Gönderen Konu: 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi Ve O Ruh  (Okunma sayısı 42954 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

(Gizli Üye)

  • Ziyaretçi
Ynt: 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi Ve O Ruh
« Yanıtla #100 : Mart 18, 2010, 15:09:57 »
Birinci Kirte Muharebesi

Bu hedeflerin ele geçirilmesi için ilk müttefik taarruzu olan Birinci Kirte Muharebesi, 28 Nisan 1915 sabahı başlamıştır. Taarruzun sol kanadında iki İngiliz tugayı, sağ kanadında ise beş Fransız taburu taarruza katılmıştır.Osmanlı savunması İngiliz taarruzları karşısında tutunurken Fransız kesiminde yarılma noktasına gelmiştir. Cephe komutanı Albay Halil Sami Bey, hatların geri çekilmesi emri vermişken, iki bölüklük bir kuvvet, donanma topçusunun ateşinde bir gedik bularak hatları takviye etmiştir. Bunun üzerine geri çekilme emri derhal geri alınmıştır. Öğleden sonra Yarbay Sabri Bey, iki taburluk bir kuvvetle karşı taarruza geçerek müttefik cephesini kırmıştır. Gün sonunda, müttefikler taarruz çıkış hatlarına geri çekilmişlerdir. Osmanlı kayıpları 2.380, müttefik kayıpları ise 3.000'dir. [16] [17]

İkinci Kirte Muharebesi
Müttefik kuvvetlerin ikinci taarruzu, 6 Mayıs 1915 sabahı başlayan İkinci Kirte Muharebesi'dir. 8 Mayıs'a kadar süren çatışmalarda Müttefik kuvvetlerin "bağlantı noktası", en soldan taarruz edecek olan bir İngiliz tugayıdır. Bu tugay, ilk günkü taarruzunda yoğun bir ateşle karşılaşmış ve ilerleyememiştir. Taarruz hattı, en sol kenardan başlayan bu engelle, en sağa kadar durmak zorunda kalmıştır. Sol uç, ilerleyemeyince diğer birlikler de planlanan ileri harekâta girişememişlerdir. Osmanlı ateşinin en yoğun olduğu rapor edilen tepe, donanma ve sahildeki top bataryaları tarafından hallaç pamuğu gibi atıldığı halde, Osmanlı tarafının ateş gücünde bir değişiklik olmamıştır. Balonlarla yapılan hava keşfi de Osmanlı mevzilerinin yerini saptayamamıştır. İkinci gün merkez kesimden, üçüncü gün tekrar sol kanattan yapılan taarruzlar da aynı ateşle kaşılaşarak durmuştur. Üç günlük muharebelerin sonunda müttefik kuvvetler, en fazla 500 metre ilerleme sağlayabilmişlerdi. Müttefik kaybı 6.500, Osmanlı kaybı ise 2.000'dir. [18]

Üçüncü Kirte Muharebesi
Müttefik kuvvetlerin üçüncü taarruzu, 4 Haziran 1915 tarihli Üçüncü Kirte Muharebesi’dir. Donanma topçusunun üç yönden, kara topçusunun ise cepheden geliştirdiği hazırlık ateşi ardından başlayan savaşta, Osmanlı cephesinin sol kanadından taarruz eden Fransız birlikleri yer yer Osmanlı siperlerine girmişlerdir. Yarbay Selahattin Adil komutasındaki Osmanlı 12. Tümeni’nin karşı taarruzluyla bu siperlerden çekilmişlerdir. Sağ kanatta ise İngiliz birlikleri Osmanlı siperlerine girmiştir. İkinci Topçu Bataryası komutanı Teğmen Arif Tanyeri’nin, 150 askeriyle ileri çıkıp cepheyi tutmasıyla Osmanlı hatlarının kırılması önlenmiştir. Osmanlı cephesi, Kirte Köyü’ne bir kilometre mesafede sabitlenmiştir. İzleyen 5 Haziran günü Osmanlı 9. Tümeni’nin saldırısı başarılı olmamış, akşam saatlerinde Arıburnu Cephesi’nden kaydırılan Yarbay Hasan Askeri komutasındaki Osmanlı 2. Tümeni'nin taarruzu ise birkaç yüz metre ilerlemiştir. 6 Haziran günü ise küçük çaplı çatışmalarla geçmiştir. Üçüncü Kirte Muharebesi’nde müttefik kayıpları 7.500, Osmanlı kayıpları ise 4.500 yaralı, 4.500 ölüdür. [19]

Her üç taarruzun başarısız olması üzerine cephe komutanları, İngiliz komutan H. Weston ve Fransız komutan Gouraund, tüm cephe hattında değil de, daha sınırlı bir hattan taarruzu gerekli görmüşlerdir. Böylece gerek piyade, gerekse de topçu unsurları daha dar bir cephede kuvvet merkezi (siklet merkezi) oluşturulacaktı. Planın ilk operasyonu, cephenin en sağ (doğu) bölgesi olan Kerevizdere’de uygulamaya konulmuştur. 18 Haziran’da başlayan topçu ateşi üç gün boyunca sürdürülmüştür. 21 Haziran günü Fransız birliklerinin taarruzuyla başlayan Birinci Kerevizdere Muharebesi’nde Fransız birlikleri, hedefleri olan tepeyi ele geçirmeyi başarmıştır. Muharebelerde Fransız kayıpları 2.500, Osmanlı kayıpları ise 6.000 kişidir. [20]

Zığındere Muharebesi
Bir sonraki Zığındere Harekâtı, bu kez cephenin sol kanadından taarruzu öngörmektedir. Zığındere ile sahil arasındaki Zığın sırtı boyunca üç tugayla ve Zığındere’nin karşı yamaçlarından iki tugayla taarruz etmektir. Zığın sırtı Albay Refet Bey’in komutasındaki Osmanlı 11. Tümeni’in savunma bölgesidir. Zığındere ile Kanlıdere arasındaki bölge ise Albay Halil Bey’in Osmanlı 7. Tümen’i tarafından savunulmaktadır. Her iki tümen de tek tugaylıdır. Deniz ve kara topçusunun 26 Haziran’da başlayan bombardımanı üç gün sürmüştür. 28 Haziran’da iki saatlik hazırlık ateşi ardından başlayan taarruz, sağ kesimde Osmanlı siperlerinin tümünde başarılı olmuştur. Bombardıman sonrasında Osmanlı ön hat siperlerinde sağ kalanların tümü yaralı subay ve erattır. 800 metre mesafedeki Kirte Köyü’ne yapılan ileri hareket, topçu ateşiyle durdurulmuş, hemen ardından Osmanlı karşı taarruzları başlamıştır. siperler 30 Haziran 1915 günü sabahına kadar birçok kez el değiştirmiş, sonunda İngilizlerde kalmıştır. Zığın sırtının kuzeyinden 1 Temmuz 1915 günü iki kez yenilenen Osmanlı taarruzu, yoğun topçu ateşi altında etkisiz kalmıştır. 5 Temmuz 1915 tarihinde Albay Hasan Basri Bey’in Osmanlı 5. Tümen’inin Zığın sırtına ve Albay Nicolai’nin komutasındaki Osmanlı 3. Tümen’inin Zığındere’nin doğu yamaçlarına giriştikleri taarruz ise sonuç alamamıştı.

