Şehirli tavukla köylü tavuk gezerken, bir vitrinde iri ve beyaz yumurtalar gördüler. Şehirli, gururla yanındakine döndü:
- Görüyor musun; bunları ben yumurtladım, tanesi 3 liraya satılıyor. Az ilerdeki vitrinde daha büyük ve sarı kabuklu yumurtalar görünce köylü tavuk arkadaşını dürttü:
- Bak bunlar da benim yumurtalarım; 4 liraya satılıyor! Şehirli tavuk altta kalmadı:
- Valla şekerim istesem ben de böyle büyük yumurtlayabilirim ama bizim horoz bey, bir lira için dötünü yırtmaya değmez dedi.
Mutlu Bebek
İki gey birlikte yaşamaktadır. Her şey çok iyi gitmekte oldukça iyi geçinmektedirler. Sonunda evlenmeye karar verirler. Evlilikleride oldukça mutludur ancak tek bir dertleri vardır oda çocuk sahibi olamamak. Bu onları yiyip bitirmektedir. Birgün akıllarına bir fikir gelir kiralık bir anne bulacaklar spermlerini birleştirerek mikroenjeksiyon yöntemi ile hamile bırakacaklardır. Operasyon gerçekleşir ve bebeklerinin doğumunu beklemeye başlarlar. Doğum günü gelmiştir ve her ikiside heyecanla hastane koridorunda beklemektedir. Sonunda hemşire gelir ve
-"müjde nur topu gibi bir oğlunuz oldu" diyerek mutlu haberi verir. Çok heyecanlanan gey ler bir an önce bebeklerini görmek isterler ve yeni doğan bebeklerin olduğu bölüme hemşire ile birlikte giderler. Fakat bütün bebekler feryat figan ağlamakta ancak bir bebek mutluluktan uçarcasına gülücükler atmaktadır. Heyecanla hemşireye bebeklerinin hangisi olduğunu sorduklarında hemşire
- "gülen bebek sizinki" der. Şaşıran geyler "nasıl olur bütün bebekler ağlarken bizim bebeğimiz gülüyor" hemşire
- "kıçındaki dereceyi çekeyim siz ozaman görün ağlamak nasıl oluyor."
Al yoksa amcaya veririm

