0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
yazilanlarin hepsine katiliyorum fakat sabikali kisilerin ehliyetine el konulmasi veya verilmemesi bence yanlis olur. konu yine donup dolasip egitime geliyor. o kisileri de egitip topluma kazandirmak gerekir. aksi halde bu tarz insanlar suca ve suc islemeye meyilli olduklari icin daha da hircinlasacaklardir.ulkemizdeki egitim sistemini adalete ve karsindakine saygi duyma temeline dayali bir sekilde ilk okuldan itibaren minik beyinlere islenirse kimse kimsenin hakkini yemez ve herkes birbirine daha saygili kurallara daha cok uyar hale gelir. cezalari arttirmak veya kamera koymak yada basina bekci bile dikseniz insanin icinde yoksa ne yapilsa bos.
Sevgili Dostlarım,Genelde Trafiğe çıktığımız zaman toplumsal yaşamda uyum sorunu olan insanlar yüzünden, haklı olarak serzenişlerimiz başlar,Peki bu soruna nasıl yaklaşıp, hangi aşamada çözebliriz?Öncelikle Ehliyet kimlere ve hangi kriterleri yerine getirenlere veriliyor?1-)Araç kullanmayı bilmeli.2-)Kuralları bilmeli,3-)İlk okul mezunu olmalı,4-)Sürücü adayı statüsünde 2 yıl araç kullanmalı. (01 Ocak 2016 tarihinden geçerli olmak üzere, Trafik yönetmeliğinde benim açımdan şimdiye kadar yapılmış en önemli değişiklik olmuştur)Peki ilk aşamada sürücü adaylarına psikolojik değerlendirme yapılabilir mi?Bu konuda bir yorum yapamam, Ancak Psikolog Dostlarımız görüşlerini paylaşırlarsa bu konuda fikir sahibi olabiliriz.Bu durumda toplumsal uyum sorunu olanları trafikten elemek en mantıklı çözüm olabilir mi?En az 2 olmak veya belirlenen adet kaç olacaksa artık, yüz kızartıcı, şiddet sabıkası olanların, ehliyetleri var ise iptali, yeni alınıyor ise verilmemesi.Olumlu yönde büyük bir fark yaratmasa da sonuçta bir yerlerden başlamak zorunda kalacağız.Cezaların caydırıcı olduğunu düşünmüyorum.Cezaların bazı ihlallerde Alkollü araç kullanma, Ehliyetsiz araç kullanma, gibi hallerde daha caydırıcı olmalı, bu ağır para cezası, mükerrer durumlarda hapis cezasına kadar verilmeli.Sizde bu konudaki fikir ve düşüncelerinizi paylaşırsanız çok sevinirim.Saygı ve sevgilerimle
Tebrik ederim çok güzel bir konuya temas etmişsiniz. Adaletin tecelli noktasında 6 yıldır hizmet eden biriyim. Suç ve suçlu psikolojisini çok iyi bilirim. Adalet sistemimiz gerçekten çok çok iyi işliyor. Ben ceza sonrasında rehabilitasyon ve kaybedilen hakların hakkedildikten sonra iadesi taraftarıyım. Bu hususta son yıllarda ülkemizde ciddi anlamda yol alındı . Bu bağlamda denetimli serbestlik müdürlükleri ev hapsi takip sistemi kuruldu. Evet ele alınacak bir sorun varsa bu kesinlikle adalet te değil eğitim sistemindedir ve unutmayınız