Selam arkadaşlar.
Bu sefer çok iç açıcı bir paylaşımda bulunamayacağım ancak hepimizin çevresinde sıklıkla görmeye başladığımız bir sağlık sorununu hatırlatmanın iyi olabileceğini düşünüyorum. Son yıllarda gerek teşhis kabiliyetinin gelişmesi ve gerek ise düzensiz hayatın(sanayileşme ile) yaygınlaşması, bu problemin yaygınlaşmasında önemli rol oynamaktadır. Konunun hala çok küçük bir kısmı uzmanlarca bilinebilmesine rağmen herkesin az çok fikir sahibi olması gerektiği aşikardır.
''Kanser, hücrelerde DNA'nın hasarı sonucu hücrelerin kontrolsüz veya anormal bir şekilde büyümesi ve çoğalmasıdır. Günde vücudumuzda (DNA'da) yaklaşık 10.000 mutasyon olmasına rağmen immün sistemimiz her milisaniye vücudumuzu tarar ve kanserli hücreleri yok eder.
vücudumuzdaki tüm organlar canlının en küçük yapı taşı olan hücrelerden oluşur
Sağlıklı vücut hücreleri bölünebilme yeteneğine sahiptirler. Ölen hücrelerin yenilenmesi ve yaralanan dokuların onarılması amacıyla bu yeteneklerini kullanırlar. Fakat bu yetenekleri de sınırlıdır. Sonsuz bölünemezler. Her hücrenin hayatı boyunca belli bir bölünebilme sayısı vardır. Sağlıklı bir hücre ne zaman ve nerede bölünebileceğini bilme yeteneğine sahiptir
Buna karşın kanser hücreleri, bu bilinci kaybeder, kontrolsüz bölünmeye başlar ve çoğalırlar. Kanser hücreleri toplanarak urları ( tümörleri ) oluştururlar, tümörler normal dokuları sıkıştırabilirler, içine sızabilirler yada tahrip edebilirler. Eğer kanser hücreleri oluştukları tümörden ayrılırsa, kan yada lenf dolaşımı aracılığı ile vücudun diğer bölgelerine gidebilirler. Gittikleri yerlerde tümör kolonileri oluşturur ve büyümeye devam ederler. Kanserin bu şekilde vücudun diğer bölgelerine yayılması olayına metastaz adı verilir.
Kanserler oluşmaya başladıkları organ ve mikroskop altındaki görünüşlerine göre sınıflandırılırlar. Farklı tipteki kanserler, farklı hızlarda büyürler, farklı yayılma biçimleri gösterirler ve farklı tedavilere cevap verirler. Bu nedenle kanser hastalarının tedavisinde, var olan kanser türüne göre farklı tedaviler uygulanır. Her kanser aynı yapıya sahip değildir.
Vücutta mutasyona uğrayan hücrelerin ancak çok küçük bir kısmı kansere yol açar. Bunun birçok nedeni vardır:
Mutasyon gösteren hücrelerin yaşama kabiliyetleri normal hücrelere göre daha azdır. Bu yüzden ölürler.
Mutasyon gösteren hücrelerin pek çoğunda bile hâlâ aşırı büyümeyi önleyen normal geridönüm kontrol düzeneği("Tümör baskılayıcı genler") bulunur. Bu yüzden hayatta kalabilen mutant hücrelerin çok azı kanserli hücreye dönüşür.
Sıklıkla, kanser potansiyeli taşıyan bu hücreler büyüyüp kanser oluşturmadan önce vücudun bağışıklık sistemi tarafından yok edilirler.
Bu olay şöyle açıklanmaktadır:
Mutant hücrelerin çoğu, değişikliğe uğramış genleri nedeniyle kendi içlerinde anormal protein oluştururlar. Bu anormal proteinler vucudun bağışıklık sistemini uyararak antikor yapımına veya kanserli hücreye karşı duyarlılık kazanmış lenfositlerin oluşmasına neden olarak kanserli hücrenin yok edilmesini sağlarlar. ( Bu olayı destekleyen bir gerçek de organ trasnplantasyonu nedeniyle immünsupresif tedavi gören hastalarda kanser riskinin beş kat artmasıdır.
