Konu: İsrail'in Rezilliği-Lanetler İsrailin Üstüne Olsun

[(Gizli Üye)]

israil'in vuracağı belliydi.insanlar oraya siyaset malzemesi yapılmak için ölüme gönderildi.bazıları oy kaybettiğini anlayınca böyle bir işe girişti ve insanları kendi oyları uğruna resmen katlettirdi.belki tetikçi israil fakat ya arkasındaki.israil zaten çıldırmış bir köpek gibi etrafa saldırırken insanlarımı kim onun önüne sürdü..............

[(Gizli Üye)]

 
 ‘One Minute’ diyerek saldırmışlar 

Askerlerin kendilerine ‘One minute’ diyerek saldırdığını anlatan Hakan Albayrak, bir Yunan aktivistin kendisine “Papandreu bize sahip çıkmaz. Sizin başbakan bize destek olsun” dediğini aktardı

Türkiye’yi en büyük düşman görüyorlar

HAKAN ALBAYRAK: “9 şehit verdik. Onların kanının bereketiyle dünyada çok önemli bir taş yerinden oynadı. Atmosfer değişti çok büyük bir devrim oldu. Direndik, canlı kalkan olduk. Yaralıların yaralarına bastılar ‘one minute’ diye bağırarak. Yine ‘one minute one minute’ diyerek saldırdılar büyük bir nefretle. Anladığım kadarıyla en büyük düşman olarak Türkiye’yi görüyorlar. Doğrusu ben bundan da memnunum, çünkü İsrail dünyada alçaklık adına ne varsa hepsini temsil ediyor. Onun karşısında olmak insanlığın, vicdanın, adaletin yanında olmaktır.”

Asker köpeklerinin ağzı kan içindeydi

ÖZLEM ŞAHİNERMİŞ: “ 4 tane erkek arkadaşımızın yerde kanlar içinde yattığını ve başındaki köpeklerinden ağzından kanlar aktığını gördüm. Ben görmedim ama bizim yanımıza gelen bir İsrailli kadın milletvekili, kendisinin 12-14 arasında şehit olmuş arkadaşımızı gördüğünü söyledi. Bazı sorgu masalarındaki bayan arkadaşlarımızı çırılçıplak soyup, sorgularını gerçekleştirdiler. Benimde başörtümü çıkartmamı istediler ama ben direndim.

Saldırı sonrası ilk görüntü

İsrail’in kanlı baskınının hemen ardından aktivistlerin çektiği görüntülerde yaralıların tedavisi için gönüllülerin nasıl koşturduğu görülüyor. Görüntülerde hayatını kaybeden barış gönüllürinin nasıl vuruldukları da var.

‘İskenderun’u biz yaptık’ diyorlardı

ŞEVKET GÖKMEN: Askerler herkese ateş ediyordu. Onlarca yaralımız, şehidimiz vardı. Kolu kopan, beyni patlayan korkunç tablolar gördük. Cevdet Kılıçlar’ı tek kurşunla alnının tam ortasından vurdular. Biz zaten hemen teslim olmuştuk ama bunu kaale almadılar. Sorgu sırasında bazı askerlerin İskenderun’daki saldırıyla ilgili konuştuklarını duyduk. Nerden biliyosunuz siz İskenderun’u dediğimizde de, ‘Aaa siz bilmiyor musunuz İslenderun’da donanmanızı yerle bir ettik’ diye alaycı ve bu işin arkasında da kendilerinin olduğunu belirten konuşmalar yaptılar.”

Yaralı olduğumu görünce ateş ettiler

MUHARREM GÜNEŞ: ‘’İsrail askerleri daha havadayken silah sıkmaya başladılar. Bizim kameramanları korumamız gerekiyordu. Onlar yaşananları canlı yayınla göndereceklerdi. Kameraman zaten 2 kurşun yiyince yere düştü. Kameramanı tuttum ve birlikte yere düştüm. Askerler lazer tutarak kim yaralı kim değil diye araştırıyorlardı. Beni tespit ettiler gözlerimin oynadığını görünce ve kurşun sıktılar ben yerdeyken. Yakından sıktıkları için yanak boşluğumdan giren kurşun boğazımın yanından çıktı.”

