Gönderen Konu: İlk Yardım  (Okunma sayısı 1579 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Site Yöneticisi
  • ******
  • Deus ex machina
  • Araç: Başka Marka
  • Kan Grubu: A+
  • Model Yılı: -
  • 2904 kere teşekkür etti
  • 3269 kere teşekkür edildi
İlk Yardım
« : Mayıs 15, 2010, 19:05:48 »
  Selam.
 Kimin, nerede ve ne zaman, nasıl bir durum ile karşılaşacağı belli olmayabilir. Elbetkide bir çok konu gibi bu konununda uzmanları vardır. Ancak kimi zoraki durumlarda bizlerinde bilmesi gereken bazı temel İlk Yardım müdahale şekilleri vardır. Bu tamamen zaman ile ilgili bir kavramdır ve adından da anlaşılacağı gibi hsataya, onda problem belirtilerinin ilk başladığı anda uygulayabileceğimiz ve uygulamak zorunda olduğumuz bazı temel teknikler ile onu, profesyonel birilerine teslim edene kadar hayatta tutma yöntemleridir.

 ''İlk yardım, hasta ve yaralılara asıl tedavi başlayıncaya veya tedavi ihtiyacı ortadan kalkıncaya kadar yapılan sınırlı müdahalelerdir. Tıp personeli olmayan kişilerce de yapılabilir. İlk yardım genellikle basit, kolay öğrenilen, az sayıda teçhizatla uygulanabilen ama bazen hayat kurtarabilen yöntemlerin kullanılmasına dayanır.''

 İlk konu olarak Kalp Krizi'ni ele alacağız.

 Kalp Krizinde İlk Müdahale:

  ''  * Eğer bir kişinin kalp krizi geçirdiğinden şüpheleniyorsanız hemen 112'yi arayın ve bir ambulans çağırın.
    * Hastayı sakinleştirin, solunumunu takip edin.
    * Hastanın vücudunu sıkan kıyafetleri gevşetin, varsa kravatını çıkartın.
    * Kalp üzerindeki baskıyı azaltmak için hastayı sırtı ve boynu desteklenir durumda oturtun ya da yere yatırın.
    * Hastayı sıcak tutun.
    * Kalp krizi geçiren kişi kalp rahatsızlığı için ilaç kullanıyorsa ilacını verin. Kalp hastalarının kullandığı dil altı hapları hayat kurtarabilir.
    * Hasta tamamen kendindeyse ve aspirine alerjisi yoksa çiğnemesi için bir aspirin verin.
    * Hastayı hemen bir sağlık merkezine ulaştırın.
   Kalp krizi, her yaştaki insanda  görülebilecek bir durumdur. Nedenleri sağlıksız beslenme, kolestrol, aşırı stres, aşırı üzüntü, bazı ekstrem durumlarda çarpışma ve ani korkulardır.
    * Kalp krizi şüphesi olan bir kazazedeye ilk müdahaleyi yapmadan önce Bak Dinle Hisset yöntemiyle ön tetkik yapılır.
    * Kişinin kalp krizi esnasında duran kalbine yaşına göre uygulanacak basınç periyotları uygulanır:
    * Yetişkinlerde otuz kan basıncına iki nefes, çocuklarda beş kalp basıncına iki nefes, bebeklerde 5 kan basıncına iki ağız boşluğundaki nefes verilir.
    * Kriz gelmiş bir kişinin kalbi çalıştırılana ve ileri sağlık ekipleri gelene kadar müdahaleye devam edilir. Eğer bu esnada solunum durursa suni solunum ve kalp masajına devam edilir.
    * Kişinin kalp sistemi çalışırsa masaja son verilir ve eğer solunumu yoksa suni solunuma devam edilir.
    * Solunum ve dolaşım geldiği andan itibaren müdahale kesilir ve göz temasıyla kişi kontrol altında tutulur.''

 Alıntı adresleri: http://rehber.uzmantv.com/kalp-krizinde-ilk-yardim-nasil-yapilir
                      http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0lkyard%C4%B1m

 Not: Kalp masajı konusunda yeterli eğitim almamış iseniz bunu uygulamayı hiç denemeyin.