Bağışıklık sisteminin etkinliğini bozan durumlar kanseri hazırlayıcı etmenler (predispozan) olarak bilinir. Bağışıklık sistemi tarafından yok edilmemiş olan bu hücreler konrolsüz biçimde üreyerek bulundukları dokuyu işgal ederler. Sadece o dokuyla sınırlı kalmayıp komşu dokulara da yayılırlar (invazyon). Kan ve lenf dolaşımı yoluyla vucudun ilgisiz bölgelerine de taşınabilirler (metastaz).
Kanser başlangıcı olan alanda en önemli özellik, kitlenin çevre dokulara girift, yapışık olmasıdır. İyi huylu (benign) tümörler genellikle sınırları belirgin kitlelerdir. Ancak kötü huylu (malign) tümörler, sınırları belirsiz ve çevre dokuya sıkıca yapışık halde bulunurlar. İlk evrelerde genellikle ağrısızdırlar.
Kanser, oluştuğu yani köken aldığı dokuya göre adlandırılır.
Kanser hücreleri; civarlarındaki doku lara ulaşarak, kan dolaşımı, lenf sistemi ya da vücut boşlukları ve yüzeyleri yollarıyla vücudun diğer taraflarına yayılırlar. Buna metastaz denir.
Vücudumuzda kontrolsüz olarak büyüyen kötü huylu tümörlere kanser denir. Kanserler iyi huylu ve kötü huylu olmak üzere iki kısma ayrılır. Kötü huylu tümörler başka dokulara ve organlara yayılma (Metastaz) özelliği gösterirler.
Kanserin sebepleri :
Kanserin esas nedeni hücre bölünmesi esnasında DNA replikasyonunun (eşlenmesi) hatalı olması sonucu hücrenin farklılaşmasıdır. DNA replikasyon anormalisine sebep olduğu sanılan birçok faktör mevcuttur ve bunlara predispozan (hazırlayıcı) faktörler denir. Hücre bölünmesi, doku tamiri ve yenilenmesi amacıyla yapılır. Doku tamiri ve yenilenmesini hızlandıran tüm etmenler aslında bir kanser hazırlayıcısı olabilir.
X-ışınları, gama ışınları, radyoaktif maddelerden yayılan partikül radyasyonları ve ultraviyole ışınları gibi iyonize edici radyasyonlar kansere zemin hazırlamaktadır. Bu radyasyonların etkisi altında doku hücrelerinde oluşan iyonlar yüksek derecede reaktif olduklarından DNA zincirlerini kopararak mutasyona sebep olmaktadır. Gürültü ve Radyasyon kirliliği, Yoğun trafik, Dar sokaklar, Mega kentleşme Ozon ve Oksijen kontaminasyonu.
Bazı kimyasal maddelerin mutasyon potansiyeli yüksektir. Mutasyona neden olan kimyasal maddelere kanserojenler denir. Anilin boya türevleri, sigara dumanındaki çok sayıdaki kimyasal, metilmetakrilat, asbest, silika tozları, kömür ve alçı tozu bunlara örnektir. Günümüzde toplumda en büyük sayıda kansere neden olan kanserojenler sigara dumanında bulunmaktadır. # Fiziksel olarak tahriş edici maddeler de kansere neden olmaktadır. Dokuda oluşan harabiyet hızlı bir mitoz faaliyetiyle tahrip olan hücrelerin yerine yeni hücreler oluşturur. Mitoz ne kadar fazla ve hızlı olursa mutasyon riski o kadar artar. Bu tür fiziksel etmenler arasında (dudak ısırma, saçla oynama, ben (nevus) koparma), yara kabuklarıyla oynama, bazı tahriş edici gıdaların aşırı ve sık tüketimi sayılabilir.