Her iki kanattan yapılan taarruzların ardından bu kez cephenin merkez bölümünde taarruza geçilmiştir. Üç saat süren ve 60.000 bin top mermisinin kullanıldığı hazırlık ateşi ardından 12 Temmuz 1915 sabahı başlayan İkinci Kerevizdere Muharebesi iki gün sürmüştür. Hazırlık ateşi ardından başlayan İngiliz taarruzu, hiçbir savunmacının sağ kalmadığı ilk hat siperlerini almış, ikinci hat siperlerinde ise ağır kayba uğrayarak geri çekilmiştir. Öğleden sonra yedekteki İngiliz tugayının giriştiği saldırı, üçüncü hat siperlerine girmişse de Osmanlı karşı taarruzlarıyla yeniden eski konumuna çekilmiştir. İkinci girişilen İngiliz taarruzu, Osmanlı topçusunun ateşiyle geri çekilmiştir. Savaş sonunda cephenin en sol yanındaki birkaç siper parçası işgal edilebilmiş, sağ kesimde ise Fransız birlikleri Osmanlı siperlerinde tutunmayı başarmışlardır. İki günlük muharebelerin sonucunda müttefik kayıpları 5.800, Osmanlı kayıpları ise 9.700’dür. [21]

Bu muharebeler sonunda Seddülbahir Cephesi’nde Osmanlı kuvvetlerini atarak ilerlemenin olanaksız olduğu ortaya çıkmıştı. Müttefik kuvvetler komutanı General Hamilton, takviye kuvvetlerle Suvla Koyu’nda bir çıkarma yapmayı planlamıştır. Bu çıkarma harekâtının, Anzak Kolordusu komutanı General W. Birdwood’un önerdiği Sarı Bayır Harekâtı ile aynı tarihte uygulanmasına karar verilmiştir. Ayrıca Osmanlı savunmasının dikkatini yarımadanın güney ucuna çekmek için Seddülbahir Cephesi’nde yanıltıcı bir taarruz planlanmıştı. Kirte Bağları Muharebesi olarak bilinen bu taarruz, 6 Ağustos sabahı İngiliz birliklerinin taarruzuyla başlamıştır. İngilizler, ilk hat siperlerine girmiş, ancak karşı taarruzla geri atılmışlardır. Taarruzun ikinci günü girişilen İngiliz taarruzları, Kirte Köyü’nün güney batısındaki bir bağ alanının bir bölümünde tutunabilmiştir.

Sınırlı hedeflere yönelik, üstelik de bir yanıltma operasyonu olan İngiliz taarruzunun bu denli kayba rağmen başarısız olması üzerine General Sır Ian Hamilton, Seddülbahir Cephesi'nde hiçbir askeri harekâta girişilmemesi emrini vermiştir.
Arıburnu Cephesi
ANZAK çıkarması
Arıburnu Cephesi’nde 25 Nisan 1915 sabahı çıkartma yapan Anzak Kolordusu örtü kuvvetleri, sahildeki Osmanlı gözetleme postalarını atarak bir köprübaşı oluşturmuşlardır. Sahile çıkan örtü kuvveti üç koldan sırtlara ilerlemiştir. Sırtlardaki Osmanlı direnişi, ileri harekâtı yeryer engelliyor, genel olarak geciktiriyordu ama sahili tehdit edecek bir harekât gösteremiyordu. Buna karşın sırtlarda yer yer süren çatışmalarda Anzak kayıplar artmakta, sahile yağan takviye talepleri karşısında çıkan tüm birlikler derhal ateş hattına gönderilmektedir, sahilde ihtiyat tutulamamaktadır.
Anzak mevzilerine taarruza girişmiştir. Bu taarruzla Anzak birlikleri sırtın batı yamaçlarına çekilmişlerdir.

Ordu ihtiyatındaki 19. Tümen komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal çıkarma başladığı sıralarda 57. Alay ve bir topçu bataryasıyla Conk Bayırı’na hareket etmişti. Karargahta, 3. Kolordu Komutanı Esat Paşa’ya (Albay Mehmet Esat Bülkat Bey[kaynak belirtilmeli]’e) kararını anlatmıştır. Esat Paşa, bu kararı onaylamış, Albay Halil Sami Bey’in 27. Alay’ını da yarbayın komutası altına vermiştir. Esasen 19. Tümen, ordu ihtiyatıdır, ancak Mareşal Sanders’le halen temas kurulamamış olması nedeniyle Esat Paşa harekâtın yapılması için çekimser kalmış,bunun üzerine Yarbay Mustafa Kemal Bey kendi inisiyatifini kullanarak tümenini ileri harekâta dahil olmak üzere Kılıçbayır yönüne intikal ettirmiştir.Taarruzun 5. Ordu Komutanı Mareşal Sanders'in Yarbay Mustafa Kemal Bey'in öngörülerinden,kendiliğinden hareket etmesinden ve 19.Tümen'in bu harekâta katılmasından haberi olmamıştır.

Bu arada Kılıçbayır yönüne sevk edilen Avustralya birlikleri, bölgeye ulaşır ulaşmaz muharebeye sürülmektedir. Çünkü Osmanlıların sırtlardan aşağı akıp cephe hattını kırmaları an meselesi olarak görünmektedir. 19. Tümen’e bağlı dört alayın bölgeye intikali ardından Osmanlı Arıburnu Kuvvetleri Yarbay Mustafa Kemal Bey emriyle saat 15:30 dolaylarında yeniden bu kez toplu olarak taarruza geçmişlerdir. General Hamilton anılarında şöyle anlatır. “Gebe dağlar Osmanlı doğurmakta devam ediyor. Bizim mevzilerimizin en yüksek ve en merkezi yerine birbirini kovalayan dalgalar halinde yükleniyorlar.”

Bu taarruzun sonucunda Kılıçbayır’ın iki yanından gelişen Osmanlı taarruzları karşısında Kılıçbayır ve hemen güneybatısındaki Cesaret tepe kesin olarak Osmanlıların eline geçmiştir. Düztepe’nin alınması, Osmanlı birliklerine Kılıçbayır üstünden Anzak sahiline geniş bir taarruz hattı açmıştı ama, Osmanlıların zaten ellerindeki az bir kuvvetle yaptıkları bu taarruzu sürdürecek kuvvetleri yoktur. Anzak cephesindeki bu gedik, savaş boyunca kalmıştır.
Harekâtın ilk gününde karaya çıkartılan asker sayısı 15.000’dir. Yaklaşık 2.000’i ölü olmak üzere kayıplar 3.500’dür. .[22]
Gece yarısına doğru Anzak Kolordusu Komutanı Birdwood, emrindeki her iki tümen komutanın da tahliyeden yana olduklarını, kendisinin de bu görüşü paylaştığını General Hamilton’a bildirmiştir. Anzak ordusu gün boyu süren çatışmalardan dolayı bitkindir, moral düşüktür, birlikler halen dağınıktır. Gün boyu süren Osmanlı taarruzları, Anzak cephesinin kuzey batı kesimindeki sırtta (Kılıçbayır) bir gedik oluşturmuştu. Bu gedik, Ancak çıkarma bölgesi için ağır bir tehdit oluşturmaktaydı. Gece boyu takviye alan Osmanlı kuvvetlerinin etkin bir topçu desteğiyle sabah girişecekleri bir karşı taarruza kesin gözüyle bakılmaktadır. Ordunun bu haliyle bu saldırıyı göğüsleyemeyeceğinden, sahilde imha edileceğinden korkulmaktadır. Amiral Thursby ise tahliyenin çok fazla kayba neden olacağını, pozisyonu korumanın daha iyi olacağı görüşündedir. General Hamilton, sahilde kalınarak direnilmesine karar vermiştir
Takviye olarak bölgeye gönderilen İngiliz 9. Kolordusu’nun Suvla Koyu’na çıkartma yaptığı 5-6 Ağustos gecesi, bir Anzak tümeni gece yürüyüşüne geçmiştir. Hedefleri, Kocaçimen Tepesi – Besim Tepe – Conk Bayırı hattıdır. Sarı Bayır Harekâtı olarak bilinen harekâtta Anzak birlikleri sırtlara kadar yaklaşabilmiş ama sırtları alamamıştır. Muharebelerin yoğunluğu Conk Bayırı bölgesinde olmuş, Conk Bayırı Muharebesi 9 Ağustos 1915 tarihine kadar sürmüştür. Kurmay Albay Mustafa Kemal’in 10 Ağustos sabahı başlattığı taarruz ile Anzak kuvvetleri sırtlardan çekilmek zorunda kalmışlardır.

