İnme/Felç
Beyindeki kan dolaşımının bozulması her zaman acil bir durum yaratır ve önlem alınmasını gerektirir.
İnsan beyni 10 milyar sinir hücresi (nöron), 100 milyar sinir dokusu destek hücresi (glia) ve 5.000 milyar sinirsel bağlantı (sinaps) ile vücut ağırlığının yaklaşık yüzde 2'sini oluşturur. Buna karşılık vücuda giren oksijenin yaklaşık yüzde 20'sini tüketir ve kalbin pompaladığı kanın yaklaşık yüzde 15'ini kullanır.
Beyin çeşitli etkenlerden kolayca zarar görebilen bir organdır. Bunun başlıca nedenleri beynin enerji ve kan gereksiniminin yüksek olması, glikoz metabolizmasına bütünüyle bağlı olması ve içinde bulunduğu kafatasının genişleyememesi dolayısıyla bir travmanın ardından şişmesinin olanaksızlığıdır.
Beyindeki kan dolaşımının bütünüyle durması şu sonuçlara yol açar: 10 saniyede beyindeki oksijen depolan tükendiğinden bilinç kaybolur; yaklaşık 20-30 saniyede elektroensefalografide (EEG) düz çizgi oluşur; yaklaşık 60 saniyede gözbebekleri genişler; yaklaşık 5 dakikada beyin geriye dönüşü olmayan yıkıma uğrar.
Kan dolaşımının yeniden başlamaması durumunda biyolojik ölüm ortaya çıkar. "Klinik ölüm" denen kritik dönemin ardından beyin yeniden atardamar yoluyla oksijen almaya başladığında da iyileşmeye değişik ağırlıklarda işlevsel kayıplar eşlik eder; solunumun yeniden başlamasına ve bilincin açılmasına karşın, zihinsel etkinlikte geçici ya da kalıcı bozukluklar, ruhsal ve sinirsel sorunlar (felçler) görülebilir.
Nedenleri
İnmeye yol açan dolaşım bozukluğu bir kanamaya, bir toplardamar ya da atardamarın pıhtıyla tıkanmasına bağlı olabilir. Kanama genellikle orta beyin atardamarının beslediği bölgede ortaya çıkar ve sağdan çok sol yarıkürede görülür.
En tehlikeli tabloya genellikle beynin bir bölgesindeki normal dolaşımın kesilmesi yol açar. Kanamaya bağlı olarak ortaya çıkan bu duruma özellikle yaşlılarda sık rastlanır, çünkü yaşlılarda beyin arteriyosklerozu (damar sertliği) ve yüksek tansiyon daha sık görülür. Pıhtı oluşumuna (tromboz) bağlı toplardamar tıkanmalarında hasar daha yavaş ortaya çıkar; ortaya çıkma süresi birkaç dakikayla birkaç saat arasında değişir. Ana pıhtıdan kopan bir parçanın atardamarı tıkaması (emboli) durumunda ise hasar beyin kanamalarından bile anidir.
Hafif bir kanama durduğunda az miktardaki kan genellikle geri emilirse de kafaiçi bir kanama beyin dokusunu kalıcı hasara uğratır. Hasar hem kafaiçi basıncının yükselmesine, hem de doğrudan etkilenen beyin dokusu içindeki kanamaya ve kan yıkım (katabolizma) ürünlerinin toksik etkilerine bağlıdır. Bu yıkım ürünlerinin bazıları damarların büzülmesine, dolayısıyla da beyindeki kan akımının çok azalmasına yol açar.
Bir kafa travmasının yol açtığı hematom da (damar dışı kan birikintisi) çok yavaş belirti verir; belirtiler genellikle bir süre sonra ortaya çıkar. Ama kafa travması sertzar (dura mater) dışında, yani sert zarla kafatası arasında ya da beyin dışında bir hematoma yol açarsa belirtiler hızla ortaya çıkar ve şiddetlidir; bu durumda hematom genellikle bir meninks (beyin zarı) atardamarı ya da dallarındaki kanamaya bağlıdır.