Birçok ailede kansere yakalanmaya karşı güçlü bir kalıtsal eğilim vardır. Bu olay belki de birçok kanser tipinde kanserin oluşmasından önce birden fazla mutasyona ihtiyaç olduğu gerçeğininden kaynaklanmaktadır. Kansere özellikle yatkınlığı olan bu ailelerin kalıtsal genomlarında bir veya daha fazla mutasyona uğramış gen bulunmaktadır. Bu yüzden böyle şahıslarda kanser büyümeye başlamadan önce çok daha az sayıda ilave mutasyon olması, kanseri başlatmak için yeterlidir.
Kanser oluşumunda viral faktörlerin etkisi de vardır.
Kadınlarda en çok meme, rahim ve kalın bağırsak kanseri; erkeklerde ise en çok akciğer, prostat, mide ve kalın bağırsak kanserleri görülmektedir. Tüm kanserlerin %16'sı, tüm kanser ölümlerinin %28'i ( erkeklerde %35, kadınlarda %19 akciğer kanseri nedeniyledir. Akciğer kanseri büyük ölçüde sigara kullanımı ile ilişkilidir.
Kanserin görüldüğü yerler aşağıda gösterildiği şekilde yüzdelenebilir
Beyin ve omurilik %1
Cilt %10
Genital bölgeler: erkeklerde %20, kadınlarda %8
Meme %14
Sindirim sistemi %25
Solunum yolları: erkeklerde %2, kadınlarda %3
Karaciğer ve safra kesesi %3
Diğer organlar %8
Diğer Yaşa bağlı durumlar:
Teknoloji ve tıbbın ilerlemesiyle birlikte hergeçen gün uzayan insan ömrü ve başarılı insan ve hayvan tedavilerinden başka, Naturel bir son olarak zaman aşımına bağlı veya istisnai durumlarda hastalığı İlerlemiş bir bir hastanın yakınları ve doktoru, hastanın kalan ömrünün süresini ve o hasta için ifade ettiği değeri bilemezler ve tayin edemezler. Üstelik kanser hastalığının zaman zaman gösterdiği kendiliğinden gerilemelerin (spontan remisyon) ne zaman olacağını kestirmek mümkün değildir. Zaten kansere bağlı ölümlerin çoğunluğu kanser hastalığının hayati organları tutmasından değil; enfeksiyon, kan hücre sayısında anormal düşmeler, yetersiz beslenme, yatak yaraları gibi yan nedenlerden olmaktadır. Bu nedenle ilerlemiş kanserli hastanın yakınları ve doktorları, kansere yönelik tedaviler iflas etmiş ve hastalığa yönelik tedavi yapılamıyor bile olsa hastaya son ana kadar tıbbi ve moral desteklerini sürdürmelidirler.Kanserli hastaların ve yakınlarının en korktukları sorunlardan bir tanesi ağrıdır. Ağrı bazen direkt olarak kanser ile ilgili olmamakla beraber, tümör tıkanmaya neden olduğu, enfeksiyon başlattığı veya sinirleri tuttuğu zaman ortaya çıkar. [1]
İyi huylu ve kötü huylu tümörler.
İyi huylu (benign) tümörler kanser değildir. Komşu bölgelere yayılmazlar. Sınırları belirgindir. Komşu dokuları eritmezler. Bu hücreler, onkogen yani farklılaşmışlardır (mutasyon)ancak yine de orijinlerini tahmin etmek mümkündür. Tamamen çıkartıldığı zaman genellikle tekrarlamazlar.
Kötü huylu (malign) tümörler ise kanser olarak adlandırılır. Komşu organ ve dokulara yayılırlar, kemik doku ile karşılaştıklarında onu dahi eritirler (rezorbsiyon). Sınırları belirsizdir. Malign tümörü oluşturan hücreler o kadar farklılaşmışlardır ki orijinlerinin ne olduğunu söylemek imkânsızdır. Lenf ve kan yoluyla uzak organlara da yayılırlar.
