0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
Bir dede vardı çok sevdiğim, ve birde sözü... "Mardin'den ötesini benzin döküp yakacaksın" Bazen ona katılmıyor değilim hani böyle olayları gördükçe. Ama bu söz çok genel anlamlı bir söz ve şehit olmuş bir torunu olduğu için belki de bu kadar acımasız düşünüyordu. Yanlış anlaşılmasın lütfen...
Şimdi bir yorum yazıcam reytingler fırlayacak .Türkiye ne zaman biraz et tutsa, bu tür olaylar başlıyor. Şartların olgunlaşması bekleniyor. Sonra 1 gecede bütün ülkede şiddet bitiyor . Karışıklık zamanı kılını kıpırdatmayan zihniyet, ihtilalden sonra kalan sağlar bizimdir diyor ve bir sonraki darbeye kadar sabırla bekliyor.Şuanda gerçekleşen bu. Samsun, kayseri ve adana da olaylara sebebiyet vererek, milletin yumuşak karnına vurulmak isteniyor. "Derin" lakaplı, senin tabirinle "amca" lar kullanılarak üniversiteler karıştırılmak isteniyor. Pala bıyıklı amelelere 500Tl verip eline bir silah tutuşturuluyor ve taş atan çocuklara kurşun sıktırılıyor. Terör örgütü, kurşunlanan çocukları bahane edip otobüs yakıyor. Şartlar yavaş yavaş olgunlaşıyor.Devletin içindeki satılmışlar, askeri savunmasız bırakıyor. Ambulans saldırıya uğrayan karakola ulaşıyor ama destek birlikleri yürüyerek intikal ediyor. Yoğun yağış alan karakola gelişmiş termal dürbün koymayan zihniyet, kızının düğünü için ordu evini boyatmaya çekinmiyor. Her kurumda olduğu gibi TSK nında içinde satılmışlar var. TSK bu kişileri savunmak yerine soruşturursa, hakimleri kontrol etmek ve dışarıya(kamuoyuna) bilgi sızdırmamak için el altından ve hafiften cimciklemek yerine kamuoyunun önünde suçluya gerekli cezayı verdiğini gösterirse, milletin gözündeki kutsal yerini muhafaza etmeye devam edecektir.Askerlik yapanlar bilir; Gelen parayı geri göndermemek için israf ediliyor. Her sene değişen paşaların konutları her sene tekrar tekrar boyanır, eşyaları değişir. Sınırdaki adamın termal dürbünü bozuk, standart makineli tüfekle dağlık arazide düşman bekliyor.Üç aylık asker dağda yatıp kalkan teröristin üstüne gönderiliyor. Artık yetkili merciler egemen güçlerin kontrolünden çıkıp, Türkiye Cumhuriyetinin otuz yıldır bitiremediği bu terörü bitirmek için otuz yıl önce atılması gerekn adımları atmalıdır.Allah bu topraklarda düşman bayrağı dalgalandırmasın. Amin.
Ben Iğdırlıyım . O dede yaşıyorsa selamımı söylersen sevinirim. Çoktan egemen güçlerin kontrolüne girmiş . Bu taraf ordan sonrasına benzin döksün. o tarafta burdan sonrasına. Onlar sağ biz selamet.
Bende Karslıyım, ama ülke bütünlüğünün selameti için memleketim karsı feda etmeye razı olurum, o dedeye söyleyin çekinmesin çaksın kibriti
Tam 43 yıl esareti yaşamış Kars, Doğu Cephesi Kumandanı Kâzım Karabekir’in emrindeki kuvvetlerle 29 Eylül’de Sarıkamış’ı geri aldıktan sonra, 28 Ekim’de Kars’ı kurtarmak için harekete geçer ve 9. Kafkas Tümeninin şehre girmesiyle, 30 Ekim 1920’de kurtarılmış olur. O kadar kolay mı Kars'ı feda etmek. Bu başarıların ardındakilerin kemikleri sızlar.Bu ülkenin bütünlüğü için gereksiz kavgaları bırakıp gerçek sorunların çözümü için el ele vermemiz gerekir ki, düşmanlarımıza karşı her türlü zaferi kazanalım.
