Konu: Formula Güncel

[(Gizli Üye)]

F1'in 2015 sezonu yaklaşık 1 hafta sonra Melbourne'de start alacak. Bu sezon F1'in 66. şampiyonası olacak.

Bu sezonda şok transferler yaşandı, Sebastian Vettel 2009'dan bu yana yarıştığı, 4 kez üst üste şampiyon olduğu Red Bull'dan Ferrari'ye transfer oldu. Fernando Alonso ise 2010'da katıldığı Scuderia Ferrari'den ayrılarak bu sene Honda motorlarını tekrardan kullanacak olan McLaren'e transfer oldu. Vettel'den boşalan Red Bull koltuğuna Daniil Kvyat oturdu.

Bu sezon motor gelişimi tekrardan açıldı. Bu özellikle Ferrari ve Renault için çok iyi bir haber.

Kişisel görüşlerime gelirsek;

Geçen sezon açık ara şampiyon olan Mercedes'in bu sezonda da favori olacağını düşünüyorum.

Red Bull'un yeni kurallar ile önemi artan motor performansından bu sene de etkileneceğini düşünüyorum. Takım 2014'te şasi ve aero olarak gayet iyi bir araç üretmesine rağmen Renault motorunun Mercedes motoru kadar iyi olmamasından ötürü ikincilikle yetinmişti. Bu sene Renault motor gelişimi kuralını iyi kullanırsa Mercedes ile şampiyonlukçekişmesi verebilirler. Ama motor gelişimi kuralı herkes için geçerli tabi ki.

2014'te Mercedes motoru ile büyük bir atılım yapan Williams bu sene de momentumunu korumak isteyecektir. Massa ve Bottas bu seneki aracın geçen seneye oranla daha iyi olduğunu söylüyor. Williams'tan bu sene galibiyet beklemek gayet makul bir hedef olur.

Geçen sezon rezalet bir yıl geçiren Ferrari takımda büyük bir yeniden yapılanmaya gitti. Takım patronu Arrivabene galibiyet alabileceklerini söylerken Vettel ise en hızlı ikinci takım olabileceklerini, Raikkonen ise geçen seneye oranla çok geliştiklerini söylüyor. Takım kış testlerinde güçlü bid performans ortaya koydu fakat Ferrari'nin asıl performansını görmek için 15 Mart'ı beklemek gerekecek.

Geçen sezon kötü bir yıl geçirip 20 senelik Mercedes-Benz ortaklığını sonlandıran McLaren için işler halâ yolunda değil. Takım test günlerinde 1 tane bile zaman turu atamazken ERS sisteminde büyük problemler yaşandı. Bir de üstüne Alonso'nun kazası McLaren için hiç iyi olmadı. Avustralya'da Alonso yerine Magnussen yarışacak.

Geçen sezon tarihinin en iyi sezonunu geçiren Force İndia 2014'ü mumla arıyor. Takım mali sıkıntılarla boğuşurken bir yandan da puan mücadelesini sürdürecek.

Toro Rosso iki tane çok genç (biri benim gibi 17 yaşında ) pilot ile gerekli puanları toplamaya devam edecektir muhtemelen.

Lotus bu sene geçen seneki Williams gibi bir atılım yapabilir. Pilotlar yeni araçtan memnunlar.

Sauber geçen seneki felaketten sonra puan almak için mücadele edecektir.

Manor'un ise parasını almak için geri döndüğünü düşünüyorum.

[(Gizli Üye)]

Favorim Alonso ,ama Vettelde Ferraride bir şeyler yapacaktır.Hamilton ve Rosberg popülerliğini sürdürecek.

[(Gizli Üye)]

Favorim Alonso ,ama Vettelde Ferraride bir şeyler yapacaktır.Hamilton ve Rosberg popülerliğini sürdürecek.

Alonso ve McLaren bu sene ne yapacak, hakikaten merak ediyorum. Vettel'in bu sene Raikkonen'i kesinlikle mağlup etmesi lazım, Rosberg geçen seneki hatalarını tekrarlamayacaktır muhtemelen.

