0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
Öncelikle; http://www.istanbul.adalet.gov.tr/duyuru/BasinDuyurusu21042014.jpg Tekin Bey, size tane tane anlatırdım, neden Twitter ve benzerlerinin Türk hukuk sisteminde yerleri olmadığını ama sayfalarca yazı yazmam gerekir. Özetle; Twitter, Facebook, Google gibi internet siteleri fiziksel olarak ABD topraklarındadır, sahipleri ABD vatandaşlarıdır, tabi oldukları hukuk sistemi de ABD hukukudur. ABD hukukunda küfür, hakaret vs. yer almaz. Spesifik olarak bu olayı ilgilendiren kanunu da çok merak ediyorsanız, buyrun 5651 sayılı kanun; http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5651.html Ayrıca siz burada provokatif söylemlerde bulunurken iyi, ben sizin tezinize anti-tez sununca kötü, öyle mi ? Az öncede dedim, yine diyorum, bu hukuk sadece bize değil, size de lazım. ( Siz-biz ayrımından da nefret ederim ama belli kutupları temsilen yazıyorum, kişisel algılamayın. ) Milyar Euro'ları eritenlerin, 700 Bin Euro'luk saat takanların zihniyetini savunurken cebinizdeki parayı saymayı tavsiye ediyorum size.
Ya bırakın şuna bey mey demeyin, zorla insanı çizgisinden çıkartır böyleleri, ........
Twitteri kapatma sebebi simdi diyorsun ki atilan tweetlere mahkeme kararlarina karsi alinmayan aksiyonlar yani. Adamda oyle buyuk bir ego varki yapacagim dedigini yapma.Daha dune kadar olimpiyatlarin en buyuk destekcisiydi ama simdi stad yok diyor.Sanki stadlari babasinin parasiyla yapti. Ya senle oturr sabaha kadar laf yatistiririm ama kabul etmezsin bazi seyleri isinize gelmez yol yapti nasil olsa lafa degil icraata bakarsiniz
Hala adam diyorsunuz parti diyorsunuz benmi anlatamıyorum siz mi anlamıyorsunuz çözemedim...
Tekin hocam, KAFİRUN suresini biliyorsunuz dimi? Lütfen.... Teşekkürler Not: Konuyla alakası yok, kimse surenin içeriğindeki kelimelere takılmasın üstüne almasın, suredeki yaklaşım için ben bu sureden bahsettim.
Bu konuda geçmiş sayfalarda gerek benim gerek diğer yöneticilerin mesajlarını görmüşsündür. Forumlar bir bakıma toplumun aynasıdır. Fakat çok az forum vardır ki burası kadar demokratik olsun.Saygı filan diyoruz demesine de hadi bakalım sıkıyorsa malum forum ve gazeteler ile televizyonlarda burada yazdıklarınızın yada söylediklerinizin %5 söyleyin yada söyleyebilin.Sizin ne kadar haklarınız var ise sizden olmayanların da o oradan hakkı vardır.
Başbakan Erdoğan dün (20 Mart 2014) Bursa’da, “Twitter mıvitır dinlemem, kapatırız” demişti. Dediğini de yaptı. Seçimlere sayılı günler kala, dünyanın tepkisini alacağını bile bile bunu niye yaptı ki?Genel kanı, “Yeni ses kayıtları ve görüntüler çıkacak. Bunlar en çok Twitter üzerinden yayınlanıyor. Özellikle 25 Mart’ta yayınlanacak video Erdoğan’ı bitirecek. Bunu önlemek isteyen Erdoğan ise Twitter’ı kapattı” şeklinde. Ben hiç bu fikirde değilim ve geçin bunları derim.1995’ten beri konuşmalarını, açıklamalarını, siyasi kariyerini izlediğim Erdoğan’ın atacağı adımları kolaylıkla kestirebildiğim için bu yazıyı Bursa mitinginde, Twitter’i yasaklayacağını söylediği andan itibaren yazmaya başlamıştım.Bütün riskleri alarak bu adımı atan Erdoğan’ın hesabı başka. Öncelikle gündemi değiştirmek istedi ve böylesi önemli bir konuya el atarak, bunu başardı. Hem de öyle böyle değil. Seçimlere 9 gün var ve bu yasağa Facebook ve Youtube yasaklarının da eklenmesi ihtimalini konuşturup, birkaç gün boyunca gündemi bununla işgal edip, kamuoyunun dikkatini enerjisini başka yerlerde tutacak.İkincisi ve en önemlisi ise ABD ve AB’nin çok sert tepki göstereceğini bilen Erdoğan’ın hedefinde AKP’ye oy veren kitle var. Merak edenler, asıl bundan sonrasını iyi okusun ve adım gibi eminim ki, birçok kişi, “Aynen ben de böyle düşünmüştüm, siz yazmışsınız” diyecektir.Yolsuzluk operasyonu ve birbiri peşi sıra çıkan ses kayıtlarının ardından bir sendeleme dönemi geçiren Erdoğan’ın imdadına, mitingler yetişti. Meydanların dolup dolmayacağını merak eden Erdoğan, halkın tepkisini, ama her şeyden önce AKP seçmeninin tavrını buralarda görecek, ona göre davranacaktı.AKP’nin bugüne kadar birçok ilde düzenlediği miting alanlarındaki görüntüler, Erdoğan’a beklediğinden de fazlasını verdi. Kimi illerde, daha önceki seçimlerde olmayan kalabalıklar meydanları doldurunca, Erdoğan’ın cesareti