Suvla Koyu’nda İngiliz 9. Kolordusu’nun ikinci genel taarruzuyla aynı gün 21 Ağustos’da Anzak birliklerinin sonuçsuz Bomba Tepe taarruzu, Çanakkale Savaşı’nın son muharebesi olmuştur.

Taarruzun sonunda 3. Kolordu Komutanı Esat Paşa'da Yarbay Mustafa Kemal Yarbay Mustafa Kemal Bey'in komuta yeteneğini takdir ederek 19. Tümen'in bu hareketini 5.Ordu Komutanı Mareşal Sanders'e bildirmiştir.Mareşal Liman Von Sanders genel durumu inceleyerek 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal Bey'in sıradan bir kurmay olmadığına müşahade etmiştir.Yarbay Mustafa Kemal Bey'in bu öngörüsü ve taarruzun başarıya ulaşmasındaki payı Osmanlı Ordusunda başarılı bir kurmay olarak anılmasını sağlayacak,Mustafa Kemal Bey'in askeri dehasının ortaya çıktığı bir savaş olacaktır.

Anafartalar Cephesi
Çanakkale'de kullanılan bağlantı hendeklerinden biri
Deniz Muharebeleri'nden kullanılmış Osmanlı siperleri
Birinci Anafartalar Muharebesi

Her iki cephedeki kanlı çatışmalar ardından 1915 yılının Temmuz ayı sonlarında cepheler kilitlenmiş, çatışmalar mevzi harbine dönüşmüştü. Gelibolu Yarımadasında bir sonuç elde edebilmek için İngiliz General Sir Ian Hamilton, daha kuzeyde üçüncü bir cephe açmak gereği duymuştur. Burada amaç, sert direnme gösteren her iki cephedeki Osmanlı kuvvetlerinin geri hattına çıkarak kuşatmaktır. Hamilton, üçüncü cepheyi küçük ve büyük Kemikli burunları arasındaki Suvla kumsalına, takviye olarak gelen İngiliz 9. Kolordusu’nu çıkartarak açmıştır. 6 Ağustos 1915 tarihinde Suvla Koyu'na yapılan çıkarmayla Çanakkale Savaşı bu bölgeye kaymış, Arıburnu'ndaki Anzak Kolordusu ile Suvla çıkarma kuvvetleri, dolayısıyla bu iki cephe birleşmiştir. Gelibolu Yarımadası'nın Müttefik kuvvetlerce tahliyesine kadar asıl çatışmalar bu bölgede olmuş, Seddülbahir Cephesi, kayda değer bir çatışmaya sahne olmamıştır.

5-6 Ağustos gecesi başlayan çıkartma gün boyu sürmüştür. Suvla Ovası’na hakim ilk kademe sırtlardaki üç Osmanlı taburu, çıkarma birliklerinin ileri harekâtını durdurmayı başarmıştır.

İngiliz 9. Kolordusu’nun genel bir taarruz için düzen alması, 8 Ağustos tarihini bulmuştur. Ertesi gün, 9 Ağustos 1915 günü şafakta iki İngiliz tümeni taarruz için ilerlemeye başladığı sırada Kurmay Albay Mustafa Kemal Bey’in de taarruzu başlamıştı. Osmanlı taarruzu, önlerindeki İngiliz kollarını atarak ilerlemiş, öğleden hemen sonra İngiliz 9. Kolordusu komutanı General Stopford, ihtiyatta tuttuğu tümeni ateş hattına sürerek sahilde tutunmayı ancak başarabilmiştir.


Birinci Anafartalar Savaşı’nın hemen ertesi günü, 10 Ağustos 1915 sabahı Mustafa Kemal, Kocaçimen Tepesi – Conk Bayırı hattında yeni bir taarruz yapmıştır. Albay Ali Rıza Bey komutasındaki 8. tümen ve 9. Tümen komutanı Yarbay Cemil Bey komutasındaki 9. Tümen’in taarruzlarıyla müttefik cephesi 500-1.000 metre geri atılmıştır.
Bu bölgedeki Osmanlı taarruzunun başladığı saatlerde daha kuzeyde, İngiliz 53. Tümen’i Yusufçuk Tepe ve daha kuzeydeki Küçük Anafartalar Tepesi yönünde taarruza geçmişti. Yoğun topçu ateşleri ardından dört kez yenilenen taarruzlar gün boyu sürmüş olup iki Osmanlı taburunun savunması, mevzileri korumayı başarmıştır.

Tekketepe Muharebesi
Son muharebeler sonunda Arıburnu Cephesi'nde Anzak kuvvetleri eski hatlarına çekilmiş, Anafartalar Cephesi'nde ise Suvla Ovası'nın sahil bandından kalmışlardı. Özellikle bu bölgede, hakim sırtlardaki Osmanlı mevzilerinin ateşi altında kalmakta idiler. Müttefik kuvvetler üst komutanı General Sır Ian Hamilton, bu sırtların en azından kuzey kesimini oluşturan Tekketepe yükseltilerinin bir an önce ele geçirilmesinin gerekliliğini bilmektedir. Bu amaçla sahile yeni çıkartılmış olan 54. Tümen ile bu sırtlara taarruz kararı vermiştir. Bu tümenin bir taburunca 12 Ağustos 1915 tarihinde girişilen, Tekketepe Muharebesi olarak bilinen taarruz, Osmanlı savunması önünde ağır kayba uğrayarak geri çekilmiştir.
Bu taarruzun başarısızlığı üzerine General Hamilton, taarruzu daha kuzeye kaydırarak 12. Tümen'i sağ yandan çevirmeyi amaçlayan bir taarruz planlamıştır. Bu taarruz Kireçtepe ve Kireçtepe sırtlarının işgal edilmesini amaçlamaktadır. Böylece 12. Tümen kanat kırarak Tekketepe'den çekilmek zorunda kalacak, savaşarak alınamayan bu yükselti, İngiliz kuvvetlerinin eline düşecektir.

Kireçtepe sırtları, Suvla Koyu'na çıkarma yapıldığı 6 Ağustos 1915 tarihinden itibaren Yüzbaşı Kadri Bey komutasındaki Gelibolu Jandarma Taburu tarafından tutulmaktadır. Üç tugaydan oluşan İngiliz birlikleri 15 Ağustos 1915 günü taarruza geçmiştir. Ağır kayıplara Yüzbaşı Kadri Bey'in ağır şekilde yaralanması da eklenince tabur geri çekilmiş, Kanlıtepe - Havantepe hattında yeniden mevzi almıştır. Akşam saatleri bölgeye ulaşan bir taburluk takviye ile karşı Osmanlı kuvvetleri karşı taarruza geçmiştir. Çatışmalar gece boyu sürmüş, 16 Ağustos sabahı bölgeye gelen Mustafa Kemal, taarruzu kendisi yönetmiştir. Kısa süre sonra İngiliz birlikleri eski hatlarına geri çekilmişlerdir.
Aynı gün, başarısız bulunan İngiliz 9. Kolordusu komutanı General Stopford ve iki tabur komutanı, General Hamilton tarafından görevden alınmıştır.
Hemen ardından Seddülbahir Cephesi’ndeki İngiliz 29. Tümeni Anafartalar Cephesi’ne aktarıldı. Mısır’da bulunan 5.000 kişilik bir tümen de aynı cepheye getirildi. Bu şekilde içerden ve dışardan takviye edilen Anafartalar Cephesi’ndeki kuvvetlerle genel bir taarruz planlandı. Müttefik taarruzu, Anafartalar Grup Komutanı Kurmay Albay Mustafa Kemal’in sorumluluk bölgesinde, 12. ve 7. Tümenlerin mevzilerine yönelmiştir.