[(Gizli Üye)]

Merhabalar,

Bugünkü açıklamaya göre F1 artık Tivibu'da yayınlanacak. Ben 2012'den beri yarıştan sonra tekrar olarak indirip izliyorum, aynı şekilde devam edeceğim. [emoji4] Ayrıca sunucunun kim olduğu belli değil. Eğer Serhan Acar olmazsa ölü doğmuş bir proje olacak.

[(Gizli Üye)]

Hatırlatalım, bugün saat 22.00'da NTV Spor'da Miami ePrix var.

[(Gizli Üye)]

Merhabalar,

Hepimizin bildiği gibi F1 bir motorsporu. Dolayısıyla bu sporun en spektaküler noktası motorlar. Ben de bu sporun kalbi sayılabilecek motorları ele almak istedim. Belki bu vesileyle görece cansız motorsporları bölümümüz canlanır. [emoji4] 



Öncelikle bu motorların geçmişine bir bakalım;

Aslında F1 motoru kuralları uzun süredir gayet stabil şekilde ilerliyordu ta ki 2014 yılına kadar.

1960'lı yıllarda 3 litrelik kullanılan atmosferik motorlar 70'li yıllarda yerini 1.5 Lt turbo motorlara bıraktı. 1989 yılında atmosferik motorlar 3.5 lt hacminde olmak üzere F1'e geri döndü. 1995 sezonunda motorlar tekrar 3 lt atmosferik oldu, 2006'daki değişiklik ile motorlar 2.4 Lt V8 oldu. Bu motorlar 2013 yılı sonuna kadar kullanıldı. 2014 yılında ise 1.6 Lt'lik turbo motorlar kullanılmaya başlandı.

Zamanında turbo motorlara geçildiğinde motorların temeli elbette ki değişmişti fakat motorların özünde meydana gelen en kapsamlı değişimin 2014'te gerçekleştiğini söylemek mümkün.

Atmosferik motorlar 20 bin devri ve 1000 beygir gücü geçmeyi başardı. Fakat 2006 yılında ekonomik kriz gerekçesiyle getirilen 2.4 Lt V8 motorlar 18 bin devir ve 780 beygir güç üretebiliyordu. Yine 2006'da gelen kural değişikliği ile beraber motorların gelişimi donduruldu. Bu münasebetle performans artışı stabil kalırken dayanıklılık konusunda büyük gelişmeler sağlandı, motor harcamaları düştü.

Fakat bazı üreticiler istediği kadar motor satışı yapamadığından F1'den çekilmek zorunda kaldı. 2008 sonunda Honda, 2009 sonunda BMW ve Toyota spora veda ettiler. 2014'te ise motor üreticisi olarak sadece Ferrari, Mercedes-Benz ve Renault kaldı.

2014'te çevrecilik nedeni ile 1.6 V6T motorlar kullanılmaya başlandı. Fakat 2014 kuralları açıklandığında 2013 motorları ile 2014 motorlarının birbirinden tamamen farklı olduğ anlaşıldı.

2013'te 18 bin devir limitli V8'lerin yerine 2014'te 15 bin devir limitli V6T'ler kullanılacaktı. Yakıt akış limiti ile V6T'ler 12 bin devirde kaldı. 2014'te takımlardan sezon boyunca 5 güç ünitesi (PU) kullanmaları istendi. (2015'te bu rakam 4 oldu) Durum böyle olunca her şey âdeta tepetaklak oldu.

2014'te getirilen kural ile motorların  90° V6t olması istendi. Pistonlar ise 80 mm çapında olmalıydı. V10 ve V8 döneminde piston çapları 98 mm idi. Piston çapı 98 mm'den 80 mm'ye inince motor tedarikçileri için işler baştan aşağı değişti.

Daha küçük pistonlar bujileri yanma odasına yakınlaştırınca yeni (küçük) bujiler tasarlanmış oldu.

Bu eksende pistonlar eskisine oranla daha fazla yük altında kaldığından daha fazla ısınıyorlar. Üreticiler sürtünmeyi daha fazla düşürecek yağlar kullanmaya başladı.

Kurallarda motorların standart montaj noktaları belirtilmiş. Dolayısı ile aşırı küçük PU'ler görmek mümkün değil.