Bu toprakların her bir karışı atalarımızın kanlarıyla sulandı; Bu nedenle ne feda edilecek bir karış toprağımız ne de feda edilecek bir tek bireyimiz var bence. İmha edilmesi gerekenlerde zaten bu toprağın evladı değil, ya da kendisini bu topraklardan kabul etmiyor.Avrupa birliğindeki amcalara şirin görünmek için kanunlarımızın yaptırım gücünü zayıflattıkça (yani verilecek cezanın bir caydırıcılığı olmadıkça) bu gibi eylemler devam edecektir. Umarım siyasilerimizde bunun farkına varıp (ya da başkalarıyla işbirlikçiliği bırakıp) bu ülkenin çıkarları için emek sarfetmeye başlarlar.Kemal Cengiz bey, doğru söylüyorsun ama sen ile ben elele verince kelepçenin bir ucunu senin eline diğer ucunu benim elime takarlar, kimsede bizden bahsetmez. Olaylara neden olanlara hiçbirşey olmaz, istedikleri yolda devam ederler. Bu nedenle biz elele verirken siyasi iktidarlara tam olarak ne istediğimizi öğretmemiz gerekiyor.
Kemal Cengiz bey, doğru söylüyorsun ama sen ile ben elele verince kelepçenin bir ucunu senin eline diğer ucunu benim elime takarlar, kimsede bizden bahsetmez. Olaylara neden olanlara hiçbirşey olmaz, istedikleri yolda devam ederler. Bu nedenle biz elele verirken siyasi iktidarlara tam olarak ne istediğimizi öğretmemiz gerekiyor.
benim anlamadığım konu dün oradaydım, olaydan sonra girdim ben okula..ben komşu üniversite olan bilkentten odtüye girerken bile onlarca sorgu, onlarca kontrol, almamak için ellerinden geleni yapmaları vs ama o bahsi geçen "amcalar" elini kolunu sallayarak giriyor..hadi bunu geçtik, orada 50-60 kişi 4 öğrenciye nasıl saldırabiliyor!! allah aşkına diğer öğrenciler nasıl bakıyor ? o 50-60 kişi nasıl cesaret ediyor..odtü kapısının önünde bir aydır gördüğüm çevik kuvvet ne yapıyor? kapıda duracağına girsin içerde dursun, olay olduktan sonra, o öğrenciler darp edildikten sonra sen gelmişsin, dağıtmışsın ne anlamı var? bazen yukarda bahsi geçen dedeye hak vermeden duramıyorum! anlamıyorum gerçekten anlamıyorum, okuldan arkadaşları dayak yerken, ellerindeki birayı nasıl yudumladılar ? neden gidip 2 yumruk da onlar yemedi ? ben odtüye girerken polis çıkıyordu, sahaya gittiğimde insanlar şen şakrak eğleniyordu! ulan bu ne rahatlık be! neyse sinirden ne yazdım ben de bilmiyorum. allah belalarını versin..toprağın altında yatan atalarımızın kemiklerini sızlatan, o kanların hakkını veremeyen herkesin ALLAH BELASINI VERSİN !!
Siyasi iktidar diye geçinenlere (7'sinde neyse 70'nde de o olanlara) bir şeyler öğretmek yerine, "siyasi iktidar" olabilecek insanlar yetiştirmek lazım diye düşünüyorum. Bu gidişin sonu yok, Kemal hocamın dediği gibi kısır bir döngü. Açık açık söyleyeyim ben milletime güvenmiyorum onlarla sorunların önünde duracak kadar, benim heyecanımı benim isteğimi hissedebileceklerini sanmıyorum. Kendimde bile tam manasıyla göremedikten sonra kimseden bekleyemem zaten. Biz bu sistemi gördük, bu sistemde yaşadık, etrafımdakiler bu sistemin etkilerini taşıyor. Büyüklerim boşvermiş, küçüklerim bilinçsiz. Böyle devam ederse hiçbir şey değişmezse Türkiye'de de bir değişim beklemeyin. Gerçekçi olalım.
Yani bizim yapacağımız şey "adama iş bulmayacağız, işe uygun adam bulacağız."