyatları, sezonun ve av yasağının etkisiyle tavan yapmış. Yine de memnun ayrıldık.

40- ŞEYTANSOFRASI'na uğramadan olur mu hiç ? Fakat geçen seferki gibi saçma sapan bir yer için 5.00 TL park parası vermedim. Bu sefer arabayı taa tepeye çıkan yolun kıyısına bıraktım.

Park parasına uyuzluğum var arkadaş ! El-ayak tutuyor, yürürüm 3 DK kadar. Beyin bedava.
Ki zaten herkes öyle yapıyordu ve mahşeri bir kalabalık vardı. Tepede belki 200 araç vardı, hepsinden 5.00 TL olarak hesaplayın.

41- Bu nedir yav ? "Bu neyin kafası ?" diye sorarlar ya, aynen öyle...

42- Dilek dileyip, ERİKLİ su pedinin jelatinini bağlamak neyin kafası yani ?

43-

44- Oldukça kalabalıktı.

45- Ve SARIMSAKLI Plajı. MAYIS'ta geldiğimiz zaman kimsecikler yoktu, şimdi tadı çıktı SARIMSAKLI'nın.

46- Lunapark da kurulmuş. Gariptir, hayatımda ilk defa bu kadar yakın oldum bir lunaparka. Sanki film setindeydim !

47-

48- "Bu gece ne yapalım, ne yapalım ?" derken, "Yine rakıdan gidelim" dedik. ALF, "Ben size kol kanat gererim, havlularınızı yere yayın, bana dayanın" deyince, "Helal sana be !" dedik ve ALF'in dediğini yaptık.

49-

50-

Fotoğraflar şu anlık bu kadar. Tekrar ekleme yapacağım arkadaşlar.