Çoğumuzun tahmin ettiği gibi ilk Türk petrol şirketimiz (Tpao 1954) değildir. Peki özelleşen bir çok şirketimizin yanında Tpao ne kadar süre bizim olarak kalacaktır, tartışılır. Keza Tpao'nun imkanları ve aslında Tpao ile beraber çalışması gereken diğer kuruluşların çoktan özelleşmiş olması da ayrı bir soru işaretidir.
'Türk Petrol Şirketi 1912'de Londra'da kurulan petrol şirketi. İsmi Türk olsa da hissedarları İngiliz, Almanlardan oluşuyordu. Öncelikli amacı o dönemlerde Osmanlı Devleti sınırları içerisinde yer alan Irak topraklarındaki petrol yataklarının işletilmesi imtiyazını kazanabilmekti. Türk Petrol Şirketi kuruluştaki hisselerinin %35'i Türkiye Milli Bankası'na, %25'i Royal Dutch Shell'e, %25'i Alman yatırımcılara, ve %15'i de Kalust Sarkis Gülbenkyan'a aitti. 1.nci dünya Savaşı'nın ardından savaşın galipleri ve mağluplarına göre şirketin hissedar yapısı değişmiş, şirket Irak Petrol Şirketi adını almıştır.''
Yine konu hakkında, eski ve 2007 'de kabul edilen yeni Petrol Kanunu'nu değerlendirmelerinize sunuyorum.
''16 Mart 1954 tarih ve 6326 Sayılı Petrol Kanunu ile 17 Ocak 2007 Tarih ve 5574 Sayılı Türk Petrol Kanununun karşılaştırılması üzerine bir rapor hazırlayan Petrol İş Sendikası Başkanı Mustafa Öztaşkın bu çok önemli raporu iyibilgi okurları ile paylaştı.
1- 6326 Sayılı Petrol Yasasının Bölüm 1: Mülkiyet ve Maksat başlığı, 17.1.2007 tarih ve 5574 Sayılı Petrol Yasasında Mülkiyet ibaresi kaldırılarak, Amaç, Kapsam ve Tanımlar olarak değiştirilmiştir.
6326 Sayılı Petrol Yasasının 1. maddesinde yer alan, Türkiyedeki petrol kaynakları devletin hüküm ve tasarrufu altındadır hükmü, yeni yasada 3. maddede yer almaktadır. Daha çok ticari faaliyetlerin öne çıkarıldığı bu yeni yasada, petrol sektöründe mülkiyet kavramına olumsuz yaklaşım, yasanın tümüne yansımaktadır.
2- 6326 Sayılı eski yasanın 2. maddesinde; bu kanunun amacı, Türkiye Cumhuriyeti petrol kaynaklarının Milli menfaatlere uygun olarak, hızla, sürekli ve etkili bir biçimde aranmasını, geliştirilmesini ve değerlendirilmesini sağlamaktır, denilirken, 5574 Sayılı Yasanın 1. maddesinde, milli menfaatlere uygun olarak ibaresi çıkarılmıştır.
Bununla petrol sektörüne ilişkin faaliyetlerde, ülke çıkarına uygunluk ilkesi terk edilerek, petrol faaliyetlerinde piyasaya sunum, kullanım ve şirketlerin ticari kazançları belirleyici olmaktadır.
3- 6326 Sayılı Yasanın 3. maddesinin 2. fıkrasındaki; Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türkiyenin diğer kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişiliklerin ve Türkiyedeki tasfiyehanelerin, petrol tasfiye etmek için kullandıkları petrol ve Türkiye hudutları ve karasuları dâhilinde her türlü yabancı kara, deniz ve hava vasıtalarına verilen petrolün tümüne, Memleket İhtiyacı denilir tanımı, yeni petrol yasasında yer almamaktadır.
Dünya ülkelerinde ülke gereksinimi olarak bulundurulan ulusal ham petrol ihtiyacı, miktar olarak kalktığı gibi, kavram olarak dahi bu yasada yoktur.
4- 6326 Sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasında; talebin milli menfaatlere uygun olması kriteri, Yeni Yasanın bu konuyu düzenleyen 3. maddesinden çıkarılmıştır.
Petrol hakkı talebinde başvuranın, mali yeterliliği, iş ve yatırım programı yeterli ölçüt olarak görülmektedir. Kamu yararı/toplumsal çıkar gözetilmemektedir.
