Gönderen Konu: İstiklâl Harbi  (Okunma sayısı 1715 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Hiperaktif Toyotacı
  • ***
  • Araç: Rav 4
  • Kan Grubu: A-
  • Kilometre: 125000
  • Model Yılı: '14
  • 3 kere teşekkür etti
  • 28 kere teşekkür edildi
İstiklâl Harbi
« : Ekim 26, 2009, 15:02:05 »
Kastamonu’da İsmail Bey cami civarında eski evleri fotoğraflarken yol kenarında yaşlı bir adam görüyorum. Yanına gidip beton merdivenin bir basamağına da ben oturuyorum.
“Merhaba, fotoğrafınızı çekebilir miyim?” diyorum.

—Çek bakalım evladım diyor.

“Gazete için mi?”, diye soruyor. “Bilmem belki de olur neden olmasın”, diyorum.
Koltuğumun altındaki gazeteye bakıp “Rahmetli Siyami Beyi tanırdım”, diyor. “Kardeşim yıllarca Kürenin Sesi Gazetesini çıkardı. Adı Aypolat YÜCEL’di bilir misin, tanır mısın”, diyor.

—“Yok”, diyorum.

Oradan buradan konuşurken,

İstiklal yolu ile ilgili bir film çekildiğini duymuş. “Keşke İki Çay köprüsünün filmini çekselerdi” diyor.

—“Neymiş bu köprünün hikâyesi?”, diyorum.

—“Hikâye değil gerçek. Bizzat o kahramanın ağzından duydum”, diyor. Ve anlatmaya başlıyor.
Anlatırken zaman zaman gözleri doluyor, sesi kısılıyor.

—“Ben emekli imamım. Telefonum şu. Küreliyim. Eski medrese ilmi alan hocalardan eğitim aldım”, diye kendini tanıtıp İki Çayın muhteşem destanını anlatıyor.
Ben de ayaküstü bir selam verdiğim amcamdan İstiklal Yolu’na ait bilinmeyen bir destan öğreniyorum.

Atatürk’ün, Başkomutanın ``Gözüm Sakarya`da, Dumlupınar`da; kulağım İnebolu’da"... Dediği yıllar.

“Önceleri "Milli Müsellah Kuvvetler Grubu" adını alan eski Teşkilat-ı Mahsusa elemanları tarafından kaçırılan silah ve cephane yeterli olmayınca, geniş çapta silah ve cephane kaçıracak M. M. Grubu (Müdafaa-i Milliye İstihbarat Grubu) kuruldu. Bu gruba Muavenet-i Bahriye, Felah-ı Vatan ve Güneş adındaki gizli örgütler yardımcı olmuştur. Hamza, Zabitan, Namık, Bizci Mustafa, Kaynarca, Ferhat ve Kerimi Grupları da silah ve adam kaçırma olaylarında önemli roller üstlenmişlerdir. Sakarya Zaferi`nden sonra İtalyan ve Fransızların göz yummaları sonucunda kaçırma olayları, daha büyük boyutlara ulaşmış ve Mustafa Bey Grubu aracılığıyla İstanbul`dan İnebolu ve Ereğli limanlarına 75 mm. lik 20 adet sahra topu ile 7 dağ topu bile getirilmiştir.
Bu arada cephane sevkıyatı Rusya`dan gelen silahların da artmasıyla iyice hızlanmıştı. Ağustos 1920`den Aralık 1921`e kadar gönderilen cephane miktarı koskoca bir kolorduya rahatlıkla yetecek nitelikteydi. Bu tarihler arasında İnebolu`ya toplam 52646 sandık tüfek mermisi, 34243 sandık top mermisi, 42390 adet piyade tüfeği, 4711 adet kasatura, 986 adet sahra topu, 100 adet mayın, 5000 adet el bombası, 1049 adet mavzer, 50 adet mitralyöz, 53 sandık gaz maskesi ve 341 adet makineli tüfek gönderilmiş ve bu cephaneler derhal Ankara`ya nakledilmişti. Kaynak:www.tariharastirmalari.com

1920 yılı yağışların şiddetlendiği sonbaharın kışa döndüğü mevsimde İnebolu’dan yola çıkan ve bir kaç kağnıdan oluşan konvoy Dere köyün (Ersizler) tepesinden aşağı iki çay köprüsüne doğru sallanmıştı bile.

Yükleri çok kıymetliydi.75mm’lik Sahra Topu taşıyorlardı. Savaşa alınmayan yaşlı bir kurt konvoy lideriydi. Geriye kalanlar kadınlar ve çocuklardı.
Sis kaplamıştı tepeleri. Yol kaygan, yol balçıktı. Günlerdir yağmur hiç hız kesmeden devam etmişti.

