Konu: Hangi adalet!.?

[(Gizli Üye)]

   Selam,
   Bu günkü vatan gazetesinin başında bir haber var.''bir İngiliz üç Türk'e bedel''.     İçeriği kısaca şöyle;
   4 yıl önce Kuşadası'nda PKK'nın bomba koyduğu minübüste yaralanan Türk'e 123 bin lira, İngiliz'e 376 bin lira tazminat ödenecekmiş.
   Adalet günümüzde çok tartışılan bir konu olduğu için benim de dikkatimi fazlasıyla çekti.Adalet kavramının çok çeşitli tarifleri var.
   Türk Dil Kurumu Sözlüğüne göre:
 * Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme, doğruluk, türe: "Devletin temel amaç ve görevleri… kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya… çalışmaktır."
   Diğer yandan, adalet insanların toplum içindeki davranışlarıyla ilgili olduğundan ahlak ve din kurallarıyla da ilişkilidir.Genellikle adalet deyince, bu gün dünyada herkesin aklına, öncelikle ''sosyal adalet'' gelir.Benim düşünceme göre, her türlü hakkın paylaşımı adil olmadığı müddetçe adaletten bahsetmek yanlıştır.Birde ilahi adalet vardır;
  Er geç her şeyin adil bir şekilde halledileceğini düşünen insanların inandığı adalet sistemidir. Tüm insanların kalbine yerleşmiş bir sistemdir.Yine benim fikrime göre, gerçekleşmesi kesin fakat zamanı belli olmayan bir adalettir.
  Emile Zola'nın bir sözü bence çok doğru söylenmiş bir söz.''adalet ancak hakikatten ,saadet adaletten doğabilir''

- Sizin düşündüğünüz adalet kavramı nedir?
- Kişiler arasında hukuksal olarak farklı adalet uygulaması var mı?
- Bu günkü sosyal adalet sizi mutlu ediyor mu?
- Özgür bir ortamda düşünen insanlar yetiştirebiliyor muyuz?
- Mevki ve makamda,maddi değerlerin dağıtımında,sosyal yaşamda adaletli        davranılıyor mu?
- İlahi adalet bir gün gerçekleşir diyerek, dünya adaletini ''böyle gelmiş, böyle gider'' diyerek mi düşünürsünüz?

  Bu konulardaki düşünceleriniz nelerdir?
 
 
 

[(Gizli Üye)]

çok güzel bir konuya temas etmişsiniz..
birçok alanda adaletsizlik olduğunu düşünüyorum, aklımdakilerin hepsinden bahsetmeye kalksam, sayfalar alır.
kısaca;
adalet, herkes ve her kesim için eşit olmalı.
Peygamberimizin dediği gibi, "siyah olanın beyazdan, beyaz olanın siyahtan bir üstünlüğü yoktur."

Ömer r.a. adaleti nerde..

İlahi adalet bir gün gerçekleşir diyerek, dünya adaletini ''böyle gelmiş, böyle gider'',  bunu hiçbir zaman kabulenmesem de günlük hayatta karşılaştığımız çoğu zamanlarda buna uymak zorunda kalıyoruz, kabullenmek zorunda kalıyoruz...
Söyleyecek o kadar çok söz var ki, şu an toparlayamıyorum, o havaya girmem lazım...
Teşekkürler.

[(Gizli Üye)]

Sevgili Kemal abi. Kesinlikle sözlerinize katılıyorum. Kavram o kadar geniş ki şu dar mesai saatinde zaman yetmez. Ama zahmetin için teşekkür ederim. Böyle özel ve maneviyat konuları çok hassas ve özlem duyduğumuz, unutulmaya yüz tutmuş değerler.

[(Gizli Üye)]

Tek söylemek istediğim yüce önder M. Kemal ATATÜRK ' ün 1 Türk dünya'ya bedeldir sözü..

[(Gizli Üye)]

adalet, herkes ve her kesim için eşit olmalı.

