Konu: Trafik Kazaları!

[(Gizli Üye)]

GENEL KAZA İSTATİSTİKLERİ(1)

YILI	KAZA  SAYISI	ÖLÜ  SAYISI	YARALI SAYISI
2001	442.960	4.386	116.202
2002	439.958	4.169	116.045
2003	455.637	3.959	117.551
2004	537.352	4.427	136.437
2005	620.789	4.505	154.086
2006	728.755	4.633	169.080
2007	825.561	5.007	189.057
2008(2)	950.120	4.236	184.468
2009(2)	1.053.346	4.324	201.380
2010(2)	1.104.388	4.045	211.496

1)Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı sorumluluk bölgesinde meydana gelen trafik kaza bilgilerini kapsamaktadır.
2)1 Nisan 2008 tarihinde uygulamaya konulan tarafların anlaşarak kendi aralarında tutanak tanzim ettiği maddi hasarlı trafik kaza sayılarıda dahil edilmiştir.

 

 Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) ''Trafik Kazaları-2007'' istatistiğine göre, 2007 yılında trafik polisinin sorumluluk bölgesinde, 86 bin 947'si ölümlü-yaralanmalı olmak üzere 749 bin 434 kaza meydana geldi. Kazalarda toplam 3 bin 462 kişi yaşamını yitirdi, 149 bin 814 kişi yaralandı.

 Ölümlü-yaralanmalı trafik kazalarına, 133 bin 778 sürücü karıştı. Bu sürücülerin yüzde 95'ini erkekler, yaklaşık yüzde 5'ini kadınlar oluşturdu.

 127 bin 868 erkek sürücünün 1.332'si söz konusu kazalarda yaşamını yitirdi, 55 bin 765'i yaralandı. 5 bin 910 kadın sürücünün ise 24'ü hayatını kaybetti, 2 bin 762'si yara aldı.

 Ölümlü-yaralanmalı kazalara karışan sürücülerin ehliyet sınıfları incelendiğinde, sürücülerin yarısının ''otomobil, minibüs, kamyonet'' kullanımı için gereken B sınıfı ehliyete sahip olduğu görülüyor. Kadın sürücülerin neredeyse tamamı, bu ehliyet sınıfı içinde yer alıyor.

 Söz konusu kazalara dahil olan kadın sürücülerden hiçbirinin iş makinesi (G sınıfı) ehliyeti bulunmuyor. Traktör ehliyetine (F sınıfı) sahip, tek bir kadın görülüyor. 21 kadının kamyon (C sınıfı), 61'inin otobüs ehliyeti (E sınıfı) olduğu dikkati çekiyor.

 Şehirlerarası yollarda seyreden kamyon ve otobüs şoförlerinin neredeyse tamamının erkek olduğu gözetilerek, yalnız otomobil sürücüleri arasında oranlama yapıldığında da ölümlü-yaralanmalı kazaya karışan 66 bin 629 sürücünün 61 bin 492'sinin erkek, 5 bin 137'sinin kadın olduğu görülüyor.

 15,8 MİLYON ERKEK, 3 MİLYON KADIN SÜRÜCÜ VAR
 TÜİK verilerine göre, 2007 yılında ölümlü-yaralanmalı trafik kazalarına dahil olan 133 bin 778 sürücünün, 17 bin 296'sının ehliyeti bulunmadığı belirlendi. Tespit yapılamayan kişiler dışarda tutulduğunda, söz konusu kazalara karışan sürücülerden 114 bin 755'inin sürücü belgesi olduğu hesaplandı.

 Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2007 yılı itibariyle toplam 18 milyon 877 bin 354 ehliyetin, 15 milyon 804 bin 865'i erkek, 3 milyon 72 bin 489'u kadın sürücülere ait.

 Sürücülerin büyük bölümünü erkeklerin oluşturduğu gözönüne alınarak yapılan hesaplamaya göre, 1000 erkek sürücüden 7'si, kadın sürücüden ise 2'si ölümlü-yaralanmalı trafik kazasına karışıyor.

  PAZARTESİ GÜNLERİNE DİKKAT
 TÜİK, trafik kaza istatistikleri çalışması kapsamında, kazaların hangi aylarda ve günlerde yoğunlaştığına da belirledi.

