0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
İnsanları yanlış bilgilendirmeyelim, motor garantisi halen devam ediyor. Bu konu günlerce ve sayfalarca tartışıldı zaten forumda. Bir göz gezdirmenizde fayda var. Motorda LPG kaynaklı hasar oluşması halinde zarardan LPG firması sorumlu, LPG kaynaklı hasar oluşmaması halinde ise Toyota garantisi devam ediyor.
Hemen tespit davası açıp, bilirkişi listesine kayıtlı bir makine mühendisi bir de motor ustası bilirkişi tarafından aynı gün sorunun neden kaynaklandığını gösterir tespit hükmü alır taraflara bunu ihtarname ile gönderip makul süre veririm. Bu süreçte aracı yatırır ve fatura kesilmek şartıyla araç kiralarım. İhtarda verdiğim süre içerisinde hasar giderilmezse aracımı kendim serviste onartıp faturalarla birlikte sorumlu kimse ona dava açarım.Ekşi sözlük, onedio, donanımhaber, tct, yerel Facebook gruplarında da ifşa etmek cabası. Avukata para verme korkusuyla insanlar haklarını unutmuşlar. Daha da kötüsü o kadar ibretlik olay görmüş ve duymuşlar ki haklarını aramaktan çekinir hale gelmişler. En kötüsü ise aslında haklarının hiç farkında değiller. Diyelim ki LPG firması sorumlu çıktı tespit hükmüyle. Aracın bakımları servisinde, LPG bakımları da LPG servisinde yapıldıysa hiç bir savunma argümanları ve kurtuluş beyinneleri kalmıyor. Davayı kaybedecekler. Eğer Toyota sorumlu ise, LPG montaj işlemini onaylamadıkları yönünde savunma yapacaklardır. Ancak montajı bizzat bayileri yaptığından, garantinin delindiğini iddia edecekleri halde ekstra garanti sattıklarından, kusur LPG montajından kaynaklanmadığından dolayı hem kötüniyet hem de esastan davayı kaybedecekler. Dava kaybedilince tamir ve araç kira masrafı, yasal faizleri, yargılama giderleri ve vekalet ücretlerini ödemek durumunda kalacaklar. Üstüne üstlük manevi tazminat isteme hakkım da mahfuz. Okumaya üşenenler için tek kelimeyle özetleyeyim: Sökerler
Ben bilince garanti geçerli ya da geçersiz mi olacak? Neden sordunuz bunu anlayamadım gerçekten
haklısınız ama yaygın bilinenin aksine aukatlar taş yemiyorlar:D para kazanmaları lazım. üzerilerinde de ciddi bir vergi yükü var. hasta olduğumzuda nasıl para harcamaktan çekinmiyorsak, hakkımız ihlal edildiğinde de para harcamaya çekinmemeliyiz bence.
Ahaha güzel cevap gerçekten:) Kullanıcı hatası çıkarsa amenna
Merak etmeyin, aynı vergi yükünden bizde de var.. Haklısınız verilen her hizmetin bir bedeli olmalı tabi ki.. Ama 1,5 yıl önce 2.000TL alacağım için ihtarname çekmek istedim, avukat benden 3.000 TL istedi Bu daha sadece ihtarname.. icra takibi,dava vs işine girmediğimiz en iyi senaryoda 1.000 TL zarardaydım Tanıdık bir kaç avukata daha danıştım.. özetle maddi-manevi zarara uğrayacağımı bu bedel için uğraşmaya değemeyeceğini söylediler.. Bunun için avukatları tabi ki suçlamıyorum, ama durum da bu
Büyük bir kısmının yanlış olduğunu düşünüyorum. Detaylıca açıklayacağım bilgisayar başına geçer geçmez:)
Hocam siz mesleğiniz gereği "şak bi 10 milyar dolar satarım, şaak bir 10 milyar daha" moduna girmişsiniz ama işin aslı öyle olmuyor maalesef yanlış anlamayın lütfen size mesleğiniz hakkında ders verecek nitelikte değilim ancak bazı tecrübelerim var ve size bahsetmek isterim, şayet "yok ben bu yazdığım şekilde hallederim" garantisi verebiliyorsanız size müvekkil yığabilirim Öncelikle "aynı arızadan üçüncü defa mağdur olmanız halinde" sorunun çözülemediğinde size doğan ihtar hakkında belirttiğiniz süre THK'ya göre değil TTK'ya göre belirleniyor o süre de garanti kapsamındaki motorlu taşıtlar için her onarım başvurusu için 15 iş günü, bu 3 haftalık süreçte sorun için başvurduğunuz firmadan farklı bir yerde müdahale ettiremez (şayet bu hakkınızı talep ederseniz iş emri kapanışını muvafakkatname sayarlar) ve bu üç haftalık süreç için herhangi bir hak iddia