İnmenin İşaret ve Belirtileri
• Baş ağrısı;
• bilinç bulanıklığı ve baş dönmesi;
• kol ve bacaklarda işlev kaybı ya da felç (genellikle vücudun bir yarısında);
• uyuşukluk (genellikle vücudun bir yansında);
• yüz kaslarının gevşemesi ve ifadesizlik;
• konuşmanın bozulması;
• gözbebeklerinin çapında değişiklik;
• görme yeteneğinin azalması;
• hızlı ve tok nabız;
• soluma güçlüğü, horlama eğilimi;
• bulantı;
• kasılma nöbeti;
• koma;
• idrar kesesi ve bağırsak denetiminin yitirilmesi.
Ayırıcı Tanı
İnmenin çeşitli biçimlerinin ayırt edilmesi kesin tedavi ve sonuç açısından kuşkusuz önemlidir, ama acil girişim açısından fazla önem taşımaz. Zaten deneyimli bir hekim bile inmeye yol açan beyin hasarının niteliğini ilk anda saptayamaz. Bununla birlikte inmenin en yaygın nedenlerini ayırt etmeye yönelik bazı ölçütlere değinmek yararlı olabilir.
Bir ölçüt inmenin nasıl geliştiğidir. İnme embolide ani kanamada belirgin biçimde hızlı (1-2 dakikadan 1-2 saate), trombozda ise görece yavaş (birkaç dakikadan birkaç saate) ortaya çıkar. Embolide hasta hızla iyileşebilir; kanama ve trombozda ise hasarın belirtileri kalıcı olmasa bile çok uzun sürebilir. Embolide ve trombozda hastanın bilinci genellikle açık kalır; oysa beyin kanamasında komaya sık rastlanır. Beyin kanamasında beyin zarı örselenmesine ya da kafaiçi basıncının artmasına bağlı olarak gelişebilen ense sertliği ve kasılma nöbetleri de emboli ve trombozda çok ender görülür.
İnme herhangi bir durumda ortaya çıkabilir; bazen baş ağrısı, zihinsel-ruhsal etkinliğe bağlı kas hareketlerinde huzursuzluk gibi uyarıcı belirtilerin ardından gelişir. Gündüz hasta aniden düşer; düştüğünde ya komadadır ya da bilinci açıktır, ama felç gelmiştir. Gece ise uyku durumundan komaya geçebilir ya da yataktan kalkmaya çalışırken düşer.
Hastanın yüzüne kan toplanmış, solunumu güçleşmiş, ateşi yükselmiştir. Derin koma gelişmişse gözbebekleri ışığa tepki göstermez (ışığa bağlı olarak büyüyüp küçülmez). Hasta komadayken gözleri ve başı genellikle lezyon tarafına doğru döner (eski deyişle hasta kendi lezyonuna bakar). Yüz felcinde gevşek yanak aralıklı olarak şişer. Vücudun bir yanındaki kol ve bacak felç olur (tek taraflı felç) ve kaldırıldığında sağlıklı yandakinden çabuk düşer. Konuşma çoğunlukla bozulur; bazen de olanaksızlaşır.
Hasta konuşma yeteneğini bir ölçüde ya da tümüyle yitirmiştir; söylenenleri anlayabilir, ama konuşamaz ya da çok zor konuşur. Bazen inmeye özgü bir konuşma güçlüğü (afazi) içindedir; söyleneni ve ne söylemek istediğini bilir, ama sözcükler ağzından yanlış çıkar. Bu durumda hasta sakinleştirilmeye çalışılmalı, hareketlerle ve yapabilirse yazıyla iletişim kurmaya ikna edilmelidir. Söylemek istediği anlaşıldığı zaman bu durum hastaya bildirilmelidir. Bazen de hastanın konuşmasında bir bozukluk görülmez, ama bilincinin açık olmasına karşın anlama merkezi hasara uğradığından söylenenleri anlayamaz.
Ne Yapmak Gerekir ?
