0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
>Bir kadının üç tane kız çocuğu vardır.Tesadüfen üçüne de aynı zamanda talip çıkar.Tek bir düğünle de evlenir ve yuvadan uçup giderler.Kızların hepsi de farklı şehirlere gitmişlerdir.Anneleri, el bebek gül bebek büyüttüğü kızlarının evlilik yaşamlarınıözellikle aşk hayatlarını merak etmektedir.Ancak kızları yatak olaylarını açık açık anlatmaktan çekindikleri için biryöntem geliştirirler. Kızlar annelerine, o günkü Hürriyet gazetesinde çıkangazete ilanlarına atıfta bulunarak, aşk hayatları hakkında, e-mail yoluyla bilgivereceklerdir. Evliliğin birinci haftasında büyük kızdan mesaj gelir.Mesajda "RUFFLES" yazmaktadır.Kadın merakla Hürriyet gazetesini alır ve ilana bakar: "'RUFFLES. HEM EĞLENCELİ, HEM DE DOYURUCU'"Kadın çok mutlu olur ve yeniden mesaj beklemeye başlar. Bir süre sonra ortanca kızından bir e-mail mesajı gelir.Mesajda 'MAXWELL COFFEE' yazmaktadır.Hemen gazeteyi eline alır ve ilanı bulur:'"MAXWELL... HER DAMLADA BÜYÜK ZEVK'" Kadın yine çok mutlu olur ve bu kez küçük kızından mesaj beklemeye başlar.Uzun süre mesaj gelmez. Kadın tedirgin olur, ama beklemeye devam eder.En sonunda küçük kızından da beklediği mesaj gelir: 'TURKISH AIRLINES'Kadın merak ve heyecanla Hürriyet gazetesini eline alır ve ilanı okuduktan sonra düşüp bayılır: "'TURKISH AIRLINES,HAFTADA 7 GÜN, GÜNDE 3 SEFER...ÜSTELİK HER TARAFA'"
Bir gün deliler namaza başlamış, doktorlar şaşırmış. Delilerden kurtulmak için fırsat arayan müdür delileri dışarı cıkarıp- Sizi Hacı yapacağım demiş,deliler sevinmiş.Müdür delilerin binanin etrafında dönmelerini ister.... Hepsi dönmeye başlar. günler geçer müdür masasında oturmuş çayını içerken birden pencereden içeri taşlar yağar. Kafa kırık,göz patlak bir halde çıkıp bağırır..- Ne yapıyorsunuz sizzzzzzz -Deliler "Tavafımız bitti şeytan taşlıyoruz" derler
On numaraymış.
........................................'TURKISH AIRLINES'Kadın merak ve heyecanla Hürriyet gazetesini eline alır ve ilanı okuduktan sonra düşüp bayılır: "'TURKISH AIRLINES,HAFTADA 7 GÜN, GÜNDE 3 SEFER...ÜSTELİK HER TARAFA'"
Bir kadınla bir adam ayri ayri arabalarinda giderlerken Çarpisirlar.ikisinin de arabasi mahvolur ama şans eseri ikisi de hiç yara almadan kurtulur. Arabalarindan sürünerek çikarlar ve kadin adama bakip: 'Çok ilginç! Sen erkeksin ben de kadın. Arabalarimiz mahvoldu ama ikimizde hiçbir sey olmadi.Bu belki de tanisip,dost olup, hayatimizin sonuna kadar huzur içinde birlikte yasamamiz için bir isarettir' der. Müthis heyecanlanan adam: 'Evet, galiba haklisin' diye cevap verir. KADIN saskinlikla:'Bak, arabam hurdaya döndü ama bir sise sarap sapasaglam. Bu kesin bir işaret. Bu sarabi içip sansimizi kutlamaliyiz' Derken, sarap sisesini adama uzatir. Adam siseyi alir, açar ve yarisini içip kadina Verir.Kadın hemen sisenin mantarini kapatip adama geri uzatir. Bunun üstüne adam sorar: 'Sen içmeyecek misin ?' kadin cevap verir: 'Hayir, ben polisi bekleyecegim!'