Kanser tedavisi:
Herşeyden önce, tüm hastalıkların tedavilerinde esas rolü vucudun Bağışıklık Sistemi üstlenmektedir. Bağışıklık sistemini zayıflatan etmenlerin ortadan kaldırılması tedavinin ilk basamağıdır. Kanserli hücrelerin ne kadar ve nerelere metastaz yaptığını tesbit etmek olanaksız olduğundan kanser tedavisi gören hastaların bağışıklık sistemlerinin güçlendirilerek bu yayılmış hücreleri yok etmesi arzu edilen bir durumdur.
Kanser tedavisi onkoloji uzmanı doktorlar tarafından yapılır. Birçok merkezde Onkoloji Hastahaneleri mevcuttur.Genel bilindik kanser tedavileri 4 çeşit yolla yapılır:
Cerrahi (Kanserli dokuyu ve çevresindeki invazyon riski taşıyan bir miktar sağlıklı dokuyu alıp çıkartmak. Bazı durumlarda kanserli dokuyu cerrahi müdahale ile çıkartmak imkânsız olabilir. Bu durumda radyoterapi veya kemoterapi uygulanır.)
Radyoterapi (ışın) tedavisi (Uygun dozda ışın uygulayarak kanser hücrelerinin öldürülmesi)
Kemoterapi (kanser hücrelerini öldürmek üzere ilaçlar kullanılması
Alternatif tıp Bağışıklık sistemini güç vermeyi, asıl tedaviye destek olmayi amaçlayan ancak marjinalliğe açık olması nedeniyle, güvenilirliği ve etkinliği kontrollü deneylerle ispatlanmamış ön-tıbbi yöntemlerdir.
Uzmanlar, Anadolu kültürü yemek tarzının kanseri önlediğini belirtti.
Sarma, zeytinyağlılar, ev çorbaları ve özellikle tarhana çorbası gibi klasik ev
yemekleri kanseri önlüyor!
Kanserden korunmada beslenmenin önemine dikkat çeken
onkoloji uzmanları, özellikle tarhana çorbasının kanser tedavisine
yardımcı faktörler olduğunu vurguladı. Meyve, sebze, lifler, tahıllar vb. gibi
birçok besin maddeleriyle beslenmenin kanser belirtilerini önlemede
etkili olduğunu söyleyen uzmanlar, et türü gıdalardan uzak bir yaşamın sağlık açısından daha olumlu olduğunun altını çizdi. Kanserden korunmak için yapacağınız basit uygulamalar belki de hayatınızı değiştirecek. Örneğin; doktorların en çok önerdiği kanserden korunma yöntemi; sigaradan uzak durmak ve kilo kontrolünü sağlamak.
Zencefil:
Kansere iyi gelen bitkiler arasında yerini alan zencefil aslına bakılırsa yüzyıllar boyunca birçok hastalığın tedavisinde kullanılmıştır. Fakat daha yeni yeni zencefilin ne kadar önemli bir bitki olduğunu görüyoruz. Faydası saymakla bitmeyen bu bitkinin kansere iyi gelen zencefil olarak da bilmek kanser hastaları için önemli bir bilgi oluyor. Fakat zencefili düzenli tüketmek de önemli. Zencefilin belki de en bilinen etkisi soğuk algınlığına iyi gelmesidir ve neredeyse soğuk algınlığını gidermesidir.
Kendinizi yorgun hissettiğinizde, grip olduğunuzda zencefil tükettiğinizde siz de iyi sonuçlar aldığınızı biliyorsunuz. Araştırmalar da bunu destekliyor zaten. Yapılan araştırmalarda zencefil;
Özellikle yumurtalık kanseri sürecinde tüketildiğinde kanserli hücrelerin küçülmesini sağlamaktadır. Araştırmalar zencefilin bu kanserli hücrelerini yok ettiğine dair veriler de sunuyor bizlere.
Kolon kanserini önlediği gözlemlenmiştir. Yapılan araştırmalarda kolorektal kanser hücrelerinin büyümesini engellediği görülmüştür.
Kanser hastalarının tedavilerinde yani kemoterapi ve radyoterapi süresince oluşabilecek olan mide bulantılarını azaltmaktadır özellikle yemeklerde tüketildiğinde.
