GDO’YA KARŞI ÇIKAN ÇEVRELER VE GEREKÇELERİ ŞÖYLE:
• 'GDO içermez' uyarısının yasaklanması tüketicinin seçme hakkını elinden alıyor.
Sağlık Yöneticileri Derneği Başkanı ve Okan Üniversitesi Sağlık Yönetimi Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Onur Yarar, tüketiciye doğru bilgiler verilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Yarar, "Öyle bir yönetmelik kaleme alınmış ki ambalajın üzerinde 'Bu ürün GDO'lu veya bu üründe GDO'lu gıda kullanılmamıştır' yazmaya bile yasak getirilmiştir. İnanılacak gibi değil. Yönetmelik insan sağlığı açısından tekrar gözden geçirilmeli" dedi.
Bursa Ziraat Odası Başkanı Fuat Sarı, yaklaşık 10 yıldır GDO'lu ürünlerin ve tohumların ülkeye girdiğine dair çeşitli söylentiler olduğunu ifade etti.
Bu ürünlerin başında da soya ve mısırın geldiğini ifade eden Sarı, yurtdışından ülkeye giren ürünlerin üzerinde herhangi bir uyarı ibaresi olmadığı için Türk milletinin ne yediğini bilmediğini öne sürdü.
Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, vatandaşın ne yediğini bilme hakkının elinden alınmaması gerektiğini söyledi.
Palandöken, "Biz üretici değiliz. Ama tüketiciye malı satan tarafız. Tepkiler bize geliyor. Hangi malın genetiği değiştirilmiş ürünler içerdiğini bizde bilmiyoruz. Tartışmalar bir an evvel son bulmalı. Bakkala, manava gelen halkımız gönül rahatlığıyla alış verişini yapmalı. Tarım üretiminin artırılması tabii ki önemli ama doğal ürünlerimizi ihraç ederken bir tarım ülkesi olan Türkiye'nin GDO'lu ürün ithal etmesine gerek yok" dedi.
• Bebeklere ve küçük çocuklara zarar veren GDO'lar nasıl oluyor da yetişkinlere zarar vermiyor?
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, insan sağlığı açısından GDO'lu ürünlerin yaratacağı risk ve sorunların çok iyi anlaşılması ve güven veren bir şekilde aydınlığa kavuşturulması gerektiğine dikkati çekti.
GDO'lu ürünlere ilişkin yönetmelikte bu ürünlerin bebeklere verilmemesi gerektiğinin belirtildiğini söyleyen Baykal, "Bebeklere yasaksa büyüklere neden yasak değil? Bebeğe zararlı peki annenin karnındaki bebeğe zararlı değil mi? Kim bu ayrımı yapıyor, neye göre yapıyor? Bu 70 milyonun sağlığını, sadece 70 milyonun değil gelecek kuşakların istikbalini tehlikeye atmaktır" diye konuştu.
• Türkiye'nin yıllardır bir ulusal biyogüvenlik yasası olmadan, GDO'ların ticaretinin bir yönetmelikle düzenlenmesi skandaldır.
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tayfun Özkaya, Türkiye'de yaşayan tüm yurttaşların sağlığını ve haklarını ilgilendiren bir konunun, TBMM'de, milletvekilleri tarafından görüşülmesi ve bir yasa niteliğinde düzenlemeye konu edilmesi gerekirken, Bakanlar Kurulu’nda imzaya açılan tasarının TBMM'ye indirilmeyerek konunun yönetmelik ile düzenlenmesinin millet iradesi ve egemenliğinin ihlali olduğunu belirtti.
Özkaya, “Bebekler için risk sayılan gıdaların yetişkinler için serbest tüketime konu edilmesi, GDO'suz gıda maddesi üreten işletmelerin bu yönde etiket kullanmalarının yasaklanması gibi hükümler ve asıl olarak GDO'lu ürünlerin her türlü ticaretinin meşru zemine çekilmesi, yönetmeliği kabul edilemez konuma taşımaktadır" diye konuştu.