Lazer nişangahlı silahlarla hedef alarak ateş ediyorlardı

İsrail saldırısına maruz kalan İsveçli eylemciler, Türkiye’ye dönüşlerinde gemide yaşadıkları dehşet anlarını anlattı. İsveçli eylemciler, İsrail askerlerinin niyetlerinin eylemcileri öldürmek olduğunu ve kullandıkları silahlarla en az iki eylemciyi alnından vurarak öldürdüğünü söyledi. Aktivistlerden Mattias Gardell, İsrail askerlerinin lazer noktalı silahlar kullandığını ve bu şekilde gemideki eylemcileri öldürdüğünü söyleyerek “İnsanları alınlarından vurdular, bilerek öldürdüler. İkisini alnından vurdular, bir tanesini arkadan ensesinden vurdular, tıpkı infaz eder gibi.” diye konuştu.

Kurşunları narkozsuz çıkardılar

MUSA CUAŞ: “İsrailli doktorlar narkoz vermeden canlı bir şekilde sırtımdaki gerçek mermiyi kerpetenle çıkarttı. Lokal anestezi kelimelerini duydum ama herhangi bir şey yapmadılar. Vücudumdaki iki mermi 12 saat kaldı. Aort damarıma kıl payı mesafede kalmış merminin biri.”

Doğum günümü tutuklu geçirdim

Erhan Sevenler: Doğum günü olan 2 Haziran’ı tutuklu geçirdim. Benim için en büyük doğum günü hediyesi, Türkiye’ye dönmek oldu. TRT muhabiri Elif Akkuş; Saat 04.30’da sabah ezanı bittiği anda bir anda ortalık birbirine girdi.

Gemideki komandoları alkışlarla karşıladılar

Zaman Gazetesi Foto Muhabiri KÜRŞAT BAYHAN: Resimleri biz fotoğrafları oradayken alınabilir korkusuyla sildik. Silahların lazer pointerleri sürekli üzerimizde alnımızda dolaşıyordu. Gemi çıkışında komandolar alkışlarla karşılandı. Mossad ve stajyer askerler gelmişti. Komandoları karşılattılar. Biz de ellerimiz kelepçeli şekilde, bizi suçlu gibi dışarı götürdüler. Hepimizin fotoğraflarını çektiler tek tek.

STAR GAZETESİ 

04.06.2010 08:09:59


********Bu kadar gündür haberleri aktarıyorum. İnsanlık dışı yaşanmışları yazıyorum, UNATMADAN israil Haklı diyenler var********

[(Gizli Üye)]

Bir gemi daha tehlikede!
İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman, Gazze'ye doğru yol almakta olan Rachel Corrie gemisi için, "Hiçbir gemi Gazze'ye varmayacak" dedi.

Gazze'de 2003 yılında İsrail buldozerlerinin altında kalarak ölen Amerikalı aktivist Rachel Corrie'nin adının verildiği ve aktivistleri taşıyan geminin Cumartesi günü Gazze kıyılarına varması bekleniyor.

Lieberman, İsrail radyosuna yaptığı açıklamada, İsrail'in, Gazze'ye ablukanın kırılmasına müsamaha göstermeyeceğini belirterek, "Hiçbir gemi Gazze'ye varmayacak. Rachel Corrie de Gazze'ye varmayacak" ifadesini kullandı.

 

[(Gizli Üye)]

Ürdün'de çok ilginç Erdoğan olayı
Ürdün'ün en köklü gazetelerinden Al-Rai sayfalarında bugün Başbakan Tayyip Erdoğan'la ilgili farklı bir haber yer aldı.
Yazı Boyutu 10 12 14 16 
 
 
 

 
Al-Rai gazetesine göre; Amman Nüfus Müdürlüğü'nde Başbakan Erdoğan ile ilgili ilginç bir gelişme yaşandı.

Anlatılan olaya göre;

Amman Nüfus Müdürlüğüne 80 yaşında zorla yürümekte olan bir ihtiyar girer. Nüfus Memuruna yaklaşır ve aralarında şöyle bir konuşma geçer.

80 yaşındaki Mansur El Arabi aile cüzdanını memura uzatır.

Memur defteri inceler;

- Maşallah 80 yaşındasın ama 9 tane de çocuğun varmış

- Hayır 10. oldu

- İnanmıyorum sen hala çocuk yapabiliyor musun?

- Evet

- O zaman sana yeni bir defter çıkarayım

- Evet daha iyi olur.

- Yeni çocuğun ismi nedir?

- Recep Tayyip Erdoğan

- Cinsiyeti erkek mi?