)))
Çanakkale’den 30-32 yaşlarında bir kadın, kucağındaki süt bebeğiyle otobüse bine...r. Yanına da iri kıyım bir adam oturur. Otobüs Ezine’ye ulaştığında kadın çocuğunu emzirmek amacıyla memesini açar ve çocuğa verir.
Ancak çocuk inatla memeyi emmek istemez. Kadın çocuğa kızar ve sert bir sesle;
-Al yoksa amcaya veririm !….
Adam göz ucuyla bakar ve önüne döner…
Ayvacık’a geldiklerinde kadın yine memesini çıkarır ve çocuğu yine emzirmek ister, çocuk yine emmez ve yine aynı sözler kadının ağzından dökülür;
-Al yoksa amcaya veririm.
Bu olay her durakta tekrarlanır ve hepsinde de aynı şeyler yaşanır.
Küçük kuyu, Altınoluk, Güre, Akçay derken Edremit’e kadar gelinir. Edremit’te de kadın;
-Al yoksa amcaya veririm diyince adam patlar
-Hanım hanım yeter artık !…Vereceksen ver. Ben taa Ayvacık’ta inecektim, buralara kadar geldim….
Kemal Bey ve Tacettin Bey, fıkralar çok güzel
Önce evlendiğimizde hayatın daha iyi olacağına inandırırız kendimizi.
Evlendikten sonra bir çocuğumuz doğduktan hatta ardından bir tane daha olduktan sonra hayatın daha iyi olacağına inandırırız kendimizi.
Sonra çocuklar yeterince büyük olmadıkları için kızar onlar büyüyünce daha mutlu olacağımıza inanırız.
Bundan sonra ergenlik dönemlerinde çocuklarla uğraşmamız gerektiği için öfkeleniriz.
Kendimize çocuklarımız bu dönemden çıkınca daha mutlu olacağımızı yeni bir araba alınca güzel bir tatile çıkınca emekli olunca
yaşantımızın dört dörtlük olacağını söyleriz.
Gerçek ise şu andan daha iyi bir zaman olmadığıdır.
Eğer şimdi değil ise ne zaman?
Hayatınız her zaman mücadelelerle dolu olacaktır.
En iyisi bunu kabul edip her ne olursa olsun mutlu olmaya karar vermektir. En sevdiğim sözlerden biri Alfred D. Souza’ya aittir.
Der ki; “Uzun zamandan beridir hayatın – gerçek hayatın – başlamak üzere olduğu izlenimine kapılmıştım.
Fakat her zaman yolumun üzerinde bir engel öncelikle erişilmesi gereken bir şey bitmemiş bir iş hizmet edilecek zaman ödenecek bir borç oldu.
Sonra hayat başlayacaktı. Sonunda anladım ki bu engeller benim hayatımdı.” Bu görüş açısı mutluluğa giden bir yol olmadığını gösterdi.
Mutluluk yoldur.
Öyleyse sahip olduğunuz her anın kıymetini bilin ve mutluluğu
Vaktinizi harcayacak kadar özel biriyle paylaştığınız için
ona daha fazla değer verin.
Unutmayın zaman hiç kimse için beklemez.
Öyleyse
Okulu bitirene kadar
100 milyar kazanana kadar
Çocuklarınız olana kadar
Çocuklarınız evden ayrılana kadar
İşe başlayana kadar
Evlenene kadar
Cuma gecesine kadar
Pazar sabahına kadar
Yeni bir araba yada ev alana kadar
Borçları ödeyene kadar
İlkbahara kadar
Yaza kadar
Sonbahara kadar
Kışa kadar
Maaş gününe kadar
Şarkınız söylenene kadar
Emekli olana kadar
Ölene kadar….
MUTLU OLMAK İÇİN İÇİNDE BULUNDUĞUNUZ “AN” DAN DAHA İYİ BİR ZAMAN OLDUĞUNA KARAR VERMEK İÇİN BEKLEMEKTEN VAZGEÇİN.
MUTLULUK BİR VARIŞ DEĞİL BİR YOLCULUKTUR.
PEK ÇOKLARI MUTLULUĞU İNSANDAN DAHA YÜKSEKTE ARARLAR BAZILARI DA DAHA ALÇAKTA.
OYSA MUTLULUK İNSANIN BOYU HİZASINDADIR…
Unutmayın
“YARIN KİMSEYE VAAD EDİLMEMİŞTİR”
fıkra değil ama çok hoşuma gitti
bugün accık dertliyim herhal
Üniversitede okuyan bir öğrenci yıl sonu sınavlarına girmiş ve arkadaşına:
- Ben... memleketime gidiyorum, sınavlar belli olduktan sonra bana sonuçları
bildir, ancak telefona ben çıkarsam bana söylersin.
Telefona annem çıkarsa zayıfım olmaz da, eğer bir tane olursa Ebubekir’ in selâmı var,dersin.
İki zayıf imkansız da eğer olursa Ebubekir’ in Ömer’ in selâmı var, dersin.
Üç zayıf hiç olmaz da eğer olursa Ebubekir’ in, Ömer’ in, Osman’ ın selâmı var dersin.
Dört zayıf imkansız da eğer olursa, Ebubekir’ in, Ömer’ in, Osman’ ın, Ali’ nin selâmı var dersin,
şeklinde konuşup memleketine gelir. Bir zaman sonra sınavlar belli olur, arkadaşı sınav sonuçlarını bildirmek için telefona sarılır, telefona öğrencinin annesi çıkar.
-"Teyze, oğlunuza söyle, Ümmet-i Muhammedin selâmı var"

Vay be Osman, bu tam bizim gençliğimizin fıkrası

O zaman tabi ne cep telefonu var, ne internet, resmen böyle haberleşiyorduk valla

Sabit telefondan arkadaşını arıyorsun, evde yoksa, telefona çıkan anne veya babasına şifreli mesajlar iletmek zorunda kalıyorsun

Eh telefonu bulduğumuza şükrediyorduk, bizden öncekiler gibi dumanla, güvercinle uğraşmadığımız için