2013'te motorların 95 kg olması istenirken 2014'teki kurallar PU'in 145 kg olmasını istiyor. Bunda frenlemeden geri kazanılan enerjiyi depolayan ERS sisteminin etkisi çok büyük. PU'in ağır olması demek, aracın ağır olması demek. Ağırlığın hıza yaptığı etkiden dolayı kilolu pilotlar diyet yapmaya başladı. Hatta Jean-Eric Vergne bir demecinde resmen aç kaldığını itiraf etmişti.

Ağırlık değişince ağırlık merkezi de değişti. Ağırlık merkezi 165 mm'den 200 mm'e çıkarıldı.





Şimdi ise 2014'te F1'e geri dönen aşırı beslemeye daha doğrusu turboya bir göz atalım;

2014'teki turbo motorlar 2013'e kıyasla bariz güçsüzdü, fakat bunun nedeni bu tarz köklü değişikliklerin hemen reaksiyon vermemesi. 2015'teki turbo üniteler 2013'teki V8 ile hemen hemen aynı performansta.

F1'de turbonun öncüsü Renault. İlk turbo motor 1977 yılında Renault tarafından kullanıldı. Renault'nun 1.5 lt turbo motoru sıralı 12 silindir atmosferik Ferrari motorunu tokat manyağı yapabiliyordu.

En başta 500-550 beygir üreten bu motorlar zamanla gelişti ve yakıt kuralları ile 1500 beygire kadar çıktı.



Şu anda 1000 beygirlik motorlar desteklense de mevcut motorların turbo basıncı düşük, gecikme çok düşük, tek egzoz olduğundan egzoz gazından avantaj elde etmek na mümkün ve yakıt akış limiti olduğundan 1000 beygirlik motorlar şu anda mümkün değil.    Fakat 2016'da yapılması planlanan değişikler ile yakıt akış limitinin kaldırılması düşünülmekte. Kısa vadede olmasa da 1000 beygirlik motorlar hayal değil.

Ve gelelim sık sık bahsedilen yakıt akış limitine;

F1 çevreci bir imaj yaratmak istediğinden motora belli bir oranın üstünde yakıt akışı yapılamıyor.

Anlık yakıt akışına getirilen limit ile motor 10500 devrin üzerinde çalışırken motor 100kg/saatin üstünde yakıt tüketemiyor. Alt devirlerdeki yakıt akışı motor devri ile orantılı olmak zorunda.

Kısacası motor 10500 devrin üstünde istediği yakıtı alamayacağından teoride olmasa da pratikte maksimum devrine ulaşıyor. Ben şahsen bunun sporun ruhuna aykırı olduğunu düşünüyorum. Motor daha fazla güç üretecekken bunu yakıt akış limiti ile engellemek bence çok saçma. Bu güce etki ettiği gibi sese dd etki ediyor. Maksimum 10500 devir çeviren bir motor ile 18 bin devir çeviren bir motorun sesi bir olamaz.

Şu anki F1 motorlarını hiç beğenmiyorum. Turbo kullanılmasına karşı değilim ama motorların 1.6 V6 olmasına karşıyım. Hadi belki bu bile kabul edilebilir ama yakıt akış limiti tam bir saçmalık. Devir limitöru 12 bin dd'da olan motor yakıt akış limiti yüzünden 10500 dd'dan sonra boşa devir çeviriyor. İşte yeni F1. 2016'da değiştirilmesi beklenen kurallar ile daha ilgi çekici bir F1 bekliyor, yazıyı burada noktalıyorum. [emoji4]

[(Gizli Üye)]

Turbo motor kullanılırmı ya, hep sorun hep sorun, bu adamlar işi bilmiyor

[(Gizli Üye)]

Turbo motor kullanılırmı ya, hep sorun hep sorun, bu adamlar işi bilmiyor

1000 beygiri görebilir, boru değil yani. [emoji4]

[(Gizli Üye)]

Enes sen mi yazdın ? yazdınsa eline sağlık. başka yerde bulamayacağımız bilgiler var. ayrıca bu spora renk katan ayrıntılar. bağımlılığı arttırıyor.
ben zamanında f1 yerine rally severdim. aracın daha çok kontrolden çıktığını düşünürdüm. yolda gördüğümüz arabalara benzedikleri için hoşuma giderdi. ama ne zaman f1 deki planları ve arka planda yapılanları anlayınca ilgi duymaya başladım. asfaltta bile gitseler belki bir rally pilotundan daha fazla arabayı kaydırmakla tur zamanı yapmak arasında kullandıklarını anladım.