- Hayır cinsiyeti: Kahraman

(Elmahaber) 

03.06.2010 17:58:42

[(Gizli Üye)]

İsrail sözcüsünü ŞOK EDEN soru

İsrail'in gemi baskını ile ilgili yapılan yayınlar arasında İngiliz 4. kanalının İsrail hükümet sözcüsü ile yaptığı canlı bağlantı öne çıktı. Programın sunucusunun "Türkiye'ye ödülünüz Türkleri öldürmek mi, Türkler'den özür dileyecek misiniz" sorusuna bakın sözcü ne cevap verdi?
Yazı Boyutu 10 12 14 16 
 
 http://videogaleri.samanyoluhaber.com/Video.aspx?VideoId=12886
 

 
İngiltere'nin Channel 4 kanalı Gazze'ye yardım filosuna düzenlenen saldırının ardından İsrail hükümet sözcüsü Mark Regev'i canlı yayında konuk etti. Röportaja bu soru ile başlayan sunucu, sözcüye zor dakikalar yaşayacağının sinyalini verdi. Regev'e, 'Türkiye'den özür dileyecek misiniz?' diye soran Snow, 'Ne için özür dileyecekmişiz?' cevabını almasının üzerine "Türk vatandaşlarını öldürdüğünüz için" dedi.

Sunucu Jon Snow, Regev'e oldukça sert sorular yöneltti ve kaçamak cevaplar aldıkça, Regev'in daha da üstüne gitti. 'Türkiye bir daha ki yardım filosunu donanması ile gönderirse ne yapacaksınız?' sorusuna ise Regev, "Ciddi misiniz? Nereden duydunuz bunu?" şeklinde cevap verdi. Snow'un buna cevabı, "Bana soracağınıza, Türkler ile konuşun" şeklinde oldu.



Snow: Türkiye ile ticaret ve turizm alanında ilişkileriniz vardı ve onlara ödülü Türkiye'den gelen gemilere saldırıp, Türk vatandaşlarını öldürerek verdiniz. Bu dost kazanmanın harika bir yolu değil mi?

Regev: Evet bu gerçekten çok talihsiz. Son birkaç aydır Türkiye ile olan ilişkilerin geçmişteki gibi pozitif bir atmosferde olmadığı aşikar. Biz Türkiye ile daha pozitif ilişkiler istiyoruz ve Türk hükümetinin de aynı şekilde hissetmesini umut ediyoruz.

Snow: Yani Türkiye'den özür dileyecek misiniz?

Regev: Ne için?

Snow: Vatandaşlarını öldürdüğünüz için...

Regev: Bu olayı ve bu olayın nasıl gerçekleştiğini açıklığa kavuşturmak gerek. Dün 6 ele geçirme oldu. Hepsi İsrail donanması tarafından yapıldı. Beşi barışçıl, şiddetsiz ve insanlar zarar görmeden gerçekleşti. Bir tanesinde ise maalesef, gemide açıkça aşırılıkçılar vardı. Onlar şiddet kullandılar. Ve operasyondaki askerler kendilerini korumak zorundaydı. Tehdit altındaydılar ve cevap vermeliydiler.

Snow: Son 48 saatte yaptıklarınızdan bir şey öğrendiğiniz mi? Şu an biz konuşurken yine Gazze'ye doğru hareket etmekte olan Rachel Corrie gemisine saygılı davranacak ve haklı olarak Gazze'ye yanaşmasına izin verecek misiniz?

Regev: Neden haklıymış? Burada birçok mesele var. Eğer yapabilsem, hepsine cevap verirdim.

Snow: BM Gazze'ye olan ablukanın kalkması için varolan iradenin haklı olduğunu söyledi çünkü. Son olarak Güvenlik Konseyi'nde dile getirildi bu.

Regev: Abluka eğer bir çatışmanın içindeyseniz meşrudur. Biz de biliyorsunuz Gazze'deki Hamas rejimi ile çatışma halindeyiz. BM kurallarına göre denizden abluka tamamen meşru bir uluslararası davranıştır. Birleşmiş Milletler Şartı'nın 47. maddesi de bunun yasal olduğunu söyler. Sizin neden bahsettiğinizden haberim yok. Gazze'ye uygulanan yaptırımlara gelince, bunlar da Gazze'nin uyguladığı şiddete cevaptır ve uluslararası hukuka tamamen uygundur.

Snow: Peki Rachel Corrie'ye ne yapacaksınız?

Regev: Biz, yardım götürmek isteyen herkese, 'Aşdod limanına getirirseniz, hepsinin Gazze Şeridi'ndeki insalara ulaştıracağımızı garanti ediyoruz' diyoruz. Eğer bizimle uğraşmak istemiyorsanız, Müslüman bir ülke var: Mısır. O da El Ariş limanı aracılığı ile benzer bir öneri sunuyor.

Snow: Ama kimsenin önerinizi kabul etmemesinin nedeni, malzemelerden kesinti yapmanız. Gazze'ye giden yardım malzemelerinin yüzde 78'ine el koyuyorsunuz. Bunu Kızılhaç ve BM raporları söylüyor. Sizden geriye malzemelerin yüzde 20'si kalıyor.