Toyota Club Türkiye

Ynt: 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi Ve O Ruh
« Yanıtla #100 : Mart 18, 2010, 15:09:57 »

(Gizli Üye)

  • Ziyaretçi
Ynt: 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi Ve O Ruh
« Yanıtla #101 : Mart 18, 2010, 15:11:41 »
İkinci Anafartalar Muharebesi

Bu kuvvetler 21 Ağustos 1915 sabahı İsmailoğlu ve Yusufçuk Tepelerine genel bir taarruza geçtiler. Aynı anda Anzak Kolordusu’na bağlı bir tugay da Bomba Tepe’ye taarruz etmiştir. İsmailoğlu ve Yusufçuk Tepeleri’ne yönelik taarruz aynı gün, kesin bir başarısızlıkla son bulmuştur. Bomba Tepe’deki çatışmalar ise 29 Ağustos tarihine kadar sürmüş tepe, Osmanlı savunmasının elinde kalmıştır.

Bomba Tepe taarruzu, Çanakkale Savaşı'nın, tahliyeye kadar ufak çaplı çatışmalar yaşanmış olsa da, son muharebesidir.
Tahliye
"W Beach" (Seddülbahir)

İkinci Anafartalar Savaşı’ndan sonraki aylar Gelibolu’da siper savaşları şeklinde sürmüştür. İki tarafın da taarruz gücü kalmamıştı. Müttefikler açısından bu dönem bir kararsızlık dönemidir. Onca kayıptan sonra Gelibolu’yu tahliye etmek kolay verilecek bir karar değildir. Taarruz için de General Ian Hamilton’un değerlendirmelerine göre en az ellibin askerlik bir takviye gerekmektedir. Ancak 14 Ekim 1915 günü Bulgaristan, İttifak Devletleri safında savaşa girerek Sırbistan’a saldırmıştır. Bu gelişme müttefiklerin Çanakkale seferinin varoluş nedenlerinden birinin ortadan kalkması anlamına gelmektedir. Çünkü bu sefere kalkışılmasının nedenlerinden biri de Balkan ülkelerinin İtilaf Devletleri safında savaşa girmesini teşvik etmekti. Üstelik Bulgaristan’ın Osmanlı Devleti ile Müttefik olması, Alman İmparatorluğu ile Osmanlı Devleti arasında kara bağlantısını, dolayısıyla savaş malzemesi nakliyatını büyük ölçüde kolaylaştıracaktır. Nitekim 29 Ekim 1915’de İstanbul’la Almanya arasındaki demiryolu hattı İttifak Devletleri’nin kontrolüne geçmiştir. Bu demiryolu bağlantısının ilk en acı belirtisi de Avusturya’dan gönderilen ve cephede 15 Kasım 1915 tarihinde ateşe başlayan 240 mm.lik top bataryasıdır.

Bu tarihten üç gün sonra General Ian Hamilton görevden alınarak yerine General Charles Monro atanmıştır. Monro cephede yaptığı incelemelerin ardından 3 Kasım 1915’de İngiliz Yüksek Savunma Konseyi’ne cephe hakkındaki görüşünü, “Gelibolu tahliye edilmelidir” şeklinde bildirmiştir. Bu kolay alınacak bir karar değildir. 6 Kasım 1915 günü İngiliz Savaş Bakanı Lord Kitchener Gelibolu’ya gelmiştir. 15 Kasım’da Lord Kitchener’in kararı Seddülbahir Cephesi dışındaki diğer iki cephedeki askerlerin tahliye edilmesi yönündedir. Ertesi gün 16 Kasım’da Müttefiklerin Selanik Cephesi de General Monro’ya bağlanmıştır. General Birdwood, General Monro’ya bağlı olmak üzere Çanakkale Müttefik Kuvvetleri Komutanlığı’na atandı.

Kesin karar 7 Aralık 1915 tarihinde verilmiştir. Arıburnu ve Anafartalar Cepheleri’ndeki Müttefik kuvvetler, Selanik Cephesi’ne kaydırılmış, Seddülbahir Cephesi’ndeki kuvvetler ise yerlerinde kalmışlardır.

Osmanlı işlemleri 10 Aralık 1915 tarihinde başladı. Gizlilik sağlanması amacıyla tahliye sadece geceleri yapılmıştır. Bir grup asker gündüzleri sahile çıkarılıyor, cepheye doğru yürüyüşe geçiyorlardı, bu askerler geceleyin tahliye ediliyor ertesi gün yine sahile çıkarılıyordu. Sahile indirilen boş cephane sandıkları katırlarla siperlere taşınıyordu. Son birlikler, postallarının üstüne çorap giyerek siperlerinden ayrılıp sahile yürüdüler, iskeleye battaniyeler serilmişti. 19 Aralık 1915 akşamı son asker de cepheden ayrılmıştır. 20 Aralık 1915 sabahı götürülemeyen malzeme sahilde ateşe verilmiş, Osmanlı siperleri altına kadar uzanan tünellerde toplam bir ton kadar dinamit ateşlenmişti.

Anafartalar ve Arıburnu Cephelerinin tahliyesinin hemen ardından Lord Kitchener’in, Seddülbahir Cephesi’ndeki birliklerin yerinde kalması yönündeki kararı, “ne amaçla kalması” açısından sorgulanmaya başlanacaktır. Sonuçta, 27 Aralık 1915 tarihinde bu bölgenin de boşaltılmasına karar verilir. Kuşkusuz bu hatalı bir gecikmeydi. 20 Aralık’tan itibaren Osmanlı tarafı, hiç olmazsa Seddülbahir Cephesi’ndeki Müttefik askeri varlığını elden kaçırmamak için mevcut kuvvetleri güney hattına kaydırmaya başlamıştır. özellikle 240 mm.lik ve daha sonra gelen 150 mm.lik top bataryaları Seddülbahir Cephesi’nde konuşlanıp ateşe başlamışlardı. Yine de büyük bir ustalıkla sürdürülen tahliye işlemleri 9 Ocak 1916 sabahı, saat 03:20’de tamamlanmıştır. Otuzaltıbin asker, dörtbin nakliye hayvanı –gemilere alınamayan yüzlerce at, kuzeyde olduğu gibi, öldürülmüştü- 127 top ve ikibin ton ikmal malzemesinden taşınabilenler, gemilere yüklenmişti. Taşınamayan malzeme ise yine kuzeyde olduğu gibi sahilde büyük yığınlar halinde ateşe verilmişti.

Mondros Mütarekesi’nin imzalandığı 30 Ekim 1918 tarihinin ertesinde, 6 Kasım 1918’de İngilizler Gelibolu’yu işgal ederek Merkez Tahkimatı’na el koymuşlardır.