 

Toyota Club Türkiye

İlk Yardım
« : Mayıs 15, 2010, 19:05:48 »

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Efsane Toyotacı
  • *****
  • Araç: Başka Marka
  • Kan Grubu: ---
  • 2 kere teşekkür edildi
Ynt: İlk Yardım
« Yanıtla #1 : Mayıs 15, 2010, 19:11:00 »
Paylaşım için teşekkürler :)

Geçmişte ilkyardım eğitimi almıştım, henüz kullanma ihtiyacı pek olmadı (ufak tefek kesik, çizik vs. şeyleri saymazsak), umarım gelecekte de kimsenin bundan dolayı bana ihtiyacı olmaz. Ama her ihtimali göz önünde bulundurarak öğrenmek gerekiyor ;)
Denizlerin deryaların benki taşkın delisi
Ehli gönül muhabbetin benki şaşkın delisi
Benki kelamın yolcusu benki aşkın delisi
Beni benden alan almış kula mihnet eylemem

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Efsane Toyotacı
  • *****
  • Durum: Sakin
  • Araç: Verso
  • Kan Grubu: A-
  • 22 kere teşekkür etti
  • 22 kere teşekkür edildi
Ynt: İlk Yardım
« Yanıtla #2 : Mayıs 15, 2010, 20:17:35 »
Paylaşım için teşekkürler :).
397-393-389-385-381 yok dolacak gibi değil.

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Site Yöneticisi
  • ******
  • Deus ex machina
  • Araç: Başka Marka
  • Kan Grubu: A+
  • Model Yılı: -
  • 2904 kere teşekkür etti
  • 3269 kere teşekkür edildi
Ynt: İlk Yardım
« Yanıtla #3 : Mayıs 17, 2010, 19:59:50 »
  İnme/Felç
 Beyindeki kan dolaşımının bozulması her zaman acil bir durum yaratır ve önlem alınmasını gerektirir.

İnsan beyni 10 milyar sinir hücresi (nöron), 100 milyar sinir dokusu destek hücresi (glia) ve 5.000 milyar sinirsel bağlantı (sinaps) ile vücut ağırlığının yaklaşık yüzde 2'sini oluşturur. Buna karşılık vücuda giren oksijenin yaklaşık yüzde 20'sini tüketir ve kalbin pompaladığı kanın yaklaşık yüzde 15'ini kullanır.
 
 
Beyin çeşitli etkenlerden kolayca zarar görebilen bir organdır. Bunun başlıca nedenleri beynin enerji ve kan gereksiniminin yüksek olması, glikoz metabolizmasına bütünüyle bağlı olması ve içinde bulunduğu kafatasının genişleyememesi dolayısıyla bir travmanın ardından şişmesinin olanaksızlığıdır.

Beyindeki kan dolaşımının bütünüyle durması şu sonuçlara yol açar: 10 saniyede beyindeki oksijen depolan tükendiğinden bilinç kaybolur; yaklaşık 20-30 saniyede elektroensefalografide (EEG) düz çizgi oluşur; yaklaşık 60 saniyede gözbebekleri genişler; yaklaşık 5 dakikada beyin geriye dönüşü olmayan yıkıma uğrar.

Kan dolaşımının yeniden başlamaması durumunda biyolojik ölüm ortaya çıkar. "Klinik ölüm" denen kritik dönemin ardından beyin yeniden atardamar yoluyla oksijen almaya başladığında da iyileşmeye değişik ağırlıklarda işlevsel kayıplar eşlik eder; solunumun yeniden başlamasına ve bilincin açılmasına karşın, zihinsel etkinlikte geçici ya da kalıcı bozukluklar, ruhsal ve sinirsel sorunlar (felçler) görülebilir.
Nedenleri
İnmeye yol açan dolaşım bozukluğu bir kanamaya, bir toplardamar ya da atardamarın pıhtıyla tıkanmasına bağlı olabilir. Kanama genellikle orta beyin atardamarının beslediği bölgede ortaya çıkar ve sağdan çok sol yarıkürede görülür.