 Buna göre, 2007 yılında polis sorumluluk bölgesindeki toplam 749 bin 434 kazadan 73 bin 129'u Ekim ayında meydana geldi. Onu, 69 bin 516 ile Aralık, 68 bin 937 ile Eylül ayı izledi.

 En az trafik kazasının görüldüğü ay, 51 bin 54 ile Şubat ayı oldu.

 Trafik yoğunluğunun en fazla yaşandığı Pazartesi günü, kazalar açısından da öne çıktı. 2007 yılında toplam 749 bin 434 kazadan, 121 bin 242'si Pazartesi günü meydana geldi. Cuma günü 112 bin 919, Cumartesi günü 109 bin 789 kaza görüldü, Pazar ise rakam 83 bin 279 olarak gerçekleşti.

 Karayolu Trafik ve Yol Güvenliği Araştırma Derneği Genel Başkan Yardımcısı Güler Güvenç'ten bir mektup aldım. Son 10 yılda, ehliyet sahibi kadınların iki kat attığını söylüyor Güler Hanım. Ve toplam sürücülerin yaklaşık yüzde 20 sinin kadın olduğunu belirtiyor.
Kadın sürücülerin sayısı az olsa da artıları çok fazla. Bir kere erkeklere göre daha bilinçli ve tedbirli araba kullanıyorlar. Bu bilgiler, emniyet yetkilileri tarafından onaylanıyor. Yolcu güvenliğine önem veriyorlar, araçlarında trafik ve ilk yardım seti bulunduruyorlar, kendilerine, eşlerine ve çocuklarına emniyet kemeri taktırmada ön sırada yer alıyorlar.
"Erkek sürücüler ise daha çok araçlarında zincir, çekme halatı, takoz gibi malzemeleri bulundurmaya özen gösterirken, kadın sürücülerin "GÜVEN" olayına verdikleri önem yadsınamayacak şekilde ortadadır." diyor Güler Güvenç.
Verdiği bilgilere göz attığımızda, ülkemizde araba kullanan kadın sayısının doğudan batıya doğru gidildikçe artmakta olduğunu görüyoruz. Örneğin İzmir'deki sürücülerin yüzde 24'ü kadın. Güvenç'e göre, kentleşme hızı artıkça kadınların trafikteki sayısı da daha çok artacak.

  PSİKOPAT ERKEKLER
 Tabii hala "araba kullanmak erkek işidir" diyen, azımsanmayacak kadar çok insan var. Ve bunlar hala kadın ve erkeğin eşit olduğunu kabul etmeyen erkek sürücüler. Diğer adıyla kendilerini yenilemeyenler. Bu kişiler tehlikeli zira otomobil kullanan kadınları sıkıştırıp, kaza yaptıran da bu kişiler. Ve bu kişiler "taammüden cinayete teşebbüs" suçu işliyorlar.
Güler Güvenç, "Ülkemizde kadın sürücülerin sayısı arttıkça, trafik kazalarıyla ilgili ilginç tablolar ortaya çıkmaktadır. Örneğin, dikkatli araba kullanan kadınların çoğunluğu, kendi hataları yüzünden değil de, uzmanlarımızın "psikopat" diye adlandırdığı bu erkek sürücüler nedeni ile kaza yapıyorlar."diyor ve devam ediyor:
"Erkek sürücülerin yüzünden meydana gelen kazalarda kadınlar ve çocukları ölüyor, yaralanıyor, araçlar ağır hasar görüyor. Bütün bunlar erkek sürücülerin, evde oturmasını istediği kadının, direksiyon başında, onunla aynı konumda olmasına tahammül edemeyip, adeta çıldırıp ve kadın sürücülere, inanılmaz trafik tacizleri uygulamalarına "suikast" ya da "ölüm tuzakları" desek abartmış olmayız."