bireyin ilk öğretmeni anne babası,okulu da ailesidir. Evet kanunda kişinin işlediği bir suç varsa karşılığı elbette hukuki yaptırımdır. Ama suçun neden işlendiği ve sebeplerini araştıracak olan biz toplumuz. Hatta ilk soruları ben sorayım,Trafikte bazı kişiler neden aşırı saygısızdır ve öfkelidirler Gençlerin tofaş ı alıp onu bmw yapma hayalinin altında yatan nedir. Bu Tofaş ın yerli değil İtalyan malı olduğunu anlamalarını nasıl sağlayabilirizHafta sonu gezmeleri dedin mi toplum un alt düzeye sahip kitlesi erkek erkeğe eğlenir. Bağ bahçe deniz pikniğe ailesiyle değil de 7 / 24 görüştüğü iş arkadaşlarıyla gitmenin mantığı var mıdır. Sen eşini eve hapsettin mi , oğlunu parka yollayıp kızını dövüp arkadaşlarınla çilingir sofralarına aleme gidersen sonuç olarak madde bağımlısı bir evlat , kocadan şiddet gören bir kız sana saygısını yitirmiş eşinle toplumun başına bela olur çıkarsın. Bunun formülü basit arkadaşlar halen ipin ucu elinizdeyken mutluluğu uzakta değil evinizde zamanın kıymetini anlayıp sevdiklerimizle bir arada olmalıyız. sosyal aktiviteleri aile içine yaymalıyız. Ekonomimiz dahilinde tüm imkanlarımızı seferber edersek daha yüksek model bir araba yerine evlatlarımızın iyi eğitim alacağı daha iyi okulların peşine düşmeliyiz. Biz değişirsek ailemiz, ailemiz değişirse komsumuz ,komşumuz değişirse mahalle değişir. Hatayı başkalarında değil kendimizde aramalıyız. Son model arabamızı başkasının gözüne sokup ve onun psikolojisini bozmak yerine nasıl kazandığımızı ona anlatıp örnek olmak daha güzel değil mi? Devlet yollarında hız limitine uyan vatandaşın önündeki kamyonu sollamasına fırsat vermeden bir anda arkasında bitiveren, selektörle ödümüzü patlatan o audi BMW leride hepimiz iyi biliyoruz. Cebinde paran olması sana her özgürlüğü sunmaz. Radar cezamı öderim istediğim hızla giderim demekle kurtulamazsın bu işten. Bir kaç zengin adamın kendi yağında kavrulan bu orta direk halkın psikolojisini bozmaya hakkı yoktur. İşte ben bu noktada ehliyetlerin iptalini talep ederim. Nedir bu lüx merakımız nedir bu avm kültürümüz. Biz hani Osmanlı torunuyduk biz hani zekatımızı verir yoksulu gözetirdik. Avrupa ya yıllarca ilim için devletin parasıyla yolladığımız öğrenciler Japonlar gibi amerikadan teknoloji çalacaklarına bize bar kafe ve alkolik olarak geri geldiler kendilerini bitirdikleri yetmezmiş gibi eğitmen olarak eğitim sisteminin içine etmediler mi? İşte toplum bu hale son iki yılda gelmedi süre gelen yanlışlar internet dünyasında ve medyada da hızlı iletilince değişim getirdiği çöküş etkili bir şekilde hissedilmeye başlandı. Kıymetli zamanınızı ayırıp okuduğunuz için saygılarımı sunarım.
