Konu: Hak ve Saygı

[(Gizli Üye)]

  Selam.
 Sizler ile gerek wikipedia alıntılı olarak;
 http://tr.wikipedia.org/wiki/Hak

 gerek ise kendi düşüncelerim ile Hak ve Hakka Saygıyı paylaşmak istedim.

 ''Hakların tanımı hakkında birden çok teori mevcuttur. Bunlar irade teoremi,menfaat teooremi ve ikisinin karması biçiminde düşünülebilir Hak, bireyin, diğer insanların kendi hayatlarını yaşama şekline müdahale etmeden, kendi yaşamına yön verme özgürlüğüdür. Hukuk düzeninin kişilere tanımış olduğu yetkilerdir. Bu yetkilerin belirli bir sınırı vardır aşıldığı takdirde aşan kişi cezanlandırılabilir ya da bu aşmayla hakkını ihlal ettiği kişiye tazminat ödemeye mahkum edilebilir. Hak kullanılırken başkalarının haklarını çiğnemek suç veya haksız fiil teşkil eder.

Bildiğiniz gibi, çok geniş kullanım sahası olan “hak” kelimesi, aynı zamanda Esmâ-i Hüsnâ’dan bir isimdir ve bu yönüyle onun mânâsı; bizzat var olan, hiçbir şeye muhtaç olmayıp hiçbir şeye dayanmayan ve kendi kendine kâim olan en sağlam ve sabit hakikat demektir.''

 Diğer yandan Hakka Saygı, insanların ve canlıların haklarına saygı da çok önemlidir. Trafikte kurallara uymak aynı zamanda bir hakka, Kul Hakkı'na saygıdır. Aracı yayaların geçiisni engellemeyecek şekilde parketmekte böyle bir saygıdır. Diğer şahısların güvenliğini de düşünerek hareket etmekte bir saygıdır. Yapılan hareketlerin sonucunda olabilecekleri düşünmek ve ona göre önlemlerini almakta bir saygıdır. Bu yetinin gelişmesi için de eğitim şarttır. Aynı zamanda bunlardan kimilerine uymayanların doğurabilecekleri kötü sonuçları önlemek içinde uygun cezalar ve dolayısı ile denetleme gereklidir. Tabiki bu işin bir yanıdır. Diğer yandan sorumluluk ve insanlık duygusunun gelişmesi gerekir. Bunu geliştirmenin başlıca yolu eğitimdir. Ayrıca kişinin içinde vicdan olması lazımdır. Üçüncü kişilerin haklarına saygı duymak ya da gerektiğinde korumakta bir görev, sorumluluk, kendi haklarımızın ileride başkaları tarafından savunulabileceğinin bir garantisidir.
 Teşekkürler.

[(Gizli Üye)]

Paylaşım için teşekkürler Hakan abi

[(Gizli Üye)]

Paylaşım için teşekkürler Hakan. Özellikle trafik ile ilgili örnekler ibretlik gerçekten.

[(Gizli Üye)]

  Ben teşekkür ederim. Önemli olan bu duyarlılığın toplumun geneline kazandırılması.

[(Gizli Üye)]

BAşlığa bakınca hemen aklıma Hakkı SAYGLI geldi

[(Gizli Üye)]

BAşlığa bakınca hemen aklıma Hakkı SAYGLI geldi

İlahi Ekrem hocam

[(Gizli Üye)]

 

[(Gizli Üye)]