En tehlikeli tabloya genellikle beynin bir bölgesindeki normal dolaşımın kesilmesi yol açar. Kanamaya bağlı olarak ortaya çıkan bu duruma özellikle yaşlılarda sık rastlanır, çünkü yaşlılarda beyin arteriyosklerozu (damar sertliği) ve yüksek tansiyon daha sık görülür. Pıhtı oluşumuna (tromboz) bağlı toplardamar tıkanmalarında hasar daha yavaş ortaya çıkar; ortaya çıkma süresi birkaç dakikayla birkaç saat arasında değişir. Ana pıhtıdan kopan bir parçanın atardamarı tıkaması (emboli) durumunda ise hasar beyin kanamalarından bile anidir.

Hafif bir kanama durduğunda az miktardaki kan genellikle geri emilirse de kafaiçi bir kanama beyin dokusunu kalıcı hasara uğratır. Hasar hem kafaiçi basıncının yükselmesine, hem de doğrudan etkilenen beyin dokusu içindeki kanamaya ve kan yıkım (katabolizma) ürünlerinin toksik etkilerine bağlıdır. Bu yıkım ürünlerinin bazıları damarların büzülmesine, dolayısıyla da beyindeki kan akımının çok azalmasına yol açar.
 
 
Bir kafa travmasının yol açtığı hematom da (damar dışı kan birikintisi) çok yavaş belirti verir; belirtiler genellikle bir süre sonra ortaya çıkar. Ama kafa travması sertzar (dura mater) dışında, yani sert zarla kafatası arasında ya da beyin dışında bir hematoma yol açarsa belirtiler hızla ortaya çıkar ve şiddetlidir; bu durumda hematom genellikle bir meninks (beyin zarı) atardamarı ya da dallarındaki kanamaya bağlıdır.
İnmenin İşaret ve Belirtileri
• Baş ağrısı;
• bilinç bulanıklığı ve baş dönmesi;
• kol ve bacaklarda işlev kaybı ya da felç (genellikle vücudun bir yarısında);
• uyuşukluk (genellikle vücudun bir yansında);
• yüz kaslarının gevşemesi ve ifadesizlik;
• konuşmanın bozulması;
• gözbebeklerinin çapında değişiklik;
• görme yeteneğinin azalması;
• hızlı ve tok nabız;
• soluma güçlüğü, horlama eğilimi;
• bulantı;
• kasılma nöbeti;
• koma;
• idrar kesesi ve bağırsak denetiminin yitirilmesi.
Ayırıcı Tanı
İnmenin çeşitli biçimlerinin ayırt edilmesi kesin tedavi ve sonuç açısından kuşkusuz önemlidir, ama acil girişim açısından fazla önem taşımaz. Zaten deneyimli bir hekim bile inmeye yol açan beyin hasarının niteliğini ilk anda saptayamaz. Bununla birlikte inmenin en yaygın nedenlerini ayırt etmeye yönelik bazı ölçütlere değinmek yararlı olabilir.

Bir ölçüt inmenin nasıl geliştiğidir. İnme embolide ani kanamada belirgin biçimde hızlı (1-2 dakikadan 1-2 saate), trombozda ise görece yavaş (birkaç dakikadan birkaç saate) ortaya çıkar. Embolide hasta hızla iyileşebilir; kanama ve trombozda ise hasarın belirtileri kalıcı olmasa bile çok uzun sürebilir. Embolide ve trombozda hastanın bilinci genellikle açık kalır; oysa beyin kanamasında komaya sık rastlanır. Beyin kanamasında beyin zarı örselenmesine ya da kafaiçi basıncının artmasına bağlı olarak gelişebilen ense sertliği ve kasılma nöbetleri de emboli ve trombozda çok ender görülür.

İnme herhangi bir durumda ortaya çıkabilir; bazen baş ağrısı, zihinsel-ruhsal etkinliğe bağlı kas hareketlerinde huzursuzluk gibi uyarıcı belirtilerin ardından gelişir. Gündüz hasta aniden düşer; düştüğünde ya komadadır ya da bilinci açıktır, ama felç gelmiştir. Gece ise uyku durumundan komaya geçebilir ya da yataktan kalkmaya çalışırken düşer.