5- 6326 Sayılı Yasanın 6. maddesindeki; Petrol ile ilgili; müsaade, arama ve işletme ruhsatnamesi alma hakkı devlet adına Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına (TPAO) aittir, hükmü iptal edilerek, yeni yasada yer almamıştır.
Böylece tek kamu petrol şirketimiz olan TPAOnun, özelleştirilmesinin önü açılmaktadır. Ayrıca ülkemiz, ulusal enerji politikalarının oluşturulmasını ve uygulanmasını sağlayacak önemli bir aracından/kurumundan mahrum kalmaktadır.
6- 6326 Sayılı Yasanın 12. maddesindeki; Milli Menfaatin Korunması ibaresi ile yine aynı maddenin 1. fıkrasındaki yabancı devletlerin doğrudan doğruya veya dolaylı olarak idaresinde etkili olabilecekleri şirketleri ile yabancı bir devlet için veya yabancı bir devlet adına hareket eden şahısların, petrol faaliyetlerinde bulunamayacakları, mülk edinemeyecekleri, tesis kuramayacakları hükmü, yeni yasada yer almayarak iptal edilmiştir.
Böylece son derece stratejik bir alan olan petrol sektöründe, yabancı devlet ve şirketlerin egemenliğinin önündeki engeller de kaldırılmaktadır. Aynı zamanda, ulusal çıkarın korunması ilkesi kaldırılırken, uluslararası petrol şirketlerine önemli avantajlar sağlanmaktadır.
7- 6326 Sayılı Yasanın 13. maddesinin 1. fıkrasındaki; petrol hakkı sahipleri, 1.1.1980 tarihinden sonra keşfettikleri petrol sahalarında ürettikleri ham petrol ve doğal gazın tamamı üzerinden kara sahalarında %35ini ve deniz sahalarında %45ini ham veya mahsul olarak ihraç etmek hakkına sahiptirler. Geri kalan kısım ile 1.1.1980 tarihinden önce bulunmuş sahalardan üretilen ham petrol ve doğal gazın tamamı ve bunlardan elde edilen petrol ürünleri memleket ihtiyacına ayrılır, hükmü iptal edilmiş olup, yeni yasada yer almamaktadır.
Dolayısıyla yeni yasayla, memleket ihtiyacına yönelik miktarın ayrılması zorunluluğunun kaldırılması, yabancı petrol şirketlerine, ülkemizde ürettikleri ham petrol ve doğal gazın tamamını yurt dışına ihraç etme olanağı sağlanmıştır. Bu durumda, olağanüstü durumlarda dahi ülkemizin ham petrol ihtiyacının karşılanması, piyasanın ve petrol tekellerinin insafına terk edilmektedir.
8- 6326 Sayılı Petrol Kanununun 45. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; Bölge Taksimatı Bakanlar Kurulunun yetkisindedir. Türkiye 18 petrol bölgesine ayrılmıştır, düzenlemesi, iptal edilmiştir. 5574 Sayılı Türk Petrol Kanununun 12. maddesinde ise Türkiye, kara ve deniz olmak üzere 2 petrol bölgesine ayrılır, biçiminde değişiklik yapılmıştır.
9- 6326 Sayılı Yasanın 53. maddesinin 1. fıkrasındaki Bir arama sahası, 50 hektardan fazla olamaz hükmü, yeni yasada, karalarda 100 bin, denizlerde 1 milyon hektardır olarak değiştirilmiştir. Yine 53. maddenin 2. fıkrasında; Bir bölgede bir tüzel kişi aynı zamanda 8 arama ruhsatnamesine sahip olabilir. Ancak TPAO, toplam ruhsat adedi petrol arama bölge sayısının on katını aşmamak kaydıyla, her bölgede en çok 12 adet arama ruhsatı alabilir hükmü yeni yasada yer almamıştır. 5574 Sayılı Yasanın 16. maddesiyle arama ruhsatındaki sınırlama kaldırılmıştır.
Gerek TPAOnun ruhsat sayısındaki avantajlı konumunun kaldırılması, gerekse ruhsat sayısının ve ruhsat alanının sınırlandırılmaması, büyük sermayeli ve güçlü uluslararası petrol şirketlerinin lehine ruhsat tekelleşmesine yol açacaktır.