şimdi yakış akışını öğrendim . daha önce duymuştum ama anlamamışım. 1000 hp güç turbo bir motordan çok rahat alınır ama yakıt akışını kesmemiş olsalardı bu mümkündü. tek çaresi aşırı verimli motor üretmek. az yakıttan çok güç almaları lazım. bu ileride kullandığımız araçların gelişimi için çok iyi olur. zira benzini boca ederek istediğin gücü alırsın. asıl marifet verimli yapmakta. yoksa amerikan v8 leri çok meşurdur. ama amerika şuan japon kullanıyor

bakalım kimler ne yapacak. alonsoyu merak ediyorum.

[(Gizli Üye)]

1000 beygiri görebilir, boru değil yani. <img src="http://s3.amazonaws.com/tapatalk-emoji/emoji4.png" />

Olsun yolda kalır, yağ yakar, hatta bloğun içinden çöp çıkar. Acaip bir teknoloji yav, saygıyla eğiliyorum

[(Gizli Üye)]

Enes sen mi yazdın ? yazdınsa eline sağlık. başka yerde bulamayacağımız bilgiler var. ayrıca bu spora renk katan ayrıntılar. bağımlılığı arttırıyor.
ben zamanında f1 yerine rally severdim. aracın daha çok kontrolden çıktığını düşünürdüm. yolda gördüğümüz arabalara benzedikleri için hoşuma giderdi. ama ne zaman f1 deki planları ve arka planda yapılanları anlayınca ilgi duymaya başladım. asfaltta bile gitseler belki bir rally pilotundan daha fazla arabayı kaydırmakla tur zamanı yapmak arasında kullandıklarını anladım.

şimdi yakış akışını öğrendim . daha önce duymuştum ama anlamamışım. 1000 hp güç turbo bir motordan çok rahat alınır ama yakıt akışını kesmemiş olsalardı bu mümkündü. tek çaresi aşırı verimli motor üretmek. az yakıttan çok güç almaları lazım. bu ileride kullandığımız araçların gelişimi için çok iyi olur. zira benzini boca ederek istediğin gücü alırsın. asıl marifet verimli yapmakta. yoksa amerikan v8 leri çok meşurdur. ama amerika şuan japon kullanıyor

bakalım kimler ne yapacak. alonsoyu merak ediyorum.

Hepsini ben yazamam tabi. En azından teknik bilgileri sadece yüzeysel olarak biliyordum.

Yakıt akışı kaldırılsa aslında her şey çok daha güzel olacak. FIA bu sefer çevrecilik imajını çok abarttı. TV başındaki insanlar araç hareket ederken duran lastiğin ciyaklama sesini istemez sanırım. [emoji4]

Alonso'nun bu sene işi çok zor. McLaren Avusturya'da liderden iki tur yiyen, puan alamayan tek takım oldu. Varın gerisini siz düşünün. [emoji4]

[(Gizli Üye)]

Olsun yolda kalır, yağ yakar, hatta bloğun içinden çöp çıkar. Acaip bir teknoloji yav, saygıyla eğiliyorum

Hatta 100 binden sonra çöp olur değil mi? [emoji4] Hem tüp de olmaz buna. [emoji4]

[(Gizli Üye)]

Merhabalar,

21 Mart 1960 tarihi motorsporları tutkunları için sıradan bir tarihten çok daha fazlasını ifade eder. Çünkü bu tarih efsanenin doğum tarihi. 7'den 70'de herkesin hayranlıkla izlediği Senna için ne söylesek az.