Mareşal Liman Von Sanders, 25 Nisan akşamından itibaren diğer bölgelerdeki Osmanlı birliklerini Arıburnu ve Seddülbahir Cephelerine kaydırmaya başlamıştı. 28 Nisan 1915 tarihinde Seddülbahir Cephesi’nde de tüm Müttefik askeri karaya çıkartılmıştı ve ileri hareketleri Osmanlı birlikleri tarafından durdurulmuştu. General Sır Ian Hamilton’un elindeki tüm kuvvet budur ve ihtiyatı da yoktur. Osmanlılar ise diğer bölgelerden kaydırdıkları kuvvetlerce takviye edilmektedirler. Her geçen gün, Hamilton’un harekâtı başarıyla sonuçlandırma olanağını sınırlamaktadır. Gerek İngiliz gerek Fransız üst rütbeli subayları, Batı cephesinden kuvvet aktarılmasına karşı çıkmaktadırlar. Gelibolu harekât alanına, ikinci öncelik verilmektedir. Ancak Lord Kitchener Gelibolu’daki birlikleri takviye etmeye karar vermiştir. Mısır’daki 42. Tümen 28 Nisan da gemilere bindirilmeye başlandı. Fransızlar da 30 Nisan da General Bailloud komutasındaki 156. Tümen’i, Doğu Sefer Kolordusu’nun 2. Tümen’i olarak Gelibolu’ya gönderme kararı almıştır. Oysa Alman Amiral von Tirpitz daha gerçekçi değerlendirmelerde bulunmakta, “Çanakkale Boğazı düşecek olursa savaş aleyhimize sonuçlanmış olacaktır” demektedir.

Savaşın Sonuçları
Savaş sonrası Alman İmparatoru II. Wilhelm'in Çanakkale Ziyareti (soldan sağa Esat Paşa, II. Wilhelm, Enver Paşa, Vizeadmiral Johannes Merten)

İngiltere ve Fransa ile Osmanlı ve Alman orduları arasında geçen ve iki taraftan toplam 350.000'den fazla[23] [24] insanın "kaybına" (ölüm, firar, esir, sakatlanma ve hastalıklar) neden oldu.
Ölü ve Yaralı Bilançosu
Ölen Yaralı Toplam
İtilaf Devletleri 44.023 96.944 140.967
Avusturalya 8.709 19.441 28.150
Yeni Zelanda 2.701 4.852 7.553
Birleşik Krallık 21.255 52.230 73.485
Fransa 10.000 (Tahmini) 17.000 27.000
Hindistan 1.358 3.421 4.779

Osmanlı Devleti 57.263[25] [26] 156.619 (Hasta, kayıp, esir dahil) 213.882 (Hasta, kayıp, esir dahil)

Savaşın Sonrası ve Etkileri

Toplumsal Etkileri
Çanakkale Savaşı, ilgili bütün ulusları derinden etkilemiştir. Avustralya ve Yeni Zelanda'da Anzak Günü adıyla her yıl düzenli bir seremoni tekrarlanır. Ayrıca Avustralyalı ve Yeni Zelandalılar o gün toplanarak Gelibolu Yarımadası'ndaki Anzakların (ANZAC: Australian and New Zealand Army Corps) çıkarma yaptıkları Anzak Koyu'na gelerek atalarının savaştıkları bu yeri ziyaret ederler.

Çanakkale Savaşı, özellikle de Avustralya ve Yeni Zelanda'yı etkilemiştir. Bu savaştan önce bu iki ülkenin vatandaşları Britanya İmparatorluğu'nun yenilmez üstünlüğünden emindiler ve böyle bir imparatorluğun onları askeri seferlere çağrısından büyük onur duymuşlardı.[kaynak belirtilmeli] Bir propaganda posterinde yer alan Anzak üniforması giymiş bir çocuğun "Baba, Büyük Savaş'ta sen ne yaptın?" sorusu onları şüphesiz etkilemiştir. Ancak Çanakkale Savaşı onların bu büyük güvenini derinden sarsmıştır. Anzaklar için Çanakkale Savaşı'nın önemi çok büyüktür, Çanakkale'den ayrılan Anzaklar savaşın başka cephelerinde savaşmaya gönderilmişler ve gittikleri her yeri Çanakkale'de yaşadıklarıyla karşılaştırmışlardır. Ülkelerine döndüklerinde kahraman gibi saygı görmüşler ve gözlerindeki Britanya İmparatorluğu'nun sonsuz gücü büyük bir yara almıştır. 1 Ocak 1901'de Avustralya Federasyonu kurulmuş, Avustralyalılar on yıllık bir süreçte seçme ve seçilme ile temsil edilme haklarını elde etmişlerdir. Böylece Britanya İmparatorluğu'nun altında bir Avustralya Devleti doğmuştur. Günümüz Avustralya tarihi böyle anlatsa da bu ülkenin gerçek psikolojik bağımsızlığı Gelibolu olarak görülür.[kaynak belirtilmeli] Her yıl çıkarmanın yıldönümü olarak 25 Nisan'da Anzak Günü adıyla anma törenleri düzenlenir ve o gün Avustralya ile Yeni Zelanda'da ulusal tatildir.
Atatürk'ün Gelibolu Savaşı'nda Türk toprakları üzerinde ölen ve mezarları Türk topraklarında bulunan ANZAK asker analarına gönderdiği mesajın yer aldığı anıt, Gelibolu (1934)
Canberra'da Kemal Ataturk Memorial[27] ve Yeni Zelanda'nın Wellington'un Tarakina Koyu'nda Ataturk Memorial[28] adlarında anıt dikildi.

Mustafa Kemal Atatürk'ün 1934 Anzak Kutlamaları sebebiyle gönderdiği mesaj ülkeler arası dostluğu pekiştirmiştir:

"Bu Memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yanyana koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır, huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır."[29]
Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra İngiliz ve Fransız donanmalarının geri püskürtüldüğü 18 Mart, Çanakkale Şehitlerini Anma Günü olarak ilan edilmiştir.
Dünyada ise bu savaş, askeri beceriksizlik ve felaket sembolü olarak sayılmıştır. Eric Bolge tarafından yazılan savaş karşıtı şarkısı "And The Band Played Waltzing Matilda" bu savaşla ilgilidir.
Kaynaklar

1. ^ a b Diriliş: Turgut Özakman
2. ^ [www.bibilgi.com/Çanakkale-Savaşı/ Çanakkale Savaşı hakkında bilgi]
3. ^ 1915 Çanakkale Savaşı - İbrahim Artuç - Kastaş Yayınevi. Sh: 15
4. ^ Çanakkale Savaşı Üzerine Bir İnceleme-Selahattin Çetiner. Sh: 30
5. ^ www.duryolcu.com
6. ^ Geoben ve Breslau Olayı
7. ^ George ve Bahriye Nazırı Churchill ortak fikri benimsedi
8. ^ Çanakkale Savaşı'nın en güçlü nedenleri
9. ^ a b c d Çanakkale Gelibolu Askeri Harekâtı-C.F.A. Oglander. Arma Yayınları 1939. Sh: 68
10. ^ Türk Kurmay Subaylarının Gözüyle Çanakkale Savaşı - Burhan Sayılır. Salyangoz Yayınları. 2006 Sh: 23
11. ^ 1915 Çanakkale Savaşı-İbrahim Artuç. Kastaş Yayınları. 2004 Sh: 41
12. ^ Oglander, a.g.e., s. 67.
13. ^ 1915 Çanakkale Savaşı-İbrahim Artuç. Kastaş Yayınları. 2004 Sh: 10,11
14. ^ Çanakkale Savaşı Üzerine Bir İnceleme- Selahattin Çetiner. Sh: 2, 3
15. ^ Osmanlı Devleti'nin yıkılması çıkarlarına tersdi düşmekteydi
16. ^ 1915 Çanakkale Savaşı - İbrahim Artuç. Kastaş Yayınevi. 2004. Sh: 204
17. ^ Genkur Harp Tarihi Bşk. - Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi. V. Cilt, 2. Kitap
18. ^ 1915 Çanakkale Savaşı - İbrahim Artuç. Kastaş Yayınevi. 2004. Sh: 2219
19. ^ 1915 Çanakkale Savaşı - İbrahim Artuç. Kastaş Yayınevi. 2004. Sh: 243
20. ^ 1915 Çanakkale Savaşı - İbrahim Artuç. Kastaş Yayınevi. 2004. Sh: 247
21. ^ 1915 Çanakkale Savaşı - İbrahim Artuç. Kastaş Yayınevi. 2004. Sh: 250
22. ^ Oglander, a.g.e., s. 241, 244/
23. ^ Anzak kayıpları Erişim tarihi: 17.03.2010
24. ^ Çanakkale Muharabeleri'nde Türk Ordusunun Kara Harekatına Dair Kısa Bir Değerlendirme Erişim tarihi: 17.03.2010
25. ^ http://www.canakkale1915.com/sehitsayisi.htm Erişim tarihi: 04.08.2009
26. ^ http://www.tsk.tr/9_YAYINLAR/9_1_Askeri_Tarih_Arastirmalari_Dergisi/sayi_14.pdf Erişim tarihi: 17.03.2010
27. ^ [1]
28. ^ Yeni Zelanda Kraliyet Hava Kuvvetleri resmî web sitesi National Library of Australia
29. ^ Atatürk'ün Asker Analarına Sözü
Ekler
* 1915 Çanakkale Savaşı - İbrahim Artuç
* Büyük Harbin Tarihi Çanakkale Gelibolu Askeri Harekâtı - General C. F. Aspinall - Oglander (General Ian Hamilton'un karargah subaylarından)
* Türk Kurmay Subaylarının Gözüyle Çanakkale Savaşı - Burhan Sayılır.
* Alçıtepe'den Anafartalar'a Çanakkale Kara Muharebeleri - Tuncay Yılmazer
* Çanakkale Savaşı Üzerine Bir İnceleme - Emekli Korgeneral, eski içişleri bakanı Selahattin Çetiner
* Mustafa Kemal - Anafartalar Muhaberatı'na Ait Tarihçe - Uluğ İğdemir - Türk Tarih Kurumu Yayınları
* Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi - 5. Cilt, Çanakkale Cephesi - Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı, Harp Tarihi Yayınları.