10- 6326 Sayılı Yasanın 55. maddesinin 1. fıkrasında, bir arama ruhsatnamesinin süresi 4 yıldır hükmü, yeni yasada karalarda 5 yıl, denizlerde 8 yıl olarak değiştirilmiştir.
11- 6326 Sayılı Yasanın 56. maddesinde; Arayıcı her arama sahası için Devlet Hakkı ödemekle yükümlüdür. Devlet Hakkı, arama sahasının hektarı başına yılda; 1,2,3üncü yıllar için 400, 4. ve 5. yıllar için 800 5 yıldan sonra her yıl için 1200 TLdir.
Bakanlar Kurulu, bu miktarları 10 katına kadar artırabilir. Denizlerde su derinliği veçalışma şartları göz önüne alınarak, Bakanlıkça %50 oranına kadar azaltılabilir olarak yer alan düzenleme, 5574 Sayılı Yasanın 18. maddesinde aramacılar, devlet hakkından tamamen muaf tutulmakta ve işletmeciler, yılda hektar başına 1 YTL Devlet Hakkı ödemekle yükümlüdür. Denizlerde bu miktar dörtte bir oranında tahsil edilir, şeklinde değiştirilmiştir.
12- 6326 Sayılı Yasanın 64. maddesinin 5. fıkrasında yer alan; Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (PİGM), müzayedeye çıkmazdan önce, TPAOya bu sahanın işletme ruhsatnamesini isteyip istemediğini TPAOya sorar. TPAOnun talebi halinde, saha müzayedeye çıkarılamaz ve işletme ruhsatı TPAOya verilir, hükmü, iptal edilerek, TPAOnun sahip olduğu bu olanak da elinden alınmıştır.
13- 6326 Sayılı Yasanın 76. maddesinin 1. fıkrasındaki; Bir arayıcı veya işletmeci, arama veya işletme sahasından istihsal edip depoladığı petrolün sekizde birini PETROL-İŞ (%12,5) Devlet Hissesi olarak ödemekle mükelleftir, hükmü, yeni yasanın 19. maddesinde şöyle düzenlenmiştir;
Bir arayıcı veya işletmeci, tek rezervuar olarak tanımlanmış üretim sahasından ürettiği petrolden, aşağıda belirlenen dilimler arasında aylık net üretimin gün sayısına bölünmesiyle bulunan günlük üretim miktarlarına göre tespit edilen oranlarda Devlet
hissesi ödemekle yükümlüdür.
6326 Sayılı Petrol Kanununda; %12,5 olan Devlet Hissesinin kademeli olarak %2ye kadar düşürülmesinden ülkemizin yıllık gelir kaybı, milyon dolarlarla ifade edilebilir. Örneğin; karalarda yapılacak günde 500 varil ham petrol üretiminden 6326 Sayılı Yasaya göre alınacak devlet hissesinin miktarı, 62,5 varil ve ortalama 50 dolar/varil üzerinden değeri 3.125 dolar iken; yeni yasada getirilen şekli ile devlet hissesi miktarı 10 varile ve parasal değeri 500 dolar olacaktır. Burada devletin günlük gelir, kaybı 2.625 dolar olacaktır. Yani ülkemizde üretilen ham petrolden elde edilecek gelirin, %84ü petrol tekellerine aktarılacaktır.
Denizlerde ise bu kayıp, daha büyük rakamlara ulaşacaktır. Denizlerde günde 20.000 varil ham petrol üretiminden alınacak devlet hissesi; miktarı, 6326 Sayılı yasaya göre (%12,5); 2.500 varil ve 50 dolar/varil üzerinden parasal değeri 125.000 dolar iken, 5574 Sayılı Türk Petrol Kanunundaki düzenleme ile devlet hissesi miktarı 400 varile ve değeri 20.000 dolara düşecektir. Devletin gelir kaybı günlük 105.000 dolar olacaktır. Ayrıca 1500 metre su derinliği indirimi sonrasında ise bu miktar 320 varil ile ve parasal değeri 16.000 dolara düşecektir. 6326 Sayılı Yasa ile karşılaştırıldığında, ülkemizin sadece günlük gelir kaybı, 109.000 dolara ulaşacaktır.
