TEVEKKÜL
Allah’a dayandım, diye sen çıkma yataktan
Tevekkülün mânâsı bu mu, hey gidi nâdan
Alemde tevekkül, demek olsaydı atâlet
Diyanet mirasıyle yaşar mıydı bu millet?
Çalış, dedikçe şeriat, çalışmadın durdun
Onun hesabına bir çok hûrafe uydurdun.
Sonunda bir de "Tevekkül" sokuşturup araya,
Zavallı dini çevirdin onunla maskaraya!
Bırak çalışmayı, emret oturduğun yerden,
Yorulma, öyle ya, Mevlâ has hizmetkârın iken!
Yazıp sabahleyin evden çıkarken işlerini
Birer birer oku, tekmil edince defterini,
Bütün bu işleri Rabbim görür, vazifesidir
Yükün hafifledi, sen şimdi doğru kahveye gir.
Çoluk çocuk sürünürmüş, sonunda aç kalarak
Hüdâ emrine âmâde değil mi, keyfine bak.
O'nun nimet hazinesi kendi veznendir
Havâle et, ne kadar masrafın olursa verir.
Silâhı kullanan Allah, hududu bekleyen O,
Levâzımın bitiyormuş değil mi, ekleyen O,
Çekip kumandası altında ordu ordu melek,
Senin hesabına küffârı yerle bir edecek.
Başın sıkıldı mı, kâfî senin o nazlı sesin,
Yetiş, de, kendisi gelsin, ya Hızır'ı göndersin.
Evinde hastalanan varsa, borcudur, bakacak
Şifa hazinesi derhal oluk oluk akacak,
Demek ki her şeyin Allah, yanaşman, ırgadın O;
Çoluk çocuk ona ait, lalan, bacın, dadın O,
Vekilharcın O, kâhyan, vezne müdürün O;
Alış seninse de, mesul olan verişten O,
Denizde cenk olacakmış; gemin O, kaptanın O,
Ya ordu lâzım imiş; askerin, kumandanın O,
Köyün yasakçısı, şehrin de baş tahsildarı O,
Aile doktoru, eczacı, hepsi hâsılı O,
Ya sen nesin? Mütevekkil! Yutulmaz artık bu.
Biraz da saygı gerekir, ne saygısızlık bu?
Hüdâ'yı kendine kul yaptı, kendi oldu Hüdâ
Utanmadan ''Tevekkül'' diyor bu cürete, ha?
Senin bu kopkoyu şirkin sığar mı imana?
Tevekkül öyle tahakküm mü demek Yezdân'a?
Kimin hesabına inmiş, düşünmüyor, Kur'an;
Cenab-ı Hak çıkacak, sorsalar, muhatap olan.
Bütün emirlere ilan-ı harb eden şu sefih,
Mükellefiyeti Allah'a eyliyor tevcih.
Sarılmadan en ufak bir işinde esbaba
Muvaffakiyete imkân bulur musun acaba?
Ahmaklığın aşıyor ölçü sınırını, yeter,
Ekilmeden biçilen tarla nerde var, göster!..
Mehmet Akif ERSOY