+1

[(Gizli Üye)]

1977 yılında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, ‘Suç Mağdurlarına Tazminat Ödenmesi Hakkında (77) 27 Sayılı Kararı Türkiye'ninde aralarında bulunduğu üye ülkeler kabul etmişdir.

1981 yılında bir ülkede bulunan yabancıların suçtan mağdur olmasını önlenmesi noktasında Türkiye’nin de aralarında bulunduğu üye ülkelerden uzmanların katılımıyla toplanmış ve nihai kararlar alınarak Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin, ‘Suç Mağdurlarına Tazminat Ödenmesi Hakkında (77) 27 Sayılı Kararı’ da göz önünde bulundurularak hazırlanan 116 sayılı Sözleşme, 24 Kasım 1983 tarihinde kabul edilmiş ve sözleşme, 1 Şubat 1988 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Sözleşme, yaralanma veya ölümle sonuçlanan kasıtlı şiddet suçları mağdurlarına devletlerin tazminat ödemesi konusunda minimum standartlar içermektedir. Tazminat ödenmesi yükümlülüğü, suç mağdurunun tabiiyetinin bir önemi olmaksızın ilgili devletin ülkesinde işlenmiş suçlarla sınırlıdır. Sözleşme, turistler, yabancı öğrenciler ve göçmen işçiler gibi bir devletin ülkesinde bulunan yabancı vatandaşların zarar görmesi durumunda daha da önem kazanmaktadır.

Suçun işlendiği ülkenin devleti tarafından, Sözleşmenin tarafı devletlerin vatandaşlarına ve suçun işlendiği ülke devletinde sürekli olarak oturan Avrupa Konseyi’ne üye bütün devletlerin vatandaşlarına ödenenecektir. Tazminat, vuku bulan olayın niteliğine göre asgari olarak, kazanç kaybını, tıbbi ve hastane masraflarını, cenaze masraflarını ve bakmakla yükümlü bulunulan kişilerin bakım masraflarını içerecektir.

Alıntıdır....

Türk milleti olarak biraz duygusal davrandığımızı düşünüyorum. Biri yabancı diğeri benim vatandaşım olunca neden yabancıya fazla tazminat ödenirken benim vatandaşıma az ödeniyor deniyor. Ama bunun yanında bazı gerçeklerde var. "Tazminat, vuku bulan olayın niteliğine göre asgari olarak, kazanç kaybını, tıbbi ve hastane masraflarını, cenaze masraflarını ve bakmakla yükümlü bulunulan kişilerin bakım masraflarını içerecektir." maddesinden yola çıkarsak İngiltere'nin hastane masrafı, tıbbi gideri, cenaze masrafı, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bakım masrafları falan dersek bu para normal geliyor. İngiltere'de veya Avrupa ülkesi üyelerde asgari ücret 1200 Euronun üzerinde iken Türkiye'de 570 TL neredeyse bizim 4 katımız.
Bir de olaya şöyle bakalım Türkiye'de yaşayan okula gitmeyen iki çocuğu olan eşi çalışmayan bir aile reisi, işi gereği veya turistik ya da mecburi Mozambik'e gidiyor ve orada teröre kurban oluyor. Mozambik hükümeti kendi ekonomisi üzerinden 10 bin TL veriyor, şimdi "bakmakla yükümlü oldukları kişilerin bakım masrafları" diyor son madde. Ama benim ülkemde neredeyse ilkokula başlayan iki çocuk için "okula bağış parası adı altında istenen miktar", zaten tazminatın kendisi kadar yapıyor. (Tabi biraz abarttık) Peki kadın nasıl geçinecek, kim bakacak verilen tazminat kime yetecek. O halde adalet derken duygusal değil adilce düşünmek gerek diyorum. İğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batıralım.

Maalesef Türkiye'de gazetelerimiz insanların milli duyguları üzerinden oldukça iyi probaganda yapıyor insanları gaza getiriyorlar. Oysa azıcık bir araştırmayla ben bunları buldum fakat gazeteler imkanlarını da düşünürsek neden/sebep ilişkilerini araştırarak insanları bilgilendirmeye yönelik yayın yapmaları gerekir. Evet elin yabıncısına bu kadar para ödendi ama şundan dolayı denmeli.