  TRAFİKTE TACİZ
 Psikopat sürücüler kadın sürücülerin yaptığı her şeye sinirleniyorlar. Yavaş gittikleri için, trafik kurallarına, kırmızı ışığa uydukları için. Kendilerince onlara hadlerini bildirmek için, aniden önlerinde duruyor, korna çalıyor ve selektör yapıyor, direksiyonu üzerlerine kırıyorlar.
"Kadın sürücü olarak kent içerisinde veya şehirlerarası yollarda gece ve gündüz trafikte arkadan gelen veya yanda bulunan erkek sürücülerden sözle, elle, sinyal ile korna çalarak tacize uğruyor musunuz?" sorusuna cevap veren 732 kadın sürücünün yüzde 35'i en az beş defa, yüzde 65'i beşten daha fazla tacize uğradıklarını söylemiş. Tacize uğrayan kadınların bir kısmı paniğe kapılarak can ve mala yönelik kaza yapıyor, bir kısmı kısa veya uzun süreli araç kullanamıyor ve bir kısmı da yaşadıkları olumsuzluklara rağmen araç kullanmaya devam ediyorlar.
 Uzman doktorların görüşlerine göre, kadın sürücüleri taciz eden erkekler, ailede şiddete ve cinsel baskıya maruz kalan kişiler olarak tanımlanıyor.
 Kısacası ülkemizde kadın olmak hele de trafikte kadın olmak çok zor.



 Alıntı adresi: http://www.trafik.gov.tr/istatistikler/10_yil_istatistik.asp
                     http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=182581&interstitial=true
                     http://www.yeniasir.com.tr/Yazarlar/seda_kaya_guler/2011/04/05/suruculerin-yuzde-20si-kadin
                      http://www.ttb.org.tr/STED/2006/kasim/turkiye.pdf
 Düzenleme: Hakan Öztürk.

 

[(Gizli Üye)]

Kayıtlara geçen:         1970                      1990                      1999                   2000                            2004                            2005
Kazalar                      19207                   115295                   465915             500653                       494.851                        570419
Yaralanmalar             16838                     87693                    125586             134618                      109.681                        123985
Ölümler                       3978                        6286                       6130                 5566                          3.082                             3215
Yaralanmalı kazalar          -                         50681                     67732               71771                       61268                          69768
Ölümlü Kazalar                 -                           5090                       4537                 4210                        2.363                            2.541
Yaralanmalı kaza
 başına yaralanma             -                            1.73                       1.85                   1.88                         1.79                             1.77
Ölümlü kaza başına ölüm   -                           1.23                       1.35                    1.32                         1.30                             1.26

Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) tanımlamasına göre; trafik kaza yaralanması, "kara yolunda seyreden bir aracın çarpması ile oluşan her türlü yaralanma" şeklinde tanımlanmaktadır. Trafik kaza yaralanmaları, 2002 yılında bütün dünyada görülen ölüm nedenleri arasında 11. sıradadır; trafik kazaları en fazla adolesan ve genç erişkinlerin yaralanmasına ya da ölmesine neden olmaktadır. Trafik kazalarına bağlı
ölümler, 2002 yılında bütün ölüm nedenleri içinde 5-29 yaş grubunda ikinci, 30-44 yaş grubunda ise üçüncü sırada yer almaktadır.

 Türkiye'de trafik kazaları yaz ve kış aylarında meydana gelmekte, ölüm ve yaralanmalar ise en sık Haziran-Ağustos ayları arasında artmaktadır. Trafik kaza sayısının haftanın ilk iş günü olan Pazartesi günleri arttığı görülmektedir. Ölümlü ve yaralanmalı kazalar özellikle 16.00-20.00 saatleri arasında daha fazla olmaktadır. Trafik kazaları olduğu yerlere göre değerlendirildiğinde; Türkiye'deki kazaların en
sık, sırasıyla cadde ve devlet yollarında olduğu, ölümlü kazaların ise en sık devlet yollarında olduğu anlaşılmaktadır. Trafik levhası, trafik
görevlisi, trafik lambası, aydınlatma, yol şerit çizgisi bulunmayan ve banket genişliğinin 200 cm.'nin altında olduğu yerlerde hem trafik
kaza sayısı, hem de buna bağlý ölümler ve yaralanmalar daha sık görülmektedir.

Sosyal, kültürel, hukuksal sebepler:
Türkiye'de meydana gelen trafik kazalarına bakıldığında; kazaya neden olan kusurlu sürücülerin eğitim durumunun %49'unun ilkokul, %12'sinin ortaokul, %1'inin ilköğretim, %19'unun lise ve %9'unun yüksekokul düzeyinde olduğu görülmektedir. Bu durum trafik kazalarında kusurlu bulunan sürücülerin eğitim düzeyinin daha düşük olduğunu ve tüm yol kullanıcılarının eğitimine ağırlık verilmesi
gerektiğini göstermektedir. Karayolları Trafik Kanunu'nda yapılan son düzenlemelerle (2000 yılında) Al, A2, B,C, D ve E sınıfı sürücü
belgesi alacak olanlara en az ortaokul ya da sekiz yıllık temel eğitimi bitirmiş olmaları şartı getirilmiştir.
 
