Konu: Dikkat çekici cümleler

[(Gizli Üye)]

  Ali Rıza Bey'in ''Eşkiya İspark'' konusuna yazdığı aşağıdaki mesajdaki vurgulamalar dikkatimi çekti.

  İrdelenmesi ve düşünülmesi gereken  sosyal bir konu.Doğma büyüme İstanbullu olarak,beni de uzun zamandan beri düşündüren göç meselesi belki benim gibi eski İstanbullu olanları da ilgilendirmektedir.Ancak bunu yapmanın kolay bir imkanı varmı dır? Eskiden olmayan bu sorunlar İstanbulda neden oldu?

 ''Bir sürü serseri,kalas, medeniyetten nasibini almamış danalar yaşamakta''
  Bırakın samanı, otu,çayır çimeni, yeşil alanların bile kalmadığı İstanbul'da bunlar nasıl oluştu, nasıl yaşıyorlar?    Acaba Hükümetlerin yanlış politikaları yüzünden mi bu hale düştük? Bu danalar yüzünden memleket terketmek sosyal yaşamın adaletine uygunmu dur?

 Aşağıdaki incelenmeye değer cümlelere arkadaşların yorumlarını da katarsak belki yanlışlarımızı düzeltir, konuları daha objektif olarak değerlendiririz kanaatindeyim.

 
''Ne işiniz var İstanbul'da yahu?... Göç edin küçük ilçelere. Hem ucuz, hem de rahat... Park sorunu yok, İçme suyu sorunu yok, elektrik kesilmez, okullardaki sınıflar 20-25 kişilik, ikili öğretim yapılmaz, bir memur maaşıyla 4 kişilik bir aile rahat geçinebilir vs. ...
Büyükşehirler maalesef yaşanacak yerler olmaktan çıktı... Bir sürü serseri, kalas, medeniyetten nasibini almamış danalar yaşamakta...''

[(Gizli Üye)]

Gayet dogru bir gözlem bence de.
Istanbul güzel bir sehir ama istedigin kadar paran olsun, gene ayni trafik, gene ayni tipler.

[(Gizli Üye)]

Gayet dogru bir gözlem bence de.
Istanbul güzel bir sehir ama istedigin kadar paran olsun, gene ayni trafik, gene ayni tipler.

 Bunlara zaten ben de katılıyorum. Aynı şikayet bende de var. Açıklaması gereken; İstanbul neden bu hale geldi? Danaları İstanbul mu yarattı?

[(Gizli Üye)]

Bunlara zaten ben de katılıyorum. Aynı şikayet bende de var. Açıklaması gereken; İstanbul neden bu hale geldi? Danaları İstanbul mu yarattı?

Dogal secilim.

[(Gizli Üye)]

Dogal secilim.

  Bunların hepsi, bu güne kadar süregelen yanlış hükümet politikaları. Doğu ve güney doğuya yeterince yapılmayan yatırımlar, eğitim ve kültüre verilmeyen öncelik.

[(Gizli Üye)]

 

 Bunların hepsi, bu güne kadar süregelen yanlış hükümet politikaları. Doğu ve güney doğuya yeterince yapılmayan yatırımlar, eğitim ve kültüre verilmeyen öncelik.

Kemal bey bence doğuda yapılan yardım inanın batıdan daha çok.Ben de doğuda doğup büyümüş biri olarak tespit ettiklerim.Örneğin yeşilkart olayı ben batı illerinde de çalıştığım yerde gariban vatandaşım yeşilkart çıkarana kadar akla karayı seçiyor, hakkında inceleme yapılıyor hakedene veriliyor fakat doğu-güneydoğunun büyük bir kesiminde şahsın aracı var üzerine almıyor,evi var üzerine almıyor ve devletten yardım alıyor..Devlet çocuk başına para ödüyor,eğitim öğretim için azami derecede itina gösteriliyor ve devlet yardımını hiçbir şekilde esirgemiyor.Fakat birçoğuna sorarsan devlet bize ne yapmış..Devlet bize bakmakla yükümlü gibi sözler bunların istedikleri armut piş ağzıma düş.Yapılan yatırıma gelince insan ekmek yediği yere ihanet ederse oraya kim yatırım yapar?..Bir örnek: öğretmeni 1. sınıf öğrencisine soruyor büyüyünce ne olacaksın el cevap''bilinçli gerilla'' işte eğitim ailede veriliyor ağaç yaş iken bu ağacı nereye kadar eğebiliriz ? tabii söylediklerim hakkında istisnalar hariç..

[(Gizli Üye)]

söyleyecek çok şey var ama söyleyeceklerim suç teşkil edebilir....söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil.....

[(Gizli Üye)]

söyleyecek çok şey var ama söyleyeceklerim suç teşkil edebilir....söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil.....

  Değişen bir şey olmadığına göre en iyisi susmak

[(Gizli Üye)]

Düşünün ki, bir aile ortamındasınız ve herkes sizi tanıyor! Davranışlarınıza ne kadar dikkat edersiniz değil mi? Oturmanıza-kalkmanıza-konuşmanıza vs... Şimdi de tanımadığınız bir ortamdasınız, ne bileyim bacak bacak üstüne atarsınız, ağzınızdan çıkanlar seçme sözcük gurupları değildir, aklınıza ne gelirse dersiniz. İşte büyük şehir ile küçük şehir farkı burada!

Her yıl tekne seyahatine çıkarız neredeyse birkaç aile ile. Kaptanlı, tayfalı bir gurup eşlik eder bize hizmet için. Bu yıl çıktığımızda her zamankinden daha çok memnun kaldık hizmetten. Kaptana teşekkür ettiğimizde şöyle dedi, 'Ben 30 yıldır kaptanım burada, işimi kötü yapıyorum diye adım çıkarsa biterim ben! O yüzden elimden gelenin en iyisini yapıyor ve yaptırıyorum'...

Yani demek istediğim, sokaktan geçen 100 kişiden birini bile tanımıyorsak yaptığımız kötü bir hareketin hiçbir götürüsü olmaz! O olayı gören görür, ki onlar da sizi tanımadığından ne bir ayıplama olabilir ne de ilerisi için bir 'Bak bu adam böyle böyle yapmış' dedikodusu yürür. Ama herkesin herkesi tanıdığı küçük bir yerde kötü bir şey yapın, aileniz kimsenin yüzüne bakamaz, ki siz de yapmaya cesaret de edemezsiniz! Büyük şehir farkını burada ortaya koyuyor...

Hep büyüklerimiz anlatır eskileri, biri mahallede sağa-sola bakarak yürürse hemen yaklaşır mahalleden biri 'Kardeş, hayrola kayboldun mu? Ne arıyorsun?' der... Şimdi ben apartmanda oturanların kim olduğunu bilmiyorum. Belki yarın asansöre binerim biriyle, adam bıçak çeker, paramı alır! Bilemem...

Keşke müstakil kalabilseydi bütün büyük şehirlerde evler... Ben de 11 katlı bir binanın, 10. katında oturmasaydım ne yalan...