Çevre ve Tüketiciyi Koruma Derneği (ÇETKO) Başkanı Dr. Sadun Bölükbaşı, "Yeni yönetmelikle GDO'ların ülkeye girişine meşruluk kazandırılmış iken Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın sanki bu ürünlerin ticareti yasaklanmış gibi bir yanlış kamuoyu algısı yaratma girişimleri bizleri acilen görev üstlenmeye taşımıştır" dedi.
Ulusal Biyogüvenlik Yasası olmadan GDO'ların ticaretinin bir yönetmelikle düzenlenmesinin, hukuk, egemenlik ve halk sağlığı açısından sakıncalı olduğunu belirten Bölükbaşı, Türkiye'nin biyolojik çeşitliliği, tarım potansiyeli, halkın satın alma gücü ve tüketim alışkanlıkları değerlendirildiğinde GDO'lu ürünlere ihtiyacı olmadığının anlaşıldığını bildirdi.
• Genleri değiştirilmiş organizmalar bu genetik değişimleri kendilerinden sonraki nesillere kalıtım yoluyla aktarırlar.
Gıda Mühendisleri Odası, yeni yönetmelikle birlikte, GDO ve ürünlerinin ithalinin önünde hiçbir engel kalmadığını vurguladı.
GMO’nun açıklamasında, “Bu şekilde GDO'lu hammaddenin gıda maddelerinde yer alması, tüketeceğimiz hemen her gıda maddesinin GDO içermesi anlamına gelmektedir. Yönetmelik, bir yandan GDO içeren tohumlukların ithal edilerek üretimini (ekimini) yasaklarken, diğer yandan, insan sağlığını, çevreyi, bitkisel ve hayvansal üretimi, gen kaynaklarını ve ekonomiyi gelecekte nasıl etkileyeceği bilinmeyen bir konuda, çelişkili ve riskli uygulamalara neden olacaktır” denildi.
• Tüketicilere 'kabak tadında karpuz' yedirmenin yolu resmen açıldı.
Bursa Tüketiciler Derneği Genel Başkanı Sıtkı Yılmaz, Türkiye'de, GDO'lu gıdaların üretimi ve ithalatının bugüne kadar yasak olduğunu, ancak 1998 yılından beri yasal olmayan yollardan yurda sokulduğunu hatırlatarak, tüketicilerin farkında olmadan bu ürünleri tükettiklerini belirtti.
Artık GDO'lu ürünlere kapıların sonuna kadar açıldığını ifade eden Yılmaz, "GDO'lu ürünlerin ithali, işlenmesi ve tüketimi önündeki engeller kaldırılmıştır. Bundan böyle tüketicilere 'kabak tadında karpuz' yedirmenin yolu resmen açılmıştır" dedi.
• GDO'lar insan ve çevre sağlığını tehdit ediyor.
Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, dünyada "Frankeştayn gıda" olarak adlandırılan GDO'lu gıdaların "soğuğa dayanıklı olması için domatese balık geni yerleştirilmesi" gibi tuhaflıkları içinde barındıran ürünler olduğunu belirtti.
Kahveci, "Ürünün sağlamlığının ve büyüklüğünün insan sağlığına tercih edildiği bu gıdalar insanlarda antibiyotiklere karşı dayanıklıklık oluşmasına, alerji gibi rahatsızlıklara yol açmaktadır. Ayrıca birçok bilim adamı bu ürünlerin böbrek yetmezliğine ve kısırlığa neden olduğunu ifade etmektedir. GDO'lu ürünlerin faydası bol para kazandırdığı küresel sermayeye sahip büyük şirketleredir" diye konuştu.
Bu arada Türk Sağlık-Sen, GDO ile ilgili yönetmeliğin iptali için Danıştay'a dava açtı
biyoturk.com dan alıntıdır.