arttı. Gaziantep, Kahramanmaraş, Bursa, Sivas, Şanlıurfa, Sakarya, Elazığ, Eskişehir, Adıyaman, Balıkesir, Malatya başta olmak üzere bugüne kadar miting yapılan illerdeki meydanları bilirim. Buralarda, daha önceki seçimlerde mitinglerin düzenlenmesine katkıda bulundum ve başta AKP olmak üzere partilerin mitinglerini izledim. O mitinglerle karşılaştırdığımda, bu kez Erdoğan’ı bile şaşırtan kalabalıkların toplandığını hatta meydanlardan taştığını gördüm. İşte bu büyük ilgi ve kalabalıklar Erdoğan’ın özgüvenini her geçen gün artırdı. Yine işte bu nedenledir ki, Erdoğan kalabalıkları gördükçe, “Allah razı olsun sizden kardeşlerim. Bu kardeşinizi yalnız bırakmadınız” diye meydandakilere birçok kez seslendi. Bu mitingleri izleyenler, aktardığım sözleri hemen anımsayacaktır.Miting alanlarında, beklemediği kalabalıkları gördükten sonra Erdoğan, hesaplarını seçmen kitlesinin tamamına yönelik değil, AKP’ye oy veren ve yüzde 38-45 arası garanti oy kitlesi üzerine yapmaya başladı. Muhalefeti çıldırtacak adımlar atarak, söylemler kullanarak, tepkileri yükseltti. Tüm şimşekleri bilinçli olarak üstüne çekti. “Saldırılan, yok edilmek istenen, tek başına kalsa da, yiğitçe direnen adam” imajını AKP seçmeninin gözünde yarattı. İşte bu imaj, Türkiye gibi ülkelerde, duygusallığın üst düzeyde olduğu toplumda, sadece kemikleştirilmiş AKP tabanında değil, bu kez muhalefete oy vermeyi düşünmeye başlamış seçmenlerin gözünde de etkili olmaya başladı. Dikkat edin, alçak sesle yapılan sohbetlerde, “Valla bu defa oy vermeyecektim, ama adama çok saldırıyorlar. Dik duruyor. Ne yapacağımı şaşırdım” şeklinde konuşmalar duyuluyor.Ancak Erdoğan, “Saldırılan, yok edilmek istenen, tek başına kalsa da, yiğitçe direnen adam” imajının yetmeyebileceğini dikkate almıştı. Mevcut şartlarda “Milli Kahramanlık” sağlayacak bir konu olmadığını bildiği, Suriye’ye saldırma, PKK’ya büyük operasyon ya da başka bir seçenek bulunmadığını anladığı için kimsenin aklına gelmeyecek bir yola girdi. AKP’nin yüzde 38-45 garanti oy kitlesinin gözünde kahraman olacağı, “Helal olsun, yine dünyaya kafa tuttu” dedirteceği bir iş yaptı. Twitter’ı önce yasaklayacağını söyledi, birkaç saat sonra da dediğini yaptı.Yasak duyulur duyulmaz, ABD, AB kıyameti kopardı. Yabancı medya çok sert haberler yayınladı. Dünyadan gelen tepkiler daha da sertleşecek. Erdoğan’ın istediği tam da bu. Çünkü Türkiye’deki muhalefeti karşısına alması, okların üstüne yönelmesi belli bir yere kadar etkili olacaktı. Ama “Dünyanın saldırdığı Erdoğan”, “İçerideki muhalefet ve kurumların Dünya ile bir olup saldırdığı Erdoğan” imajı, onu kahraman yapacaktı.Erdoğan, garanti ettiğini, kemikleştirdiğini düşündüğü seçmen kitlesinin kendi deyimi ile “Twitter Miwiter”ı takmadığını biliyor. Sosyal medyanın, ahlak dışı şeyler yaydığına, montaj kasetlere, ses kayıtlarına aracılık ettiğine, zararlı olduğuna zaten bu kitleyi uzunca bir süredir inandırmıştı. Meydanlarda, kalabalıklara bu yönde sorular sorup, onları yönlendiriyordu.Twitter yasağını, sabahın erken saatlerinden buyana AKP tabanındaki sıradan insanlarla yoğun bir telefon trafiği yaşayarak konuşuyorum. Yasak falan umurlarında değil. “Başbakan yaptıysa doğru yapmıştır” düşüncesi hâkim.Erdoğan, Twitter’ı yasaklatırken, teknolojiye hâkim kesimlerin, çeşitli yollardan Twitter’a girip milyonlarca tweet atacağını biliyordu. Ama bu yasakla, tıpkı ses kayıtları konusunda olduğu gibi üstüne gelinmesini istiyor. Böylesi bir yasak karşısında kim susar, oturur, tepkisiz kalır ki? Yapılacak ilk şey, çeşitli yollardan bunu protesto etmektir. Ama Erdoğan, dünya ve Türkiye kamuoyunun demokratik tepkilerini bile nasıl kullanırım hesabı ile hareket ediyor. Bu durum da, “Demokrasiyi, inilecek istasyona gelene kadar binilecek tramvay” olarak gören zihniyeti anlatan güzel bir örnektir.Günün büyük bir bölümünü sosyal medya ile haşır neşir geçiren, ellerinden düşürmedikleri cep telefonlarında, Twitter dünyasında, sanal alemde dolaşan, eğitimli, teknolojiye hakim insanlar ise “Adam kafayı yemiş. Vallahi sonunu hazırlıyor. Bunu yaptığı iyi oldu. Ayy durup dururken bunu niye yaptı ki?” türünden değerlendirmelerde bulunuyor. Her zaman söylüyorum, Erdoğan’ın hedef kitlesinin içinde bizim gibi insanlar yok. Toplumdaki kutuplaşmayı hızlandırırken, kimleri yanına, kimleri de karşısına alacağını biliyor.Gürbüz Evren // Siyaset Bilimci