0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
"Hanımlar beylerine "Efendi" derlermiş, "siz" derlermiş. Hanımefendiliklerini gösterirlermiş." Pekii günümüzde nasıl? Ağzı bozuk küfür bile eden "üstünzekalılar" (nasıl kızlar bilmiyorum) ve sulu aşkım,tatlım,canım tiplemeleri...
Osmanlıda EdebEskiden "Kapıyı kapat!" denilmezmiş. Allah (cc) kimsenin kapısını kapatmasın diye düşünülürmüş. "Kapıyı ört, ya da sırla" denilirmiş. Kapının kapanmadan yavaşça örtülmesi edebdenmiş.“Lambayı söndür” demezlermiş. Allah (cc) kimsenin ışığını söndürmesin. "Lambayı dinlerdir" derlermiş. Lamba yakılmaz, uyandırılırmış.Uyuyan birisi uyandırılmak İçin sarsılmaz veya adı ile çağırılmazmış. "Agâh ol erenoler" derlermiş. Nezaket, incelik, edeb her işin başı imiş de ondan... Ona eren uyanık olurmuş. İnsanların sözü kesilmez, işaret ve işmar edilmez, fısıltılar, gizli konuşmalar hoş karşılanmazmış.Hanımlar beylerine "Efendi" derlermiş, "siz" derlermiş. Hanımefendiliklerini gösterirlermiş.Gezerken yere yumuşak basılır, ses çıkarmamaya çalışılırmış. Yerdeki haşerata basmamaya özen gösterdiği için adı "Karınca basmaz Efendi” ye çıkan insanlar varmış.Kapıdan çıkarken arkasını dönmemek, geri geri çıkmak edebdenmiş.Kapı eşiğindeki misafirlere ait ayakkabılar, dışarıya doğru değil, içeriye doğru çevrilirmiş. "Git bir daha gelme!" der gibi değil de. "Gitsen de ayağının yönü buraya dönük olsa" dercesine dizilirmiş.Canlı cansız her şeyin bir hatırı varmış. Eskiler hayatı o kadar nurani, o kadar temiz, o kadar manâlı yaşarmış.Üstad Necip Fazıl bu hali “Komşuya hatır soran sıra sıra terlikler,Ölçülü uzaklıkta yakın beraberlikler." diye tarif eder.
Şükrü hocam harikasın bilmiyordum açıkcası utandım....Öldürülmesinler o zaman Furkan Gittik yerinde gördük gayette uysal bayanları MEhmet abi ben birşe demedim copy paste
Aynen kardeşim aynen doğrusunu kullanmak ve yanlış kullananları da düzeltmek gerekiyor...