Unutmayalım ki adalet bir gün hepimize lazım olacak.      

[(Gizli Üye)]

adaletle ilgili güzel bir söz:
kuvvetsiz adalet aciz, adaletsiz kuvvet zalimdir...
hey gidi Osmanlı adaleti. hey gidi evlad-ı fatihan...

[(Gizli Üye)]

adaletle ilgili güzel bir söz:
kuvvetsiz adalet aciz, adaletsiz kuvvet zalimdir...
hey gidi Osmanlı adaleti. hey gidi evlad-ı fatihan...

 Osmanlı imparatorluğu yönetiminde adalete öylesine saygı duyulmuştur ki, kadı Fatih Sultan Mehmet’in ellerinin kesilmesine dahi karar verebilmiş, hakan ise kadıyı yerinden uzaklaştırmayı aklına getirmemesinin yanında, böyle davrandığı için övmüştür.

[(Gizli Üye)]

Vatan Gazetesi Haberi tamamen taraflı bir haberdir. Neden derseniz?  Terörle Mücadele Kanununda özetle belirtilmiştir ki, her türlü terör saldırısında zarar görenlerin tüm zararları, maddi  ve manevi talepleri kanun kapsamında devletçe karşılanır. 123 bin TL hükmedilen arkadaşımız  Terör Tazminatı almıştır, ancak İngiliz  vatandaşı hem terör tazminatı hem de Hukuk Davası ile tarafına hükmedilen tazmat toplamı ile 376 Bin TL almıştır. Türk Vatndaşımızın hukuk davası halen sürmektedir, ki bunun sebebi de Ceza davasının sonuçlanmamış olmasıdır. Neden böyle bir ayrım var derseniz kimi hukuk mahkemesi ceza davasının sonucu beklemeksizin karar verir kimi hukuk mahkemesi ceza dava dosaysının sonucu bekler ve ona göre karar verir.
  Pek konu ile alakalı değil ama şunu  hatırlatmak isterim ve bir bilgimi paylaşmak. Hatırlarsanız Bilge Köyü Katliamı yapıldı Mardinde. Zannediyorum halen 3 kişi tutuklu.  44 vatandaşımız bu  saldırıda hayatı  kaybetti. 3 sanıktan biri çocuk. Yani  18 yaşından küçük ve yasaya göre çocuk!  "2) (Değişik fıkra: 29/06/2005-5377 S.K./5.mad) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. İşlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı hâlinde, bu kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan onbir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların yarısı indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası yedi yıldan fazla olamaz. şeklinde düzenlenmiştir. Anlaşılacağı üzere sanık çocuğa verilecek her bir ceza en fazla 15 yıl olacaktır. (Suç Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis cezasını gerektirdiği için, gerekçesi ise; acı çekrirerek öldürme, hamile bir bayanı öldürme v.s v.s)  Yapılan katliamda 44 kişi ölmüştür. Bu da demektir ki 44X15 yıldır.  Toplam ceza bu bağlamda 660 yıl yapar. Tabi bu çocuk 44 kez 15'a mahkum olduğu için 44 kez 15 yıl yatacak değil. İnfaz Aşamasında mahkemeden cezaların toplanması istenir. Buna göre şahsa veilen ceza 660 Yıl olarak toplanır. Yeni Türk Ceza İnfaz Yasasına göre bir kişi 36 yıldan fazla Ceza evinde tutulamaz. Bu da demektir bu iki şartla tahliye hükümleri uygulanmaksızın 36 yıl sonra  aramıza katılacaktır. Bu örneği diğer sanıklar için de düşünebiliriz. Yani temel ilke yeni ceza infaz yasasına göre bir kişinin 36 yıldan fazla cezaevinde tutulamamasıdır.