Regev: Hadi burada açık olalım. Bizim teklifimizi kabul etmiyorlar, çünkü blokajı kırarak siyasi bir mesaj vermek istiyorlar. Malzelemelerin gönderilmeyeceğine inandıklarından değil. Ve izin verirseniz, size neden bu ablukaya ihtiyacımız olduğunu anlatayım. Bu abluka olmasa, Gazze'ye İran ve Suriye'den çok tehlikeli silahların gireceği açıktır. Gazze'den İsrail şehirlerine ve İsrailli sivillere binlerce roket atıldığını biliyorsunuz. Kısa menzilli roketler Gazze Şeridi'nde yapılıyor. Ama uzun menzilliler, savaş başlıklı olanlar Suriye ve İran'dan geliyor. Bu yüzden Gazze'ye giren kargoyu kontrol etmek zorundayız.

Snow: Eğer müttefiğiniz Türkiye, yani hala müttefiğiniz olan Türkiye , savaş gemileri ile yeni bir yardım filosu göndermeye kalksa ne yaparsınız? Çünkü bunu yapacaklarını söylüyorlar.

Regev: Bu varsayım...

Snow: Hayır. Türkiye Başbakanı bugün mecliste bir sonraki filonun büyük ihtimalle askeri bir gemi eşliğinde geleceğini söyledi. Ne yapacaksınız?

Regev: Ben bunun ciddi olduğunu düşünmüyorum.

Snow: Ne yapacaksınız?

Regev: Ciddi olduğunu düşünmüyorum.

Snow: Oh, tabii ki ciddi! Bu kesinlikle ciddi bir durum.

Regev: Emin misiniz?

Snow: Bu büyük bir savaş haline yol açabilir.

Regev: Bana Türklerin İsrail'e saldırmak için savaş gemileri yolladığını mı söylüyorsunuz?

Snow: Niye telefon açıp onlara sormuyorsunuz?

Regev: Bunu nereden öğrendiniz?

Snow: Bana soracağınıza Türklerle konuşun. 

03.06.2010 18:19:55

[(Gizli Üye)]

İsrail’le diplomatik ilişkilerini kestiler
04 Haziran 2010 / 08:45
İsrail’in Gazze’ye insani yardım taşıyan gemiye yönelik saldırısına en büyük tepki çok uzaklardan, sürpriz bir yerden geldi; Nikaragua’dan
Nikaragua hükümeti, yaptığı bir açıklamayla, “İsrail’le tüm diplomatik ilişkilerini resmen kestiğini” bildirdi.

Bu konudaki açıklama resmen, Devlet Başkanı’nın sözcülüğünü de üstlenen, ülkenin First Lady’si Rosario Murillo’dan geldi. Murillo, Nikaragua Devlet Başkanı Daniel Ortega’nın İsrail askerlerinin yaptığı saldırının “suç” olduğuna inandığını ve uluslararası hukukun ihlali anlamına gelen bu saldırıda ölen 9 kişi için “yas tuttuğunu” söyledi.

First Lady, “Nikaragua hükümeti, İsrail’in uluslararası sulardaki bu faaliyetinin illegal olduğunu vurgular” dedi ve ekledi; “Nikaragua hükümeti, İsrail’le olan tüm diplomatik ilişkilerini kesmiştir...”

http://www.ulkeler.net/nikaragua.htm

-----------------------------------------------


Mısır, Rafah sınır kapısını sürekli açık tutacak
03 Haziran 2010 / 22:45
Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa, Mısır'ın Rafah sınır kapısını bundan sonra sürekli olarak insani yardımlar için açık tutacağını belirtti
Cumali Önal'ın haberi:

İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere gerçekleştirdiği kanlı baskın sonrası gelen uluslar arası baskıların ilk önemli sonuçlarından biri Mısır'ın Gazze'ye açılan Rafah sınır kapısını sürekli açık tutacağının duyurulması oldu.

Saldırıyı görüşmek üzere acil toplanan Arap Dışişleri Bakanları toplantısı sonrası yaptığı basın toplantısında Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa, Mısır'ın Rafah sınır kapısını bundan sonra sürekli olarak insani yardımlar için açık tutacağını belirtti. Ancak Mısır konuyla ilgili olarak herhangi bir resmi açıklama yapmadı.

