Gönderen Konu: Kahve.  (Okunma sayısı 2187 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Site Yöneticisi
  • ******
  • Deus ex machina
  • Araç: Başka Marka
  • Kan Grubu: A+
  • Model Yılı: -
  • 2904 kere teşekkür etti
  • 3269 kere teşekkür edildi
Kahve.
« : Aralık 29, 2011, 13:30:17 »
  Selam arkadaşlar.
 Hayatımızda bir keyif içeceği olarak Kahve'nin türleri ve özelliklerini sizler ile paylaşıyorum. Tabi sevenlerde vardır, sevmeyenlerde.


Ben özellikle özel kremam ile (gerçekten çok özel bir şeydir) kahve yapmayı severim. Önce bardağa aromalı kahvemi korum, üstüne yavaşça sıcak su eklerken bir taraftan da karıştırırım. Sonunda da kremamı karıştırarak kafi miktarda eklerim. Değmeyin keyfime. :)

 ''Kahve, kökboyasıgiller (Rubiaceae) familyasının Coffea cinsinde yer alan bir ağaç ve bu ağacın meyve çekirdeklerinin kavrulup öğütülmesi ile elde edilen tozun su ya da süt ile karıştırılmasıyla yapılan içeceği.

 Etimolojisi:
Kahve ağacının ilk bulunduğu yer olan Habeşistan'ın Kaffa yöresinin Arapça karşılığı "qahwah " dır. Araplar bugün bilinen kahveyi henüz tanımıyorken kelime keyif veren içki, şarap anlamında kullanmaktaydı. Bugünkü anlamını 14. yüzyılda kazanmaya başlamıştır. Bu Türkçe'de "kahve"ye dönüşmüş, buradan da Avrupa'da café, caffe, koffie, coffee, koffie, Kaffee şekline gelmiştir.

 Kahve ağacı:
Çiçekleri beyaz ve hoş kokulu, kirazı andıran kırmızı meyvasının içinde iki çekirdek bulunan, dikildikten yaklaşık 3 yıl sonra meyve vermeye başlayan ve 30-40 yıl boyunca aralıksız meyve veren bir ağaç türüdür. Doğal haline bırakıldığında 8-10 metreye kadar uzayan ağaç, meyvelerin kolay toplanabilmesi için sürekli budanarak 4-5 metre uzunluğunda bir çalı boyutunda tutulur. Kahvenin defne yaprağına benzer derimsi ve kenarları dalgalı kışın dökülmeyen koyu, parlak ve sivri uçlu yaprakları vardır. Bol yağış alan, ortalama sıcaklığın 18-24° C arasında bulunduğu ve don olayının görülmediği, ekvatorun 25 Kuzey'i - 30 Güney'i arasındaki kuşakta yetişir. Soğukta ağaç ölür, ayrıca ani ısı değişiklikleri de ağaca zarar verir. Nemli ortamı sevdiğinden, kahve ağacının düzenli yağışın olduğu tropik bölgelerde yetiştirilmesi gerekir. Doğada pek çok yetişen türü olmasına rağmen yalnızca coffea arabica ve coffea robusta adındaki türlerin tarımı yapılmaktadır.

 Vücuda etkileri:
Kahve içerdiği kafein maddesinin uyarıcı niteliği yüzünden dikkat artırıcı ve stimülan özelliğe sahiptir. Ağrı kesicilerin etkisini %40 arttırmaktadır.