Olguların çoğunda hastanın yaşaması bir yeniden canlandırma merkezine kaldırılma hızına bağlıdır. Bu nedenle ilkyardımın işlevi, yaşama olasılığını artıracak birkaç işlemi yapmak ve özellikle cankurtaran çağırmakla sınırlıdır. Bu arada hasta olabildiğince rahat ettirilmelidir.
Hastanın doğru yerleştirilmesi büyük önem taşır. Başı aşağıya doğru sarkıtılmamalıdır, çünkü bu konumda atardamar, toplardamar ve kafaiçi basıncı önemli ölçüde yükselir. Hasta oturtulmak yerine yatırılmalıdır, çünkü oturma konumunda tansiyon düşer ve beyne giden kanın daha da azalmasına yol açabilir. Son olarak da boyun toplardamarlarının baskı görmemesi için boynun dönmesi ve eğilmesi önlenmelidir.
Nedeni ne olursa olsun yüksek ateş (hipertermi) ilaçlarla ya da dışarıdan soğuk uygulanarak düşürülmelidir. Yüksek ateş metabolizmayı hızlandırır, beyin ödemini ve beyindeki hasar belirtilerini şiddetlendirir; 41°C'nin üzerine çıkarsa kalıcı sinir sistemi lezyonuna yol açabilir.
Vücut sıcaklığının normalin altına (genellikle 36°C'nin altı) düşmesi (hipotermi) yüksek ateş kadar önemli sorunlar yaratmaz. Hatta bazı durumlarda beyin metabolizmasını azaltmak için hafif bir hipotermi yaratılması yoluna gidilebilir.
Hastanın kravat, yaka, kemer gibi giysileri gevşetilerek solunumu olabildiğince kolaylaştırılmalıdır. Hasta sakin bir ortamda tutulmalı, gereksiz kişiler yanından uzaklaştırılmalıdır.
Kusma sık görülür. Bu durumda kusmuğun solunum yollarına kaçmaması için bütün önlemler alınmalıdır, çünkü çoğu olguda görülen kısmi boyun kasları felci kusmuğun solunum yollarına kaçmasını kolaylaştırır. Hastanın, yüzü yana dönük olarak bir kalçası üzerine yatırılması uygundur.
Kasılma nöbeti ortaya çıkarsa hastanın yaralanmaması için gerekli önlemler alınır; dilini ısırmasını önlemek için ağzına yumuşak, ama dayanıklı bir şey koyulur. Ağır şok belirtileri varsa hastanın sıcakta kalması sağlanmalıdır. Bütün bu önlemler alındıktan sonra uygun tedavi ortamına ulaşmayı beklemenin dışında yapılabilecek şey yoktur.
Hastanın uygun donanımlı bir merkeze acilen kaldırılmasından sonraki sorun beyindeki hasarın nedenini saptamaktır ve tanı koymak her zaman kolay değildir. Damar sertliği, emboli, kanama, damar duvarının zayıflayıp balonlaşarak (anevrizma) yırtılması gibi çeşitli nedenlerden hangisine bağlı olduğuna göre tedavi stratejisi önemli ölçüde değişir. Hastanın yaşaması ancak doğru tanı ve tedaviyle sağlanabilir. Bu nedenle hasta en kısa zamanda uzmanlaşmış merkezlere ulaştırılmalıdır.
İnme Durumunda Tedavi Şeması
• Bilinci açık hasta
- Solunum yollarının açık olmasına dikkat edin.
- Hastayı sakin tutun.
- Yoğun oksijen verin.
- Yaşamsal belirtileri (solunum, kalp atışı, nabız) denetleyin.
- Hastayı yan yatar konuma getirin.
- Ağız yoluyla hiçbir şey vermeyin.
- Hastayı sıcakta tutun.
- Hastanın karşısında oturun, göz bağlantısını koruyun, yavaş ve açık bir biçimde konuşun.
• Bilinci kapalı hasta
- Solunum yollarını açık tutun.
- Yoğun oksijen verin.
- Yaşamsal belirtileri denetleyin.
- Güvenli yatay konuma getirin; hastayı tutulan tarafa çevirin.
Alıntı adresi:
http://www.saglikweb.com/ilkyardim/inme.asp