Hastanın yüzüne kan toplanmış, solunumu güçleşmiş, ateşi yükselmiştir. Derin koma gelişmişse gözbebekleri ışığa tepki göstermez (ışığa bağlı olarak büyüyüp küçülmez). Hasta komadayken gözleri ve başı genellikle lezyon tarafına doğru döner (eski deyişle hasta kendi lezyonuna bakar). Yüz felcinde gevşek yanak aralıklı olarak şişer. Vücudun bir yanındaki kol ve bacak felç olur (tek taraflı felç) ve kaldırıldığında sağlıklı yandakinden çabuk düşer. Konuşma çoğunlukla bozulur; bazen de olanaksızlaşır.

Hasta konuşma yeteneğini bir ölçüde ya da tümüyle yitirmiştir; söylenenleri anlayabilir, ama konuşamaz ya da çok zor konuşur. Bazen inmeye özgü bir konuşma güçlüğü (afazi) içindedir; söyleneni ve ne söylemek istediğini bilir, ama sözcükler ağzından yanlış çıkar. Bu durumda hasta sakinleştirilmeye çalışılmalı, hareketlerle ve yapabilirse yazıyla iletişim kurmaya ikna edilmelidir. Söylemek istediği anlaşıldığı zaman bu durum hastaya bildirilmelidir. Bazen de hastanın konuşmasında bir bozukluk görülmez, ama bilincinin açık olmasına karşın anlama merkezi hasara uğradığından söylenenleri anlayamaz.
Ne Yapmak Gerekir ?
Olguların çoğunda hastanın yaşaması bir yeniden canlandırma merkezine kaldırılma hızına bağlıdır. Bu nedenle ilkyardımın işlevi, yaşama olasılığını artıracak birkaç işlemi yapmak ve özellikle cankurtaran çağırmakla sınırlıdır. Bu arada hasta olabildiğince rahat ettirilmelidir.

Hastanın doğru yerleştirilmesi büyük önem taşır. Başı aşağıya doğru sarkıtılmamalıdır, çünkü bu konumda atardamar, toplardamar ve kafaiçi basıncı önemli ölçüde yükselir. Hasta oturtulmak yerine yatırılmalıdır, çünkü oturma konumunda tansiyon düşer ve beyne giden kanın daha da azalmasına yol açabilir. Son olarak da boyun toplardamarlarının baskı görmemesi için boynun dönmesi ve eğilmesi önlenmelidir.

Nedeni ne olursa olsun yüksek ateş (hipertermi) ilaçlarla ya da dışarıdan soğuk uygulanarak düşürülmelidir. Yüksek ateş metabolizmayı hızlandırır, beyin ödemini ve beyindeki hasar belirtilerini şiddetlendirir; 41°C'nin üzerine çıkarsa kalıcı sinir sistemi lezyonuna yol açabilir.

Vücut sıcaklığının normalin altına (genellikle 36°C'nin altı) düşmesi (hipotermi) yüksek ateş kadar önemli sorunlar yaratmaz. Hatta bazı durumlarda beyin metabolizmasını azaltmak için hafif bir hipotermi yaratılması yoluna gidilebilir.

Hastanın kravat, yaka, kemer gibi giysileri gevşetilerek solunumu olabildiğince kolaylaştırılmalıdır. Hasta sakin bir ortamda tutulmalı, gereksiz kişiler yanından uzaklaştırılmalıdır.

Kusma sık görülür. Bu durumda kusmuğun solunum yollarına kaçmaması için bütün önlemler alınmalıdır, çünkü çoğu olguda görülen kısmi boyun kasları felci kusmuğun solunum yollarına kaçmasını kolaylaştırır. Hastanın, yüzü yana dönük olarak bir kalçası üzerine yatırılması uygundur.

Kasılma nöbeti ortaya çıkarsa hastanın yaralanmaması için gerekli önlemler alınır; dilini ısırmasını önlemek için ağzına yumuşak, ama dayanıklı bir şey koyulur. Ağır şok belirtileri varsa hastanın sıcakta kalması sağlanmalıdır. Bütün bu önlemler alındıktan sonra uygun tedavi ortamına ulaşmayı beklemenin dışında yapılabilecek şey yoktur.