 Tarihi:
Kahve’nin anavatanı olan Etiyopya’nın yüksek yaylaları, yabani kahve bitkisinin doğal olarak yetiştiği bölgelerde yerli halk bu bitkinin tanelerini un haline getirip bir çeşit ekmek yapıyordu. Meyveleri kaynatıldıktan sonra suyu içilmek suretiyle tıbbi amaçlı kullanılıyor ve "sihirli meyve" olarak adlandırılıyordu. Kahve, ünüyle birlikte hızla Arap Yarımadası'na yayıldı ve 300 yıl boyunca Habeşistan'da keşfedilen yöntem ile içilmeye devam edildi. 14. yüzyılda ise yepyeni bir keşif ile ateşte kavrulan kahve çekirdekleri, ezildikten sonra kaynatılarak içime sunuldu. Kahve’yi ilk olarak işleyip içmeye başlayan Yemen'deki sufi tarikatıdır. Buradan 1470’li yıllarda Aden’de, 1510’da Kahire’de 1511’de Mekke’de görülmüştür.
Yavuz Sultan Selim döneminde, 1517'te, Yemen Valisi Özdemir Paşa, Yemen'de içtiği ve çok sevdiği kahveyi İstanbul'a getirmiştir.
Kahve, kısa zamanda itibarlı bir içecek olarak saray mutfağında yerini aldı ve büyük ilgi gördü. Saray görevleri arasına "kahvecibaşı" adında bir de rütbe eklendi. Padişahın ya da bağlı olduğu devlet büyüğünün kahvesini pişirmekle görevli olan kahvecibaşı, sadık ve sır tutmasını bilenler arasından seçilirdi. Osmanlı tarihinde kahvecibaşılıktan sadrazamlığa yükselenlere bile rastlandı.
Saraydan konaklara ardından evlere giren kahve, İstanbul halkının kısa sürede tutkunu olduğu bir lezzet haline geldi. Satın alınan çiğ kahve çekirdekleri tavalarda kavrulup, dibeklerde dövüldükten sonra cezvelerde pişiriliyordu.
1544 yılında İstanbul’da Tahtakale’de iki Suriyeli Arap ilk kahvehaneyi açmışlardır.
İstanbul'a gelen Venedikli tacirler, çok sevdikleri bu içeceği Venedik'e taşıdı. Böylece Avrupalılar kahveyle ilk kez 1615'te tanışmış oldu. Önceleri limonata satıcıları tarafından sokaklarda satılan kahve, 1645'te açılan İtalya'nın ilk kahvehanesinde yerini aldı. Kısa zamanda sayıları hızla çoğalan bu kahvehaneler de; diğer pek çok ülkede olduğu gibi özellikle sanatçıların, öğrencilerin ve her kesimden halkın bir araya gelerek sohbet ettikleri en gözde yerler oldu. Kahve Paris’e 1643, Londra’ya 1651’de ulaştı.
Avrupalılar dünyanın çeşitli yerlerinde kahve plantasyonları kurdular. Endonezya-Cava’da 1712 yılında kahve tarımı başladı. Hollanda Cava ve Doğu Hint Adaları’nda, Fransa Antiller'de kahve yetiştirdi.

  Kahveye dair rivayetler:
 
 Kaldi adındaki çoban:
8. yüzyıl ortalarında Habeşistan Kaffa'da yaşayan Khaldi adındaki bir çobanın bir çalıya ait kırmızı meyveleri yemesinin ardından hayvanlarının daha hareketli oldukları dikkatini çekmiş ve kendisi de bu meyveyi denemiştir. Verdiği hissi ve keyfi sevince diğerlerine de haber vermiş ve kahve bugünlere kadar gelmiş.

 Yemenli Şeyh Şazili:
Şeyh Şazili 14. yüzyıl sonlarında Yemen’de yaşamış olması muhtemel bir Sufi Şeyhi’dir. Kahveyi ilk içtiği rivayet edilen kişilerden biridir. Anadolu’da kahve falı için kahve fincanı kapatılırken Şeyh Şazili ruhuna fatiha okunurmuş.

 Ez-Zebhani:
16. yüzyılın Arap yazarı Ceziri’ye göre kahve’yi ilk içen kişi ez-Zebhani olarak bilinen Yemenli Cemalleddin Ebu Abdullah Muhammed İbn Said’dir. Bir olay yüzünden Aden’i terkederek Etiyopya’ya giden Zebhani orada kahve içen insanlarla karşılaşmış; Aden’e döndüğünde hastalanmış ve aklına kahve içmek gelmiş. Kahve onu iyileştirmiş. Kahve’nin yorgunluk ve uyuşukluk giderme, canlılık ve dinçlik kazandırma özelliklerini keşfetmiş.

 Süleyman peygamber:
16. yüzyıl rivayetlere göre de kahveyi içen ilk kişi Süleyman'dır. Süleyman yolculukları sırasında uğradığı bir şehirde şehrin sakinlerinin bilinmeyen bir hastalığa yakalandığını görür ve Cebrail’in buyruğu üzerine Yemen’den gelen kahve çekirdeklerini kavurarak bundan hazırladığı içeceği hastalara verir. Bunu içen hastalar iyileşir.

