Angut kuşunun sadakati

!
" Herkesin (haksız bir şekilde )kullandığı bir ifadedir. ''ANGUT'' Birisi bir salaklık yapınca bir laftan anlamayınca ,boş boş bakınca hemen ''Angut musun '' der günümüz insanı.
Angut' un aslında bir kuş olduğunu bilmeyen çok kişi vardır.Angut kuşu eşi öldüğü zaman gözlerini bir an bile eşinin ölüsünden ayırmadan baş ucunda bekler.O anda yanına yırtıcı bir hayvan yada insan gelse yinede gözleri eşinin ölüsüne bakar..
İşte bu canlının yaptığı en büyük ANGUT luk budur.Ayrıca bu olay tüm Angut kuşları için geçerlidir.Arada görünen bir şey değildir.Çok ürkek bir hayvan olmalarına rağmen eşinin ölüsünün başında bekleyen Angut kuşuna elinizi dahi uzatsanız kaçmaz.Hani derler ya'' Angut gibi bakmasana ''.Keşke herkes Angut gibi bakabilse değer verdiklerine...
Göl bataklık ve akarsularda yaşayan ve yaklaşık 8-10 yıl ömrü olan angut kuşu
ördek-kaz karışımı bir perde ayaklı su kuşudur.Bu kuş türü eşi öldükten sonra başka eş kabul etmeden tek başına ömrünün sonuna kadar yaşar.Sadakat angut kuşunu diğer hayvanlardan ayıran önemli bir özelliktir kelaynakların da angutlar gibi tek eşli olarak yaşar.Ayrıca Angut kuşunun ''Bu yas durumu ömrünün sonuna kadar da devam eder.''
Bundan sonra bazılarına Angut demeden önce bir kez daha düşünelim.Bir Angut bile olamayan o kadar çok insan var ki günümüzde.
Kaynak - netbilgini.com
BİR HİKAYESİ
Beyşehir’in kıyı köylerinin birinde yaşlı bir balıkçı varmış. Kendi yaptığı kayıkla kış demez, yaz demez gölde balığa çıkar geçimini bu yoldan sağlarmış.
Yaşlı balıkçı, bir gün avcıların yaraladığı bir angut kuşuna rastlamış. Bakmış ki, kuşcağız ağır yaralı ve ölecek; onu yakalayarak yarasını sarmış ve iyileştirmiş. O günden sonra balıkçı ile angut kuşu dost olmuşlar. Öylesine dost olmuşlar ki, Balıkçı gölde avlanırken kuş gelip balıkçının omzuna konarmış.
Soğuk ve fırtınalı bir kış günü Balıkçı yine ava çıkmış. Ancak dalgalar bir süre sonra öylesine azmış ki, köhne (eskimiş, aşınmış) kayığı parçalanıp batmış. Balıkçı yüzerek kendini bir adaya zor atmış. Bir süre sonra kar da yağmaya başlamış. Yaşlı Balıkçı, sığındığı Taş kovuğunda, ıslak elbiseleri ile neredeyse donacakmış.
O sırada dostu olan angut kuşunun yanındaki bir ağacın dalında tüneyerek, acılı gözlerle kendine baktığını ve cıvıldadığını görmüş. İhtiyar kuşa balıkçılardan yardım getirmesini söylemiş.
Bunun üzerine kuş, yardım getirmek üzere uçup gitmiş. Diğer balıkçılar, kıyıda bir avcı kulübesinde oturmuşlar, yaktıkları ateşte ısınıp, sohbet ediyorlarmış. Uçarak içeri giren kuş önce çırpına çırpına dolanmış ve sonra yanan ateşli bir dal parçasını gagasına alarak uçup gitmiş.
Aldığı ateşi götürüp yaşlı balıkçının önünde bırakmış. Balıkçı hemen tutuşturduğu dal parçaları ile ısınıp donmaktan kurtulmuş.
Ölümden dönen balıkçı dua etmiş. Demiş ki; “ Her kim angut kuşuna tüfek atarsa tüfeği parçalansın.”
Duası kabul olası imiş. Bu yüzden avcılar, angut kuşuna tüfek atamazlar, atarlarsa tüfeklerinin parçalanmasından korkarlarmış.