Hakan bey güzel bir paylaşım olmuş, ama tamamen kendi fikrimdir ki, bir miktar eksik olmuş. Eksik de değilde aslında,bunun gibi bişey işte. Ben uzun yıllar avrupanın çeşitli ülkelerinde bulunmuş biri olarak, bir iki fikir beyan etmek istiyorum. Yanlış anlaşılmasın, avrupa hayranlığı falan değil bu, sadece sistem hayranlığı! Neyse, kısa bir iki hikaye sizlere... Bir arkadaşımızın ehliyetine İngilterede bir sepepten dolayı 3 ay süre ile el koyuyorlar. Bir miktar da para cezaları falan. Arkadaşımız bu 3 ay sonunda, ehliyetini teslim almak için polise gidiyor. Evi ile polis merkezi arası 2 km. falan ve polis merkezindekinde ehliyeti teslim alacağı memur komşusu. Beraber defalarca barbekü falan yapmışlar Atlıyor arabasına, mesafe kısa nasılsa ve anayola bile çıkmayacak, gidiyor merkeze. Arkadaşının yanına gidiyor, sohbet vs derken ehliyetini teslim alıyor. Polis olan arkadaş, bizimkine diyor ki, benim mesaim de bitti, eve gidiyorsan, seni de bırakayım. Bizim arkadaş da diyor ki, yok yok ben zaten arabayla geldim, kendim giderim. Uzatmayayım, o polis, sen nasıl ehliyetsiz araba kullanırsın diye derhal tutanak tutuyor, ve bizim sevgili arkadaşımızın ehliyetine 2 yıl el konuluyor, çok ciddi para cezaları ödüyor, içeri girmekten de kefalet ödeyerek kurtuluyor. İkinci hikaye: İsviçre'de bir arkadaşımız, son anda yanan kırmızı ışıktan geçiyor. Sonra ne oluyor dersiniz? Eve ceza makbuzu gelmiyor tabii ki! Aynı gün eve iki polis memuru geliyor, kendisini merkeze davet ediyorlar. Diyorlar ki, şurada şurada kırmızı ışıktan geçmişsiniz. Ehliyetinize 3 ay boyunca el koyuyoruz, rakamı hatırlamıyorum ama bilmem kaç bin frank ceza ödeyeceksiniz, ehliyetinizi 3 ay sonra almadan önce de tekrar sınava gireceksiniz, bir de bu 3 ay boyunca herhangi bir psikolojik sorununuzun olup olmadığının tespiti için psikoloğa devam edeceksiniz. Çünkü normal bir insanın kırmızı ışıkta geçmeyeceğini varsayıyorlar. Neyse, bizim arkadaş hemen itiraz ediyor, ben geçmedim kırmızıda diye. Tamam, diyorlar. O zaman biz size dava açıcaz, davayı kaybettiğiniz takdirde, bir de mahkeme masraflarını ödemek zorunda kalabilirsiniz. Ayrıca yalan beyan vermekten de hapis cezası alma durumunuz var. Bir de ellerinde çekilmiş fotoğraflar olduğunu, bunu da kendisine gösterebileceklerini söylüyorlar. Tabii ki bizimkinin yelkenleri suya iniyor, suçunu kabulleniyor bir daha da trafik lambasını gördüğü anda hemen yavaşlıyor. Şimdi, bunların bence vicdanla, saygıyla falan bir alakası yok. Yoksa bu insanların ne kadar vicdansız ve saygısız olduklarını(genel olarak) ben en iyi bilenlerdenim. Bu bir sistem işi, kanunları uygulama ve uygulatma işi. Oralardaki en büyük cezalar, vatandaşlara değil, kanunun uygulayıcılarına veriliyor. Polis memuru, görevini yapmadığı anda, en büyük cezayı alabiliyor, görevinden olabiliyor. Okuduysanız sonuna kadar, teşekkürler.

[(Gizli Üye)]

Cüneyt Bey, paylaşımınız için teşekkürler, zevkle okudum. Tespitlerinize sonuna kadar katılıyorum.

[(Gizli Üye)]

  Paylaşım için çok teşekkürler.
 Benim aslında yazı ile vurgulamak istediğim insanlık erdemi çok farklı birşeydi. Amacım genel toplumsal ve kanuni kuralalrı vurgulamak değil, kişilerin yaptıkları şeylerin sonucunu önceden görebilme yetisine sahip olabilmeleri durumu içindi. Aslında hep söylerim (örnekler verilebilir gerçi), dünyadan örnek almayada gerek yok. Yani kimisi der ya; Amerikada şöyle, Avrupada böyle vs. diye. Buna karşıyımdır. Ancak karşı olma sebebim şudur; Amerikada (ABD) olmasa, ya da Avrupada olmasa bizdede mi olmayacak. Halbuki biz daha ileri görüşlü olalım. Kadınlara verilen Seçme Hakkındaki gibi mesela.
 Evet, Avrupada kurallar uygulanmak içindir ve herkes için bu kurallar eşit şekilde uygulanır. Bu da düzeni getirir. Kaosu önler.
 Özetle vurgulamak istediğim, gece ıssız bir sokakta ve hiç bir kamera dahi olmasa, duruma göre ne gerekiyorsa, doğru olarak onu yapmaktır. Çünkü aslında orada yalnız değilizdir, biz ve vicdanımız vardır.
 Yine malesef kimi insanlar kendi inanışları ölçüsünde bazı noktalara önemle değinme ve belirtme gereği duyarken aynı inanışların bütünde var olan İnsan Hakları, Temizlik vs. ye gelince her nedense oldukça geride kalıyorlar. Sanırım buna da Riyakarlık deniyor. Oysa bence bu iş saçla, başla değil, davranışla olur. Bu inanışların temelinde de asıl yatan, insanoğluna verilmek istenen ana düşünce ''Aklını İşletme'' değilmidir ki zaten? Eğer diğer insanlarında haklarını kendimizinki gibi gözetirsek aslında bu sırada kendimizide gelecekte güvence altına almış olduğumuzu farkederiz eğerki yeterince aklımızı işletebilirsek.

 Yazınızı okudum, gerçekten çok doğru şeyler, bu örnekler çoğaltılabilir. Örneğin (hala öylemi bilmiyorum) İsveçe bir yabancı girdiğinde hem İsveççe ve gelen kişinin ana dilinde ülkede geçerli kimi kanunların (çöp atma, tükürme vs. gibi) size yazılı olarak verilir. Bu sayede sonradan ben şunu bilmiyordum gibi bir durum ile karşılaşılmaz.