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Hiperaktif Toyotacı
  • ***
  • Araç: ---
  • Kan Grubu: ---
  • Model Yılı: -
  • 2 kere teşekkür etti
Ynt: 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi Ve O Ruh
« Yanıtla #102 : Mart 18, 2010, 15:47:55 »
Şeihitlerimiz olmasa biz bugün burda olamayacaktık..

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Site Yöneticisi
  • ******
  • Deus ex machina
  • Araç: Başka Marka
  • Kan Grubu: A+
  • Model Yılı: -
  • 2904 kere teşekkür etti
  • 3269 kere teşekkür edildi
Ynt: 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi Ve O Ruh
« Yanıtla #103 : Mart 18, 2010, 15:49:21 »
  Ne yazıktır ki; Osmanlı ordusunun başında yabancı bir komutan vardı. Hatta bu komutanlar ve ülkeleri, Çanakkale Zaferinden pay çıkarmaya bile çalışmışlardır ve hala çalışmaktadırlar. Ancak Mustafa Kemal ATATÜRK'ün askerleri ile ona verdiği ders tarihe geçmiştir.

(Gizli Üye)

  • Ziyaretçi
Ynt: 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi Ve O Ruh
« Yanıtla #104 : Mart 18, 2010, 15:57:27 »
maalesef öyle yabancı komutan vardı ancak ................

bizim atalarımız ne komutan için ne de bir başkası için değil............

Allah cc rızası için vatan müdafası sırasında şehit düştüler......

ruhları şad olsun.....mekanları ebedi cennet olsun.......Allah cc razı olsun onlardan...........

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Site Yöneticisi
  • ******
  • Deus ex machina
  • Araç: Başka Marka
  • Kan Grubu: A+
  • Model Yılı: -
  • 2904 kere teşekkür etti
  • 3269 kere teşekkür edildi
Ynt: 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi Ve O Ruh
« Yanıtla #105 : Mart 18, 2010, 16:04:27 »
  O muhteşem özverili askeleri o muhteşem komutan Mustafa Kemal ATATÜRK komuta ettiği için de o büyük savaşı, Çanakkale Savaşı'nı kazandılar.

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Hiperaktif Toyotacı
  • ***
  • Araç: ---
  • Kan Grubu: ---
  • Model Yılı: -
  • 2 kere teşekkür etti
Ynt: 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi Ve O Ruh
« Yanıtla #106 : Mart 18, 2010, 16:21:21 »
kesinlikle

(Gizli Üye)

  • Ziyaretçi
Ynt: 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi Ve O Ruh
« Yanıtla #107 : Mart 18, 2010, 16:21:56 »
bizim göğsümüzde iman olduğu sürece biz Allah cc ın izniyle hep zaferlere koşmayı bilmişizdir çünkü ölmeyi bilmişizdir bu da doğal olarak zaferi bize getirmiştir.....

tarih boyunca birçok devlet adamı yetiştirdi bu millet en sonuncusu ise o zaman 19. Tümen. Eceabat bölgesi. Komutanı Yarbay Mustafa Kemal Bey idi.....

çanakkale savaşında 2 kolordu altı tümen vardı .......

Yarbay Mustafa Kemal  bu altı tümenden sadece birine komuta ediyordu.....

bu demek olmuyorki bu savaşta büyük rol oynamamıştır ...

elbette büyük rol oynamıştır ancak gerçekçi olmak lazım zaferin komutanlarından 6/1 iydi o......

ki komutan kim olursa olsun zaferi müslümanlar kazandı........

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Efsane Toyotacı
  • *****
  • Two Brother One Fate (Babo'Leee And Toyota)
    • Otomobil'den Detay
  • Kan Grubu: A+
  • 3 kere teşekkür edildi
Ynt: 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi Ve O Ruh
« Yanıtla #108 : Mart 18, 2010, 16:33:10 »
ÖNCEDEN YAPILAN BİR UYARI AMA….
Çanakkale Savaş sırasında Mustafa KemalNablus Karargahı ‘ndaikinci defa 7nci Kolordu Kumandanı
olduğu yıllarda yaşanan bu olayı kendisi daha sonra şöyle anlatmıştır:
-“Bir gün Erkanı Harbiye Reisi bana o günkü raporlarını okudu.Basit raporlardı,her zamanki gibi…Yalnız
bu raporlarlar içinde bir nokta dikkatimi çekti…”
Evet görünürde hiç bir sonuç çıkartılamayacak bu rapordan Mustafa Kemal inanılmaz bir sonuç çıkartmış
ve çok değil bir veya iki gün sonraİngilizler’in büyüktaaruzu başlamıştır.Bundan sonrası Mustafa Kemal’in
kendi ağzından:
“Yataktan kalktım,giyindim.İş odasına girerek bir muharebe emri yazdım."
Emirde şunlaryazıyodu :
“Düşmam19 Eylül akşamıtaaruz edecektir.” “Sonra bu emre alınması gereken tedbirleri ilave ettim.Bu
emri Grup kumandanı olan Liman FonSanders Paşa’ya dagönderdimÇok hürmet ettiğim bu zat,benim
raporuma gülmüş ve ‘ihtiyattan zarar gelmez” diye bana da bir şey söylemeye lüzum görmemiş”
19 Eylül gecesi kolordu kumandanları telefon başında çağırarak verdiği emirlerin ve alınması gereken
tedbirlerin yerine getirilip getirilmediğini sordu.Kendisine tüm tedbirlerin alındığı bildirildi.Ancak ne yazık
ki,kolordu kumandanları da böyle bir emri ciddiye almamışlar ve gerekli hiç bir önlemi almamışlardı.
Mustafa Kemal gerekli tedbirlerin alınıp alınmadığını öğrenmek için bir müddet sonra telefon açtı… Olayın
sonucunu yine Mustafa Kemal’den dinleyelim:
“Ben daha telefon konuşmamı bitirmeden,düşman topçusu muharebe hattımız üzerine ateş etmeye
başladı.Gece muharebe ile geçti.Benim ordumun sağ cenahındaki ordu yarıldı,esir oldu ve boş kalan
cepheden geçen düşman süvarileriLeyman FonSanders’in karargahına bastı.Hakikat anlaşılmıştı.Fakat
neye yarar…”
Mustafa Kemal Atatürk olmasaydı bu çanakkale savaşıda diğer savaşlar gibi fiyasko ile sonuçlanacaktı.her insan ülkesi uğruna öleilir.ölmek en kolay yapılacaktır.fakat yaşayıp plan kurmayı her kez yapamaz.Mustafa Kemal Atatür sayesinde çanakkale savaşı kazanılmıştır.milyonlarca insanı dizin fakat başına komutan koymayın o insanlar yenilmeye mahkumdur.fakat japonya çin savaşında olduğu gibi komutanı olan ufak ordular bile çok büyük savaşları kazanabilir.....
Bana saygı nutuğu atanlar.Önce kendi yaşınıza fiziki olarak değil,Beyin olarak gelin.....
http://fc04.deviantart.net/fs12/i/2006/301/c/5/Toyota_Trueno_AE86__by_AEvsFD.gif