Çünkü kendisi ikinci olmayı kaybetmek sayan, birinci olduğunda rakiplerini "ezici" bir şekilde mağlup etmediği zaman rahat etmeyen, Mansell, Piquet, Prost gibi isimlere karşı galibiyet alan, hatta Prost'un tabiri ile onları "yok eden",  10 kez çıktığı Monaco GP'sinde 7 zaferinden birisi Fransız lobisi yüzünden elinden alınan, 4 kez şampiyon olmasına rağmen yine Fransız lobisi yüzünden 1 şampiyonluğu elinden alınan, tüm bunlara rağmen pes etmeyen, üstün yağmur performansı sayesinde rakiplerinin yağmur damlalarından korkmasını sağlayan, 2000 İtalya GP'sinde anısına Schumacher tarafından hüngür hüngür ağlanan, 12 milyondan fazla çocuğun eğitimine katkıda bulunan, sadece 6. vites ile gidip yarış kazanabilen, 34 yıllık kısa hayatına 1994 San Marino GP'sinde tıpkı istediği gibi "yarışarak" nokta koyan bir pilottu.

O kötü an için;

Daha da kötüsü ölümünün üstünden 21 yıl geçmesine rağmen neden kaza yaptığı bilinemiyor.

[(Gizli Üye)]

Büyük adamdı Allah rahmet eylesin, bir belgeselde kazada seken lastiğin kafasına çarparak boynu kırıldı diye biliyordum

[(Gizli Üye)]

Enes o kadar güzel yazmışsın ki... Gözlerim doldu. Öldüğünde günlerce ağlayıp, hayata küsmüştüm. Hala aklıma geldikçe içim sızlar.
 Motorsporlarına aşkım Senna ve McRae ile başlamıştı, ikisinide kaybettik.

[(Gizli Üye)]

mutlu yıllar şampiyon

[(Gizli Üye)]

Senna yı izlemiş olman ve onu hatırlamış olmandan çok mutlu oldun Enes. Senna tartışmasız bir efsane. İyi ki doğdun şampiyon

[(Gizli Üye)]

30 Nisan 1994 tarihinde Ayrton Senna Williams Takımı ile gerçekleştirdiği üçüncü yarışının sıralama turları için piste çıkacaktı. Roland Ratzenberger’de sıralama turuna çıkacaktı. Senna 1:21.548 ile ilk turunu tamamlamış padoka dönmüştü. Ancak geldiğinde televizyonda gördüğü manzara onu derinden yaralamıştı. Roland Ratzenberger Villeneuve virajını alamadı; neredeyse dik açıyla karşı bölümdeki beton bariyere çarptı. Aracın sürücü bölümü zarar görmemiş olsa da, çarpmanın etkisi bazal kafatası kırığına neden oldu ve Ratzenberger ağır bir şekilde yaralandı. Doktorlar Ratzenberger'e müdahale ederken sıralama turları durduruldu. Yaklaşık 25 dakika sonra mücadele yeniden başladı ancak Williams ve Benetton'un da içinde olduğu takımlar sıralamalara devam etmedi. Olayların ardından hastaneden yapılan açıklamada Ratzenberger'in kazadaki yaralanmalara bağlı olarak hayatını kaybettiği duyuruldu. 1 Mayıs 1994 tarihinde Ayrton Senna attığı tek tur ile Pole Position’dan yarışa başlamıştı. Ancak yarışın başlamasıyla birlikte motoru çalışmayan Benetton sürücüsü J.J. Lehto pist üzerinde kaldı. Arka bölümden kalkan Pedro Lamy, görüş açışı diğer araçlar tarafından kapatılınca, Lehto'nun Benetton'unu göremeyerek arkadan çarptı. Çarpışmanın etkisiyle aracın lastikleri ve gövdeden parçalar koptu. Kazanın ardından güvenlik aracı piste girdi ve 5 tur boyunca pistte kaldı. Yarışın 7. turuna gelindiğinde Ayrton Senna 306 Km/sa hızla Tamburello virajına yaklaştı. Ancak daha önce söylediği gibi direksiyonu döndüremedi ve o hızla pistten çıktı. Yaptığı son bir hamle ile hızını 218Km/sa’ye kadar düşürmeyi başarmıştı. Ancak bu kötü sonu değiştiremedi. Kazanın hemen ardından Senna'nın hareketsiz ve bir yana kaymış görüntüsü, ciddi bir yaralanma olduğunu haber veriyordu. Pist görevlilerinin acil müdahale denemeleri, helikopter görüntüleriyle tüm dünyaya yayınlanmaktaydı. Yakın çekimlerde, tedavi bölgesinde kan izleri görülmekteydi. Senna'nın kafasındaki gözle görülür yaralanma, sağlık ekibinde ciddi bir beyin travması şüphesi doğurdu. Kazadan 1 dakika 9 saniye sonra yarış tamamen durmuştu.
Senna bir daha dönmedi.