 Alıntı adresi: http://www.ttb.org.tr/STED/2006/kasim/turkiye.pdf
 Düzenleme: Hakan Öztürk.

[(Gizli Üye)]

2011 yılında ölüm birazcık azalmış yaralılar artmış

[(Gizli Üye)]

  Aslında verileri daha detaylı yorumlamak gerekir. Mesela görünüşe göre (verilerin tam doğru olduğunu kabul ediyorum) 1970 lerde kaza başına ölüm ve yaralanma oranı bugünün çok ilerisinde imiş. Bu noktadan araçların güvenliğinde artış olmuştur şeklinde bir yorum çıkarılabilir.
 Aslında ulaşılabilecek daha detaylı ve sürekli veriler ile çok daha kati ve faydalı sonuçlara varılabilir.

[(Gizli Üye)]

Ne güzel istatistikler bunlar böyle, kaza sayısı artıyor, hadi onu geçtim, yaralı sayısı artıyor ama ölü sayısı yerinde sayıyor, çünkü öleceksen kaza yerinde öleceksin yoksa ölüden bile sayılmıyorsun. Ben de inandım

[(Gizli Üye)]

Babam karayollarında çalıştığı için biliyorum. Beni ocu bucu diye nitelendirmeyiniz lütfen .

Duble yolların bulunduğu kesimlerde kafa kafaya çarpışma oranı neredeyse sıfıra inmiş. Genelde arkadan çarpma şeklinde oluyormuş. Bu da ölümlü kazaları azaltıyormuş. Tek şerit yollarda durum hala aynı malesef.

Eğitemiyoruz, yollarını ayıralım bare diyorlar

Birde araç sayısı olsaymış daha iyi olurmuş.

[(Gizli Üye)]

Vedat Hocam, bu benim yorumum değil, bunu Karayolu Trafik ve Yol Güvenliği Araştırma Derneği söylüyor:

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=951448&title=trafik-kazalarinda-10-yilda-90-bin-kisi-oldu

Zaten bunu kendi web sitelerindeki istatistiki rakamların altına da yorum olarak not etmişler:

http://www.trafik.org.tr/trafik-istatistikleri.html

Son iki yılda iki tanıdığım (biri arkadaşım, diğeri komşumuzun damadı) trafik kazası dolayısıyla vefat etti, her ikisi de neredeyse bir hafta komada kaldılar. Dolayısıyla istatistiklere dahil edildiklerini bile sanmıyorum. Maalesef ülkemizin en büyük sıkıntısı istatistik ve pek çok konu gibi trafik istatistikleri de sahipsiz ülkemizde.

[(Gizli Üye)]

  Sorun istatistik de değil aslında, onun sistemini uygun düzenlemeyenlerde. Bu yüzden üniversite yıllarımda Sayın Prof. ve bölüm başkanım ile çok sıkıntı yaşadım. Güvenirliliği kesinlikle tartışılır rakamlar ile çalışma yapmak gerçketen bilinçli insanları üzüyor. Bence 1997 öncesi rakamların sağlıklılığı tartışılır. Hakkı yöneticimizin de söylediği gibi kaza yerinde değil de sonrasında vefat edenlerin de istatistiki olarak kazaya bağlı ölüm olarak sayılmadığını ben de duyuyorum ancak bu değişti mi bilmiyorum. Yani yine şu sabit cümle, istatistik yalan söylemez, istatistikçi hata yapar. Ama işte burada sorun istatistikçide de değil, malesef elimizdeki veriler bunlar. Bu konunun hep birlikte daha derinlerine inmemiz şart bence. Ne kadar katkı sağlayabilirsek o kadar iyi. Fırsatım olunca daha detaylandıracağım.

[(Gizli Üye)]

Ben olaya ciddi ve güzel bir gelişme olarak bakıyorum zira trafikteki araç sayısı / ölümlü kaza oranına baktığımızda ibrenin devamlı aşağı doğru indiği görülür.Tabii vedat ın dediği gibi yolların nitelik olarak gelişmesi yani daha geniş ve çok şeritli yolların yapılması çift yol uygulaması gibi etmenler ile araçların güvenlik sınırlarının arttırılması sonucunda ölümlü trafik kazaları azalmıştır.