 Yöreleriyle Ünlü Kahve Çeşitleri:
Ethiopian Yirgacheff – Şarabımsı buruk tadı olan Etiyopya kahvesi.
Ethiopia Sidamo – Yoğun egzotik meyveler ve turunç tatları içeren Etiyopya kahvesi.
Santos – Brezilya’da bir liman adıdır,kahve yetişmez.
Rio Minas – Genellikle Türkiye'de ve balkanlarda türk kahvesi için sıkça kullanılan ekonomik bir Brezilya kahvesi.
Sumatran – Düşük asit dengesine sahip Endonezya kahvesi. İsli kokusu ve ve topraksı karamelimsi tadlarıyla meşhurdur.
Supremo – Kolombiya'da en kaliteli kahve kategorisine verilen addır.
Excelso – Kolombiya'da Supremo'ya göre daha küçük boyutlara sahip kahve çekirdeğidir. Filtre kahve harmanlarında sıkça kullanılır. Şekerli tatlara sahiptir.
Antigua – Guatemala'nın Antigua ovasında yetişen çikolatamsı ve baharatlı lezzetleriyle ön plana çıkan kaliteli kahvedir.
Tarrazu – Kosta Rika dünyanın en prestijli ve dengeli kahvelerini üretmektedir. Fındıksı, çikolatamsı tatlar içeren ve finca adı verilen çiftliklerde yetiştirilip işlenen bu kahve Tarrazu ismiyle bilinmektedir.
AA – Özellikle Kenya'da kahve hasatları bir arada toplanıp boyutlarına göre ayıklanır. En büyük boyutlara sahip çekirdeğe AA ünvanı verilir.

 Kahve Hazırlama ve Sunum Çeşitleri:
Türk Kahvesi – Telvesi ile servis yapılan tek kahve çeşidi
Mırra - Şanlıurfa'ya özgü, birkaç kez demlenerek hazırlanan acı kahve.
Espresso - Makine ile hazırlanan, koyu kavrulmuş, İtalya'ya özgü bir kahve türüdür.
Cappuccino – Espresso ve su buharı ile köpük haline getirilmiş süt eklenen kahve (köpük 2 santim kadar).
Caffe Lungo – Espresso’nun buyugu denilebilir. Espressonun makinada daha uzun sureyle filtrelenmesidir.
Caffe Americano – Espresso’nun sıcak su eklenerek yumuşatılmış şekli
Caffe Latte – Caffe Lungo’nun uzerine sıcak sut eklenerek hazirlanir. 50% sut 50% kahve denebilir.
Latte Macchiato – Sicak sut ve sut kopugunun uzerine espresso eklenerek yapilir. Temelde diger tum sutlu kahvelerden en buyuk farki sutun kahveye degil, kahvenin sutun uzerine eklenerek yapilmasidir.
Caffe Macchiato – Espresso’ya süt köpüğü eklenerek hazırlanan kahve.
Mocha – Latte’ye çikolata tozu veya şeker eklenmesiyle yapılan kahve.
Viennese – Espresso’ya çikolata ve krema katılarak hazırlanan Viyana usulü kahve.
Filtre Kahve - Orta kalınlıkla çekilmiş kahvenin bir genellikle bir kağıt filtre yardımıyla filtre edilerek demlenmiş kahve çeşididir.
French Press - Kalın çekilmiş kahvenin aynı ad verilen bir demleme kapında suyla karıştırılıp ucunda metal bir süzgeç olan pistonla filtre edilerek hazırlanan kahve çeşididir.
Cafe au lait – Fransızların sütlü filtre kahvesi. Sütü kahvesinden daha fazladır. 1/3 kahve 2/3 sıcak süt.