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Hiperaktif Toyotacı
  • ***
  • Araç: ---
  • Kan Grubu: ---
  • Model Yılı: -
  • 2 kere teşekkür etti
Ynt: 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi Ve O Ruh
« Yanıtla #109 : Mart 18, 2010, 16:46:55 »
Mustafa Kemal  Atatürk.bizim söylememiz gereken tam adı bu bence.bazı kimseler mustafa kemal falan deyip geçiyor ama bence tam söylenmeli..(not kimseye değil bu lafım tv lerde falan.)
elbetteki imanlı askerlerimiz kazanmıştır ama savaşta dua etmek ne kadar iyi bişi ise de taktikler ve gerçek mücadele olmadan bugün biz burda olmayacaktık.
Ben Atam ın bugün ayaklanacağını bilsem gider canımı seve seve veririm.
Öte yandan aynı şeyi Peygamber efendimiz sav içinde yaparım.ama zaten son olduğu belli malesef.
Çanakkale zaferi 1/6 ona 1/2 şuna diye ayırılacak bir zafer değil bence %100 ü bize ait bir zafer..ben kendimi o bizden hissediyorum.
Bu bir başlangıç oldu millet uyandı insanlar etrafında olabilecekleri padişah yalakası olmayan küçük olmayan bir adam gördüler..O BÜYÜK bir adamdı.Hala da öle...
evet devir değişti ama büyüklüğü değişmedi.her dönemi o günkü şartlar ile incelersek okumaktan bile yorulduğumuz o büyük tarih kitaplarındaki zaferlerin aslında büyük kelimesinin yetersiz kaldığı zaferler olduğunu görebiliriz.

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Site Yöneticisi
  • ******
  • Deus ex machina
  • Araç: Başka Marka
  • Kan Grubu: A+
  • Model Yılı: -
  • 2904 kere teşekkür etti
  • 3269 kere teşekkür edildi
Ynt: 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi Ve O Ruh
« Yanıtla #110 : Mart 18, 2010, 18:47:34 »
  Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletinin içinden çıkmışdır. Onun komuta ettiği ordulara karşı savaşları kaybedenlerde, halkı bilinçlendirmesi, yurdumuzu düşmanlardan ve gerici kafalardan temizlemesine bir taraftan gıpta ile bakmış, diğer taraftan da onun bu dehasını ve bu milleti yeniden uyandırmasını hafife almak, etkisini zayıflatmak ve yeni bölünme hareketleri başlatabilmek için hakkında türlü asılsız iddialar ile etkisini geri planlara atmak istemişlerdir. Ancak İslamiyet'de de verilen mesajdaki gibi aklını işleten toplum üyeleri gerçekleri görebilmiş ve bu oyuna gelmemiştir. Bu oyunda piyon durumuna düşünlerde aklını işlettiklerinde gerçekte neler olduğunu elbetki anlayacaklardır, yoksa tarih onları affetmeyecektir, tıpkı geçmişte bu ülkeyi ve içindeki insanları satan ve gerek din, gerek saltanat kılıfına bürünmüşleri affetmediği gibi.

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Hiperaktif Toyotacı
  • ***
  • Araç: Auris
  • Kan Grubu: A+
  • Kilometre: 56000
  • Model Yılı: '11
  • 2 kere teşekkür etti
  • 13 kere teşekkür edildi
Ynt: 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi Ve O Ruh
« Yanıtla #111 : Mart 18, 2010, 21:30:43 »
bizim göğsümüzde iman olduğu sürece biz Allah cc ın izniyle hep zaferlere koşmayı bilmişizdir çünkü ölmeyi bilmişizdir bu da doğal olarak zaferi bize getirmiştir.....

tarih boyunca birçok devlet adamı yetiştirdi bu millet en sonuncusu ise o zaman 19. Tümen. Eceabat bölgesi. Komutanı Yarbay Mustafa Kemal Bey idi.....

çanakkale savaşında 2 kolordu altı tümen vardı .......

Yarbay Mustafa Kemal  bu altı tümenden sadece birine komuta ediyordu.....

bu demek olmuyorki bu savaşta büyük rol oynamamıştır ...

elbette büyük rol oynamıştır ancak gerçekçi olmak lazım zaferin komutanlarından 6/1 iydi o......

ki komutan kim olursa olsun zaferi müslümanlar kazandı........



O savaşta yer alan herkesin çok önemli rolü vardı. En düşük rütbelisinde en yüksek rütbelisine kadar.  Ulus olarak çok zor
şartlarda büyük bir zafer kazanmışız. Bunu sadece iman'a ve milliyetçiliğe bağlayamayız. Şu bir gerçektir ki biz ulus olarak
başka ülkelerin mandası olarak, (himayesinde) sömürgesi olarak yaşayamayız.

Askerdeyken duvarlarda yazan bir söz vardı. " Bir vida bir aracı, bir araç bir orduyu, bir ordu bir milleti kurtarır"


Deli sormuş deliye aşk nedir diye? deli gülmüş deliye ben niye delirdim diye!  ***TOYOTA  Auris 1,33 Comfort  ( 2011 ) ***

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Efsane Toyotacı
  • *****
  • Two Brother One Fate (Babo'Leee And Toyota)
    • Otomobil'den Detay
  • Kan Grubu: A+
  • 3 kere teşekkür edildi
Ynt: 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi Ve O Ruh
« Yanıtla #112 : Mart 18, 2010, 21:37:20 »
bu bence tamamı ile bizim özgürlük bağlamızdan gelen bir şey
Bana saygı nutuğu atanlar.Önce kendi yaşınıza fiziki olarak değil,Beyin olarak gelin.....
http://fc04.deviantart.net/fs12/i/2006/301/c/5/Toyota_Trueno_AE86__by_AEvsFD.gif

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Site Yöneticisi
  • ******
  • Deus ex machina
  • Araç: Başka Marka
  • Kan Grubu: A+
  • Model Yılı: -
  • 2904 kere teşekkür etti
  • 3269 kere teşekkür edildi
Ynt: 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi Ve O Ruh
« Yanıtla #113 : Mart 18, 2010, 21:37:45 »
  Bizim milletimiz dünyayı da kurtartı emperyalizmin sömürgesinden.
 Çok doğru yazmışsın Tuncer.