Bazı arkadaşlarımın işaret dili ve mors alfabesini ezberlediklerini de çok iyi hatırlıyorum
Mutlu Bebek
İki gey birlikte yaşamaktadır. Her şey çok iyi gitmekte oldukça iyi geçinmektedirler. Sonunda evlenmeye karar verirler. Evlilikleride oldukça mutludur ancak tek bir dertleri vardır oda çocuk sahibi olamamak. Bu onları yiyip bitirmektedir. Birgün akıllarına bir fikir gelir kiralık bir anne bulacaklar spermlerini birleştirerek mikroenjeksiyon yöntemi ile hamile bırakacaklardır. Operasyon gerçekleşir ve bebeklerinin doğumunu beklemeye başlarlar. Doğum günü gelmiştir ve her ikiside heyecanla hastane koridorunda beklemektedir. Sonunda hemşire gelir ve
-"müjde nur topu gibi bir oğlunuz oldu" diyerek mutlu haberi verir. Çok heyecanlanan gey ler bir an önce bebeklerini görmek isterler ve yeni doğan bebeklerin olduğu bölüme hemşire ile birlikte giderler. Fakat bütün bebekler feryat figan ağlamakta ancak bir bebek mutluluktan uçarcasına gülücükler atmaktadır. Heyecanla hemşireye bebeklerinin hangisi olduğunu sorduklarında hemşire
- "gülen bebek sizinki" der. Şaşıran geyler "nasıl olur bütün bebekler ağlarken bizim bebeğimiz gülüyor" hemşire
- "kıçındaki dereceyi çekeyim siz ozaman görün ağlamak nasıl oluyor."
Kemal abi nerelerdesin uzun zamandır göremiyoruz seni, sağlığın sıhatin yerinde mi?
Kemal abi nerelerdesin uzun zamandır göremiyoruz seni, sağlığın sıhatin yerinde mi?
Bazen karabatak gibi oluyorum..

sağlığım sıhhatim iyidir allaha şükür.
Serkan Bey öncelikle 2 yıl önceki fıkraya yorum yaptığınız için sizi kutluyorum 
1- Bu fıkraları ben yazmıyorum sadece paylaşıyorum.
2- Günümüzde dinin girmediği kullanılmadığı yer kaldı mı?
3- Forum ortamında Din, Siyaset ve Ayrımcılık yapılmaz irdelenemez.
Bir daha bu tür yorumlar yapmayacağınıza inanıyorum.
1- bize ait olmayan herşeyi paylaşabilme hakkımızın olmadığını,
2-din istimarlığının cümlemiz tarafından hoş karşılanmadığını,
3-dini irdelemediğimizi, siyasi yanımızı sergilemediğimizi, ayrımcılığı ise asla kabullenmediğimi belirtmek isterim. benim talebim acizane bir istirhamdı. riayet edip etmemek elbetteki size kalmış..... sağlıcakla kalın..
Karşılıklı anlayışlarınız için sizleri tebrik ederim arkadaşlar, keşke toplumun her sathına bu yayılsa.
Çok bilinen bir mantık ya da felsefe sorusu vardır; tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavukdan? Bunun cevabını herkes düşünmüştür herhalde ve değişik sonuçlara ulaşmıştır.
Horoza sormuşlar;
-tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavukdan.
Horoz;
-ben tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan işin orasına karışmam, kendi işimi yapar giderim.


Üç bayan ve üç erkeğin iş icabı trenle bir seyahate çıkmaları gerekir. Tren garına giderler. Üç bayan 3 bilet aldığı halde erkekler tek bilet alır. Bayanlar bunun sebebini sorduklarında erkekler 'bekleyin ve görün' derler. Trene binerler ve tren hareket ettikten bir süre sonra üç erkek kalkıp hep beraber trenin tuvaletine girerler. Biraz sonra kondüktör gelir ve üç bayandan üç bileti alır. Tuvaletin önünden geçerken kapıyı tıklatıp,'bilet lütfen,' der. Kapı açılır ve bir el bileti uzatır. Bayanlar bunu görürler. Taktiği kapmışlardır. Dönüş yolculuğu için yine gara giderler. Bayanlar bu sefer tek bilet almışlardır. Erkekler ise hiç bilet almaz. Bayanlar yine şaşırıp sebebini sorduklarında Erkekler yine bekleyip görmelerini söylerler. Bir sure sonra yolculuk başlar. Önce bayanlar kalkıp tuvalete girer. Ardından da erkekler karşısındaki tuvalete. Kondüktörün gelmesine yakın bir erkek çıkıp karşı kapıyı tıklar ve 'bilet lütfen,' der. Açılan kapıdan bir el bileti uzatir. Bileti alan erkek diğer tuvalete geri girer!..