[(Gizli Üye)]

30 Nisan 1994 tarihinde Ayrton Senna Williams Takımı ile gerçekleştirdiği üçüncü yarışının sıralama turları için piste çıkacaktı. Roland Ratzenberger’de sıralama turuna çıkacaktı. Senna 1:21.548 ile ilk turunu tamamlamış padoka dönmüştü. Ancak geldiğinde televizyonda gördüğü manzara onu derinden yaralamıştı. Roland Ratzenberger Villeneuve virajını alamadı; neredeyse dik açıyla karşı bölümdeki beton bariyere çarptı. Aracın sürücü bölümü zarar görmemiş olsa da, çarpmanın etkisi bazal kafatası kırığına neden oldu ve Ratzenberger ağır bir şekilde yaralandı. Doktorlar Ratzenberger'e müdahale ederken sıralama turları durduruldu. Yaklaşık 25 dakika sonra mücadele yeniden başladı ancak Williams ve Benetton'un da içinde olduğu takımlar sıralamalara devam etmedi. Olayların ardından hastaneden yapılan açıklamada Ratzenberger'in kazadaki yaralanmalara bağlı olarak hayatını kaybettiği duyuruldu. 1 Mayıs 1994 tarihinde Ayrton Senna attığı tek tur ile Pole Position’dan yarışa başlamıştı. Ancak yarışın başlamasıyla birlikte motoru çalışmayan Benetton sürücüsü J.J. Lehto pist üzerinde kaldı. Arka bölümden kalkan Pedro Lamy, görüş açışı diğer araçlar tarafından kapatılınca, Lehto'nun Benetton'unu göremeyerek arkadan çarptı. Çarpışmanın etkisiyle aracın lastikleri ve gövdeden parçalar koptu. Kazanın ardından güvenlik aracı piste girdi ve 5 tur boyunca pistte kaldı. Yarışın 7. turuna gelindiğinde Ayrton Senna 306 Km/sa hızla Tamburello virajına yaklaştı. Ancak daha önce söylediği gibi direksiyonu döndüremedi ve o hızla pistten çıktı. Yaptığı son bir hamle ile hızını 218Km/sa’ye kadar düşürmeyi başarmıştı. Ancak bu kötü sonu değiştiremedi. Kazanın hemen ardından Senna'nın hareketsiz ve bir yana kaymış görüntüsü, ciddi bir yaralanma olduğunu haber veriyordu. Pist görevlilerinin acil müdahale denemeleri, helikopter görüntüleriyle tüm dünyaya yayınlanmaktaydı. Yakın çekimlerde, tedavi bölgesinde kan izleri görülmekteydi. Senna'nın kafasındaki gözle görülür yaralanma, sağlık ekibinde ciddi bir beyin travması şüphesi doğurdu. Kazadan 1 dakika 9 saniye sonra yarış tamamen durmuştu.
Senna bir daha dönmedi.

Kazanın asıl sebebinin güvenlik aracı arkasında basınçları düşen lastiklerin zaten aerodinamik kazanç için yere oldukça yakın olan FW16'yı iyice yere oturttuğu rivayet edilir. 306 km/h ile giderken araç yere oturunca tamamen kontrol dışı kalıyor. Zaten Senna'nın hemen arkasında seyreden Schumacher'in aracının kamera kaydında Senna sola doğru dönerken araç birden sağa doğru yönelmeye başlıyor.

Ayrıca olaya ışık tutacak 2-3 sn'lik görüntünün 21 yıldır bulunamaması da manidar. Görüntüleri Williams'ın sildiği iddia ediliyor. Ama FIA bunu yalanlamıştı sanırım.

[(Gizli Üye)]

Senna yı izlemiş olman ve onu hatırlamış olmandan çok mutlu oldun Enes. Senna tartışmasız bir efsane. İyi ki doğdun şampiyon

Teşekkür ederim. Kendisine canlı olarak tanıklık edemesem de halefini yıllar boyu takip ettim. [emoji4]