Bülent Bey açmış olduğunuz konudan dolayı size teşekkür ediyorum. İçinde pikolog dostlarımız görüşlerini paylaşırsa dediğiniz için kendime de söz hakkı tanıdım İlk olarak "Peki ilk aşamada sürücü adaylarına psikolojik değerlendirme yapılabilir mi?" sorunuza yanıt vereyim.Psikolojik değerlendirme tabi ki yapılabilir. Ancak ülkemizde ne yazık ki yapılan değerlendirmeler sadece kağıt üzerinde geçerliliği olan, biri sorduğunda zan altında kalmamak için(bak bu testten geçtim diyebilmek için) yapılan değerlendirmeler. Geçerliliği ve doğruluğu kanıtlanmış testler yapılıyor ancak en basitinden silah ruhsatı için kişinin psikolojik olarak uygunsuzluğu çıktığında kişi bu sefer aynı silahı alabilmek için eşini teste getiriyor ve eşinde sıkıntı çıkmayınca almak istediği silahı eşinin üzerinden yine temin etmiş oluyor. İllaki birilerini engelleyen durumlarda olsa kişinin algısı değişmedikten sonra yapılan testler ve ölçekler birer kağıt parçasından öteye geçmiyor.Cezaların bazı ihlallerde Alkollü araç kullanma, Ehliyetsiz araç kullanma, gibi hallerde daha caydırıcı olmalı, bu ağır para cezası, mükerrer durumlarda hapis cezasına kadar verilmeli.Şuan bu dediğiniz ceza mevcut zaten. Daha geçenlerde böyle biri geldi kurumumuza, daha önce 1-2 sefer alkollü araçtan yakalanmış en son ehliyetsiz araç kullanmaktan tutuklayarak cezaevine göndermişler. Ama dediğim gibi bu bir caydırıcılık değil ne yazık ki. Ben cezaevinde çalıştığımı daha önce başka konularda belirtmiştim. Ve işin içinde olduğum için sizin belirttiğiniz durumu daha net görebiliyorum. CEZALAR CAYDIRICI DEĞİL!Bir mahkum aynı suçtan 5-6 kez cezaevine geliyorsa bu işin içinde bir yanlışlık var demektir. Ya cezaevlerinde ıslah(eğitim) çalışmaları tam yapılmıyor yada ceza sisteminde bir sıkıntı var. Aslında ikisininde birbiriyle bağlantısı olduğunu düşünüyorum.Kendi kurumumdan örneklendirerek devam edeyim. Çalışmakta olduğum kurum 88 model bir kurum ve kapasitesi (artırılmış olarak) 900 olması gerekirken şuan bu sayının 2 katı kadar mahkum barındırmakta. Ve kurumda bulunanların 3te 2si ne yazık ki uyuşturucu madde bağımlısı ve işlenen suçların hemen hepsi bu maddeyi ya temin etmek için, yada maddenin etkisi altındayken işlenen suçlar. Gelen mahkumu ıslah çalışmasına alıyoruz illaki ancak çok geçmeden adamın tahliyesi geliyor gidiyor. Yani kişi daha cezanın ne olduğunu anlamadan hissetmeden çıkıyor ve aynı suçu veya başka bir suçu işleyerek yeniden geliyor. Hal böyle olunca yapılacak olan eğitiminde bir kıymeti kalmıyor.İnsanın insana saygısını yitirdiği, en ufak problemi şiddet ve hakaretle çözmeye çalıştığı şu günümüzde bana göre asıl mesele aileden gelen eğitimsizlik. Bir çoğumuz milli eğitim bakanlığındaki eğitim sisteminden yakınır dururuz, ancak bizler ebeveyn olarak çocuklarımızı nasıl yetiştiriyoruz? 80 li 90 lı yıllarda anne babalar çocuklarını okula yada bir cami yaz kuran kursuna verdiğinde öğretmen ve hocalara eti senin kemiği benim derlerdi. Peki ya şimdi? Öğretmen çocuğa bırakın vurmayı hakaret dahi edemiyor( Buradan dayak ve hakarete onay verdiğim anlaşılmasın). Eskiden çocuklarda öğretmene hocaya büyüğe bir saygı bir korku vardı. Ama şimdi öğretmenler çocuklardan korkar oldu. Öğretmenine ve büyüğüne korkusu saygısı olmadan yetişen bir toplumdan ne kadar zor bir şey istediğimizin farkında mıyız? Konu o kadar derin ki kafamı toparlayarak yazmaya kalksam sayfalar alır. Sözün özü ceza vererek elemek yerine uzunda sürse adam akıllı eğitim vererek geleceğe daha emin adımlar attırabilecek nesiller yetiştirmek geleceğe yapacağımız bir yatırım olacaktır. Millet olarak kaybettiğimiz değerlerimizi yeniden kazanabilmek için önce kendimizden başlamalıyız. Unutmayın, toplumu oluşturanlar bireylerdir ve her birey bir anne babanın eseridir...saygılarımla.