Tekirdağ Rakısının sırrını bilir misiniz? Birden hocanın sorusunu duyunca herkes şaşırdı.Üniversitede, üretim yönetimi dersindeydik.Konu 6 Sigma.Dersin ortasındayız ve hepimizin içi bayılmış.Ama rakı lafını duyunca bir anda uyandık ve herkes rakı hakkında bilgisini konuşturmaya başladı.Biri Yaş üzüm diye atıldı.Kimi Tekirdağın havasından dedi.Öteki artezyen suyundan dedi.Bense Tekirdağ Rakısı nedir bilmediğim için ağzımı bile açmadım.En sonunda hoca herkesi susturup anlatmaya başladı:Tekirdağ rakı fabrikasına zamanında yeni bir müdür atanmış.Müdür daha fabrikaya gelmeden, ne kadar suratsız bir adam olduğuna dairsöylentiler ulaşmış.Herkes yeni müdürün ne kadar geçimsiz, ne kadar sinirli bir adam olduğunu konuşur olmuş.Müdür gelince ilk iş, tüm yönetim takımını toplanmış fabrikayı gezmeye başlamış.Müdür gezerken tek bir laf bile etmemiş. Ama asık olan suratı asıldıkça asılmış.Böylece söylentilerin doğru olduğu anlaşılmış.Gezinin sonunda yeni yetme bir mühendis:-Beğendiniz mi efendim? diye sorma gafletinde bulunmuş.Müdür önce sert bir bakış atıp-Ben bu fabrikanın nesini beğeneyim? diye kükremiş.Mühendis iki büklüm olmuş, sorduğuna soracağına pişman, sinmişbir köşeye. Müdür buna daha da sinirlenmiş. Yanında artık varil mi, paket mi ne varsa tekme atıp devirmiş. Herkes korkmuş şaşırmış, kimseden ses çıkmamış.Neyse ki müdür yardımcıları aklı selim adamlarmış. Ertesi gün kendiaralarında toplanıpFabrikayı nasıl düzeltiriz diye plan yapmaya başlamışlar. Gördükleri her eksiği tamamlamışlar.Birkaç ay içerisinde fabrika iki katı verimle şekilde çalışır hale getirmişler.Sonunda müdürün yanına çıkıp Gelin fabrikayı bir daha gezelim demişler.Bu sefer tüm birimler çok düzgün çalışıyor, hiç bir yerde sorun yok. Herkes pür dikkat görev başında.Ama yeni müdür rahat durmamış. Paketleme yapılan alana gelince durmuş.Paketlerden birini açıp, içinden bir rakı şişesi çıkarmış.Kapağını açıp koklamış, koklayınca yüzünü ekşitip, rakıyı yere dökmeye başlamış.Tüm amirler, usta başları, işçiler şok.-Efendim neyi beğenmediniz? diye soracak olmuşlar.-Bu rakının beğenilecek nesi var? diye kükremiş müdür.Herkes sus pus.Ertesi gün yine tüm fabrika panik. Müdür yardımcıları yine toplanmış, çağırmışlar usta başlarını sormuşlarRakıyı nasıl iyileştiririz? diye.Biri demiş Şebeke suyu kullanmayalım. Kloru fazla.Öbürü demiş Anasonu çok keskin.Bir başkası demiş Yaş üzüm kullanalım.Aylar boyu uğraşıp rakıyı yenilemişler. Yine müdürü alıp tekrar fabrikayı gezdirip yaptıkları yeniliklerden bahsetmişler. Paketleme yapılan yere gelince durup, bir rakı açıp ikram etmişler. Müdür durmuş. Önce şişeyi alıp evirip çevirmiş. Sonra sunulan bardağı alıp biraz içmiş. Tabi o içerken herkes pür dikkat bakıyor, ne diyeceğini merak ediyormuş. Sonunda yine yapacağını yapmış Bu rakının nesi güzel? diye bağırıp, elindeki şişeyi yere boşaltmaya başlamış.Birden yaşlı bir usta başı dayanamayıp Döktürmem ben sana rakımı diye atlamış.Müdürün elinden kapmış şişeyi.Herkes şaşkın bakarken de usta başı, Ne demek nesi güzel. Sen rakıdan anlamıyor musun? diye bağırmış.Etraftakiler bir yandan Ne yapsak yaranamıyoruz diye ustabaşına hak veriyorlar,öte yandan müdür kızacak diye korkuyorlarmış.Müdür ustabaşına bakmış. Herkes bağırıp çağırmasını beklerken o sakin sakinBen rakıdan anlamam. demiş.Ben insandan anlarım. Yaptığınız işi o kadar kötüledim, şimdiye kadar içinizden biri çıkıp sahiplenmedi.Demek ki aslında kimse ortaya çıkan işi savunacak kadar beğenmiyordu.Ama şimdi bu şişeyi çocuğunmuş gibi sahiplendin. demiş.Hoca hikayeyi anlatmayı bitirip durdu. Sonrada şöyle bir öğüt verdi.Bir gün bir fabrikanın başına geçecek olursanız,ürettiğiniz cansız nesneyi değil, onu üreten insanı yönetin.Siz şişenin içindekinden hiç anlamayabilirsiniz.Merak etmeyin onu üreten onu nasıl mükemmel yapacağını bilir.İşte Tekirdağ Rakısının sırrı o şişeyi sahiplenip, içindekiniefsane haline getirmesini bilenlerdedir.
New York tan Los Angeles e giden bir uçakta cingöz bir avukat ile sarışın bir hanım yan yana oturuyor..Avukat hem hanımla yakınlaşmak hemde hoşça vakit geçirmek için bir oyun teklif ediyor.Kabul görünce oyunu anlatıyor;-Size bir soru soracağım cevabını bilemezseniz bana 5 dolar vereceksiniz.Sonra siz bana soru soracaksınız ben cevabı bilemezsem size 50 dolar vereceğim.Ve ilk soruyu soruyor;-Ay ile Dünya arasındaki uzaklık ne kadardır?Kadın tek söz bile söylemeden çantasından 5 dolar çıkartıp adama uzatıyor.Sorma sırası kadına geliyor.-Tepeye 3 ayakla tırmanıp 4 ayakla aşağı inen şey nedir?Adam dakikalarca düşünüp hiç bir şey bulamamıyor ve çantasından 50 dolar çıkartıp kadına veriyor.Kadın parayı alıp çantasına koyarken avukat soruyor;Cevap ne?Kadın hiç ses çıkarmadan çantasından 5 dolar çıkartıp adama veriyor!