Ağır ağır indiler iki çay köprüsüne. Dere coşmuştu bir kere. Önüne kattığı ağaçları, kayaları taşları çamurları aşağılara taa denize sürüklüyordu. Hayvanları köprüye sürmek bile başlı başına bir işti. Huzursuz hayvanlar köprüye girmek istemiyorlardı. Sırtına yediği üvendirenin acısıyla en öndeki kağnının tekerleri acı acı gıcırdayarak hareket ettiğinde yaşlı kurt eski savaşçı ayağını bastığı yerin hareketlendiğini hissetmişti. Daha bir acele etti.

—Hoo hoo diye bağırıp hayvanları hızlandırmaya çalıştı.

Hayvanların ağırlığını taşıyan köprü toplara gelince pes etti. Köprünün başı birden sulara gömüldü. Kağnı ve top güçlükle diğer tarafa geçebildiler. Ancak köprünün başı uçmuş yol kesilmişti.

Çaresizlik içinde beklerken bir çocukla birlikte hemen yakında bulunan Küre’ye haber gönderildi.

Küre Askerlik Şb. Bşk. Yrd. İsmail BERBEROĞLU odasında evrakları incelemekte iken, İçeri bir asker girer sertçe topuk selamı verip,

—Komutanım iki çay köprüsü yıkılmış sahra toplarının sevkiyatı durmuştur. Der.
İsmail Bey bir müddet düşünür ve şifreli telgrafı Ankara’ya yollar.

Çok geçmeden cevap gelir.

“Her ne pahasına olursa olsun O topların sevkiyatı yapılmalıdır.”

İsmail Bey, atımı hazırlayın gidiyoruz der.

—Nereye gideceğiz komutanım diye soran ere.

—Köprü yapmaya diye cevap verir.

Dere köye iki çay köprüsüne geldiklerinde köprünün başında bekleyen kağnıları görürler. Arkalarında sahra topları beklemektedirler. Konvoy başını çağırır. Sorar ona -Sudan geçilebilir mi?

—Hayır, kumandanım mümkünatı yoktur. Derler.

İsmail Bey atıyla bir aşağı bir yukarı gezer geçecek sığ bir yer arar bulamaz. Bu arada hava kararmaktadır. Bir an önce ne yapılacaksa yapılmalıdır.
Gerçek bir Çılgın Türk’tür o.

İki çaydan yukarı, Dereköy’e atını sürer. Evlerde tek tük solgun bir ışık yanmaktadır. Köylüler çıra, kandil ışığında ne buldularsa yiyip yatmaya hazırlanmaktadır.
Tek tek tüm kapıları çalar.

Köyde bir tek genç erkek bulamaz. Hepsi cepheye gitmiştir. Kalanlar ihtiyar sakat ve çocuklardır. Kadınlar da kağnılarla cephane taşımaktadırlar.

İsmail Bey bulabildiği tüm işe yarar alet edevatları toplar. Kadın ve çocuklarla birlikte, başta kendisi olmak üzere, testere balta urgan ellerinde gece vakti meşalelerin ışığında yola çıkarlar.
Tüm gece boyunca çalışırlar. Karanlıkta yağmur altında bir destan yazılmaktadır. Köprü için uzun ağaçlar kesilir. Araları doldurulur. Kenarlar taşlarla tahkim edilir.

7 den 70’e tüm köy birlikte sabaha kadar çalışırlar.

Sabah uykusuz ve yorgun Küre’ye dönen İsmail Bey Ankara’ya şu telgrafı çeker.

“Köprü onarılmıştır. Sahra topları yola çıkmıştır. Arz olunur. Ask. Şb. Bşk. Yrd. İsmail BERBEROĞLU.”

Yazarın Notu:
Dereköy tüm erkeklerini cepheye gönderdiği için Ersizler olarak anılmaya başlamış. Günümüzde de bu isimle bilinmektedir.

Yazıda adı geçen Küre Ask. Şb. Bşk Yrd. İsmail BERBEROĞLU hakkında ayrıntılı bilgiye ulaşılamamıştır.

Yukarıdaki bilgiler halen 75 yaşında ve Emekli İmam olan Ayhan YÜCEL’İN bizzat İsmail BERBEROĞLU’nun kendisinden duyduğu hatıratlarından kurgulanmıştır.

Yazar:Cebrail Keleş

Not: Castamon.com sitesi tarihe, tabiata ait güzel bir sitedir.

 Castamon.com sitesinden alınmıştır.

Toyota Club Türkiye

İstiklâl Harbi
« : Ekim 26, 2009, 15:02:05 »

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Eski Toprak Toyotacı
  • *****
  • Achtung! Adolf Hakkı ohne Toyota Yaris Twin-Turbo
  • Araç: ---
  • Kan Grubu: B+
  • 17 kere teşekkür etti
  • 41 kere teşekkür edildi
Ynt: İstiklâl Harbi
« Yanıtla #1 : Ekim 26, 2009, 15:26:49 »
Çok güzel bir paylaşım, teşekkürler. Bunu gibi nice destan vardır kimbilir.
Folgsamkeit macht frei...