 Kaynak:http://tr.wikipedia.org/wiki/Kahve

Toyota Club Türkiye

Kahve.
« : Aralık 29, 2011, 13:30:17 »

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Fanatik Toyotacı
  • ****
  • Captiva 2,0A/T High 7k / Hyundai i20A/T
  • Araç: Başka Marka
  • Kan Grubu: A+
  • Kilometre: 130000
  • Model Yılı: '10
  • 167 kere teşekkür etti
  • 38 kere teşekkür edildi
Ynt: Kahve.
« Yanıtla #1 : Aralık 29, 2011, 13:48:28 »
güzel paylaşım
Espresso çok severim insanı zinde tutar ancak hanımı para verip bi makina almaya ikna edemedim:)
İlk hamlede piyon deyip geçilenler oyunun sonlarında şahı sıkıştıran kahramanlardır...
Güvendiğim iki şey;aynaya baktığımda gördüğüm ve yukarı baktığımda göremediğimdir...

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Eski Toprak Toyotacı
  • *****
  • Achtung! Adolf Hakkı ohne Toyota Yaris Twin-Turbo
  • Araç: ---
  • Kan Grubu: B+
  • 17 kere teşekkür etti
  • 41 kere teşekkür edildi
Ynt: Kahve.
« Yanıtla #2 : Aralık 29, 2011, 14:30:22 »
güzel paylaşım
Espresso çok severim insanı zinde tutar ancak hanımı para verip bi makina almaya ikna edemedim:)

+1  ::) Ayrıca latteyi de çok severim. Paylaşım için teşekkürler Hakan. Kahvesiz hayat düşünemiyorum :)
Folgsamkeit macht frei...

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Site Yöneticisi
  • ******
  • Deus ex machina
  • Araç: Başka Marka
  • Kan Grubu: A+
  • Model Yılı: -
  • 2904 kere teşekkür etti
  • 3269 kere teşekkür edildi
Ynt: Kahve.
« Yanıtla #3 : Aralık 29, 2011, 14:36:26 »
  Ben teşekkür ederim. Harbi bazen kokusu bile cezbediyor insanı.
 Bu arada kahve bildiğim kadarı ile antioksidan özelliğine de sahip.
 Tabi her şeyi dozunda kullanmak gerek.

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Efsane Toyotacı
  • *****
  • Honda CRV 1.5 Turbo Executive-Life Style
  • Araç: ---
  • Kan Grubu: ---
  • Kilometre: 63000
  • Model Yılı: '20
  • 2023 kere teşekkür etti
  • 2545 kere teşekkür edildi
Ynt: Kahve.
« Yanıtla #4 : Aralık 29, 2011, 15:39:12 »
Merhaba Hakan bey,

Kahve de aynı çay gibi hazmettirici içeceklerdendir, yemeklerden sonra içilmesi sağlık açısından faydalıdır.

Kokusunu veren içindeki maddeler ise sinir sistemimiz için iyidir. Fakat fazla tüketilirse kişiden kişiye değişiklik gösteren semptomları vardır.

Bende kahveyi çok severim. Sabah kahvaltıda genellikle içtiğim sıcak içecektir. Gündüz ve akşam da en çok tercih ettiğim.

Türk kahvesini severim ama fazla tüketmem. Granül kahve olarak Nes-Gold ürününü tercih ediyorum. Her seferinde büyük bir fincandır ve az sütlü ve şekersizdir. 3'ü bir arada güzeldir ama daha çok kokteyl gibidir, tercih etmem.

Bazı soğuk akşamlarda içine yarım ölçek brendi, konyak yada viski koyarak, ısınmayı farklı bir tadla yaratmış oluyorum.
(Bu karışım benim icadım değildir.)
Lastikler: Michelin Latitude Cross M+S (dört mevsim)

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Site Yöneticisi
  • ******
  • Deus ex machina
  • Araç: Başka Marka
  • Kan Grubu: A+
  • Model Yılı: -
  • 2904 kere teşekkür etti
  • 3269 kere teşekkür edildi
Ynt: Kahve.
« Yanıtla #5 : Aralık 30, 2011, 00:23:22 »
Babamın İtalyan arkadaşlarına gittiğimde onlarda Cappucino yaparlardı ve içine Grappa korlardı. Oldukça güzel olurdu.

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Efsane Toyotacı
  • *****
  • Araç: Başka Marka
  • Kan Grubu: ---
  • Model Yılı: '14
  • 230 kere teşekkür etti
  • 234 kere teşekkür edildi
Ynt: Kahve.
« Yanıtla #6 : Aralık 30, 2011, 00:26:26 »
Şu an içiyorum(Türk Kahvesi) uyuyabilirim umarım :) :P