İstatistiklerdeki aksaklık biraz da hukuktan kaynaklanır çünkü yasalara :
1 suçu tespit edilmemiş her birey zanlıdır. (adam çekmiş digerini vurmuş ama mahkeme devam ettiği içim katil değil zanlı ; hay ben böyle sistemi öpeyim)
2- Kişi ,kaza yada olay mahallinde vefat etmemiş ise karine olarak o kişi ölü değildir. (yangında  yanma oranı % 95  yada kazada çok ağır yararlı ama hayat ibaresi var o kişide ölü sayılmaz (hastahanede vefat yazık ki istatistiklere yaralı olarak geçiyor.
3-Kişinin bedeni (c...t kelimesini sevmiyorum ) bulunamaz ise o kişi karine olarak kayıptır.(depremde mahalle sular altnda kalmış 8 katlı apartman olduğu gibi su altında ,insanlar dalgıçlar tarafında çıplak gözle görülebilyor ama karine olarak kimlik tespitine kadar kayıp sayılır.

Özellikle son madde de karşı olduğum nokta insanların tetbir almaları konusunda yeterince dikkat etmemeleri.Mesela ölü 1999 deprem verilerine göre ölü sayısı 17 000 oysa gerçek rakam 55 000 kişi çok üzücü bir rakam ama iş tetbirlere gelince kimse hatırlamıyor bile.

[(Gizli Üye)]

işin bayan sürücü kısımları abartılmış bence...
ama istatistikler gerçekten üzücü, her sene n bu kadar insan hayatını kaybediyor...

[(Gizli Üye)]

Haklısın Hakkı Abi, dernek öyle söylemiş ama bence kazadan sonra kişinin tedavi süreci başlıyor ve bir çok etken giriyor işin içine. Tedavinin doğruluğu, gözlem yeteneği, imkânlar gibi. Önceki kriterler ile aynı kriterler uygulanıyorsa, mukayese imkanımız var.

Sonraki 30 gün takip edilmeli ama bence çok faydalı bir istatistik olmayacaktır. Tedavi sürecindeki etkenlerden dolayı sağlıklı olmayacağını düşünüyorum.

[(Gizli Üye)]

  Zaten bu tarz çalışmalar %99 , %95 gibi güvenirlik sınırları içinde yapılır. Yani bu sınır dahilinde yanılma payı normaldir ve bizlerinde öyle kabul etmemiz lazım. Sonuçta doğruya ne kadar yaklaşabilirsek o kadar iyidir.

[(Gizli Üye)]

Vedat Hocam, benim vurgulamak istediğim nokta, Türkiye'de istatistiki verilerin, popülist politikaların önünü tıkamamak veya siyasetçilere şirin görünmek adına bürokrasi tarafından doğru şekilde toplanmaması durumudur. Bir insan trafik kazası neticesinde 1 yıl da bitkisel hayatta kalsa, vefat ettiği takdirde bunun nedeni trafik kazasıdır, tedavi sürecinin veya diğer etkenlerin konumuz ile doğrudan bir ilgisi yok ki. Aksine, iletişim olanaklarını artması, Sağlık Bakanlığı'nın sağladığı koordinasyon neticesinde ambulansların olay yerine daha çabuk intikal etmesi, hastanelerin sayısının ve olanaklarının hızla artması gibi etkenler vatandaşlarımız kazalardan sağ olarak kurtulma olanaklarını arttırmaktadır. Fakat bu durum eskiden kaza yerinde gerçekleşen ölümlerin çoğunun hastane yolunda veya hastanede gerçekleştiği ve dolayısıyla resmi istiatistiklere yansımadığı gerçeğini unutturmamalıdır.

Haklısın Hakkı Abi, dernek öyle söylemiş ama bence kazadan sonra kişinin tedavi süreci başlıyor ve bir çok etken giriyor işin içine. Tedavinin doğruluğu, gözlem yeteneği, imkânlar gibi. Önceki kriterler ile aynı kriterler uygulanıyorsa, mukayese imkanımız var.

Sonraki 30 gün takip edilmeli ama bence çok faydalı bir istatistik olmayacaktır. Tedavi sürecindeki etkenlerden dolayı sağlıklı olmayacağını düşünüyorum.

[(Gizli Üye)]

Saygılar  Hakkı Abi .

[(Gizli Üye)]

Eyvallah ciğerim