22 üyeli Arap Birliği'nin dün akşam gerçekleşen Dışişleri Bakanları acil toplantısında Irak ve Suriye'nin de aralarında bulunduğu 12 ülke dışişleri, 6 ülke devlet bakanları düzeyinde katılırken, 4 ülke ise büyükelçiler düzeyinde temsil edildi. Basın toplantısında Türkiye'nin gösterdiği kararlılık ve uluslar arası camiayı harekete geçirme girişimlerine tam destek verdiklerinin altını çizen Musa, buna en güzel örneğin BM'deki ortak hareket olduğunu söyledi.

Arap Birliği toplantısında İsrail'in Gazze'ye uyguladığı ablukanın bir an önce kaldırılması çağrısında bulunulduğunu ifade eden Musa Gazze'ye ablukanın kaldırılması konusunu BM Güvenlik Konseyi'ne getirmeyi de planladıklarını belirtti.

Açık denizdeki saldırıyı terörist bir eylem olarak değerlendiren Musa, gelişmeler konusunda Türk Başbakan ve Dışişleri bakanıyla temas halinde olduklarını ifade etti. 9 Haziran'da yapılacak Türk-Arap Forumu'na üst düzey katılım gerçekleştireceklerinin de altını çizen Musa, bu forum boyunca Filistin konusunda Türkiye ile yan yana, omuz omuza olduklarını göstereceklerini vurguladı.

Gazze ve Filistin konusunun sadece Arap ya da başka bir ülkenin sorunu olmadığına da işaret eden Musa, bu konunun tüm dünyanın sorumluluğunda olduğunu, uluslar arası camia ile birlikte hareket etmek istediklerini ifade etti.

[(Gizli Üye)]

Arkadaşlar, Karabağ Savaşı'nın mağduru Azeri soydaşlarımız sefil bir şekilde Bakü'nün etrafındaki çadırlarda yaşıyor. Haberiniz var mı?

Sincan'da, Çinliler tarafından katledilen soydaşlarımız için neler yapıldı veya yapolıyor, bilgisi olan var mı?

Tamam, Filistin'de yaşanan insanlık dramı için bir şeyler yapalım ama daha Filistin, Hamas ve El Fetih şeklinde kendi içindeki bölünmüşlüğünü ortadan kaldıramamışken ve de Arap ülkeleri kıllarını bile kıpırdatmazken İsrail ile gerilimi böyle tırmandırmanın bize ne faydası var, anlayabilmiş değilim. Bu girişimler bana samimi gelmiyor. Beni tanıyanlar bu forumda pek çok defa özellikle dış politikada duygular ile hareket edilmemesi gerektiğini, özellikle ulurlararası meselelerde açıkça taraf tutmanın ülke çıkarları için hayırlı olmayabileceği mesajını verdiğimi bilirler. Bu konunun önceki sayfalarında, İsrail'in İran ile vakti zamanında nasıl işbirliği yaptığına dair ilginç bir makaleyi paylamış, çok da uzak olmayan bir zamana kadar PKK'nın müslüman komşularımız tarafından nasıl himaye edildiğini pek çok defa belirtmişimdir. Bugün konjonktür gereği bu ülkeler ile iyi ilişkiler içerisinde olmamız sonsuza kadar bunun böyle devam edeceği anlamına gelmeyebilir. Bugün çıkarları gereği Türkiye'ye şirin görünmeye çalışan ülkeler yarın bize düşman olabilirler. Dış politika bir denge işiyse bizim Ortadoğu politikasını tekrar gözden geçirmemiz lazım bana göre. Uluslararası politikada dengelerin ne kadar hızlı değiştiğini hepimiz biliyoruz. 20 yıl önce sırasına orak çekiç çizdiği için disipline sevkedilen arkadaşımız feci dayak yemişti, bugün aynı ülkeye vizesiz gidebiliyoruz

Not: Bunu da forumda ilk defa paylaşıyorum. Babamın dedesi, 1. Dünya Savaşı'nda Filistin'de İngilizler'in kışkırtmış olduğu din kardeşimiz (!) Araplar ile savaşırken şehit düşmüştür (Allah mekanını cennet etsin). Rahmetli dedem, daha anasının karnındayken yetim kalmıştır. Elhamdülillah müslümanım ama biri bana anlatabilir mi, biz bu Filistinliler'den ne hayır gördük ki, bugün onlar için devlet olarak kahramanlığa soyunuyoruz, biri bana izah edebilir mi?

[(Gizli Üye)]

Hakkı Abi, kim zulme uğradıysa insan ona yardımcı olmalıdır. Yardımı dünya için yaparsak(Gelişmiş ülkeler gibi), düşene bir tanede bizim vurmamız lazım. İnsanlık odurki, ülkeler adaletli davransın, düşende bir parça koparmaya çalışmasın. Malesef siyaset belası, dünya menfaati için kullanılıyor dolayısı ile kendi menfaatini düşündürüyor hükümetlere.