edemezsiniz,Bu üçüncü 15 iş günü sonucunda sorunun giderilemediğine dair ihtilaf tespit davası açarsanız, mahkemenin belirleyeceği teknik yüksek öğretim kurumundan (Örn: İTÜ Makine Mühendisliği Fakültesi) bilir kişi ataması bekliyorsunuz, bilir kişinin atanması akabinde 90 günlük tespit süresi sınırı bulunuyor, bu süreçte itilaf halinde olduğunuz karşı taraf aracı kendi bünyesinde tutamayacağını beyan ederse (ki edeceğinden emin olabilirsiniz) araç yedi emin otoparkına çekiliyor, şayet itilaf halinde ki firmada kalmasını talep ederseniz davayı kazanın veya kaybedin günlük araç teslim ücretini tahsil edeceklerdir, yedi emin otoparkına çekilirse ve davayı kazanırsanız kaybeden taraf yedi emin otoparkı ücretini de ödemek zorunda kalır,İfşa kısmına gelirsek, dava sürdüğü sürece bahsettiğiniz şekilde dava içeriğinde marka aleyhine herhangi bir beyanınız "marka imajına zarar" gerekçesi ile aleyhinize yeni bir dava konusu haline gelir dava sonuçlandığında konuyu tam şeffaflığı ile marka da belirterek açıklamanız suç teşkil etmez.LPG firması tarafını bilemiyorum ancak "bayiler ayrı bir ticari tüzel kişilik olduklarından, garanti kapsamı dışındaki tüm işlemler distribütörün ve markanın değil, bayinin sorunluluğunda olacaktır, siz davayı markaya açacak olursanız (bu durumda karşınızdaki meslektaşınız Moroğlu Arseven Hukuk Bürosu olacaktır, ki araştırmanızı tavsiye ederim) %99 olasılıkla kaybedeceğinizi düşünüyorum,Garanti ekstra koşullarında fabrikasyon donanım ve ekipman dışındaki herhangi bir konu poliçe dışı olduğu için kesilmesi veya kesilmemesi sizi haklı veya haksız durumuna getirmez,Velev ki davayı kazandınız, aracınızın fabrikasyon haline geri getirilerek (LPG sistemi sökülmesi ve size sökülmüş vaziyette teslim edilmesi, en iyi ihtimalle sandık motor montajı yapılması), aracınız size teslim edilir, araç kiralarsanız açacağınız davanın şikayet beyanında bunu belirtmeniz ve gerekliliğini kanıtlamanız gerekiyor, mahkeme "araç kiralamasaydın, gitmen gereken yere taksi ile gitseydin ve gitmen gerektiğini kanıtla" da diyebilir ve bu tip mücbir harcamaların yasal faizi ödenmez zira aracınızı kullanacak olsaydınız da aracın yakıt tüketimi ve aşınmasının sabit olmayacağı göz önünde bulundurulur, şayet mahkeme baronuzdan sizin dışınızda bir meslektaşınızı atar ise karşı taraf sizin mesleğiniz olması sebebi ile itiraz hakkına sahip olabilir, dolayısı ile vekalet ücreti konusu da suya düşebilir, manevi tazminat için ise bu dava ile ilgilendiğiniz süreçte mesleki ve sosyal haklarınızdan mahrum kaldığınızı belgelemeniz istenebilir.Şayet kesin yanlışım var ise lütfen düzeltin, ancak olasılıklar üzerinden konuşacaksak benim yazdıklarımı da göz önünde bulundurmanızı naçizane tavsiye ederim, zira bahsettiğim gibi bu bahsettiğiniz konular ile bu tip davalara girişip mağdur olan kullanıcılar biliyorum.Edit: İmla
Öncelikle ciddi bir emek sarfetmişsiniz teşekkür ederim bunun için. Ancak toplumun büyük bir kısmının başarısız addettiği bir ekonomi bakanına benzetilmek beni üzdü. Bna müvekkil yığma talebiniz için de teşekkür ederim, çok naziksiniz. Ancak ben kişisel temasımın olmadığı kişilerin vekaletini üstlenmiyorum.Aynı arızadan dolayı 3. kez mağdur olma durumundan bahsetmemiştim ben. Madem siz bahsetmişsiniz onu da düzelteyim. Ayıplı mal söz konusu olduğunda, mal sahibinin satıcıdan talep edebielcei seçimlik hakları mevcuttur. Bunla tarafların hukuki statülerine ve işin niteliğine göre (tarafların tacir olamsı, taraflardan birinin tüketici olması veya işin niteliğinin adi satış sözleşmesi olması vb.) Ticaret Kanunu, Tüketici Korunması Hakkında Kanun veya Borçlar Kanununa göre şekillenir. Benim Toyota ile ilgili taraf olduğum satım sözleşmesinin niteliği tüketici işlemidir. Aracı taksi oalrak kullanmak için alsaydım ticari işlem