En doğal ağrı kesicilerden biri olan zencefil aynı zamanda enfeksiyon gidericidir.
Sindirim sistemini düzene sokmaktadır ve mide bulantısı, kusma gibi durumların önüne geçmektedir.
Besin zehirlenmelerine karşı önleyicidir.
Vücutta oluşan belli ağrılara karşı da faydalıdır. Özellikle migren ve regl ağrıları
Hafızayı güçlendirmekte büyük bir rolü vardır.
Kanı temizleyip damar tıkanıklığını önlemektedir.
Bir nevi sakinleştiricidir.
Total kolesterol ve LDL kolesterol seviyesini düşürmektedir.
Tüketim miktarı önemlidir kanın pıhtılaşmasını da önlemektedir.
Kalp ritmini düzenlemekte, ıhlamur ve tarçınla tüketildiği taktirde kan şekerini dengelemektedir.
Solunumu düzene soktuğu için astım hastalarının tüketmesi gerekir.
Gaz problemlerini gidermektedir.
Tarhana Çorbası:
Neden Tarhana Çorbası?
Eskiden köylerde tamamen doğal ortamda yapılan, hemen hemen hepimizin anneannelerimizden duyduğumuz tarhana çorbası özellikle kansere iyi gelen yiyecekler arasındadır. Uzmanlara göre tarhana çorbasının içeriğinde kanserden koruyan birçok besin maddesi bulunuyor. Yoğurtan domatese kadar içeriğinde faydalı
besinler taşıyan tarhana çorbası hazır olmaması şartıyla elde yapılan haliyle kanseri
uzak tutmada bire bir!
Kanseri önlemek adına yapacaklarınız bunlarla sınırlı değil tabi ki!
En başta kilo almamak, sağlığınızı ve kilonuzu korumak en önemli etkenlerden.
Kalorisi
düşük yiyecekler ve içecekler tercih edin.
Yağlı yemeklerden uzak durun.
Günlük olarak çeşitli renkte sebze ve meyve tüketimine özen gösterin.
Kırmızı et tüketimi sınırlandırın.
Kansere Neden Olan 5 Besin:
1. Sosisli Sandviç
İçerisinde çok fazla nitrat bulunmaktadır. Kanser koruma koalisyonu özellikle çocukların sosisli sandviçten uzak durması gerektiğini vurgulamış ayda en fazla 12 adet sosisli sandviç yemelerini önermektedir. Ve eğer sosisli sandviç yapamıyorsanız sodyum nitratsız olanını tercih etmelisiniz.
2. İşlenmiş Et ve Pastırma
Sosisli sandviç gibi işlenmiş tüm etlerde sodyum nitrat vardır ve yüksek derecededir. Sodyum nitrat kansere neden olduğu gibi kalp rahatsızlıklarını da tetikler.
3. Yağda Kızarmış Şekerli Çörek ya da Lokma
Lokmalar kansere neden olan en etkili nedenlerden biridir. Çünkü lokmalar, beyaz undan, şekerden, hidrojene yağdan yapılıp yüksek ısıda kızartılmaktadır. Bu yüzden yeterince zararlıdır. Kanser riskini çok fazla arttırır.
4. Kızarmış Patates
Lokmalarda olduğu gibi hidrojene yağlarla kızartılan bir diğer besin ise kızarmış patatestir. Bu yüksek ısıda kızartılan patates kızartması, kızartma sırasında akrilamid denen bir madde ortaya çıkar ve bu da kanseri tetikleyen maddelerden biridir. Patates kızartmasından uzak durmakta fayda var.
5. Cips, Kraker, Kurabiye, Bisküvi Gibi Abur Cuburlar
Bunların tümü de beyaz un ve şekerden imal edilirler. Trans yağ içermedikleri yazsa da ambalajlarında genellikle az da olsa trans yağ vardır. Kansere yakalanmamak adına bunlardan da uzak durmak en iyisi. ''
Kaynak:http://tr.wikipedia.org/wiki/Kanser
http://www.kanser.com.tr/ Düzenleme: Hakan Öztürk