Selam.
Arkadaşlar gerçekten çok güzel bilgiler aktarmış. Ama arkadaşlarında hak verdiği gibi bu iş aslında o kadar da basit değil. Teoride aynen mantık Güç/Ağırlık oranıdır en basit anlatımıyla. Ancak yüksek tork yüksek gücü getirmez. Ya da yüksek güç demek yüksek tork demekte değildir. O zaman şunu açıklamak lazım net olarak. Motorun hangi özelliği Tork oluşumunu sağlarken hangi özelliği Güç oluşumunda etkilidir. Bu parametrelerden bazıları doğal olarak aynı anda her iki etmende de endikedir. Bu detaylar ise oldukça geniş ve ayrıntılıdır.
Burada disel araç ile benzinliyi mi karşılaştırıyoruz yoksa torku yüksek olanla düşük olanı mı? Bildiğiniz gibi turbo olmayan disel araçalarda mevcut.

Ayrıca dediğiniz gibi disel araçların çıkabileceği en yüksek devir sayısı benzinliye oranla sınırlıdır ve bu da vites dişli oranlarının oldukça farklı olmasına sebep olur. Son dişli ve diğer vites dişli oranlarıda hızlanmada, daha doğrusu güzü yere aktarma oranında oldukça endikedir. Bu da etti iki. Ondan sonra yine bir arkadaşımızın söylediği gibi Lastik çevre uzunluğuda ilk kalkış ya da son hız oranında endikedir. Sanırım üç oldu.

Peki bitti mi, hayır? Son hızda tüm bunların yanında en büyük etkiye araç aerodinamisi sahiptir. Aracın son hızını %1 arttırabilmek için gücünü %3 yani üç katı arttrımalısınız. Torku değil gücü. Yani son hızı 200Km/s. olan 150Hp. lik aracın son hızını (diğer herşey aynı iken) 220Km/s. e çıkarabilmek için motor gücünü en az 45Hp arttrımak zorundasınız. Ayrıca hızın belli limitlerinde bu oran artan oranlı bir yükselme gösterir. Yüksek hızlarda bir aracın önünde aynen bir hava duvarı oluşur.
İlk kalkışda seçilmesi gereken (seri, ideal kalkış için) devir aracın motorunun maksimum tork ve güç devirlerinin yaklaşık ortasıdır. Yani maskimum torkunu 4000d/d. de maksimum gücünü 6000d/d. de veren bir araç en seri 5000d/d civarlarında kalkar.

Unutmayın yükske hızlarda sollamalarda torkun güçten daha etkili olmasının sebebi o hızlarda (hızla ters orantılı olarak) aracın ağırlığı (yere basışı) azalır. Bu durumda da motorun tekerleği çevirebilme kabiliyeti (tork) daha etkii hale gelir. Oysa düşük hızlarda araç reel olarak daha ağır olacağından gücü olmaz ise tork ile yeterli kalkış yapamaz. Yanlız burada bir paradoks oluşur ve araç yükske hızlarda ne kadar hafiflese de bir hava duvarının engellemesiyle karşılaşır ve yine yükske güce ihtiyaç duyar. Demek ki bir aracın hızlanması, son hızına çıkması için tork ne kadar önemli ise Hp. de o derece önemlidir.
Şimdi izninizle netten bulduğum birkaç tanımlamayı aktarayım daha açıklayıcı olması açısından;
Tork : Tork döndürme kuvvetidir. Hareket ve zamandan bağımsız bir kavram olan torkun ölçü birimi Nm (Newton*metre) dir. Tork bir kol yardımı ile sabit, dönen bir noktaya kuvvet etki ettiğinde yaratılır. Sabit, dönen bir noktaya 1 metre uzunluğunda bir kol yardımı ile 1 Newton (1/9.8 kg. - 9.8 N = 1 kg.) kuvvet uyguladığımızda 1 Nm tork doğar. Otomobillerde tork krank milinde doğar. Şanzıman üzerinden çekiş tekerinin olduğu aksa kadar ilerler ve aksta bağlı bulunan tekerlekler ile yola doğrusal bir kuvvet olarak aktarılır. Tekerleklerin yere aktardığı doğrusal kuvvetli, çekiş tekerinin olduğu aksa iletilen torku bilmek suretiyle kolayca hesaplayabiliriz.
Güç : Güç, iş yapma oranıdır ve ölçü birimi W (Watt) dır. Torkun aksine güç, zaman ve hareken kavramlarına bağımlıdır. Güç ve tork arasında direk bir bağlantı gösterebiliriz. Bir otomobilin ürettiği güç, motorun çevirdiği devre bağlı olarak değişir ve tipik olarak grafikte bir eğri ile gösterilir. Güç ve tork arasındaki bağıntıyı formüle dökmek gerekirse :
Güç = Tork * (o tork değerinin üretildiği devir) / 5252
Not: Bu formül, sadece, tork lbf, güç de HP cinsinden birimlendirildiğinde geçerlidir.
Bu formul eminim çok faydalı olacak.

Birde işin içine şanzımanı ekleyelim;
1:1 oranlı ikinci vites, sürüş milini krank miliyle aynı hızda çevirir ve tam olarak 100 Nm kuvvet yere iletilir (Sürtünme kuvvetlerinin olmadığını var sayıyoruz.). Ancak 2:1 oranlı birinci vites sürüş milini krank milinin yarısı kadar bir hızla çevirir ve krank milinin ürettiği gücün iki katı yani 200 Nm kuvvet yere iletilir. Dolayısıyla otomobilimiz birinci viteste, ikinci viteste olduğundan iki kat daha iyi ivmelenir. İşte bu noktada da beygirgücünün önemini anlatan anahtar yatar. Vites küçültme suretiyle, tekerleklere iletilen maksimum tork (belli bir hız için), otomobilin motoru en yüksek gücü ürettiği devirde çalışırken sağlanır.
Tork çarpımının sonucu olarak diyebiliriz ki, bir otomobil, herhangi bir devirde, motoru en yüksek gücü ürettiği devre getiren bir vites seçildiğinde en iyi şekilde hızlanır. Bu da yüksek devir çeviren küçük motorların, fazla devir çeviremeyen büyük motorlardan bazen üstün oluşlarının sebebidir. Yüksek devirler çevirebilen bir motorda, kranka aktarılan tork az olmasına rağmen tork çarpımı sayesinde tekerleklere çok daha yüksek tork değerleri aktarılabilir.
Demek ki Hp. sadece otomobil sattırmak için değil, yarış kazanmak için de gerekliymiş.