oalcaktı. Ya da sıradan bir vatandaştan ticari olmaaycak şekilde kullanmak üzere alsaydım adi satım sözleşmesi olacaktı. Sizin verdiğiniz örnekte ya ticari bir alım söz konusu ya da adi bir satış olsa bile taraflar tacir statüsünde. Sizde o sebeple Ticaret Kanunu uygulanmış olabilir.Ticaret kanunun uygulanması varsayımında bile anlattıklarınız benim durumuma uygulanabilir değil. Çünkü bahsettiğiniz 3 kez mağdur olma durumu, ari misli değişim, ayıp oranında bedel indirimi veya bedel iadesi seçimlik haklarının kullanımı için geçerli. Ücretsiz onarım isteme hakkı için 3 kez mağdur olmayı beklemeye gerek yok. Muhtemelen sizin olayınızda ya aracın parası istendi, ya yeni bir araç istendi ya da ayıp oranında bedel iadesi istendi. Oysa benim bahsttiğimiz ücretsiz onarım hakkı.İfşa kısmına gelecek olursak. Ekşisözlüğü takip ediyorsunuzdur illa. Sürekli sol framede "../../2021 bilmemne rezalati" şeklinde başlıklar görmüşsünüzdür. Uslübunca yazılan ve somut verilere dayanan her tür ifşanızda marka hakkını ve ticari itibarı zedelemediğiniz kabul edilir. Serbest piyasanın hakim olduğu hukuk devletlerinde, markaların ve işltmelerin tüketici yorum ve şikayetlerine tahammül etmesi beklenir. Dolayısıyla belgeleri ile birlikte markaya veya işletmeye zarar verecek şekilde yapılan olumsuz paylaşımların vatandaşa bir zararı yoktur. Başka hukuk bürolarından örnek vermişsiniz. Bu bizim meslekte kabul gören bir durum değildir. Avukatın büyüğü küçüğü yoktur. Zira avukat size kaybedeceğiniz davayı kazandırmaz. Ama belki de kazanacağınız davayı kaybettirebilir. Siz haklı olduğunuz müddetçe avukatınız sadece usulü işlemlerle hakkınızı mahkemeden tescil ettirmenizi sağlar. Haksızsanız da sizi haklı kılacak şekilde bir karar alması mümkün değildir. Dolayısıyla haklı bir dava söz konusu ise karşıdaki avukatın kim olduğunun ya da sizin avukatınızın olup olmadığının pek önemi yok aslında. Davanın içeriğine hç bakmadan karşıdaki hukuk bürosunun ihtişamına kapılıp bir davanın kazanılıp kaybedileceğini tespit etmek hatta bu hususta yüzdelik vermek makul bir şey değil bence Barodan meslektaş olayını atama kısmını anlamadım. Ama istisnasız şekilde kendini vekil ile temsil ettiren kişilerin davayı kazanması halinde vekalet ücretine hükmedileceği mevzuat gereğidir. Yani vekalet ücretini alamama gibi bir durum söz konusu değil kesinlikle.Tan kazançlarla ilgili oalrak menfi zarar müsbet zarar farkını anlatmam gerekecek anlaşılır olması için ama buna vaktim ve enerjim yok. Manevi tazmiant konusu ise dediğiniz gibi ortada bir durum. Ama emsal yaratmak isteyen br mahkeme için de kaçınılmaz fırsattır ayrıca, onu da belirteyim.Son olarak şu poliçe olayına bir açıklık getirelim isterim. Siz Toyotadan araç aldığınızda aracın garanti durumu tarafların akdetmiş olduğu poliçeden kaynaklı değil, bizzat kanundan kaynaklıdır. Dolayısıyla kanunun belirttiği çerçeve dışında, taraflar bunun esnetemez. Özellikle Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun gibi, dezavantajlı kitleleri (tüketicileri) korumak amacıyla düzenlenen kanunlarda "nısbi kanunilik" ilkesi geçerlidir. Yani kanun tüketici aleyhine kesinlikle yorumlanamayacağı gibi, boşluk bulunması halinde tüektici lehine yorum yapılmak zorundadır. Dolayısıyla ben kanunu tanımıyorum, benim için sana dayattığım garanti şartları geçerli demek veya kanunu tanımıyorum sana benim tek taraflı olarak kendi hazırladığım ve aracı satarken sana zorla dayatarak imzalattığım poliçe geçerlidir demek sizi kurtarmaz:)LPG garantisi için poliçeden bahsediyorsak da bunu belirtin buna ayrı bir açıklama yapayım, ama şimdi çok yoruldum gerçekten
"10 milyar satarım, arkasından şak bi 10 milyar daha" sözü Necmettin Batırel beyefendiye aittir ve kendisi gazeteci / ekonomi yazarıdır..Neyse ki, bir bakanlık geçmişi yoktur..
Anket