Hastanın uygun donanımlı bir merkeze acilen kaldırılmasından sonraki sorun beyindeki hasarın nedenini saptamaktır ve tanı koymak her zaman kolay değildir. Damar sertliği, emboli, kanama, damar duvarının zayıflayıp balonlaşarak (anevrizma) yırtılması gibi çeşitli nedenlerden hangisine bağlı olduğuna göre tedavi stratejisi önemli ölçüde değişir. Hastanın yaşaması ancak doğru tanı ve tedaviyle sağlanabilir. Bu nedenle hasta en kısa zamanda uzmanlaşmış merkezlere ulaştırılmalıdır.
İnme Durumunda Tedavi Şeması
• Bilinci açık hasta
- Solunum yollarının açık olmasına dikkat edin.
- Hastayı sakin tutun.
- Yoğun oksijen verin.
- Yaşamsal belirtileri (solunum, kalp atışı, nabız) denetleyin.
- Hastayı yan yatar konuma getirin.
- Ağız yoluyla hiçbir şey vermeyin.
- Hastayı sıcakta tutun.
- Hastanın karşısında oturun, göz bağlantısını koruyun, yavaş ve açık bir biçimde konuşun.

• Bilinci kapalı hasta
- Solunum yollarını açık tutun.
- Yoğun oksijen verin.
- Yaşamsal belirtileri denetleyin.
- Güvenli yatay konuma getirin; hastayı tutulan tarafa çevirin.

 Alıntı adresi: http://www.saglikweb.com/ilkyardim/inme.asp

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Hiperaktif Toyotacı
  • ***
  • Araç: Corolla
  • Kan Grubu: A+
  • 3 kere teşekkür edildi
Ynt: İlk Yardım
« Yanıtla #4 : Mayıs 17, 2010, 22:18:41 »
Hayat kurtaran acil durum müdahale şekilleri, hiç bir zaman basite alınmamalıdır. Kimin başına ne zaman, nerede, nasıl bir şey geleceği belli olmaz. Çok basit bilinçli bir ilk yardım müdahalesi bir hayatın yeniden başlangıcı olabilir.Bu nedenle herkesin bu faydalı paylaşımı okumasında fayda olduğu kanaatindeyim.
  Paylaşım için teşekkürler.
98 Corolla 1.6 GLI Special


Düşüncelerle karşılaşınca,zayıflar korkar,aptallar karşı gelir,akıllılar karar verir,ustalar da yönetir.
''Mme Jeanne Roland''

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Site Yöneticisi
  • ******
  • Deus ex machina
  • Araç: Başka Marka
  • Kan Grubu: A+
  • Model Yılı: -
  • 2904 kere teşekkür etti
  • 3269 kere teşekkür edildi
Ynt: İlk Yardım
« Yanıtla #5 : Haziran 20, 2010, 10:38:35 »
Selam arkadaşlar.
 Hayatımız içinde her gün karşılaştığımız onlarca olayın, durumun ne zaman ne getireceğini bilemeyiz. Bazı şeyleri önceden bilmek, ona hazırlıklı olmak yeri geldi mi çok fayda sağlayabilir. Çok basit bir bilgi ile kurtarabileceğimiz ya da içinden çıkabileceğimiz bir durum çok büyük ve tehlikeli bir hal alabilir. Böyle pratik ve faydalı bilgileriniz varsa burada paylaşmak herkes için çok yararlı olabilir.

 *Arı sokması: Bal arısı ise mümkünse arının iğnesini en kısa zamanda çıkarın ve bulabilirseniz deliğe amonyak damlatın (çok az) eğer amonyak bulamazsanız bu işi kendi idrarınızda görebilir.
 Özellikle kapalı kutulardan, ya da gözler kapalı iken birşeyden ağız yolu ile sıvı almayın, arının sindirim yolundan sokması çok kötü sonuçlar doğurabilir. !
 
 *Akrep sokması: Sokulan yer kesinlikle emilmez (zehir ağız mukozasından geçebilir), sokulan yere soğuk kompres ve üzerinden turnike yapılır, hasta yatırılır ve en yakın sağlık kuruluşuna nakledilir.