[(Gizli Üye)]

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, ben sizin söylediklerinize sonuna kadar katılıyorum. Hepsinin altına imzamı atarım. Benim söylemeye çalıştığım, bu iş sadece vicdanla olmuyor. Keşke olsa, o zaman zaten kanunlara da gerek kalmazdı. Ama maalesef her toplumda art niyetli ve vicdansız insanlar var ve kanunlar da zaten iyi insanları, bu kişilerden korumak maksadiylen yapılıyor ve uygulanıyor(mu?)... Yine de bizim toplumumuz bu konuda çok yakın bir zamana kadar dünyanın en iyilerindendi. Ama bu zaman için, ne yazık ki aynı şeyleri söylemek mümkün değil. Keşke öyle olsa...

[(Gizli Üye)]

  Çok doğru.
 İnsanlara (toplumumuzda) hurafi düşünceler vs. aşılanmaya çalışılacağına, aklını işletme, saygı, kuralcılık vs. verilmeye çalışılsa faydalı olur. İnsan neyi, neden yaptığını da bilmeli. Eğer toplum doğru yolda ise, yanlışı yapan bireyler o toplumda sırıtır ve illaki doğruyu yapmaya yönelmek zorunda kalır. Tabi birde bunun tam tersi vardır ve malesef şu an toplumumuzda bu tersi geçerlidir.
 Avrupa halklarınıda aynı kefeye koymuyorum. İnsancıl olanlarıda var, ön yargılı, yanlı ve vicdansız olanlarıda aynı Türkiyedeki gibi. Ancak I. ve özellikle II. DÜnya Savaşlarını da (Avrupada yaşananları) unutmamak lazım.

 Sadece iyi niyette yeterli değil bence. Aracında sıkışmış ancak ciddi omur yaralanması olan birini karga tulumba araçtan çıkarmaya çalışmak gerekli mi, gereksiz mi, faydalı mı, faydasız mı? Bunu anlayabilmek için yeterli ve gerekli eğitimi almış olmak lazım.,
 Bence kurallar kendilerini otokontrol ile düzenleyemeyenler içindir daha çok. Yeterli empatisi olanlar zaten karşı ve 3. tarafları ve onların haklarını da düşünecektir. Ancak kurallar her halukarda gereklidir. Tabi kuralların var olmasının yanında onların toplum trafından biliniyor, anlaşılıyor ve gerekli kurumlarlaca adilce denetleniyor olması bir zorunluluktur. Bunlardan birinde eksiklik olursa kural yapıcı otoriteye karşı güvensizlik ve bir süre sonra kural tanımamazlık doğar şu anda ülkemizde genel olarak yaşandığı gibi.
 Bu arada diğer arkadaşların kafasını ağrıtıyorsak özür dileriz.

[(Gizli Üye)]

Haklısınız Hakan bey, sanırım diğer arkadaşların kafasını biraz ağırıttık. Böyle bir konu açtığınız için öncelikle sizi tekrar tebrik ediyorum ve keşke bu konuda fikir beyan edecek birkaç arkadaş daha olsaydı koskoca forumda diyorum... (Bir de Hakkı bey var tabi ) Belki de gitgide bozuluyor olmamızın sebebi de budur, ne dersiniz? İnsanlar artık bu konulara bir jant kapağı kadar bile ilgi duymuyorlar! Kötü bir fikrinin olması, hiç fikrinin olmamasından daha iyidir diyorum, size saygılarımı sunuyorum...

[(Gizli Üye)]

..paylaştığınız her konu gibi burdada çok önemli ve anlamlı bir konuya deyinmişsiniz.teşekkürler...

[(Gizli Üye)]

  Ben hepinize teşekkür ederim.
 Evet, bu noktalara toplumun geneli tarafından eğilinmesi lazım, eğer biryerlere, güzel noktalara ulaşılmak isteniyorsa.

[(Gizli Üye)]

bu forumu işte bu yüzden çok seviyorum!! araba forumu diye sürekli araba muhabbeti, o mu yoksa bu mu daha iyi, ne bileyim o bunu yer mi gibi tartışmalar yok (bu ara şaşırtıcı bir şekilde var gerçi) onun yerine çok daha güzel çok daha yerinde ve gerekli konular var..+1 hakan abi, ellerine sağlık

[(Gizli Üye)]

Söylediklerinizin çoğuna katılıyorum. Hatta hepsi de denilebilir ancak İstanbul trafiğinde, özellikle de Minibüs Yolu gibi yerlerde hayatta yayaya yol vermem örneğin! Biliyorum ki, ben verirsem, yanımdan geçen araç vermeyecek. Yayayı resmen ölüme atmış olurum. Tek şerit olsun, daima yol veririm... Yani iyi bir şeyşler yapacağız diye de milletin canına kastetmeyelim dolaylı yoldan da olsa