Bizi de yıllarca sağcı-solcu, alevi-sünni, laik-antilaik diye ikiye böldüler. Biz de kendimizi bölünmüşlükten kurtaramadık. Devletlerin dostu olamaz. Çıkar amaçlı birliktelikler olur. Yakın zamana kadar, bütün sınır komşularımızı düşman ilan etmiştik. Düşmanımın düşmanı dostumdur diyerek pkk ya ve bilimum yasadışı maşalara destek çıkmaları gayet normal.

Türkler din kardeşlerimiz arasında, tarih boyunca lider olmuştur. Bunu islamiyeti kabul ettikten sonraki gelişmeler ile anlayabilirz. Bu bir gerçektir. Osmanlının son döneminde dış ilişkiler o kadar zayıflamıştıki, arapları "Osmanlı halifeliği kaldırıldı" gibi ucuz ama mide bulandırabilecek iftiralarla kışkırtmaya başlamış, maddi imkanlarlada üstümüze yolladılar. Arapların altın sevdası da bu sahnede ciddi rol sahibidir. Yıkılmakta olan devletin başına gelebilecek bir durum.

Çinde uyuşturucu cezası idam diye biliyorum. Türklerin cebine uyuştucu koyarak idam ettiklerini de duymuştum. Konu ile ilgilenen Sivil Toplum Kuruluşları var ama kominizm, hareket kabiliyetini sıfıra indiren bir yönetim şekli. İnşaallah onlarda bu zulümden kurtulur. Allah onlara da yardımcı olsun.

not: İslamiyetteki Türk liderliğini söylemekteki amacım, menfi milliyetçilik değildir. Osmanlı arşivlerinde, anne tarafımdan Mısır göçmeni, baba tarafından iran göçmeni olduğumuz yazılı . Türkiye coğrafyasında Kürt olduğumuz yazılı . Annemin anne annesinin savaş zamanı ailesi ile kaçarken, bizimkiler tarafından bulunan 10 yaşında bir ermeni çocuk olduğunu, sahip çıkılıp annemin dedesi ile evlendirildiğini de biliyorum. "Aslını inkar eden bizden değildir" Hadis-i Şerif Meali.

Hepsinden önce müslümanım. İslamiyetin gereği güçlü tarafından haksızlığa uğrayan zayıfın yanında olmaktır.

Saygılarımla.

[(Gizli Üye)]

Elhamdülillah müslümanım ama biri bana anlatabilir mi, biz bu Filistinliler'den ne hayır gördük ki, bugün onlar için devlet olarak kahramanlığa soyunuyoruz, biri bana izah edebilir mi?

Bizler ( Müslümanlar ) her zaman için düşenin yanında olmamız gerekir. "Zalime karşı, mazlumun yanında" düşüncesi ile hareket etmek gerekir. Yukarıda yazdıkların çok güzel, inan bana Hakkı abi Çin'deki Türk'leri o kadar çok merak ediyorum ki.. Her gün aklıma geliyor ve dua ediyorum. Cuma namazı sonrası sadece filistin için değil, tüm zulüm görenler için dua ediyorum. Bizim bu anlayışta olmamız gerekir.

Komşu ülkemiz mesela, Ermenistan, yada Yunanistan, diyelimki Rusya'dan veya Bulgaristan'dan zulüm görüyor!
Bizler ne yapmalıyız? Asrılar boyu süren devlet geleneği gereğince, ezinlenin yanında, ezilene destekçi olup ezeni durdurmalıyız.
Devlet politikası bu şekilde olmalı. Bireysel olarak ( müslüman olarak ) onlar için elimizden gelirse maddi yardımda bulunabilir, gelmezse sadece duacı oluruz. Askeri bir tedbir gerektiren durumda seve seve hizmet etmeye gideriz.

Yani bu duyarlılık sadece Filistin için geçerli değil, şuan dünyanın kanayan yarası olarak filistin gündemde ve gelişmeler bu dairede ele alınıyor.
Ha, bir diğer konu da şudur, ve sitem etmekte de haklısın. Mesele filistin olunca bir sürü STK ve üyeleri gönüllüler vatandaşlar vs, meydanlara dökülüyor, desteğimizi protestomuzu dile getiriyoruz. Peki ya Şehitlerimiz için aynı tepkiyi verdik mi? Aynı gün 6 şehit verdik, bu haber ne kadar sönük kaldı değil mi?