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Hiperaktif Toyotacı
  • ***
  • Araç: Corolla
  • Kan Grubu: 0+
  • 1 kere teşekkür edildi
Ynt: 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi Ve O Ruh
« Yanıtla #114 : Mart 18, 2010, 22:43:28 »
Hepsini saygıyla anıyoruz.
TOYOTA COROLLA 1998 1.6 XEİ 267.000 KM

(Gizli Üye)

  • Ziyaretçi
Ynt: 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi Ve O Ruh
« Yanıtla #115 : Mart 19, 2010, 00:40:22 »
benim de atalarım şehit oldu bu memlekette gerek çanakkale gerek derne-tobruk gerek inönü de gerek sakarya da gerek başkomutanlık meydan muharebesinde ancak insanlık beni çerkes olarak niteliyor bize en yakın türk kavmi olan karaçaylarla adetlerimiz bile bire bir aynı ancak onların forumlarına ziyaret amaçlı girdiğimde çerkes ve abhazların kendilerinden çok korktuğu ve kendilerinin üstün ve daima kuvvetli yiğit bir kavim olduklarını çerkeslerin ise sinsi ve oyunbaz oldukları gibi birsürü saçmalıklar ileri sürülmüş yorumlar yaptıklarını gördüm.........

ne acı ki bizi bölenlere pirim veriyoruz ve kendi ırkımızı yenilmez,eğilmez,yıkılmaz kavim olarak görüyor ve bu şekilde diğer kavimleri hor ve hakir  görmemiz sağlanarak müslümanlar arası birliğin oluşmasının önüne engel koyuyoruz onların başlattığı akımları biz devam ettirerek onlara hizmet ediyoruz  maalesef......emperyalistlere hizmet budur işte.....................

ancak biz istesekte istemesekte islam nurunu tamamlayacak  bunu da unutmayalım.........

(Gizli Üye)

  • Ziyaretçi
Ynt: 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi Ve O Ruh
« Yanıtla #116 : Mart 19, 2010, 01:31:41 »
Şunu da belirtmek isterim ki kurtuluş Savaşı şartları geldiğinde Mustafa Kemal ve çevresinde hayli Çerkes kökenli asker-sivil bürokrat devlet yönetiminde yer almıştı. Bu daha sonrada devam etti. Bunlardan bazılarını saymak gerekirse; Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy, General Cemil Cahit Poydemir, Recep Peker, Bekir Sami Kunduk, İbrahim Sureyya Yiğit, Ömer Mümtaz Tanbiy, Hakkı Behiç, Teşkilatı Mahsusa’nın kurucusu Kuşçubaşı Eşref, Mustafa Kemal ile Amasya buluşmasını gerçekleştiren Karzeg Salih Paşa, Yusuf İzzet Paşa, Hakkı Münse, Ali Sait Akbaytogan, Deli Halit Paşa, Salih Berzeg Paşa v.s. Çerkes dir bunun yanında oyuna getirilen ve lağv edilmek için harcanan kurtuluş savaşında çok hizmet etmiş Çerkes Ethem'i de unutmamak gerekir sonuç olarak ben de kahraman bir milletin mensubuyum ve Allah ın izin verdiği kadar gururluyum Çerkes olduğuma.............. ama kibir yapmıyorum asla.............

bir millet ne zaman Allah yolundan ayrılmışsa bu onun sonu olmuştur...........

ve ancak müslüman atalarımı seviyorum..........

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Site Yöneticisi
  • ******
  • Deus ex machina
  • Araç: Başka Marka
  • Kan Grubu: A+
  • Model Yılı: -
  • 2904 kere teşekkür etti
  • 3269 kere teşekkür edildi
Ynt: 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi Ve O Ruh
« Yanıtla #117 : Mart 19, 2010, 08:06:21 »
  Yeri değil ancak bu emperyalist akımlardan oldukça etkilenmiş duruyorsun malesef, sürekli vurgu yaptığın inanış ve kendi ırkın konuları ile.

 Ben ise şöyle düşünüyorum;
 Gel, gel her kim olursan ol Gel.

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Efsane Toyotacı
  • *****
  • Araç: Corolla
  • Kan Grubu: 0+
  • 2 kere teşekkür edildi
Ynt: 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi Ve O Ruh
« Yanıtla #118 : Mart 19, 2010, 09:35:31 »
  Ben ise şöyle düşünüyorum;
 Gel, gel her kim olursan ol Gel.

+1  ::)

Hakan abi Kırıcı olmamak lazım, Oğuz abi iyi niyetli ve temiz kalpli olduğunu düşünüyorum kötü bir niyet ile yazmıyor yazılarını ve bu sebeple abiyi çok yalnış birşeyler söylüyormuş gibi düşünmeyelim. Konuşmalarımız birbirimizi irrite etmemeli. Ayrıca Yaklaşımını yalnış buluyorum Oğuz abi sana daha öncede bu konuda telkinde bulunmuştum ve nur'un temel anlayışını söylemiştim. Birkez daha söyliyeyim, Bıçak gibi keskin olma senden kaçmasınlar, Pamuktan bir örtü gibi ol herkes seni üstüne sarsın.

İslam Nurun'u tamamlayacak diyorsun, bunu zaten bilen biliyor, bilmeyen içinde şunu söyliyeyim, bu kelimenin açıklamasını anlatımını yapmadıktan sonra Nurunu tamamlayacak demenin ne anlamı var? Sen böyle dedin diye herkes tamam nurunu tamamlayacak haydiii hepimiz namaz kılalım ALLAH'ı zikredelim mi diyecek? Çok kıymetli zat- muhterem ünlü düşünür'ün dediği gibi, yaşadığımız asırda en temel sorun diyalogtur. Diyaloğun olmayışı müslümanları birbirine düşürmüş, diğer din mensupları ile müslümanlarıda birbirine düşürmüştür. Onun için diyaloğumuzu hiçbir zaman eksiltmemeliyiz. Ayrıca diyaloglarımız gerginlik içinde değil yumuşaklılık, hoşgörü, centilmenlik üzerinde olmalıdır.
"
Rabbimiz bir ayetinde mealen diyorki, "sen böyle yumuşak huylu olmasaydın habibim kimse senin yanında durmazdı."


Bu ayete hürmeten çok anlamlar çıkarmamız gerekir. Beni bu forumda tanıyanlar bilenler bilir, bende en az senin kadar alevli bir insanım emin ol fakat her şeyinde yeri, zamanı var. Partizanca hareketler bizlere yakışmaz.

(Gizli Üye)

  • Ziyaretçi
Ynt: 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi Ve O Ruh
« Yanıtla #119 : Mart 19, 2010, 10:48:28 »
ne acı ki bizi bölenlere pirim veriyoruz ve kendi ırkımızı yenilmez,eğilmez,yıkılmaz kavim olarak görüyor ve bu şekilde diğer kavimleri hor ve hakir  görmemiz sağlanarak müslümanlar arası birliğin oluşmasının önüne engel koyuyoruz onların başlattığı akımları biz devam ettirerek onlara hizmet ediyoruz  maalesef......emperyalistlere hizmet budur işte.....................

ancak biz istesekte istemesekte islam nurunu tamamlayacak  bunu da unutmayalım.........

ben kimseyi kıracak birşey yazmadım sadece Allah ın emrettiklerini ve ırkçılığın islamda olmadığını söyledim zaten yapmıyorsa kimse ırkçılığı üzerine alınmaz.....

Ey insanlar! Muhakkak ki biz, sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve sizi millet millet, kabile kabile yaptık ki, tanışıp kaynaşasınız. Allah katında en şerefliniz Ondan en çok korkanınızdır.”
(Hucurat suresi, 13)

yinede kırılan varsa hakkını helal etsin ben sadece müslüman bir fert olarak üstüme düşeni yapmaya çalışıyorum.....Allah cc a emanet olun.....