14- 6326 Sayılı Petrol Yasasının vergilendirme ile ilgili 95. maddesinin 1. fıkrasında; Petrol hakkı sahibi yürürlükte bulunan bütün vergi, resim ve harç kanunları ile Vergi Usül Kanunu hükümlerine, bunların ek ve tadillerine ve bunların yerine kaim olacak kanunlara tabidir. Şöyle ki; bunların net kazançları üzerinden ödemekle mükellef bulundukları vergiler ve hissedarlar adına yapmaları gereken gelir vergileri kesintisinin toplamı, %55i geçemez, denilmektedir.
Yeni Petrol Kanununun 22. maddesinde ise; petrol şirketlerine, petrol faaliyeti için yaptıkları yatırımın transfer tarihindeki cari kur üzerinden, dışarıya transferi tamamlanıncaya kadar, Devlet Hissesi hariç, Kurumlar ve Gelir vergisinden muaf olacakları, safi kazançları üzerinden ödemekle mükellef oldukları vergiler toplamının %40 oranını geçemeyeceği ve KDV istisnaları gibi çeşitli vergi muafiyetleri getirilerek, ülkemizde önemli gelir kayıplarına yol açılmaktadır.
15- 5574 Sayılı Yeni Yasanın 25. maddesindeki Yabancı Personel Çalıştırılmasına ilişkin düzenleme ile; Bir petrol hakkı sahibi, petrol işlemi için gereken yabancı personeli, Genel Müdürlüğün uygun görüşü ve İçişleri Bakanlığının izni ile, 27/2/2003 tarihli ve 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun hükümlerine bağlı olmaksızın çalıştırabilir, hükmü getirilmiştir.
Bu uygulama ile; ülkemize gelen yabancı sermaye yatırımının, ülkemizdeki istihdama katkısı olmayacaktır. Yabancı petrol şirketlerinin inisiyatif ve tasarruflarının belirleyici olacağı bu yasa ile, yabancıların çalıştırılmasına ilişkin ulusal hukuk etkisiz ve işlevsiz kalmaktadır. Ayrıca, uluslararası petrol şirketleri aracılığıyla, Türkiyenin yerine diğer ülkelerin işsizlik
sorunu çözülmektedir.
16- 6326 Sayılı Yasanın 122. maddesinde; doğal afet, savaş, isyan olarak sayılan mücbir sebeplere, 5574 Sayılı Yasanın 26. maddesiyle; grev, lokavt ve toplumsal olaylar ibareleri de eklenmiştir.
Bu düzenleme ile emekçilerin, yasal hakkı olan grev ve halkımızın insan sağlığı ve çevre gibi konularda bile duyarlılığını ifade etmesine yönelik demokratik hak arama yolları engellenmektedir. Ayrıca Yeni Yasada getirilen yeni bir düzenleme ile; Kalkınmada öncelikli illerin sosyo-ekonomik kalkınmasına katkı sağlayacak devlet hisselerinden, o illere pay verilmesi aracılığıyla karalarda elde edilen devlet hissesinin %50si, işletme ruhsatının bulunduğu ilin Özel İdaresinin açtıracağı hesaba aktarılacaktır.
17- 6326 Sayılı Yasada yer alan; sınırlara 5 km mesafede tarihi, dini yer veya tesise, su tesisine, bir yol veya umumi geçide 60 metre mesafede, şehir veya kasaba Belediye İmar Yasası dâhilinde petrol faaliyeti, Bakan müsaadesi olmadan yapılamaz hükmü, iptal edilerek yeni yasada yer almamaktadır.
Yani, yabancı petrol şirketlerine ülkemizin her yerinde sınırsız bir biçimde faaliyette bulunma hakkı tanınmaktadır. Kısaca, ruhsatlarda tekelleşme, ülke ihtiyacının karşılanması için, bulundurulması gereken ham petrolde ihracat sınırlamasının kaldırılması, yabancı bir devletin/şirketin petrol bulması durumunda; ürettiği ham petrolün tamamını ihraç edebilmesi, üretilen ham petrolden alınacak devlet hissesinin, %2lere kadar düşürülmesiyle milyon dolarlara ulaşan gelir kayıplarına yol açacakolan bu yasa, hangi ülkenin menfaatini korumaktadır?''
Kaynak:
http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrk_Petrol_%C5%9Eirketi http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=14069 Sonu: Bence yerli otomobil üretmeden önce etkili bir petrol kanunumuz ve şirketimizin (arama, üretim vs.) olması gerekir.