  Ben şehitlerimiz ve 18 Mart başlıklı konuya mesaj yazdım kimse taziyesini bildirmedi. ( Hakkı abi sen dahil ) Ama konu Nazım Hikmet olunca birden popüler bir başlık haline gelebiliyor değil mi? Konu filistin olunca başlık popüler oluyor değilmi?

[(Gizli Üye)]

  Ben şehitlerimiz ve 18 Mart başlıklı konuya mesaj yazdım kimse taziyesini bildirmedi. ( Hakkı abi sen dahil ) Ama konu Nazım Hikmet olunca birden popüler bir başlık haline gelebiliyor değil mi? Konu filistin olunca başlık popüler oluyor değilmi?

ümit elmayla armutu karıştırmaya başladın yine.....

tartışmayı beceremeyecekseniz başlığı kapatalım olsun bitsin.....

[(Gizli Üye)]

Tartışmayı beceremiyorsak öğreniriz. Kaldı ki, Hakkı abimle tartışmak had'sizliktir benim için. Bizler sadece fikir mülahazasında bulunuyoruz

  Ben şehitlerimiz ve 18 Mart başlıklı konuya mesaj yazdım kimse taziyesini bildirmedi. ( Hakkı abi sen dahil ) Ama konu Nazım Hikmet olunca birden popüler bir başlık haline gelebiliyor değil mi? Konu filistin olunca başlık popüler oluyor değilmi?

Elmayla armutu pek karıştırdığımı düşünmüyorum, Bizler yardım gemisinde de şehit verdik, PKK terörizminde de şehit verdik. Hemde aynı gün. Bu karıştırma değil....

[(Gizli Üye)]

Arkadaşlar sakin olalım lütfen, bence bu konuyu enine boyuna tartışabilmeliyiz. Konu kilitlenmesin lütfen.

[(Gizli Üye)]

Vedat ve Ümit, sizlerle aynı fikirdeyim, eğer müslümansak hepimiz bu dünyada zulüm görenler için bir şeyler yapmalıyız. Birey olarak bu hepimizin boynunun borcu. Ama bunu yaparken devlet olarak dış politikadaki dengelere dikkat etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Şurası bir gerçek ki, dış politikada son yıllarda fazlasıyla aktifiz ve büyük oynuyoruz. Çin ve Rusya eksenli yeni bir oluşumun içinde yer almaya çalışıyormuşuz gibi bir görüntü var uluslararası arenada. Bunu kendi inisiyatifimizle mi yapıyoruz yoksa birilerinin dolduruşuna mı geliyoruz orasını bilmiyorum ama emin olduğum bir şey var ki, bu politika değişikliğinin ülkemiz üzerinde olumlu veya olumsuz etkileri olabilir kısa vadede. Ama olumlu etkilerinin olabilmesi için askeri, siyasal, toplumsal ve ekonomik açıdan hazır olmamız lazım. İşte bu noktada başlıyor benim endişelerim. Ülke olarak maalesef zihinsel bir bölünme yaşıyoruz. Önce bunu halletmemiz lazım. Zulümden bahsederken yabancı ajanların cirit attığı ülkemizde Güneydoğu'daki vatandaşlarımızın tıpkı Filistinliler gibi zulme uğrayan bir halkmış gibi dünyaya lanse edilmesini amaçlayan bir tezgahın tertiplenmesi konusunda kimseye fırsat tanımamalıyız.

[(Gizli Üye)]

Arkadaşlar sakin olalım lütfen, bence bu konuyu enine boyuna tartışabilmeliyiz. Konu kilitlenmesin lütfen.

+1

[(Gizli Üye)]

Güneydoğu'daki vatandaşlarımızın tıpkı Filistinliler gibi zulme uğrayan bir halkmış gibi dünyaya lanse edilmesini amaçlayan bir tezgahın tertiplenmesi konusunda kimseye fırsat tanımamalıyız.

+1 Başkanım klavyeye dokunan parmaklarına sağlık.

[(Gizli Üye)]