 *Yılan sokması: Ülkemizde az sayıda zehirli yılan vardır ve onlarıda ayırt etmenin (kafa, göz, kuyruk) belli yolları vardır. Ancak yılan sokarsa, sokulan yer kanatılır, emilip tükürülür, hasta yatırılır. En yakın sağlık kuruluşuna nakledilir, mümkünse yılan da yakalanmalıdır.
 
 *Örümcek sokması: Bilinenin aksine küçük örümcekler de zehirli olabilir. Yine sokulan yer (iki yakın delikli izden örümcek sokması ayırt edilebilir) uygunsa bir miktar kanatılabilir ancak ağız yolu ile emilim yapılmamalıdır. Soğuk kompres ve yukarıdan turnike gerekir. Hasta en yakın sağlık kuruluşuna götürülür.
 
 Ünlem Her türlü sokmada hasta kesinlikle sakin bir şekilde tutulmalı, heyecanlandırılmamalıdır. Ünlem

 *Güneş çarpması: Oldukça tehlikeli olabilir. Hastada ateş, bulantı, kusma, baş ağrısı görülebilir.
 Kusma varsa baş yan çevrilmelidir. Hasta serin, havadar bir yere alınmalı, baş, kasık, koltuk altı gibi noktalara soğuk kompres yapılmalı, hastada kusma yoksa ve bilinci yerindeyse uygun sıvılar verilmelidir.

 Boğulma (Su) : Bu durumda iki aşamada incelenebilir, tatlı su ve tuzlu su boğulmaları olarak. Tabiki başka tarzda boğulmalarda vardır.
 Boğulan kişi genelde akciğerlerine fazla su girdiği için değil, oksijensiz kalmakdan dolayı tehlike altında kalır. Özlelikle tatlı su boğulmalarında ilk etapta cigerlerdeki suyu boşaltmaya çalışmak yerine suni tenefüs ile (hasta nefes almıyorsa) hastanın nefes almasına çalışılır. Bunun için hastanın ağzındaki yabancı cisimler ve varsa protezler çıkarılır, hsata çocuk ise çok kuvvetli nefes verilmez. Gerekli durumlarda hastaya burundan da suni tenefüs yapılabilir.
 Kazazedenin sağ tarafına geçilir ve kazazede yukarıdaki işlemlerden sonra sırt üstü yatırılır.
 Sağ elimiz ile hasta boyundan yukarı kaldırılır ve nesef yolu açılır.
 Sol elimiz ile burun delikleri kapatılır.
 Hastanın ağzına mümkünse ince bir bez konur ve ağzımız onun ağzını tam kapatacak şekilde denk getirilip belli kuvvette (hastanın karınındaki hareketlerden nefesi takip ederek) nefes vermeliyiz ve ardından hastanın burnunu ve ağzını açık tutarak hastanın nefesi geri vermesini sağlamalıyız. Bu işlem hasta kendi nefes alana kadar tekrarlanır.
 Sonrasında gerekli ise (boğulma sonrası kendine gelen hastalarda sonraki komplikasyonlardan hayatını kaybedebilir) cigerlerindeki su belli tekniklerle çıkarılmalı, ve kesinlikle hsata sağlık kuruluşuna nakledilmelidir.

 *Kramp: Vücuttaki minarel eksikliğinden meydana gelir. Özellikle yüzerken tehlikeli olabilir. Bu yüzden yüzmeden önce adeleleri (kramp, adele spazmıdır) esnetmek iyi olur. Yeterli sıvı ve minarel almak gerekir. Kramp giren adele, hafifce gerilerek kramptan kurtulmaya çalışılabilir.
 Kesinlikle panik yapmamak gerekir.

 * Balık tutma: Balık tutmakda çok zevkli bir uğraştır özellikle olta ile tutuluyorsa. Ancak denizden çıkacak her balığın ne olduğu ve etkileri bilinemeyebilir, bu yüzden oltadan balığı alırken kalın bir işçi eldiveni kullanmak çok faydalı olabilir.