Vedat ve Ümit, sizlerle aynı fikirdeyim, eğer müslümansak hepimiz bu dünyada zulüm görenler için bir şeyler yapmalıyız. Birey olarak bu hepimizin boynunun borcu. Ama bunu yaparken devlet olarak dış politikadaki dengelere dikkat etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Şurası bir gerçek ki, dış politikada son yıllarda fazlasıyla aktifiz ve büyük oynuyoruz. Çin ve Rusya eksenli yeni bir oluşumun içinde yer almaya çalışıyormuşuz gibi bir görüntü var uluslararası arenada. Bunu kendi inisiyatifimizle mi yapıyoruz yoksa birilerinin dolduruşuna mı geliyoruz orasını bilmiyorum ama emin olduğum bir şey var ki, bu politika değişikliğinin ülkemiz üzerinde olumlu veya olumsuz etkileri olabilir kısa vadede. Ama olumlu etkilerinin olabilmesi için askeri, siyasal, toplumsal ve ekonomik açıdan hazır olmamız lazım. İşte bu noktada başlıyor benim endişelerim. Ülke olarak maalesef zihinsel bir bölünme yaşıyoruz. Önce bunu halletmemiz lazım. Zulümden bahsederken yabancı ajanların cirit attığı ülkemizde Güneydoğu'daki vatandaşlarımızın tıpkı Filistinliler gibi zulme uğrayan bir halkmış gibi dünyaya lanse edilmesini amaçlayan bir tezgahın tertiplenmesi konusunda kimseye fırsat tanımamalıyız.

Hakkı Abi, dış ilişkilerimizin zayıflığı sonucu, dünya üzerinde pkk yı kürt temsilcisi olarak, terörüde özgürlük mücadelesi olarak gösteriyorlardı zaten. Zalimin yanında olmak istediğimizde, bunu şantaj aracı olarak kullanıyorlardı. Bu şantaja boyun eğmemizin sebebi ise dış politikadaki beceriksizliğimizdi.

Dış ilişkiler geliştikçe, bölge halkına yönelik yapıcı adımlar atıldıkça, dünya pkk yı tanımaya başladı.

Yardım gemilerinin türk fırkateyni ile yola çıktıktan sonra iskenderunda saldırı gerçekleşmesi ve fırkateynin olay yerine gitmesinden sonra israilin müdehaleside dikkat çekicidir.

Saygılarımla.

[(Gizli Üye)]

Kupon göstermelik hareketler kalici degildir.
Dis politika icin en azindan bundan sonraki 50 yilda ne yapilacaginin plani cikmis olmasi gerekir.

Ben hükümütin acikcasi elle tutulur birsey yapacagini sanmiyorum. Basta ümitlenmistim, tepki verecekler diye.
Tepki derken, diplomatik tepki diyorum. Ümit gibi 3.dünya savasi ciksin tarzinda dileklerim yok.

Su ana kadar reklam kokan hareketlerin disinda halen elle tutulur birsey yok.
Oy potansiyeline yöneldiler; onun üstünde calisiyorlar su an.

[(Gizli Üye)]

Kupon göstermelik hareketler kalici degildir.
Dis politika icin en azindan bundan sonraki 50 yilda ne yapilacaginin plani cikmis olmasi gerekir.

Ben hükümütin acikcasi elle tutulur birsey yapacagini sanmiyorum. Basta ümitlenmistim, tepki verecekler diye.
Tepki derken, diplomatik tepki diyorum. Ümit gibi 3.dünya savasi ciksin tarzinda dileklerim yok.

Su ana kadar reklam kokan hareketlerin disinda halen elle tutulur birsey yok.
Oy potansiyeline yöneldiler; onun üstünde calisiyorlar su an.

+1

[(Gizli Üye)]

+1

Mesut işler bitti galiba .

[(Gizli Üye)]

Arkadaşlar, Karabağ Savaşı'nın mağduru Azeri soydaşlarımız sefil bir şekilde Bakü'nün etrafındaki çadırlarda yaşıyor. Haberiniz var mı?

Sincan'da, Çinliler tarafından katledilen soydaşlarımız için neler yapıldı veya yapolıyor, bilgisi olan var mı?

değiştiğini hepimiz biliyoruz. 20 yıl önce sırasına orak çekiç çizdiği için disipline sevkedilen arkadaşımız feci dayak yemişti, bugün aynı ülkeye vizesiz gidebiliyoruz  

Not: Bunu da forumda ilk defa paylaşıyorum. Babamın dedesi, 1. Dünya Savaşı'nda Filistin'de İngilizler'in kışkırtmış olduğu din kardeşimiz (!) Araplar ile savaşırken şehit düşmüştür (Allah mekanını cennet etsin). Rahmetli dedem, daha anasının karnındayken yetim kalmıştır. Elhamdülillah müslümanım ama biri bana anlatabilir mi, biz bu Filistinliler'den ne hayır gördük ki, bugün onlar için devlet olarak kahramanlığa soyunuyoruz, biri bana izah edebilir mi?

Yerden göğe kada haklısın Hakkı, üstelik onlar soyaşlarımız TÜRK
Filistin neyin nesi allahın arapları, neden bize kalmış filistinin meseleleri anlayamıyorum
 
 
 
 
[/quote]